Müminun Suresi

23. İnananlar / MÜMİNUN Bölümü Hüseyin Atay Meali

Mekke döneminde inmiştir. 118. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  2. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  3. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  4. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  5. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  6. 1-6 Yakarışlarında bilinçli, saygılı olan, boş sözden yüz çeviren, zekat veren, eşlerinin ve antlaşmış olduklarının dışındakilerden yasak yerlerini koruyan inananlar başarılı olmuşlardır. Doğrusu, onlar kınanamazlar.
  7. Bunların ötesini arzulayanlar, işte onlar düşmanlık yapanlardır.
  8. Güvenirliklerini ve antlarını gözetenler,
  9. Yakarışlarını korumayı sürdürürler,
  10. 10-11 İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine vâris olacak vârislerdir.
  11. 10-11 İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine vâris olacak vârislerdir.
  12. Andolsun ki, insanı çamurun süzmesinden yarattık.
  13. Sonra onu oğulcuk olarak sağlam bir yere yerleştirdik.
  14. Sonra oğulcuğu yapışkan olarak yarattık ve yapışkandan bir çiğnemlik et yarattık, peşinden bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, peşinden de kemiklere et giydirdik ve sonra da ona bambaşka bir yaratık donanımı verdik. Yaratanların en güzeli olan Allah ne uludur.
  15. Doğrusu, bundan sonra, andolsun sizler öleceksiniz.
  16. Doğrusu, diriliş günü tekrar diriltileceksiniz.
  17. Andolsun ki, üstünüzde yedi yörünge yarattık. Biz yarattığımızdan dalgın değiliz.
  18. Gökten suyu ölçüyle indirdik de, onu yerde durdurduk. Doğrusu, onu gidermeye de gücümüz yeter.
  19. 19-20 Onunla, içinde yediğiniz birçok meyveler bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Sina Dağı nda yetişen, yiyenlere yağ ve katık veren ağacı var ettik.
  20. 19-20 Onunla, içinde yediğiniz birçok meyveler bulunan hurmalık ve üzüm bağları, Sina Dağı nda yetişen, yiyenlere yağ ve katık veren ağacı var ettik.
  21. Ve doğrusu hayvanlarda size ders vardır; onlardan çıkan sütten size içiririz; onlarda daha birçok menfaatiniz vardır. Onlardan yersiniz.
  22. Hem onların, hem de gemilerin üzerinde taşınırsınız.
  23. Andolsun ki, Nuhu ulusuna gönderdik, o da dedi: "Ey ulusum! Allah'a kulluk edin; O ndan başka tanrınız yoktur; saygılı olmaz mısınız?"
  24. 24-25 Ulusunun inkârcı ileri gelenleri dediler: "Bu sizin gibi beşerden başka bir şey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Andolsun, Allah dilemiş olsaydı melekleri gönderirdi. İlk atalarımızdan beri böyle bir şey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin."
  25. 24-25 Ulusunun inkârcı ileri gelenleri dediler: "Bu sizin gibi beşerden başka bir şey değildir. Sizden üstün olmak istiyor. Andolsun, Allah dilemiş olsaydı melekleri gönderirdi. İlk atalarımızdan beri böyle bir şey işitmedik. Bu adamda nedense biraz delilik var, bir süreye kadar onu gözetleyin."
  26. Dedi: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et."
  27. Bunun üzerine ona vahyettik: "Gözcülüğümüz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap; buyruğumuz gelip, yerin suları kaynayınca her cinsten birer çifti ve hüküm verilmiş olanın dışında kalan aileni al. Haksızlık yapanlar için Bana başvurma, doğrusu onlar suda boğulacaklardır."
  28. Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince, "Bizi haksızlık yapan ulustan kurtaran Allah'a hamd olsun" de.
  29. Ve "Rabbim! Beni mutlu bir yere kondur. Sen konuklatanların en iyisisin" de.
  30. Doğrusu, bunlarda belgeler vardır. Biz, andolsun insanları denemekteyiz.
  31. Bunların ardından başka nesiller var ettik.
  32. Onlara aralarından "Allah'a kulluk edin, O ndan başka Tanrınız yoktur, saygılı olmaz mısınız?" diyen bir elçi gönderdik.
  33. Ve inkarcı olan ve ahirete kavuşmayı yalanlayan 1ar ve kendilerini dünya hayatında görkemli yaşattığımız ulusunun ileri gelenleri: "Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir.
  34. Andolsun, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz doğrusu bu durumda kaybedenlerden olursunuz.
  35. Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman dirilmenizi mi size söz veriyor?
  36. 36-38 Oysa söz verilen şey ne kadar, hem de ne kadar uzak! Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, diriltilecek değiliz. Bu sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanmayız" dediler.
  37. 36-38 Oysa söz verilen şey ne kadar, hem de ne kadar uzak! Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, diriltilecek değiliz. Bu sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanmayız" dediler.
  38. 36-38 Oysa söz verilen şey ne kadar, hem de ne kadar uzak! Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, diriltilecek değiliz. Bu sadece Allah'a karşı yalan uyduran biridir. Biz ona inanmayız" dediler.
  39. "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi.
  40. "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu.
  41. Gerçekten, onları bir çığlık yakaladı ve onları sel süprüntüsü haline getirdik. Haksızlık eden ulus yok olsun gitsin!
  42. Sonra ardlarından başka kuşaklar var ettik.
  43. Hiçbir millet, kendi süresini ne öne alabilir, ne de geciktirebilir.
  44. Sonra birbiri peşinden elçilerimizi gönderdik. Her millete elçisi geldikçe onu yalanladılar. Onları birbiri peşinden yok edip, hepsini birer efsane yaptık. İnanmayan ulus yok olsun gitsin!
  45. 45-46 Sonra Musa ve kardeşi Harunu, Firavun ve ileri gelenlerine belgelerimiz ve apaçık bir yetkiyle gönderdik. Büyüklük tasladılar, zaten büyüklenen bir ulustular.
  46. 45-46 Sonra Musa ve kardeşi Harunu, Firavun ve ileri gelenlerine belgelerimiz ve apaçık bir yetkiyle gönderdik. Büyüklük tasladılar, zaten büyüklenen bir ulustular.
  47. 47-48 Bu yüzden "Ulusları bize kul iken, bizim gibi iki beşere mi inanacağız?" deyip onları yalanladılar. Bu yüzden yok edildiler.
  48. 47-48 Bu yüzden "Ulusları bize kul iken, bizim gibi iki beşere mi inanacağız?" deyip onları yalanladılar. Bu yüzden yok edildiler.
  49. 49-50 Andolsun ki, Musa'ya, doğru yola girsinler diye, kitap verdik. Meryemoğlunu da annesini de bir belge kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturulabilen bir tepeye yerleştirdik.
  50. 49-50 Andolsun ki, Musa'ya, doğru yola girsinler diye, kitap verdik. Meryemoğlunu da annesini de bir belge kıldık. Her ikisini de, pınarı bulunan, oturulabilen bir tepeye yerleştirdik.
  51. Ey elçiler! Hoş şeylerden yiyin ve yararlı iş işleyin; doğrusu, Ben ne yaptığınızı bilirim.
  52. Doğrusu bu, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim, öyleyse Bana saygılı olun.
  53. İnsanlar işlerini aralarında bölük pörçük ettiler. Her bölük kendisininkiyle sevinmektedir.
  54. Onları bir süreye kadar, içine düştükleri şaşkınlıklarıyla başbaşa bırak.
  55. 55-56 Kendilerine mal ve çocuklar vererek, onlara iyiliklerde bulunmaya acele edeceğimizi mi sanıyorlar? Hayır! Farkında değiller.
  56. 55-56 Kendilerine mal ve çocuklar vererek, onlara iyiliklerde bulunmaya acele edeceğimizi mi sanıyorlar? Hayır! Farkında değiller.
  57. 57-59 Doğrusu, Rablerine saygılarından titreyenler, Rablerinin ilkelerine inanırlar ve onlar Rablerine asla ortak koşmazlar.
  58. 57-59 Doğrusu, Rablerine saygılarından titreyenler, Rablerinin ilkelerine inanırlar ve onlar Rablerine asla ortak koşmazlar.
  59. 57-59 Doğrusu, Rablerine saygılarından titreyenler, Rablerinin ilkelerine inanırlar ve onlar Rablerine asla ortak koşmazlar.
  60. Rablerine dönecekleri için vermeleri gerekeni gönülleri ürpererek verenler,
  61. İşte onlar iyi işlerde yarış edenlerdir, o uğurda ileri geçerler.
  62. Biz herkesi ancak gücü oranında yükümlü tutarız. Katımızda gerçeği söyleyen bir kitap vardır; onlar haksızlığa uğratılmazlar.
  63. Hayır! Onların kalpleri bundan yana aymazlık içindedir. Bundan başka onların yapageldikleri bir sürü işler de vardır.
  64. Sonunda görkemlilerini azapla yakaladığımız zaman hemen yakarıp dururlar.
  65. Bugün yakarmayın; doğrusu, katımızdan bir yardım göremezsiniz.
  66. 66-67 Kesin ilkelerim size okunduğunda, ancak büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüp gidiyordunuz.
  67. 66-67 Kesin ilkelerim size okunduğunda, ancak büyüklük taslayıp, gece ağzınıza geleni söyleyerek ardınıza dönüp gidiyordunuz.
  68. Onlar söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa onlara, önceki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?
  69. Veya elçilerini tanımadılar da, bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?
  70. Ya da "Onda delilik var" diyorlar, öyle mi? Hayır! O, onlara gerçeği getirmiştir; çoğu, gerçekten hoşlanmamaktadır.
  71. Ve eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, andolsun gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi. Onlara bir hatırlatma getirdik. Hayır! Onlar hatırlamaktan yüz çevirmektedirler.
  72. Yoksa sen onlardan ücret mi istiyorsun? Rabbinin ücreti daha iyidir. O rızık verenlerin en iyisidir.
  73. 73-74 Doğrusu aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun, doğrusu sonrakine inanmayanlar, bu yoldan sapmaktadırlar.
  74. 73-74 Doğrusu aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun, doğrusu sonrakine inanmayanlar, bu yoldan sapmaktadırlar.
  75. Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile taşkınlıkları içinde yine bocalayıp kalırlar.
  76. Andolsun ki, Biz onları azapla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı.
  77. Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açacağımız zaman, onlar orada ümitsiz kalıverirler.
  78. Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var eden O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!
  79. Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve Ona toplanacaksınız.
  80. Hayat veren de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de Onun eseridir. Düşünmez misiniz?
  81. Hayır! Yine de öncekilerin dediklerini derler.
  82. 82-83 "ölüp, toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda, doğrusu, biz mi diriltileceğiz? Andolsun ki, bize ve bundan önce de babalarımıza söz verilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.
  83. 82-83 "ölüp, toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda, doğrusu, biz mi diriltileceğiz? Andolsun ki, bize ve bundan önce de babalarımıza söz verilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.
  84. De ki: "Biliyorsanız! Yer ve onda bulunanlar kimindir?"
  85. "Allah'ındır" diyecekler, "Öyleyse hatırlayıp düşünmeyecek misiniz?" de.
  86. De ki: "Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir."
  87. "Allah'tır" diyecekler. "Öyleyse Ona karşı saygılı olmayacak mısınız?" de.
  88. De ki: "Biliyorsanız! Her şeyin hükümranlığı elinde olan ve barındıran, ancak barındırılmayan kimdir?"
  89. "Allah'tır" diyecekler, "Öyleyse nasıl büyüleniyorsunuz?" de.
  90. Hayır! Biz onlara gerçeği getirdik; doğrusu onlar yalanlıyorlar.
  91. Allah oğul edinmedi. Onun yanında hiçbir tanrı da yoktur, olsa, her tanrı kendi yarattığı ile gider ve birbirinden üstün olmaya çalışırlar. Allah onların nitelendirmelerinden yücedir.
  92. O görülmeyeni de, görüleni de bilir. Koştukları ortaklardan yücedir.
  93. 93-94 De ki: "Rabbim! Onlara söz verilen şeyi bana mutlaka göstereceksen, Rabbim! O zaman beni zalim ulusun içinde bulundurma."
  94. 93-94 De ki: "Rabbim! Onlara söz verilen şeyi bana mutlaka göstereceksen, Rabbim! O zaman beni zalim ulusun içinde bulundurma."
  95. Doğrusu Biz onlara söz verdiğimizi sana gösterebiliriz .
  96. Kötülüğü en iyi olan ile sav. Onların nitelendirmelerini Biz daha iyi biliriz.
  97. De ki: "Rabbim! Kötü insanların kışkırtmalarından sana sığınırım.
  98. Tanrım! Yanımda bulunmalarından da sana sığınırım."
  99. 99-100 Onlardan birine ölüm gelince, der ki: "Rabbim! Beni geri çevir; belki yapmadan bıraktığımdan iyi iş işlerim." Hayır olmaz! Doğrusu, bu söylediği sadece kendi sözüdür. Diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten alıkoyan bir engel vardır.
  100. 99-100 Onlardan birine ölüm gelince, der ki: "Rabbim! Beni geri çevir; belki yapmadan bıraktığımdan iyi iş işlerim." Hayır olmaz! Doğrusu, bu söylediği sadece kendi sözüdür. Diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten alıkoyan bir engel vardır.
  101. Boruya üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de bir şey soramazlar.
  102. Tartıları ağır gelenler, işte onlar başarıya ulaşanlardır.
  103. Ve tartıları hafif gelenler, işte onlar kendilerine yazık edenlerdir, cehennemde temellidirler.
  104. Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.
  105. İlkelerim size okunurken onları yalanlıyordunuz, değil mi?
  106. Derler: "Rabbimiz! Eşkiyalığımız bize üstün geldi; sapık bir ulus olmuştuk.
  107. Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, dönersek, doğrusu, haksızlık etmiş oluruz."
  108. "Sinin orada! Benimle konuşmayın!" der.
  109. 109-111 Doğrusu kullarımdan bir bölük, der ki: "Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin." Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız, size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Dayanmalarına karşılık bugün onları ödüllendirdim. Doğrusu, onlar başarıya ulaşanlardır."
  110. 109-111 Doğrusu kullarımdan bir bölük, der ki: "Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin." Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız, size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Dayanmalarına karşılık bugün onları ödüllendirdim. Doğrusu, onlar başarıya ulaşanlardır."
  111. 109-111 Doğrusu kullarımdan bir bölük, der ki: "Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin." Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız, size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Dayanmalarına karşılık bugün onları ödüllendirdim. Doğrusu, onlar başarıya ulaşanlardır."
  112. "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" der.
  113. "Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor" derler.
  114. 114-115 "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz, sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.
  115. 114-115 "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz, sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der.
  116. Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ondan başka Tanrı yoktur, O şanlı arşın Rabbidir.
  117. Allah'la beraber, varlığına hiçbir delil olmayan başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkârcılar kuşkusuz kurtulamazlar.
  118. De ki: "Rabbim! Bağışla, acı, Sen acıyanların en iyisisin."