Duhan Suresi

44 - Duhan Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 59 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Hâ. Mîm.[1]

    1) Mukatta‘a harfleri hakkında bilgi için bkz. Bakara 2:1, dipnot 1.

  2. Apaçık Kitaba yemin olsun ki

  3. Biz onu (Kur'an'ı) bereketli bir gecede indir(meye başla)dık. Şüphesiz ki biz uyarıcıyız.

  4. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.

    1) "Bereketli gece" Kadir Gecesi'dir.

  5. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.

    1) "Bereketli gece" Kadir Gecesi'dir.

  6. (4, 5, 6) Katımızdan (verilen bir) emir olarak doğru hüküm içeren her iş onda (o gecede) ayrıntılı olarak ortaya konulur.[1] Rabbinin merhameti gereği (peygamberler) gönderici olan da elbette biziz. Şüphesiz ki O -evet O- duyandır, bilendir.

    1) "Bereketli gece" Kadir Gecesi'dir.

  7. Kesin inananlar olursanız, (bilin ki Allah) göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir.

  8. O'ndan başka ilah yoktur. Diriltir de öldürür de. (O) sizin de Rabbinizdir; önceki atalarınızın da Rabbidir.

  9. Ne var ki onlar şüphe içinde eğlenip duruyorlar.

  10. (Şimdi) sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle![1]

    1) Buradaki "apaçık duman", "Son Saat'te her yeri ve herkesi kaplayacak olan felaket" veya "Mekke'de gerçekleşen bir olay" şeklinde yorumlanmaktadır. 

  11. (O duman) insanları kaplayacaktır. Bu, elem verici bir azaptır.

  12. (İşte o zaman inkârcılar:) "Rabbimiz! Bizden azabı kaldır! Şüphesiz ki biz (artık) inanıyoruz." (diyecekler).

  13. Bu hatırlamanın onlara ne yararı olabilir ki![1] Oysa kendilerine (gerçeği ulaştıran) apaçık bir elçi gelmişti.

    1) Benzer mesajlar: Nisâ 4:18; En‘âm 6:158; Yûnus 10:90-91; Secde 32:29; Sebe' 34:52; Mü'min 40:85; Muhammed 47:18.

  14. Sonra ondan yüz çevirmiş ve "Bu, cinlenmiş,[1] (başkaları tarafından) öğretilmiş[2] biridir!" demişlerdi.

    1) Benzer mesajlar: Hicr 15:6; Mü'minûn 23:70; Sebe' 34:8; Sâffât 37:36; Tûr 52:29; Kalem 68:51.
    2) Ayette geçen [mu‘allem] kelimesi bir suçlamadır ve vahyin Hz. Peygamber'e birileri tarafından öğretildiğini içermektedir.

  15. Azabı kısa bir süre kaldıracağız; (ama) siz (yine eski hâlinize) döneceksiniz.

  16. (Fakat) biz büyük bir darbe vuracağımız gün şüphesiz ki intikam alıcıyız.[1]

    1) Yüce Allah'ın intikam almasıyla ilgili bilgi için bkz. A‘râf 7:136, dipnot 1.

  17. Yemin olsun ki kendilerinden önce Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara değerli bir elçi gelmişti.

  18. (Musa şöyle demişti:) "Allah'ın kullarını bana verin! Şüphesiz ki ben size (gönderilen) güvenilir elçiyim.

  19. Allah'a büyüklük taslamayın! Şüphesiz ki ben size apaçık bir delil getiriyorum.

  20. Beni kovmanızdan benim de sizin de Rabbinize sığındım.

  21. Bana inanmazsanız benden uzaklaşın!"

  22. (Musa:) "Bunlar suç işleyen bir toplumdur." diye Rabbine dua etmişti.

  23. (Allah şöyle buyurmuştu): "Kullarımı geceleyin yola çıkar! Şüphesiz ki takip edileceksiniz.

  24. Denizi rahatça terk edip geç! Şüphesiz ki onlar boğulacak bir ordudur."[1]

    1) Benzer mesajlar: Tâhâ 20:77; Şu‘arâ 26:52-63.

  25. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.

  26. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.

  27. (25, 26, 27) Onlar geride bahçeler, (su) kaynakları, ekinler, değerli bir makam ve içinde zevk sürdükleri nimetler bırakmışlardı.

  28. İşte böylece onları (o nimetleri) başka bir topluma miras bırakmıştık.[1]

    1) Benzer mesaj: Şu‘arâ 26:57-59.

  29. Gök ve yer onların ardından ağlamamıştı;[1] kendilerine zaman da tanınmamıştı.

    1) Burada sözü edilen mesaj bir mecazdır ve kastedilen Firavun'un tarafını tercih edenlerin aslında herhangi bir değer ifade etmediğini açıklamaktır.

  30. (30, 31) Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarını küçük düşürücü o azaptan yani Firavun'dan kurtarmıştık. Şüphesiz ki o, haddini aşanlardan bir zorbaydı.

  31. (30, 31) Yemin olsun ki biz, İsrailoğullarını küçük düşürücü o azaptan yani Firavun'dan kurtarmıştık. Şüphesiz ki o, haddini aşanlardan bir zorbaydı.

  32. Yemin olsun ki biz bir bilgiye göre onları (İsrailoğullarını) âlemlere (kendi zamanlarının inkârcılarına) seçkin kılmıştık.[1]

    1) Bu ayet "Yemin olsun ki biz ‘bilerek', onlara (İsrailoğulları'na kendi zamanlarında) âlemlerin üzerinde bir imtiyaz vermiştik" şeklinde de tercüme edilebilir.

  33. Onlara, içinde apaçık bir imtihan bulunan deliller vermiştik.

  34. Onlar (müşrikler) şöyle diyorlar:

  35. "İlk ölümümüzden başka bir şey yoktur. Biz asla diriltilecek de değiliz.[1]

    1) Benzer mesajlar: Ra‘d 13:5; İsrâ 17:49, 98; Meryem 19:66; Mü'minûn 23:35, 82; Neml 27:67; Secde 32:10; Yâsîn 36:78; Sâffât 37:16, 53; Kâf 50:3, 15; Vâkı‘a 56:47; Teğâbun 64:7; Nâzi‘ât 79:11.

  36. Doğruysanız atalarımızı getirin (de görelim)!"[1]

    1) Benzer mesaj: Câsiye 45:25.

  37. Bunlar mı daha hayırlı yoksa Tübba‘ kavmi[1] ve onlardan öncekiler mi? Onları yok etmiştik; şüphesiz ki onlar suçluydular.

    1) [Tübba‘] kelimesi, Yemen krallarının unvanıdır. [Kavmu tübba‘ın] ifadesi ise bu kralların yönetiminde yaşayan halk demektir. Çevredeki devletçikleri kendilerine bağladığı için bu adı aldıkları ifade edilmektedir.

  38. Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.[1]

    1) Bu ayet şöyle de tercüme edilebilir: "Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun (ve eğlence) olsun diye yaratmadık." Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:191; Enbiyâ 21:16; Sâd 38:27.

  39. Onları sadece gerçek bir amaçla[1] yarattık. Fakat çoğu (bunu) bilmez.

    1) Benzer mesajlar: En‘âm 6:73; Yûnus 10:5; İbrâhîm 14:19; Hicr 15:85; Nahl 16:3; ‘Ankebût 29:44; Rûm 30:8; Zümer 39:5; Câsiye 45:22; Ahkâf 46:3; Teğâbun 64:3.

  40. Şüphesiz ki ayrılma (mahşer) günü, hepsinin bir arada buluşacağı (gündür).

  41. O gün, dostun dosta hiçbir yararı olmaz;[1] kendilerine yardım da edilmez.

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:48, 123; En‘âm 6:164; İsrâ 17:15; Lokmân 31:33; Fâtır 35:18; Zümer 39:7; Zuhruf 43:67; Necm 53:38; Mümtehine 60:3; Me‘âric 70:10.

  42. Ancak Allah'ın merhamet ettiği kişiler böyle değildir. Şüphesiz ki O güçlüdür, çok merhametlidir.

  43. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.

    1) Zakkum ağacıyla ilgili bilgi için bkz. Sâffât 37:62, dipnot 3.

  44. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.

    1) Zakkum ağacıyla ilgili bilgi için bkz. Sâffât 37:62, dipnot 3.

  45. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.

    1) Zakkum ağacıyla ilgili bilgi için bkz. Sâffât 37:62, dipnot 3.

  46. (43, 44, 45, 46) Şüphesiz ki zakkum ağacı,[1]kaynar suyun kaynamasına benzer şekilde suçluların karınları(n)da erimiş maden gibi kaynayan yemeğidir.

    1) Zakkum ağacıyla ilgili bilgi için bkz. Sâffât 37:62, dipnot 3.

  47. (Allah meleklere şöyle emredecek): "Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin!

  48. Sonra başının üzerine kaynar su azabından dökün!"[1]

    1) Benzer mesaj: Hacc 22:19.

  49. (Cehennemlik kişiye:) "Tat bakalım! Sen -evet sen- (hani) güçlü(ydün); itibarlı(ydın)!

  50. İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir." (denecektir).[1]

    1) Benzer mesajlar: Rûm 30:56; Yâsîn 36:63; Sâffât 37:21; Kâf 50:20; Zâriyât 51:14; Tûr 52:14; Rahmân 55:43; Mülk 67:27; Me‘âric 70:44; Mutaffifîn 83:17.

  51. (51, 52) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar) ise güvenilir bir makamda, bahçelerde ve (su) kaynaklarında (olacaklar).

  52. (51, 52) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar) ise güvenilir bir makamda, bahçelerde ve (su) kaynaklarında (olacaklar).

  53. Karşılıklı oturarak ince ipek ve parlak atlastan giyinecekler.

  54. İşte böyle! Biz onları, (güzel) gözlü hurilerle[1] (de) eşleştirmiş (olacağ)ız.[2]

    1) Çeşitli ayetlerde geçen [hûr] kelimesi, [ahver] veya [havrâ] kelimelerinin çoğuludur ve cennet eşleri için kullanılmaktadır. Gözünün akı çok beyaz, siyahı da çok siyah olanlar veya kalpleri, nefisleri ve gözleri güzel olanlara denilir. İlgili ayetlerde geçen bu kelimenin cinsiyet ve cinsellik içermesi söz konusu değildir. Çünkü kadın-erkek bütün cennetliklere cennet arkadaşı olarak ikram edilecektir.
    2) Benzer mesaj: Sâffât 37:48; Sâd 38:52; Tûr 52:20; Rahmân 55:56, 72; Vâkı‘a 56:22.

  55. Orada, güven içinde (canlarının istediği) her meyveyi isteyeceklerdir.[1]

    1) Benzer mesajlar: Nahl 16:31; Yâsîn 36:57; Zümer 39:34; Fussilet 41:32; Şûrâ 42:22; Zuhruf 43:71; Muhammed 47:15; Kâf 50:35.

  56. (56, 57) İlk (tattıkları) ölüm dışında, orada artık ölüm tatmayacaklar.[1] (Allah) onları, Rabbinden bir lütuf olarak cehennem azabından korumuş (olacak)tır. Asıl büyük kurtuluş işte budur.

    1) Benzer mesaj: Sâffât 37:58-59. Şunu belirtelim: Bakara 2:28 ve Mü'min 40:11'de geçen "iki ölüm" ifadesindeki "ilk ölüm"ü insanoğlunun ruhunun henüz bedeniyle buluşmadan önce topraktaki cansız aşaması, "ikinci ölüm"ü ise bilinen anlamda insanın ölümü olarak kabul edersek bu ifadeyi daha iyi anlayabiliriz.

  57. (56, 57) İlk (tattıkları) ölüm dışında, orada artık ölüm tatmayacaklar.[1] (Allah) onları, Rabbinden bir lütuf olarak cehennem azabından korumuş (olacak)tır. Asıl büyük kurtuluş işte budur.

    1) Benzer mesaj: Sâffât 37:58-59. Şunu belirtelim: Bakara 2:28 ve Mü'min 40:11'de geçen "iki ölüm" ifadesindeki "ilk ölüm"ü insanoğlunun ruhunun henüz bedeniyle buluşmadan önce topraktaki cansız aşaması, "ikinci ölüm"ü ise bilinen anlamda insanın ölümü olarak kabul edersek bu ifadeyi daha iyi anlayabiliriz.

  58. Biz onu (Kur'an'ı gerçeği) hatırlasınlar diye senin diline kolaylaştırdık.[1]

    1) Benzer mesajlar: Meryem 19:97; Kamer 54:17, 22, 32, 40; Müzzemmil 73:20.

  59. Sen (durumu bekleyip) gözetle; şüphesiz ki onlar da gözetlemektedir.