Cin Suresi

72 - Cin Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 28 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. (1, 2) De ki: "Cinlerden[1] bir grubun (beni) dinlediği ve şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: ‘Şüphesiz ki doğruya götüren[2] harikulade bir Kur'an dinledik ve ona inandık; artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

    1) [Cin] kelimesi, "örtülü", "saklı", "görünmeyen" anlamlarına gelen [cinnî] kelimesinin çoğuludur. Görünmedikleri için saklı varlıkların bir bölümüne [cin/cân] adı verilmektedir. Cinlerin, sanılanın aksine güçsüz oldukları, insanların onları gereksiz yere şımartıp daha da azgınlaşmalarına sebep oldukları, cinlerin çeşitli itiraflarından anlaşılmaktadır. 13. ayette ise, Allah'a güvenen insanlara hiçbir şekilde zarar veremeyecekleri belirtilmektedir. Burada sözü edilen cinler, sorumluluk sahibi kılınan görünmeyen varlıklardır.
    2) Cinlerin Kur'an'la ilgili bu değerlendirmelerini Tevrat için de yaptıkları Ahkâf 46:30'da dile getirilmektedir.

  2. (1, 2) De ki: "Cinlerden[1] bir grubun (beni) dinlediği ve şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: ‘Şüphesiz ki doğruya götüren[2] harikulade bir Kur'an dinledik ve ona inandık; artık Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.

    1) [Cin] kelimesi, "örtülü", "saklı", "görünmeyen" anlamlarına gelen [cinnî] kelimesinin çoğuludur. Görünmedikleri için saklı varlıkların bir bölümüne [cin/cân] adı verilmektedir. Cinlerin, sanılanın aksine güçsüz oldukları, insanların onları gereksiz yere şımartıp daha da azgınlaşmalarına sebep oldukları, cinlerin çeşitli itiraflarından anlaşılmaktadır. 13. ayette ise, Allah'a güvenen insanlara hiçbir şekilde zarar veremeyecekleri belirtilmektedir. Burada sözü edilen cinler, sorumluluk sahibi kılınan görünmeyen varlıklardır.
    2) Cinlerin Kur'an'la ilgili bu değerlendirmelerini Tevrat için de yaptıkları Ahkâf 46:30'da dile getirilmektedir.

  3. Eşi de çocuğu da olmayan Rabbimizin şanı çok yücedir.

  4. İçimizden bir beyinsiz, Allah hakkında asılsız, saçma sözler söylerdi.

  5. Biz hiçbir insan ve cinin Allah hakkında yalan söylemeyeceğini sanmıştık.

  6. İnsanlardan bazı erkekler, bazı erkek cinlere sığınıyordu da (bu durum onların) sadece azgınlığını artırıyordu.

  7. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın kimseyi (elçi) olarak göndermeyeceğini sanmışlardı.

  8. Biz göğü de yokladık fakat onu güçlü koruyucularla, ışık hüzmeleriyle doldurulmuş bulduk.

  9. (Oysa) biz (haber) dinlemek için göğün (çeşitli) yerlerinde oturuyorduk fakat şimdi kim (haber) dinlemek isterse, kendisini takip eden bir alev hüzmesi bulu(yo)r.[1]

    1) Benzer mesajlar: Hicr 15:17; Sâffât 37:7-9; Mülk 67:5.

  10. (Artık) yeryüzündekilere kötülük mü edildiğini, yoksa Rablerinin onlara bir hayır mı dilediğini bilemiyoruz.

  11. İçimizden iyiler de başkaları (kötüler) de var. Hepimiz türlü türlü yollar tutmuştuk.

  12. Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı ve başka yere kaçmakla da (kurtulamayacağımızı) iyice anladık.[1]

    1) Buradaki [zanennâ] fiili 7. ayetin zıddına cinler hakikati artık gördükleri için "sanmak" değil "anlamak" anlamına gelmektedir.

  13. Şüphesiz ki artık biz o rehberi (Kur'an'ı) duyunca ona iman ettik. Rabbine güvenen kişi, kendisine herhangi bir zarar verilmesinden de haksızlığa uğratılmaktan da korkmaz.

  14. İçimizden (Allah'a) teslim olanlar da yoldan sapanlar[1] da var. (Allah'a) teslim olanlar, doğru yolu arayıp (bulmuş olan)lardır.[2]

    1) Ayette geçen [el-kâsıtûne] kelimesi "iman ve İslam yolundan sapıp zulme dalanlar" anlamına gelmektedir.
    2) Kur'an'da sadece bu ayette geçen [teharrav] fiili "araştırmak" manasına gelmektedir. Bu nedenle Hira da "arayış" anlamını içermektedir.

  15. Yoldan sapanlar ise cehennem için yakıt olmuş (olacaklardır)."

  16. (16, 17) Doğru yolda olsalardı, kendilerini nimetler içerisinde imtihan edelim diye onlara bol su verirdik. Zaten kim Rabbinin zikrinden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, Allah onu şiddeti artan bir azaba sürükler.[1]

    1) Benzer mesajlar: Tâhâ 20:124; Zuhruf 43:36; Müddessir 74:17.

  17. (16, 17) Doğru yolda olsalardı, kendilerini nimetler içerisinde imtihan edelim diye onlara bol su verirdik. Zaten kim Rabbinin zikrinden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, Allah onu şiddeti artan bir azaba sürükler.[1]

    1) Benzer mesajlar: Tâhâ 20:124; Zuhruf 43:36; Müddessir 74:17.

  18. Şüphesiz ki mescitler Allah'a aittir. Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın![1]

    1) Mescitler ve secde edilen yerler yani mekânı ve zamanı itibarıyla her bir ibadet, tevhide kodlanmalı, her türlü şirk unsurundan uzak tutulmalıdır. Din adına herhangi bir davranış sadece Yüce Allah içinse ibadettir. İçinde aracılık barındıran eylemler ibadet adını alamaz; sahibini Allah'a yaklaştırmaz, aksine uzaklaştırır. 

  19. Allah'ın kulu, O'na davet için kalktığında (yoldan sapanlar) neredeyse onun üzerine çullanırlardı.

  20. De ki: "Ben sadece Rabbime dua ederim (O'na çağırırım)[1] ve O'na kimseyi ortak koşmam."

    1) Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:193; Yûnus 10:25; Yûsuf 12:108; Ra‘d 13:36; İbrâhîm 14:1; Nahl 16:125; Hacc 22:67; Kasas 28:87; Ahzâb 33:46; Fussilet 41:33.

  21. De ki: "Ben size zarar verme ve doğru yola getirme gücüne de sahip değilim."

  22. De ki: "Allah'tan (gelecek bir azaba karşı) beni asla kimse koruyamaz. O'ndan başka bir sığınak da asla bulamam.

  23. (Benim görevim), Allah'tan gelen ve O'nun mesajlarından oluşan (emirleri) sadece tebliğdir. Allah'a ve Elçisine isyan eden kişi için içinde ebedî kalacakları cehennem ateşi vardır.[1]

    1) Benzer mesajlar: Nisâ 4:169; Mâide 5:37; Ahzâb 33:65; Müddessir 74:28; İnfitâr 82:16.

  24. Sonunda, kendilerine vadedilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının daha zayıf ve sayısının daha az olduğunu ileride bileceklerdir.[1]

    1) Benzer mesajlar: Kehf 18:34; Meryem 19:75.

  25. De ki: "Size vadedilen (gün) yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, onu ben bilemem."[1]

    1) Benzer mesaj: Enbiyâ 21:109.

  26. Gaybı (bilinemeyeni) bilen (Allah) gaybını (bilinemeyeni) kimseye açmaz.

  27. (27, 28) Ancak dilediği elçi(ler) bunun dışındadır.[1] Rablerinin mesajlarını onların (meleklerin) tebliğ ettiğini bilsin diye, o (elçinin) önünden ve arkasından gözetleyici(ler) gönderir. (Allah) onların beraberinde bulunanı kuşatmış ve her şeyi bir bir sayıp kaydetmiştir.

    1) Benzer mesaj: Âl-i İmrân 3:179. Yüce Allah'ın elçilerine bildirdiği [gayb], onlara vahyettiği kitaplardır.

  28. (27, 28) Ancak dilediği elçi(ler) bunun dışındadır.[1] Rablerinin mesajlarını onların (meleklerin) tebliğ ettiğini bilsin diye, o (elçinin) önünden ve arkasından gözetleyici(ler) gönderir. (Allah) onların beraberinde bulunanı kuşatmış ve her şeyi bir bir sayıp kaydetmiştir.

    1) Benzer mesaj: Âl-i İmrân 3:179. Yüce Allah'ın elçilerine bildirdiği [gayb], onlara vahyettiği kitaplardır.