Fatiha Suresi

1 - Fatiha Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 7 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Rahmân, Rahîm[1] olan Allah'ın adıyla.[2]

    1) [Rahmân], "merhametin kaynağı, merhameti bol, merhameti sonsuz, özünde merhametli"; [Rahîm] ise, "merhametli, acıyan, işinde merhametli olan" şeklinde anlamlandırılabilir. Kur'an'da birkaç örnek kullanım hariç geri kalan bütün ayetlerde Yüce Allah'ın sıfatları arasında [vav] bağlacı kullanılmamaktadır. Bunun sebebi her sıfatın birbiriyle anlam ilişkisinin bulunmasıdır.
    2) ‘Alak suresinin ilk ayetinde yer alan [bismi rabbike] (Rabbinin adıyla) tamlamasından türeyen [besmele]nin Fâtiha'nın ilk ayeti olup olmadığı konusunda tartışmalar yapılmaktadır. Surenin yedi ayet oluşundan hareketle, bazı âlimler son ayeti ikiye bölerek [besmele]yi surenin parçası olarak kabul etmezler. Sadece bir giriş olarak surelerin başına yazıldığından hareketle konuyu ele alır ve Fâtiha'nın başındaki ile diğer [besmele]ler arasında bir fark bulunmadığı kanaatindedirler. Ancak biz, [besmele]nin Fâtiha'nın ilk ayeti olduğu görüşündeyiz. [Besmele], Yüce Allah'ın "Oku!" emrini yerine getireceğine yönelik söz vermektir.

  2. (2, 3, 4) Hamd[1] (övgü); Rahmân, Rahîm, hesap gününün sahibi, âlemlerin de Rabbi[2] olan Allah içindir.

    1) "Övgü" anlamına gelmekte olan [hamd], Yüce Allah'ın kulları üzerindeki hakkıdır. Gerçek [hamd] sadece O'na layıktır. Ayette [ahmedü] "hamd ederim" denilmeyip de [el-hamdü] "hamd" denmesinin muhtemel nedeni, bu ifadenin daha kapsayıcı oluşundandır. İsrâ 17:44'te belirtildiği gibi başka yerlerde, başka zamanlarda ve başka varlıklar tarafından Yüce Allah daima [hamd] ve [tesbih] edilmektedir.
    2) [Rabb] kelimesi, Yüce Allah'ın kendi dışındaki bütün varlıkların sahibi olduğunu, onları yetiştirdiğini, eğitip terbiye ettiğini, onları sahipsiz bırakmayacağını, bütün yaratılmışların sığınağı olduğunu, başka arayışların bâtıllığını ve kullarını koruduğu anlamlarını içermektedir. Yüce Allah'ın göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin Rabbi olduğuyla ilgili bkz. Meryem 19:65; Şu‘arâ 26:24; Sâffât 37:5; Sâd 38:66; Duhân 44:7; Câsiye 45:36.

  3. (2, 3, 4) Hamd[1] (övgü); Rahmân, Rahîm, hesap gününün sahibi, âlemlerin de Rabbi[2] olan Allah içindir.

    1) "Övgü" anlamına gelmekte olan [hamd], Yüce Allah'ın kulları üzerindeki hakkıdır. Gerçek [hamd] sadece O'na layıktır. Ayette [ahmedü] "hamd ederim" denilmeyip de [el-hamdü] "hamd" denmesinin muhtemel nedeni, bu ifadenin daha kapsayıcı oluşundandır. İsrâ 17:44'te belirtildiği gibi başka yerlerde, başka zamanlarda ve başka varlıklar tarafından Yüce Allah daima [hamd] ve [tesbih] edilmektedir.
    2) [Rabb] kelimesi, Yüce Allah'ın kendi dışındaki bütün varlıkların sahibi olduğunu, onları yetiştirdiğini, eğitip terbiye ettiğini, onları sahipsiz bırakmayacağını, bütün yaratılmışların sığınağı olduğunu, başka arayışların bâtıllığını ve kullarını koruduğu anlamlarını içermektedir. Yüce Allah'ın göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin Rabbi olduğuyla ilgili bkz. Meryem 19:65; Şu‘arâ 26:24; Sâffât 37:5; Sâd 38:66; Duhân 44:7; Câsiye 45:36.

  4. (2, 3, 4) Hamd[1] (övgü); Rahmân, Rahîm, hesap gününün sahibi, âlemlerin de Rabbi[2] olan Allah içindir.

    1) "Övgü" anlamına gelmekte olan [hamd], Yüce Allah'ın kulları üzerindeki hakkıdır. Gerçek [hamd] sadece O'na layıktır. Ayette [ahmedü] "hamd ederim" denilmeyip de [el-hamdü] "hamd" denmesinin muhtemel nedeni, bu ifadenin daha kapsayıcı oluşundandır. İsrâ 17:44'te belirtildiği gibi başka yerlerde, başka zamanlarda ve başka varlıklar tarafından Yüce Allah daima [hamd] ve [tesbih] edilmektedir.
    2) [Rabb] kelimesi, Yüce Allah'ın kendi dışındaki bütün varlıkların sahibi olduğunu, onları yetiştirdiğini, eğitip terbiye ettiğini, onları sahipsiz bırakmayacağını, bütün yaratılmışların sığınağı olduğunu, başka arayışların bâtıllığını ve kullarını koruduğu anlamlarını içermektedir. Yüce Allah'ın göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin Rabbi olduğuyla ilgili bkz. Meryem 19:65; Şu‘arâ 26:24; Sâffât 37:5; Sâd 38:66; Duhân 44:7; Câsiye 45:36.

  5. (Rabbimiz)! Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

  6. (6, 7) Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin[1] yoluna ulaştır; gazaba uğratılmışların ve sapkınların yoluna değil.[2]

    1) Bu ayetin açılımı Nisâ 4:69'da yer almaktadır.
    2) Bu ayetler "Bizi doğru yolda; kendilerine nimet verdiklerinin yolunda sabit kıl ki onlar, senin gazabına yol açacak amellerde bulunmayan ve doğru yoldan sapmayanlardır" şeklinde de tercüme edilebilir.

  7. (6, 7) Bizi doğru yola, nimet verdiklerinin[1] yoluna ulaştır; gazaba uğratılmışların ve sapkınların yoluna değil.[2]

    1) Bu ayetin açılımı Nisâ 4:69'da yer almaktadır.
    2) Bu ayetler "Bizi doğru yolda; kendilerine nimet verdiklerinin yolunda sabit kıl ki onlar, senin gazabına yol açacak amellerde bulunmayan ve doğru yoldan sapmayanlardır" şeklinde de tercüme edilebilir.