Casiye Suresi

45 - Casiye Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 37 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Hâ. Mîm.[1]

    1) Mukatta‘a harfleri hakkında bilgi için bkz. Bakara 2:1, dipnot 1.

  2. (Bu) Kitabın indirilişi, güçlü, doğru hüküm veren Allah'tandır.

  3. Şüphesiz ki göklerde ve yerde inananlar için dersler vardır.

  4. Sizin yaratılışınızda ve (Allah'ın yeryüzünde) yaydığı canlılarda, kesin bir şekilde inanan bir toplum için dersler vardır.

  5. Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkta (yağmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları çevirmesinde (estirmesinde) akıl eden toplum için dersler vardır.[1]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:164; Âl-i İmrân 3:190; Yûnus 10:6; Mü'minûn 23:80; Nûr 24:44; Furkân 25:62.

  6. İşte şu(nlar), Allah'ın sana bir amaç ile tilavet etmekte (okuyup aktarmakta) olduğumuz ayetleridir.[1] Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar ki![2]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:252; Âl-i İmrân 3:108.
    2) Benzer mesajlar: A‘râf 7:185; Yûnus 10:32; Mürselât 77:50.

  7. Yalancı (ve) günahkâr herkesin vay hâline!

  8. O, kendisine tilavet edilen (okunup aktarılan) Allah'ın ayetlerini duyar da sonra kibirlenerek sanki hiç onları duymamış gibi (küfründe) direnir.[1] İşte onu elem verici bir azapla müjdele!

    1) Benzer mesajlar: Lokmân 31:6; Fussilet 41:5.

  9. Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. İşte onlara küçük düşürücü bir azap vardır.

  10. Arkalarından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de Allah'ın peşi sıra edindikleri dostlar da onlara hiçbir yarar sağlamaz. Onlar için büyük azap vardır.

  11. İşte bu (Kur'an) bir rehberdir. Rablerinin ayetlerini inkâr edenlere gelince, onlara en kötüsünden elem verici bir azap vardır.

  12. (O) Allah ki emri gereğince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için, (ayrıca) şükredesiniz diye denizi sizin hizmetinize vermiştir.[1]

    1) Benzer mesajlar: Nahl 16:14; Fâtır 35:12.

  13. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütuf olarak) size boyun eğdirmiştir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir toplum için dersler vardır.

  14. İman edenlere söyle: Allah'ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar![1] Sonunda (Allah) her topluma kazandıklarının karşılığını verecektir.

    1) Buradaki bağışlanma duası esasında bu kişilerin bağışlanmaya müsait bir hale gelmeleriyle ilgili olmalıdır. Aksi takdirde Tevbe 9:113'te ifade edildiği üzere, şirk üzere ölenlerin bağışlanması için duada bulunmak yasaklanmıştır. Konu eğer duygusal bir boyutta düşünülürse, bu defa da Hz. İbrahim'in ve Hz. İsa'nın şefkat içerikli ifadeleri hatırlanabilir. Benzer mesajlar: Mâide 5:118; İbrâhîm 14:36.

  15. Kim iyi bir iş yaparsa (bu) kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir.[1] Sonra sadece Rabbinize döndürüleceksiniz.

    1) Bu mesaj Bakara 2:134, 141, 272, 286, En‘âm 6:52, 164, İsrâ 17:13-15, Lokmân 31:33, Fâtır 35:18, Zümer 39:7, Fussilet 41:46, Necm 53:38-39 ve Zilzâl 99:7-8. ayetlerle birlikte okunmalıdır.

  16. Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarına Kitap, (doğru) hüküm (verme yeteneği) ve peygamberlik vermiştik. Onlara temiz şeylerden rızık vermiş ve onları âlemlere (inançsızlara) üstün kılmıştık.

  17. İş(lerle) ilgili onlara apaçık deliller vermiştik. (Ancak) onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düşmüşlerdi.[1] Şüphesiz ki Rabbin, anlaşmazlığa düştüğü şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hükmedecektir.[2]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:213; Âl-i İmrân 3:19; Yûnus 10:93; Şûrâ 42:14; Beyyine 98:4.
    2) Benzer mesajlar: Bakara 2:113; Yûnus 10:93: Nahl 16:124; Secde 32:25.

  18. Sonra da seni iş (din) konusunda bir şeriat[1] (kanun) sahibi kıldık. Sen ona uy;[2] bilmeyenlerin isteklerine uyma!

    1) [Şeriat] kelimesi Arap dilinde sözlük olarak "su kaynağına giden yol", "insanların ırmaklardan ve benzeri şeylerden su almaya vardıkları yer" anlamına gelmektedir. Bu anlamıyla "şeriat", suyun canlı hayat için vazgeçilmezliği noktasında insan hayatı için huzur ve sosyal refah yolunu gösteren ahlaki ve pratik hayata dair kurallar sistemini ifade eden "kanun", "hukuk", "dini ve dünyevî bir nizam", "hayata dair emirler", "ilkeler", "esaslar", "prensipler" gibi anlamlar içermektedir.
    2) Vahye uymayla ilgili ayetler için bkz. Âl-i İmrân 3:103, dipnot 1.

  19. Şüphesiz ki onlar Allah'tan (gelecek olanda) senden hiçbir şey gideremezler. Şüphesiz ki zalimler birbirlerinin dostlarıdır; Allah da muttakîlerin (duyarlı olanların) dostudur.[1]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:257; Âl-i İmrân 3:68; Mâide 5:55-56; En‘âm 6:127.

  20. Bu (Kur'an), bütün insanlar için öngörüler, (ayrıca) kesin bir şekilde inanan toplum için bir rehber ve rahmettir.[1]

    1) Benzer mesaj: A‘râf 7:203.

  21. Yoksa kötülük işleyenler ölümlerinde ve hayatlarında kendilerini, iman edip iyi işler yapanlarla bir mi tutacağımızı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar![1]

    1) Benzer mesaj: Kalem 68:36.

  22. Allah gökleri ve yeri bir amaç ile yaratmıştır. Böylece herkese kazandığının karşılığı verilecektir. Onlara haksızlık edilmeyecektir.

  23. Arzusunu ilahı edineni[1] ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, işitme (duyu)sunu ve kalbini mühürlediği ve gözünün üstüne de perde çektiği kişiyi gördün mü?[2] Şimdi onu, Allah'a rağmen kim doğru yola ulaştırabilir ki![3] (Gerçeği) hatırlamayacak mısınız?

    1) Benzer mesaj: Furkân 25:43. Bu cümle "İlahını arzusu edineni gördün mü?" şeklinde de tercüme edilebilir.
    2) Kalplerin mühürlenmesiyle ilgili bkz. Bakara 2:7.
    3) Yüce Allah'ın saptırdığının yani sapma kararı verenin bu kararını onayladığı hiç kimsenin artık doğru yola ulaşamayacağıyla ilgili benzer mesajlar: A‘râf 7:186; Ra‘d 13:33; Rûm 30:29; Zümer 39:23, 36; Mü'min 40:33.

  24. (İnkârcılar) dediler ki: "Hayat, sadece şu dünya hayatımızdan ibarettir. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yaşarız. Bizi, sadece zaman yok eder." Onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Onlar, sadece zanda bulunuyorlar.[1]

    1) Benzer mesajlar: En‘âm 6:116, 148; Yûnus 10:36, 66; Necm 53:28.

  25. Onlara ayetlerimiz açıkça tilavet edildiğinde (okunup aktarıldığında) "Doğruysanız atalarımızı getirin (de görelim)!"[1] demelerinden başka delilleri yoktur.

    1) Benzer mesaj: Duhân 44:36.

  26. De ki: "Allah sizi diriltecektir (yaşatacaktır), sonra sizi öldürecektir. Sonra sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet günü bir araya toplayacaktır." Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.

  27. Göklerin ve yerin otoritesi yalnızca Allah'a aittir. O (Son) Saat'in gerçekleşeceği gün var ya, batıla sapanlar işte o gün kaybedeceklerdir.

  28. O gün her ümmeti, diz çökmüş olarak görürsün. Her ümmet, kendi kitabına çağrılacaktır. (Onlara şöyle denecektir:) "Bugün size (dünyada) yaptıklarınızın karşılığı verilmektedir!

  29. Bu, size gerçeği söyleyen kitabımızdır."[1] Şüphesiz ki biz yaptıklarınızı kaydediyorduk.

    1) Burada sözü edilen "kitap", Mü'minûn 23:62'deki gibi dünyada "Kur'an", mahşerde ise "amel defteri"dir.

  30. İnanıp iyi işler yapanlara gelince, Rableri onları merhametine koyacaktır. Asıl apaçık kurtuluş işte budur.

  31. Kâfir olanlara gelince, onlara "Ayetlerim size tilavet edilmemiş (okunup aktarılmamış) mıydı? Siz de kibirlenip suçlu bir toplum olmuştunuz (değil mi?)" denecektir.

  32. (Onlara) "Allah'ın vaadi gerçektir; o (Son) Saat'te de hiçbir şüphe yoktur." dendiği zaman, "O (Son) Saat'in ne olduğunu bilmiyoruz; (o konuda) sadece zanda bulunuyoruz;[1] asla ikna edilmiş değiliz!" demiştiniz.[2]

    1) Bu ifade şöyle de anlaşılabilir: "O (Son) Saat'in ne olduğunu bilmiyoruz; (bunun) bir tahminden ibaret olduğunu sanıyoruz; (onun hakkında) asla ikna edilmiş değiliz!"
    2) Benzer mesajlar: Kehf 18:36; Fussilet 41:50.

  33. Onların yaptığı kötülükler (o gün) açığa çıkmış, alay etmiş oldukları şey kendilerini kuşatmış (olacak)tır.[1]

    1) Benzer mesaj: Zümer 39:48.

  34. (Onlara) şöyle denecektir: "Siz bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unutuyoruz.[1] Barınağınız ateştir; sizin için asla yardımcılar da yoktur!"

    1) Burada sözü edilen unutma hak edenlerin azapta bırakılmaları anlamındadır. Çünkü Meryem 19:64 ve Tâhâ 20:52'de belirtildiği üzere Yüce Allah unutkan değildir. Benzer mesajlar: A‘râf 7:51; Tevbe 9:67; Tâhâ 20:126; Secde 32:14; Haşr 59:19.

  35. Bunun sebebi şudur: "Siz Allah'ın ayetleriyle alay ettiniz; dünya hayatı sizi aldattı."[1] Bugün ondan (ateşten) çıkarılmayacaklardır ve onların (Allah'ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir.[2]

    1) Benzer mesaj: Hadîd 57:14.
    2) Benzer mesajlar: Nahl 16:84; Mü'minûn 23:108; Neml 27:85; Rûm 30:57; Mü'min 40:52; Kâf 50:28; Tahrîm 66:7; Kıyâmet 75:15-16; Mürselât 77:35-36.

  36. Hamd (övgü), yalnızca göklerin Rabbi, yerin Rabbi yani bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir.

  37. Göklerde ve yerde büyüklük yalnızca O'na aittir. O güçlüdür, doğru hüküm verendir.