Ahzab Suresi

33 Birleşik Güçler / AHZÂB Bölümü Hüseyin Atay Meali

Medine döneminde inmiştir. 73. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. Ey Peygamber! Allah'a saygılı ol, inkârcılara ve ikiyüzlülere uyma, doğrusu Allah, bilendir, bilgedir.
  2. Sana Rabbinden vahyolunana uy; doğrusu Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  3. Allah'a güven, güvenilen olarak Allah yeter.
  4. Allah insanın içine iki kalp koymamıştır ve o sırtlarını annelerinizin sırtlarına benzettiğiniz eşlerinizi anneleriniz kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da oğullarınız gibi tutmamıştır. Bunlar sizin dillerinize doladığınız sözlerdir. Allah gerçeği söylemektedir ve O doğru yolu gösterir.
  5. Onları babaları adına çağırın. Bu, Allah katında en doğru olandır. Eğer, babalarını bilmiyorsanız, onlar din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. İçinizden bile bile yaptığınız günah bir yana, yanılmalarınızda size bir sorumluluk yoktur. Allah bağışlayandır, acıyandır.
  6. Peygamber inananlara kendilerinden daha yakındır. Peygamberin eşleri inananların anneleridir; Allah'ın Kitabına göre, akraba olanlar miras hususunda, inananlar ve göç edenlerden birbirlerine daha yakındırlar. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir iyilik elbette bunun dışındadır. Bu da Kitapta yazılı bulunmaktadır.
  7. 7-8 Hani, peygamberlerden; senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryemoğlu İsa'dan belgeli antlaşma almıştık. Doğrulardan doğruluklarını sormak üzere yine onlardan sağlam belgeli bir söz almışızdır ve inkarcılara da acıtıcı bir azap hazırlanmıştır.
  8. 7-8 Hani, peygamberlerden; senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryemoğlu İsa'dan belgeli antlaşma almıştık. Doğrulardan doğruluklarını sormak üzere yine onlardan sağlam belgeli bir söz almışızdır ve inkarcılara da acıtıcı bir azap hazırlanmıştır.
  9. Ey inananlar! Allah'ın size olan nimetini anın; üzerinize ordular gelmişti, Biz de onların üzerine rüzgar ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görüyordu.
  10. Hani, onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi; gözler dönmüştü; yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Allah için çeşitli sanılarda bulunuyordunuz.
  11. İşte, orada inananlar denenmiş ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı.
  12. Hani, ikiyüzlüler ve gönüllerinde hastalık olanlar, "Allah ve peygamberi bize sadece aldatıcı söz verdiler" diyorlardı.
  13. Hani, içlerinden birtakımı dedi: "Ey Yesribliler! Tutunacak yeriniz yok, artık geri dönün." İçlerinden bir topluluk da peygamberden, "Doğrusu evlerimiz açıktır" diyerek izin istemişlerdi. Oysa evleri açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı.
  14. Şehrin yanlarından üzerlerine varılmış olsa, sonra da kendilerinden karışıklık çıkarmaları istense, hemen buna girişip, derhal karışıklık çıkarmakta hiç gecikmezlerdi.
  15. Andolsun ki, daha önce sırt çevirip kaçmayacaklarına Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz sorumluluk taşır.
  16. De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size yarar sağlamayacaktır. O durumda, ancak az bir süre gönendirilirsiniz."
  17. De ki: "Allah size bir kötülük dilerse veya bir iyilik isterse, sizi Ona karşı kim savunabilir? Kendilerine Allah’tan başka dost ve yardımcı da bulamazlar."
  18. 18-19 Allah içinizden sizi alıkoyanları, sizi kıskanarak, kardeşlerine "Bize gelin" diyenleri iyi bilir. Onların pek azı savaşmaya gelir. Onların gönüllerine korku gelince, ölüm baygınlığı ile gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korkuları gidince iyiliğinizi çekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamışlardır, bu yüzden Allah işlerini boşa çıkarmıştır; bu, Allah için kolaydır.
  19. 18-19 Allah içinizden sizi alıkoyanları, sizi kıskanarak, kardeşlerine "Bize gelin" diyenleri iyi bilir. Onların pek azı savaşmaya gelir. Onların gönüllerine korku gelince, ölüm baygınlığı ile gözleri dönerek sana baktıklarını görürsün. Korkuları gidince iyiliğinizi çekemeyip sivri dilleriyle sizi incitirler. Bunlar inanmamışlardır, bu yüzden Allah işlerini boşa çıkarmıştır; bu, Allah için kolaydır.
  20. Bunlar düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalar, kendilerinin çöllerde bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayı isterlerdi. Aranızda olsalar dahi pek az savaşırlardı.
  21. Andolsun, Allah’a ve sonraki güne kavuşmayı umanlara ve Allah’ı çok anan sizlere Allah’ın elçisinden güzel bir örnek vardır.
  22. İnananlar düşman birliklerini gördükleri zaman, "İşte bu, Allah’ın ve elçisinin bize söz verdiğidir; Allah ve elçisi doğru söylemiştir" dediler. Bu ancak onların inancını ve doğruluğa içtenlikle bağlılıklarını artırdı.
  23. İnananlardan Allah'a verdiği sözü yerine getiren adamlar vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Değiştirmek de değiştirmemişlerdir.
  24. Bu sebeple, Allah doğruları, doğrulukları ile ödüllendirir; ikiyüzlülere de dilerse azap eder veya pişmanlıklarını kabul eder. Doğrusu Allah bağışlayandır, acıyandır.
  25. Ve Allah inkâr edenleri, kinlerinden dolayı geri çevirdi, bir fayda elde edemediler. Allah'ın yardımı savaşta inananlara yetti. Ve, Allah kuvvetli olandır, güçlü olandır.
  26. Ve o kitaplılardan onları destekleyenleri kalelerinden indirmiş, gönüllerine korku salmıştı; onların kimini öldürüyor, kimini esir alıyordunuz.
  27. Ve yerlerini, yurtlarını, mallarını ve henüz ayağınızı dahi basmadığınız yerleri size miras olarak verdi. Allah, her şeye gücü yetendir.
  28. Ey Peygamber! Eşlerine söyle: "Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız, gelin size görklü bağışta bulunayım ve güzel salıvermekle salayım."
  29. Eğer Allah'ı, elçisini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, Allah içinizden iyi davranan kadınlara büyük ödül hazırlamıştır.
  30. Ey Peygamberin Hanımları! Sizlerden biri açık bir hayasızlık yapacak olursa, onun azabı iki kat olur. Bu Allah'a kolaydır.
  31. Sizlerden Allah'a ve elçisine boyun eğip yararlı iş işleyene de ödülünü iki kat veririz; ona şerefli bir rızık hazırlamışızdır.
  32. Ey Peygamberin Hanımları! Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Allah'a saygılı iseniz, kırıtarak konuşmayın, yoksa, kalbi bozuk olan kimse ümide kapılır; duru söz söyleyin.
  33. Evlerinizde oturun; ilk bilinçsizlik çağındaki gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a ve elçisine itaat edin. Ey ev halkı! Doğrusu, Allah sizden kusuru giderip, sizi tertemiz yapmak ister.
  34. Evlerinizde okunan Allah'ın ilkelerini ve bilgeliğini hatırda tutun. Doğrusu Allah haberdardır, latiftir.
  35. Doğrusu, doğruya içtenlikle bağlı erkekler ve doğruya içtenlikle bağlı kadınlar, inanan erkekler ve inanan kadınlar, boyun eğen erkekler ve boyun eğen kadınlar; doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar, gönülden saygılı erkekler ve gönülden saygılı kadınlar, gönüllü sunu veren erkekler ve gönüllü sunu veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve Allah'ı çok anan kadınlar, işte, bunların hepsine Allah bağışlama ve büyük ödül hazırlamıştır.
  36. Allah ve elçisi bir şey buyurduğu zaman artık inanan erkeğin ve inanan kadının işlerinde seçim hakları olmaz. Allah'a ve elçisine başkaldıran, şüphesiz, apaçık bir şekilde sapmış olur.
  37. Hani! Allah'ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kimseye, "Eşini yanında tut, Allah'a saygılı ol" diyordun; Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çekiniyordun; oysa Allah'tan çekinmen daha uygundu. Sonunda Zeyd ona olan isteğini bitirdiğinde, onu seninle evlendirdik ki, edinilmiş çocukların eşlerine olan isteklerini bitirdiklerinde onlarla evlenmek konusunda inananlara bir engel olmadığı bilinsin. Allah'ın buyruğu yerine gelmiştir.
  38. Allah'ın peygambere farz kıldığı şeylerde ona bir güçlük yoktur. Bu, Allah'ın öteden beri, gelip geçenlere uyguladığı yasasıdır. Ve Allah'ın buyruğu gereği gibi yerine gelecektir.
  39. Allah'ın bildirilerini iletenler Allah'tan korkarlar ve Ondan başka kimseden korkmazlar. Allah hesap gören olarak yeter.
  40. Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, ancak o, Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.
  41. Ey inananlar! Allah’ı çok anın.
  42. O'nu sabah akşam yüceltin.
  43. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere, O ve melekleri sizi över. İnananlara acıyan O'dur.
  44. O’na kavuştukları gün, yaşam dilekleri "Esenlik" ok sundur. O, onlara şerefli ödül hazırlamıştır.
  45. 45-46 Ey Peygamber! Doğrusu Biz seni tanık, müjdeci, uyarıcı, Allah’ın bilgisiyle O’na çağıran, aydınlatan bir ışık tutan olarak gönderdik.
  46. 45-46 Ey Peygamber! Doğrusu Biz seni tanık, müjdeci, uyarıcı, Allah’ın bilgisiyle O’na çağıran, aydınlatan bir ışık tutan olarak gönderdik.
  47. İnananlara doğrusu Rablerinden büyük bir iyilik olduğunu müjdele!
  48. İnkârcılara ve ikiyüzlülere itaat etme; eziyet etmelerine de aldırma; Allah’a güven, güvenilecek olarak Allah yeter.
  49. Ey inananlar! İnanan kadınlarla nikahlanıp, onlara dokunmadan boşadığınızda, artık onlar için sayacağınız bir süre hakkınız yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.
  50. Ey Peygamber! Doğrusu ücretlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana savaşsız verdikleri arasından antlaşmaklarını, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını almanı sana helal kıldık. Bir de kendini peygambere bağışlayarak evlenmek isteyen inanan kadını, peygamber nikâhlamayı dilediği takdirde, inananlardan ayrı olarak, yalnız sana özel olmak üzere helal kılmışızdır. Bir zorluğa uğramaman için inançlı erkeklerin eşleri ve antlaşmakları konusunda neyi farz kılmış olduğumuzu şüphesiz biliriz. Allah bağışlayandır, acıyandır.
  51. Eşlerinden istediğini geciktir; istediğini alıkoy. Ayrılmış olduklarından da arzu ettiğini almanda sana bir sorumluluk yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olmasını, üzülmemelerini, hepsine verdiğin şeylere hoşnut olmalarını daha iyi sağlar. Allah gönüllerinizde olanı bilir; Allah bilendir, ivecen olmayandır.
  52. Bundan sonra, antlaşmaklarının dışında başka kadınlarla evlenmen, bunları başka eşlerle değiştirmen, güzellikleri ne kadar hoşuna giderse gitsin, sana helal değildir. Allah her şeyi gözetmektedir.
  53. Ey inananlar! Peygamberin evlerine, yemeğe çağırıldığınız zaman, yemeğin pişirilmesini beklemeden girmeyin; ancak davet edilirseniz, girin ve yemeği yiyince konuşmaya dalmadan dağılın. Doğrusu, bu durumunuz peygamberi sıkıyordu, o da sizden çekiniyordu. Ancak Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Böylece sizin gönülleriniz de onların gönülleri de daha arı olur. Allah’ın elçisini üzme hakkınız yok ve kendinden sonra eşleri ile asla evlenemezsiniz. Doğrusu bu, Allah katında büyük bir olaydır.
  54. Bir şeyi açıklasanız da, gizleseniz de, doğrusu Allah hepsini bilir.
  55. Kadınların babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve antlaşmakları hakkında bir günah yoktur. Ey kadınlar! Allah'a saygılı olun, doğrusu Allah her şeye tanıktır.
  56. Doğrusu Allah ve melekleri peygamberi överler; ey inananlar! Siz de onu övün ve esenlik dileyin.
  57. Doğrusu, Allah'ı ve elçisini incitenlere, Allah, dünyada da, ahirette de lanet eder ve onlara alçaltıcı bir azap hazırlar.
  58. İnanan erkek ve kadınları yapmadıkları bir şeyden ötürü incitenler, şüphesiz iftira etmiş ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar.
  59. Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına üstlerine örtülerini almalarını söyle. Bu onların tanınmaları ve incinmemeleri için daha iyidir. Allah bağışlar, acır.
  60. İkiyüzlüler, kalplerinde kötülük bulunanlar, şehirde bozguncu haberler yayarlar; eğer bundan vazgeçmezlerse, andolsun seni onların üzerine kışkırtacağız; sonra senin yanında ancak az bir zaman komşu kalabilirler.
  61. Nerede bulunurlarsa lanetlenmiş olarak yakalanır, öldürülürler.
  62. Allah'ın geçmiştekilere uyguladığı yasası budur ve Allah'ın yasasında bir değişme bulamazsın.
  63. İnsanlar sana Saati soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Allah'ın katındadır. Ne bilirsin, belki de saat yakındır."
  64. 64-66 Allah, doğrusu inkârcılara lanet etmiş ve onlar için sonsuz olarak temelli kalacakları ateşi hazırlamıştır. Onlar bir dost ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateşte çevrildiği gün, "Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke elçiye itaat etseydik" derler.
  65. 64-66 Allah, doğrusu inkârcılara lanet etmiş ve onlar için sonsuz olarak temelli kalacakları ateşi hazırlamıştır. Onlar bir dost ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateşte çevrildiği gün, "Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke elçiye itaat etseydik" derler.
  66. 64-66 Allah, doğrusu inkârcılara lanet etmiş ve onlar için sonsuz olarak temelli kalacakları ateşi hazırlamıştır. Onlar bir dost ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateşte çevrildiği gün, "Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke elçiye itaat etseydik" derler.
  67. 67-68 "Rabbimiz! Doğrusu biz yöneticilerimize ve büyüklerimize boyun eğmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırmışlar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat" derler.
  68. 67-68 "Rabbimiz! Doğrusu biz yöneticilerimize ve büyüklerimize boyun eğmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırmışlar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lanete uğrat" derler.
  69. Ey inananlar! Musa’yı incitenler gibi olmayın. Nitekim, Allah onu söylediklerinden temize çıkardı. O Allah’ın katında değerli bir kişiydi.
  70. 70-71 Ey inananlar! Allah'ı sayın, dürüst söz söyleyin de, Allah işlerinizi size yararlı kılsın ve günahlarınızı size bağışlasın. Kim Allah'a ve elçisine boyun eğerse, şüphesiz büyük bir başarı kazanmış olur.
  71. 70-71 Ey inananlar! Allah'ı sayın, dürüst söz söyleyin de, Allah işlerinizi size yararlı kılsın ve günahlarınızı size bağışlasın. Kim Allah'a ve elçisine boyun eğerse, şüphesiz büyük bir başarı kazanmış olur.
  72. Doğrusu Biz, sorumluluğu göklere, yere, dağlara sunmuşuzdur, ancak onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan ürkmüşlerdir. İnsan ise onu yüklenmiştir. Doğrusu o çok kıyıcı, çok bilgisizdi.
  73. Bunun sonucu olarak Allah ikiyüzlü erkek ve kadınlara, O'na ortak koşan erkek ve kadınlara azap edecektir. Allah inanan erkek ve kadınların tövbelerini kabul buyuracaktır. Allah bağışlar, acır.