Hac Suresi

22. HAC Bölümü Hüseyin Atay Meali

Medine döneminde inmiştir. 78. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. Ey insanlar! Rabbinize saygılı olun. Doğrusu, Saatin sarsıntısı büyük şeydir.
  2. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirmekte olduğunu unutur, her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş bir halde görürsün, oysa sarhoş değildirler, fakat Allah'ın azabı çetindir.
  3. Allah hakkında bilmeden tartışan ve her azılı bozguncuya uyan insanlar vardır.
  4. Onun hakkında şöyle yazılmıştır: O kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli azaba götürür.
  5. Ey insanlar! Öldükten sonra dirilmekten kuşkuda iseniz, doğrusu, Biz, sizi topraktan, sonra oğulcuktan, sonra yapışkandan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmış olduğumuzu açıklıyoruz. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkarırız, böylece yetişip ergenlik çağına varırsınız. Kiminiz ölür, kiminiz de ömrünün en güçsüz zamanına ulaştırılır ki, bilirken bir şey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki, kupkurudur, fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman yeryüzü kıpırdanır, kabarır, her göz alıcı şeyden çift çift yetiştirir.
  6. Bunlar, kuşkusuz, Allah’ın gerçek olduğunu gösterir. O, ölüleri diriltir. O’nun her şeye gücü yeter.
  7. Kendinde şüphe olmayan Saat gelecek ve Allah kabirlerde olanları canlandıracaktır.
  8. İnsanlardan kimi de bilmeden, doğruluk göstergesi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan, Allah hakkında tartışır.
  9. Allah yolundan saptırmak için, yan çizer. Dünyada rezillik onadır; ona diriliş günü de yakıcı azabı tattırırız.
  10. "Bunlar senin iki elinin sunduğudur." Yoksa, doğrusu, Allah kullarına karşı zalim değildir.
  11. İnsanların içinde Allah’a, pek kıyıdaymış gibi kulluk eden vardır. Ona bir iyilik gelirse gönlü yatışır, başına bir kötülük gelirse yüz üstü düşer. Şimdikini de sonrakini de kaybeder. İşte apaçık kayıp budur.
  12. Allah’ı bırakıp, kendisine fayda da zarar da veremeyen şeylere yalvarır. İşte derin sapıklık budur.
  13. Kendisine zararı faydasından daha çok dokunana yalvarır. Yalvardığı kimse ne kötü koruyucu ve ne kötü yoldaştır!
  14. Doğrusu, Allah inananları ve yararlı işler işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Doğrusu Allah istediğini yapar.
  15. Kim Allah’ın dünyada ve sonrakinde ona yardım etmeyeceğini sanıyorsa, herhangi bir biçimde göğe uzansın da kesin anlasın. Böylece kurduğu tuzağın, kendisini öfkelendiren şeyi gideremeyeceğini görsün.
  16. İşte, böylece onu apaçık ilkeler olarak indirdik. Şüphesiz Allah dileyene doğru yol gösterir.
  17. Doğrusu, inananlar, Yahudiler, Sabiiler, Hıristiyanlar, Mecusiler, ortak koşanlara gelince, doğrusu Allah, diriliş günü aralarında kesin hüküm verecektir. Doğrusu, Allah her şeye tanıktır.
  18. Göklerde olanların, yerde olanların, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların, insanların birçoğunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? Birçoğu da azabı haketmiştir. Allah'ın alçalttığı kimseyi yükseltebilecek yoktur. Doğrusu, Allah dilediğini yapar.
  19. 19-21 İşte Rableri hakkında tartışmaya giren iki taraf: Onu inkâr edenlere ateşten giysiler kesilmiştir, başlarına da kaynar su dökülür de, bununla karınlarında olanlar ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir.
  20. 19-21 İşte Rableri hakkında tartışmaya giren iki taraf: Onu inkâr edenlere ateşten giysiler kesilmiştir, başlarına da kaynar su dökülür de, bununla karınlarında olanlar ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir.
  21. 19-21 İşte Rableri hakkında tartışmaya giren iki taraf: Onu inkâr edenlere ateşten giysiler kesilmiştir, başlarına da kaynar su dökülür de, bununla karınlarında olanlar ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir.
  22. Orada uğradıkları kaygıdan çıkmak istemelerinin her defasında, oraya geri çevrilirler: Yakıcı azabı tadın, denir.
  23. Doğrusu, Allah inanıp yararlı işler işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Oradaki giysileri de ipektendir.
  24. Bunlar, sözün güzeline ulaştırılmışlar ve övgüye değer yola yönlendirilmiştir.
  25. Doğrusu, inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlara eşit kılınan Saygın Mescid’den alıkoyanlara; ve orada haksızlık ederek zulüm ile yanlış yola saptırmak isteyene, can yakıcı bir azap tattırırız.
  26. Hani, "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, ayakta duranlar, rükû edenler ve secdeye varanlar için Evimi temiz tut" diye İbrahim’i Evin bir yerine yerleştirmiştik.
  27. İnsanları hacca çağır! Yürüyerek sana gelsinler veya her türlü sülün bineklerle uzak yollardan gelsinler.
  28. Kendileri için birtakım faydalar görsünler. Allah’ın onlara rızık olarak verdiği dört ayaklı hayvanlar üzerine belli günlerde O’nun adını ansınlar. Siz de onlardan yiyin, çaresiz kalmış yoksulu da doyurun.
  29. Sonra işlerini bitirsinler. Adaklarını yerine getirsinler. Eski Evi tavaf etsinler.
  30. İşte böyle; Allah’ın yasaklarına kim saygı gösterirse, bu, Rabbinin katında onun iyiliğinedir. Size bildirilenlerin dışındaki hayvanlar helal kılınmıştır. Putların pisliğinden kaçının, yamuk sözden de kaçının.
  31. Allah'a ortak koşmaksızın Ona yönelin. Allah'a ortak koşan kimse, gökten düşüp de kuşların kapıştığı veya rüzgarın derin bir uçuruma attığı şeye benzer.
  32. Durum böyledir, kişinin Allah'ın işaretlerini yüceltmesi kuşkusuz, gönüllerin Allah'a karşı saygılı olmasındandır.
  33. Bunlarda sizin için belli bir süreye kadar faydalar vardır. Sonra bunlar, Eski Ev'de son bulurlar.
  34. 34-35 Her millete, kendilerine rızık olarak verilen dört ayaklı hayvanlar üzerine Allah'ın adını anma biçimini belirledik. Sizin Tanrınız tek bir Tanrıdır, O'na içtenlikle boyun eğin. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene dayanan, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan veren, Allah'a gönülden bağlanmış olanlara müjde ver.
  35. 34-35 Her millete, kendilerine rızık olarak verilen dört ayaklı hayvanlar üzerine Allah'ın adını anma biçimini belirledik. Sizin Tanrınız tek bir Tanrıdır, O'na içtenlikle boyun eğin. Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene dayanan, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan veren, Allah'a gönülden bağlanmış olanlara müjde ver.
  36. İşte büyük baş hayvanları Allah'ın size olan simgelerinden kıldık. Onlarda sizin için iyilikler vardır. Öyleyse, sıralı dururlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üstüne düştüklerinde onlardan yiyin, isteyene de istemeyene de verin. Şükredersiniz diye, onları böylece sizin yönetiminize verdik.
  37. Onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. O'na ulaşacak olan, ancak sizin O'na olan saygınızdır. Size doğru yolu gösterdiğinden, Allah'ı yüceltmeniz için onları böylece sizin yönetiminize vermiştir. İyi davrananlara müjde ver.
  38. Doğrusu, Allah inananları savunur, doğrusu hiçbir hain ve nankörü sevmez.
  39. Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılanlara izin verildi. Doğrusu, Allah'ın onlara yardım etmeye gücü yeter.
  40. "Rabbimiz Allah'tır" dediler diye, haksız yere yurtlarından çıkarılmışlardır. Allah insanların bir kesimini diğeriyle savmasaydı, andolsun, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescitler yıkılıp giderdi. Andolsun ki, Allah'a yardım edenlere O da kuşkusuz yardım eder. Doğrusu, Allah kuvvetlidir, güçlüdür.
  41. Biz onları yeryüzüne yerleştirirsek namaz kılarlar, zekat verirler, iyi bilineni emrederler, kötü bilineni yasak ederler. İşlerin sonucu Allah'a kalır.
  42. 42-44 Seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh ulusu, Ad, Semud, İbrahim ulusu, Lut ulusu ve Medyen halkı da peygamberlerini yalanlamış ve Musa da yalanlanmıştı. Ama, Ben inkârcılara önce süre verdim, sonra da yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış!
  43. 42-44 Seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh ulusu, Ad, Semud, İbrahim ulusu, Lut ulusu ve Medyen halkı da peygamberlerini yalanlamış ve Musa da yalanlanmıştı. Ama, Ben inkârcılara önce süre verdim, sonra da yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış!
  44. 42-44 Seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh ulusu, Ad, Semud, İbrahim ulusu, Lut ulusu ve Medyen halkı da peygamberlerini yalanlamış ve Musa da yalanlanmıştı. Ama, Ben inkârcılara önce süre verdim, sonra da yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış!
  45. Nice kentlerin halkını haksızlık yaparlarken yok ettik. Artık tavanları çökmüş, kuyuları, yüksek sarayları kullanılmaz olmuştur.
  46. Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Doğrusu, yalnız gözler kör olmaz, ne var ki göğüslerde olan gönüller de körleşir.
  47. Senden, başlarına tezden azap getirmeni istiyorlar. Allah sözünden caymayacaktır. Doğrusu, Rabbinin katında bir gün saydıklarınızdan bin yıl gibidir.
  48. Nice kentlere, haksızlık yaptıkları halde, süre vermiştim, sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş ancak Bana’dır.
  49. De ki: "Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım."
  50. Cömertçe verilmiş rızık ve bağışlama, inanan ve yararlı işler işleyenleredir.
  51. İlkelerimizi geçersiz kılmakta yarışırcasına uğraşanlar, işte onlar yalın ateşliklerdir.
  52. Senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki; bir şey arzuladığı zaman şeytan onun arzusuna bir şey atabilir, ancak Allah şeytanın attığını siler. Sonra Allah kendi ilkelerini sağlamlaştırır. Allah bilgindir, bilgedir.
  53. Allah şeytanın attığını gönüllerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri sınamaya sebep kılar. Doğrusu, zalimler derin bir ayrılık içindedirler.
  54. Bu, kendilerine ilim verilenlerin onun Rabbinden bir gerçek olduğunu bilip de ona inanmaları ve gönüllerinin ona saygı duyması içindir. Doğrusu Allah inananlara doğru yol gösterir.
  55. İnkâr edenler, kendilerine ansızın o Saat gelene veya gecesi olmayan günün azabı çatana kadar, ondan şüphe etmeye devam ederler.
  56. İşte, o gün egemenlik Allah'ındır. Aralarında O hükmeder. İnanıp, yararlı işler işleyenler nimet cennetlerindedirler.
  57. İnkâr edenler, ilkelerimizi yalanlayan kimseler, işte onlar için hor düşüren azap vardır.
  58. Allah yolunda göç edip de, sonra öldürülen veya ölenlere, andolsun ki, Allah onlara güzel bir rızık verecektir. Doğrusu, rızık verenlerin en hayırlısı yalnız Allah'tır.
  59. Andolsun ki, onları hoşnut olacakları bir yere koyar. Doğrusu, Allah bilendir, ivecen değildir.
  60. Bu böyledir. Kim kendisine edilen eza kadar ceza verirse ve sonra kendisine yine de saldırılırsa, Allah ona, andolsun ki, yardım edecektir. Doğrusu, Allah affeder ve bağışlar.
  61. Bu böyledir. Doğrusu, Allah geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar ve doğrusu Allah işitir, görür.
  62. Bu böyledir, doğrusu gerçek yalnız Allah'tır; O'nu bırakıp taptıkları ise doğrusu saçmadır. Doğrusu Allah yücelerin yücesidir.
  63. Allah'ın gökten indirdiği su ile yerin yemyeşil olduğunu görmez misin? Doğrusu Allah latifdir, haberdardır.
  64. Göklerde olanlar, yerde olanlar O'nundur. Doğrusu, Allah muhtaç olmayandır, övgüye değer olandır.
  65. Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuza verdiğini görmüyor musun? Ancak O, bilgisi olmaksızın yer üzerine düşmesin diye göğü tutar. Doğrusu, Allah insanlara karşı sevecendir, acıyandır.
  66. Size hayat veren, sonra öldürecek, sonra yine diriltecek olan O'dur. Doğrusu, insan gerçekten pek inkârcıdır.
  67. 67-69 Biz her milletin yerine getirmesi gerekli ibadetleri koyduk. Öyleyse, bu konuda seninle çekişmelerine fırsat verme; Rabbine çağır; sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin. Seninle tartışırlarsa, "Allah yaptığınızı çok iyi bilir. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında, diriliş günü aranızda Allah hükmedecektir" de.
  68. 67-69 Biz her milletin yerine getirmesi gerekli ibadetleri koyduk. Öyleyse, bu konuda seninle çekişmelerine fırsat verme; Rabbine çağır; sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin. Seninle tartışırlarsa, "Allah yaptığınızı çok iyi bilir. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında, diriliş günü aranızda Allah hükmedecektir" de.
  69. 67-69 Biz her milletin yerine getirmesi gerekli ibadetleri koyduk. Öyleyse, bu konuda seninle çekişmelerine fırsat verme; Rabbine çağır; sen, şüphesiz doğru yol üzerindesin. Seninle tartışırlarsa, "Allah yaptığınızı çok iyi bilir. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında, diriliş günü aranızda Allah hükmedecektir" de.
  70. Gökte ve yerde olanı Allah'ın bildiğini bilmez misin? Doğrusu, bunlar yazılıdır ve doğrusu, bunlar Allah'a kolaydır.
  71. Onlar Allah'ı bırakıp da, haklarında Allah'ın hiçbir kanıt indirmediği, kendilerinde de bir bilgi bulunmayan şeylere taparlar. Haksızlık edenlerin yardımcısı olmaz.
  72. Onlara ilkelerimiz apaçık okunduğu zaman, inkâr edenlerin yüzlerinden inkâr edişi anlarsın. Neredeyse kendilerine ilkelerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki: "Size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Ateş! Allah inkâr edenlere onu söz vermiştir. Gidilecek ne kötü yerdir!"
  73. Ey insanlar! Bir örnek verilmektedir; şimdi ona kulak verin. Doğrusu, sizlerin Allah yerine taptıklarınız bir araya gelseler, bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu kurtaramazlar; kovalayan da kovalanan da ne kadar güçsüz!
  74. Allah’ı gereği gibi değerlendiremediler. Doğrusu, Allah kuvvetlidir, güçlüdür.
  75. Allah meleklerden ve insanlardan elçiler seçer. Doğrusu, Allah işitir ve görür.
  76. O geçmişlerini ve geleceklerini bilir. Bütün işler Allah’a götürülür.
  77. Ey inananlar! Rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki, başarıya erişesiniz.
  78. Allah uğrunda gereği gibi didinin. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için hiçbir zorluk kılmamıştır. Daha önce peygamberin size örnek olması, sizin de insanlara örnek olmanız için, daha önce ve bunda size müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, dostunuz olan Allah’a bağlanın. O, ne güzel dosttur ve ne güzel yardımcıdır!