Fetih Suresi

48 Açılım/ FETİH Bölümü Hüseyin Atay Meali

Medine döneminde inmiştir. 29. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. Doğrusu, Biz sana apaçık bir açılım sağlamışızdır.
  2. Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, sana doğru yol gösterir.
  3. Ve Tanrı yüce bir yardımla sana yardım eder.
  4. İnançlarına inanç katarak inananların gönüllerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, bilge olandır.
  5. O, inanan erkekleri ve inanan kadınları, içinde temelli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar, onların kötülüklerini örter. Allah katında büyük başarı işte budur.
  6. Allah’a kötü sanıda bulunan ikiyüzlü erkeklere ve ikiyüzlü kadınlara, ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara Allah'azap eder; kötülük onları her yerden kuşatır. Allah onlara öfkelenmiş, onları lanetlemiş ve cehennemi onlara hazırlamıştır. Ne kötü gidiş yeridir!
  7. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, ulu olandır, bilge olandır.
  8. Doğrusu, seni tanık, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
  9. Siz de Allah’a ve elçisine inanasınız, ona yardım edesiniz ve ona saygılı olasınız ve O’nu sabah akşam arı tutasınız.
  10. Doğrusu sana el verenler, Allah'a el vermiş olurlar. Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir. Verdiği sözden dönen, ancak kendi zararına dönmüş olur. Allah'a verdiği andı yerine getirene, O, büyük ödül verecektir.
  11. Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları sana, "Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu, bizim bağışlanmamızı dile" diyecekler. Gönüllerinde bulunmayanı dilleriyle söylerler. Onlara de ki: "Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, Ona karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
  12. Hayır! Ancak siz, elçinin ve inananların, ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, gönüllerinize güzel görünmüştü de, kötü sanıda bulunmuştunuz. Yok olacak bir ulustunuz.
  13. Allah'a ve elçisine kim inanmamışsa, bilsin ki, doğrusu Biz, inkârcılar için cehennemi hazırlamışızdır.
  14. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. O dileyeni bağışlar, dileyene azap eder. Allah bağışlayandır, acıyandır.
  15. Savaştan geri kalmış olanlar, siz ganimetleri almaya giderken, "Bırakın, biz de sizinle gelelim" diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: "Peşimizden gelmeyeceksiniz; Allah sizin için önceden böyle buyurmuştur." "Hayır! Bizi çekemiyorsunuz" diyecekler. Hayır! Ancak, onlar pek az anlayan kimselerdir.
  16. Bedevilerden geri kalmış olanlara de ki: "Pek güçlü bir ulusa karşı, onlar doğruya içtenlikle boyun eğene kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir ödül verir, ama daha önce döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız, sizi can yakan bir azaba uğratır."
  17. Ancak, köre bir sorumluluk yoktur; topala da sorumluluk yoktur, hastaya da sorumluluk yoktur. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, O, onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim yüz çevirirse, onu can yakıcı azaba uğratır.
  18. 18-19 Andolsun Allah, ağaç altında sana el verirlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı da bildiği için onlara güven vermiş, onlara yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah güçlü olandır, bilge olandır.
  19. 18-19 Andolsun Allah, ağaç altında sana el verirlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı da bildiği için onlara güven vermiş, onlara yakın bir zafer ve ele geçirecekleri bol ganimetler bahşetmiştir. Allah güçlü olandır, bilge olandır.
  20. Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler söz vermiştir. İnananlar için bir belge olması, size doğru yol göstermesi için bunları size hemen vermiş ve insanların ellerini üzerinizden çektirmiştir.
  21. Bundan başka, sizin gücünüzün yetmediği, şüphesiz Allah'ın sizin için kuşattıkları da vardır. Allah'ın gücü her şeye yetendir.
  22. İnkâr edenler sizinle savaşsalar, arkalarına dönüp kaçarlar. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlar.
  23. Allah'ın önceden geçmişlere de uyguladığı yasası budur. Allah'ın yasasında değişiklik bulamazsın.
  24. Sizi onlara üstün kıldıktan sonra, Mekke bölgesinde onların ellerini sizden sizin ellerinizi onlardan çeken Cydur. Allah yaptıklarınızı görendir.
  25. Onlar, sizi Saygın Mescitken ve bekletilen kurbanları yerlerine gitmekten alıkoyan inkârcılardır. Eğer tanımadığınız inanmış erkeklerle inanmış kadınları bilmeden ezmekten dolayı size bir leke gelecek olmasaydı; Allah dileyeni rahmetine koyar. Eğer ayırt edilebilmiş olsalardı, inkâr edenleri andolsun can yakıcı bir azaba uğratırdık.
  26. Hani, inkarcılar çalımı bilgisizliğin çalımı kılınca, Allah da elçisine ve inananlara güvenini indirdi; onların saygınlık sözünü tutmalarını sağladı. Onlar, bu söze layık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilmektedir.
  27. Andolsun ki, Allah gerçekten elçisine rüyasını doğruladı. Andolsun, Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Saygın Mescide gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. Size, bundan başka, yakın bir zamanda bir zafer verecektir.
  28. Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, elçisini doğruluk göstergesi ve hak din ile gönderen O’dur. Tanık olarak Allah yeter.
  29. Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun beraberinde bulunanlar inkârcılara karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. Onları, Allah'tan bolluk ve hoşnutluk dileyerek rükûa varırken, secde ederken görürsün. Onların belirtileri, secde etmenin yüzlerindeki izidir. İşte bu, Tevrat'taki örnekleridir. İncil'de ki örnekleri şöyledir: Onlar filizini çıkarmış, güçlenmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ekincilerin hoşuna giden ekin gibi olup, bunlarla inkârcıları öfkelendirir. Allah, inanan ve yararlı işler işleyenlere, bağışlama ve büyük ödül sözü vermiştir.