Fatır Suresi

35 Yaratan / FÂTIR Bölümü Hüseyin Atay Meali

Mekke döneminde inmiştir. 45. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. Övgü, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'adır. Yaratmada dilediği kadar artırır. Doğrusu, Allah'ın gücü her şeye yeter.
  2. Allah insanlara herhangi bir acıma açarsa Onu tutacak yoktur. Onun tuttuğunu da ardından salıverecek yoktur. O güçlüdür, bilgedir.
  3. Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; size gökten ve yerden rızık veren Allah'tan başka bir yaratan mı var? Ondan başka tanrı yoktur. Nasıl da döndürülüyorsunuz?
  4. Seni yalanlıyorlarsa, senden önce de nice elçiler yalanlanmıştır. Bütün işler Allah'a götürülür.
  5. Ey insanlar! Doğrusu Allah'ın verdiği söz gerçektir; dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, aldatan da sakın sizi Allah'adına aldatmasın.
  6. Şeytan şüphesiz sizin düşmanmızdır, siz de onu düşman sayın, o kendi taraftarlarını ateşlik kimseler olmaya çağırır.
  7. İnkâr eden kimselere çetin azap vardır. Ancak inananlar ve yararlı iş işleyenlere ise bağışlanma ve büyük ödül vardır.
  8. Kötü işi kendisine güzel gösterilip de, onu güzel gören kimdir? Doğrusu Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola eriştirir. Artık, onlara üzülerek kendini yıpratma, doğrusu Allah onların ne yaptıklarını bilir.
  9. Rüzgârları gönderip, bulutu yürüten Allah'tır. Biz onu ölü bir yere sürüp, onunla toprağı ölümünden sonra diriltiriz. İnsanları diriltmek de böyledir.
  10. Kim özsaygı isterse, ancak özsaygı tümüyle Allah'ındır. Arı sözler O'na yükselir ve onları yararlı iş yükseltir. Kötülükleri düzenleyenlere çetin azap vardır. İşte, onların düzenleri boşa çıkar.
  11. Allah sizi topraktan, sonra oğulcuktan yaratmış, sonra da sizi çiftler halinde var etmiştir. Dişinin gebe kalması ve doğurması, ancak O'nun bilgisine göredir. Ömrü uzun olanın yaşaması ve ömrünün kısalması doğrusu bir kitaptadır. Doğrusu bu Allah'a kolaydır.
  12. İki deniz bir değildir. Birinin suyu tatlı, kandırıcı, serinletici ve içilmesi kolay, diğeri yakıcı tuzludur. Her birinden taze balık eti yersiniz ve takındığınız süsler çıkarırsınız. Allah'ın bolluğunu aramanız için gemilerin onu yararak gittiğini görürsün. Belki artık şükredersiniz.
  13. Allah geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar; her biri belirli bir süre için hareket eden güneş ve ayı buyruk altına almıştır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, hükümranlık Onundur. Onu bırakıp taptıklarınız, bir çekirdek zarına bile sahip değillerdir.
  14. Onlara yakarırsanız, yakarışınızı duymazlar, duymuş olsalar bile size cevap veremezler ve diriliş günü sizin ortak koşmanızı inkâr ederler. Sana, hiçbir kimse Bilen biri gibi haber veremez.
  15. Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsınız, Allah ise zengindir, övülmeye layık olandır.
  16. Dilerse sizi yok eder, yeniden başkalarını yaratır.
  17. Allah'a göre bu zor değildir.
  18. Sorumluluk taşıyan hiçbir kimse başkasının sorumluluğunu yüklenmez. Günah yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını istese, yakını bulunsa bile yükünden bir şey taşınmaz. Sen ancak görünmediği halde Rablerine yürekten saygı duyanları ve namazı kılanları uyarırsın. Kim arınırsa ancak kendisi için arınmış olur, dönüş Allah'adır.
  19. 19-21 Kör ile gören, karanlıklarla aydınlık ve gölge ile sıcak bir değildir.
  20. 19-21 Kör ile gören, karanlıklarla aydınlık ve gölge ile sıcak bir değildir.
  21. 19-21 Kör ile gören, karanlıklarla aydınlık ve gölge ile sıcak bir değildir.
  22. Dirilerle ölüler de bir değildir. Doğrusu, Allah dilediğine işittirir. Sen kabirlerde olanlara işittiremezsin.
  23. Sen sadece bir uyarıcısın.
  24. Doğrusu, Biz seni gerçekle müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Uyarıcının bulunmadığı hiçbir millet yoktur.
  25. Ve eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Elçileri onlara belgeler, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
  26. Sonra, Ben inkâr edenleri yakaladım. Beni tanımamak nasıl olur?
  27. Allah’ın gökten su indirdiğini görmez misin? Biz onunla renkleri çeşit çeşit ürünler yetiştiririz, dağlarda da beyaz, kırmızı ve simsiyah değişik renklerde katmanlar var etmişizdir.
  28. İnsanlar, sürüngenler, sığırlar da böyle çeşit çeşit renktedirler. Allah’ın kulları arasında O’na bilgice saygı duyan ancak bilginlerdir. Doğrusu, Allah güçlüdür, bağışlayandır.
  29. Doğrusu, Allah’ın kitabına uyanlar, namazı kılanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açıkça verenler, tükenmeyecek bir kazanç umarlar.
  30. Çünkü O, bu kimselerin ödüllerini tam verir ve bolluğundan onlara artırır. Doğrusu, O bağışlayandır, şükrün karşılığını bolca verendir.
  31. Bu sana vahyettiğimiz, kendinden öncekilerini doğrulayan gerçek olan Kitap’tır. Doğrusu Allah kullarından haberdardır, görendir.
  32. Sonra bu Kitab’ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta yolu tutar, kimi de Allah'ın bildirisine göre iyiliklere koşar. İşte büyük erdemlik budur.
  33. Bunlar Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki giysileri de ipektir.
  34. Cennetlikler derler ki: "Bizden üzüntüyü gideren Allah'a övgüler olsun. Doğrusu, Rabbimiz bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.
  35. Bizi bolluğuyla temelli kalınacak cennete O yerleştirdi. Orada bize ne bir yorgunluk değecek, ne de bir bezginlik değecektir."
  36. İnkâr edenlere cehennem ateşi vardır. Ölmelerine hükmedilmez ki ölsünler; kendilerinden cehennemin azabı da hafifletilmez. Her nankörü böyle cezalandırırız.
  37. Onlar orada "Rabbimiz! Bizi çıkar; yaptığımızdan başka yararlı iş işleyelim" diye bağrışırlar. Öğüt alacak kişinin öğüt alabileceği kadar sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Artık azabı tadın, zalimlerin yardımcısı yoktur.
  38. Doğrusu, Allah göklerin ve yerin görünmeyenlerini bilir. Doğrusu, O gönüllerde olanı da bilendir.
  39. Sizleri yeryüzünde yöneticiler kılan O’dur. İnkâr edenin inkârı kendi aleyhinedir. İnkârcıların inkârı Rableri katında yalnız kendilerine olan öfkeyi artırır. İnkârcıların inkârı ziyandan başka bir şey artırmaz.
  40. De ki: "Allah'tan başka yakardığınız ortaklarınıza hiç baktınız mı? Yeryüzünde yarattıkları nedir? Bana göstersenize!" Yoksa onların göklerde ortaklığı mı vardır? Yoksa, Biz onlara kitap verdik de, onda olan açık bir kanıt üzere midirler? Hayır! O zalimler, birbirlerine sadece aldatıcı söz söylerler.
  41. Doğrusu, ayrılırlar diye gökleri ve yeri tutan Allah’tır. Eğer onlar ayrılırlarsa, andolsun, onları O’ndan başka kimse tutamaz. Doğrusu O ivecen değildir, bağışlayandır.
  42. 42-43 Kendilerine bir uyarıcı gelince, andolsun ki, milletlerin içinde en doğru yolda gidenlerden biri olacaklarına, bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdir. Ancak yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü düzen kurmak için kendilerine uyarıcının gelmesi sadece kaçmalarını artırdı. Oysa kurulan kötü düzen ancak sahibini kuşatır. Öncekilere uygulanagelen yasayı görmüyorlar mı? Sen Allah’ın yasasında değişme bulamazsın. Sen Allah’ın yasasında sapma da bulamazsın.
  43. 42-43 Kendilerine bir uyarıcı gelince, andolsun ki, milletlerin içinde en doğru yolda gidenlerden biri olacaklarına, bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdir. Ancak yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü düzen kurmak için kendilerine uyarıcının gelmesi sadece kaçmalarını artırdı. Oysa kurulan kötü düzen ancak sahibini kuşatır. Öncekilere uygulanagelen yasayı görmüyorlar mı? Sen Allah’ın yasasında değişme bulamazsın. Sen Allah’ın yasasında sapma da bulamazsın.
  44. Yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Onlar kendilerinden daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah’ı güçsüz bırakabilecek hiçbir şey yoktur. Doğrusu O bilendir, güçlü olandır.
  45. Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde tek bir canlı bırakmaması gerekirdi. Ancak Allah onları belli bir süreye kadar erteler ve süreleri gelince! Ancak Allah kullarını görmektedir.