Hâkka Suresi

69 - Hâkka Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 52 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Gerçekleşecek olan!

  2. Nedir o gerçekleşecek olan!

  3. O gerçekleşecek olanı sana bildiren ne olabilir ki!

  4. Semûd ve Âd (kavimleri) de o çarpan felaketi yalanlamıştı.

  5. Semûd (kavmi) var ya onlar azgınlığın(ın) karşılığında helak edilmişti.[1]

    1) Semûd kavminin helakiyle ilgili bkz. A‘râf 7:78; Hûd 11:67; Hicr 15:83; Furkân 25:39; Neml 27:51; Fussilet 41:17; Zâriyât 51:44; Kamer 54:31; Şems 91:14.

  6. Âd (kavmi) ise uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile helak edilmişti.

  7. (Allah) art arda yedi gece sekiz gün(düz) o (kasırgayı) onların üzerine salmıştı. (Orada olsaydın) o halkı, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş hâlde görürdün.

  8. Onlardan geriye kalan (bir kişi) görebiliyor musun![1]

    1) Benzer mesajlar: Fussilet 41:16; Kamer 54:19-20.

  9. Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen şehirler(in halkları) hep o hatayı (şirki) işlemişlerdi.

  10. Rablerinin (her bir) elçisine isyan etmişlerdi; O da onları şiddetli bir şekilde yakalamıştı.

  11. Şüphesiz ki su azgınlaştığı zaman sizi gemide biz taşımıştık.

  12. (Gerçeği) hatırlatma (vesilesi) yapalım ve kavrayan kulak(ların sahipleri) onu iyice kavrasın diye onları size (anlattık).[1]

    1) Kıssaların anlatılma gerekçeleriyle ilgili bkz. A‘râf 7:176; Hûd 11:120; Yûsuf 12:111; Tâhâ 20:99; Kâf 50:37; Nâzi‘ât 79:26.

  13. (13, 14, 15) Sûr'a tek bir kez üflendiği, yer ve dağlar taşınarak birbirine tek çarpışla çarpıştırıldığı zaman, işte o gün o olay gerçekleşmiş (olacak)tır.

  14. (13, 14, 15) Sûr'a tek bir kez üflendiği, yer ve dağlar taşınarak birbirine tek çarpışla çarpıştırıldığı zaman, işte o gün o olay gerçekleşmiş (olacak)tır.

  15. (13, 14, 15) Sûr'a tek bir kez üflendiği, yer ve dağlar taşınarak birbirine tek çarpışla çarpıştırıldığı zaman, işte o gün o olay gerçekleşmiş (olacak)tır.

  16. Gök yarılmış (olacak) ve o gün direncini kaybedecektir.

  17. Melek(ler) onun (göğün) etrafında olacaktır.[1] O gün, Rabbinin arşını onların da üzerlerinde sekiz (melek) taşıyacaktır.[2]

    1) Bu ayet Zümer 39:75 ve Mü'min 40:7. ayetlerle birlikte okunmalıdır.
    2) Burada geçen "sekiz meleğin arşı taşıması"nın hakikat anlamını kavrayamadığımızı itiraf etmeliyiz.

  18. O gün, (Allah'a) sunulacaksınız; size ait hiçbir sır gizli kalmayacaktır.

  19. Kitabı kendisine sağından verilen kişiye gelince,[1] o şöyle diyecektir: "Alın, işte kitabımı (amel defterimi) okuyun![2]

    1) Bu konuyla ilgili ayetlerde geçen "sağın halkı" ifadesi, İsrâ 17:71, Hâkka 69:19 ve İnşikâk 84:7'de belirtildiği gibi mahşerde amel defteri kendisine sağdan verilecek iyi kişiler; "solun halkı" ise Hâkka 69:25 ve İnşikâk 84:10'da verilen bilgiler gereği bu defter kendisine sol ve arka taraftan verilecek kötü kişiler demektir.
    2) Hâkka suresinin 19, 20, 25, 26, 28 ve 29. ayetlerinin sonlarında yer alan [kitâbiyeh, hısâbiyeh, mâliyeh] ve [sultâniyeh] kelimelerinin sonundaki [he,] "hâ-i sekte" olarak bilinir. Bu, bir zamir değildir. Bu nedenle de harekeli değil, [cezim]li yazılmakta ve okunmaktadır. Benzer kullanımlar için bkz. Bakara 2:259; En‘âm 6:90; Kâri‘a 101:10.

  20. Doğrusu ben hesabımla karşılaşacağıma inanmıştım."

  21. (21, 22, 23) Artık o (kişi), meyveleri sarkmış hâlde olan yüksek bir cennette memnun olacağı bir hayat içinde olacaktır.

  22. (21, 22, 23) Artık o (kişi), meyveleri sarkmış hâlde olan yüksek bir cennette memnun olacağı bir hayat içinde olacaktır.

  23. (21, 22, 23) Artık o (kişi), meyveleri sarkmış hâlde olan yüksek bir cennette memnun olacağı bir hayat içinde olacaktır.

  24. (Cennetliklere şöyle seslenilecektir:) "Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık afiyetle yiyin, için!"

  25. Kitabı kendisine solundan verilene gelince, o kişi şöyle diyecektir: "Ah, keşke, bana kitabım (amel defterim) verilmeseydi!

  26. Hesabımın ne olduğunu da bilmeseydim!

  27. Ah, keşke, onunla (ölümümle) her iş bitseydi!

  28. Malım bana yarar sağlamadı.

  29. Saltanatım da benden yok olup gitti."

  30. (Allah, meleklerine şöyle diyecektir): "Onu yakalayın ve bağlayın!

  31. Sonra onu alevli ateşe yaslayın!

  32. Sonra (onu) yetmiş arşın[1] uzunluğunda bir zincirle oraya sokun!"[2]

    1) [Zira‘], dirsek ile tespit edilen bir uzunluk ölçüsüdür.
    2) Benzer mesajlar: Ra‘d 13:5; Hacc 22:21; Sebe' 34:33; Mü'min 40:71; Müzzemmil 73:12; İnsân 76:4.

  33. Şüphesiz ki o, yüce olan Allah'a iman etmiyordu.

  34. Yoksulu doyurmaya da teşvik etmiyordu.

  35. Bugün burada onun sıcak bir dostu yoktur.

  36. (36, 37) (Sürekli) hata yapanlardan başkasının yemeyeceği irinden başka hiçbir yiyecek de yoktur.

  37. (36, 37) (Sürekli) hata yapanlardan başkasının yemeyeceği irinden başka hiçbir yiyecek de yoktur.

  38. (38, 39) Hayır! Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki[1]

    1) Kur'an'da sekiz kez geçen bu yemin ifadeleri için bkz. Vâkı‘a 56:75; Hâkka 69:38; Me‘âric 70:40; Kıyâmet 75:1, 2; Tekvîr 81:15; İnşikâk 84:16; Beled 90:1.

  39. (38, 39) Hayır! Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki[1]

    1) Kur'an'da sekiz kez geçen bu yemin ifadeleri için bkz. Vâkı‘a 56:75; Hâkka 69:38; Me‘âric 70:40; Kıyâmet 75:1, 2; Tekvîr 81:15; İnşikâk 84:16; Beled 90:1.

  40. Şüphesiz ki o (Kur'an), değerli bir elçinin (Cebrail'in ulaştırdığı) sözüdür.

  41. O, asla bir şairin[1] sözü değildir. Ne kadar da azınız iman ediyor!

    1) Benzer mesajlar: Enbiyâ 21:5; Sâffât 37:36; Tûr 52:30.

  42. O, asla bir kâhinin[1] sözü de değildir. Ne kadar da azınız (gerçeği) hatırlıyor!

    1) Benzer mesaj: Tûr 52:29.

  43. Âlemlerin Rabbinden indir(il)medir.

  44. (O elçi) bize (atfen) bazı sözler uydurmuş olsaydı,

  45. Bu nedenle elbette (onu önce) güçlü bir şekilde yakalardık.

  46. Sonra da bu nedenle can damarını keserdik.

  47. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız.[1]

    1) Benzer mesajlar: Mâide 5:87; En‘âm 6:143-146; Yûnus 10:59-60; Nahl 16:116-117; Tahrîm 66:1.

  48. Şüphesiz ki o (Kur'an), muttakîler (duyarlı olanlar) için bir hatırlatmadır.

  49. Şüphesiz ki içinizde (onu) yalanlayanların olduğunu bilmekteyiz.

  50. Şüphesiz ki o (Kur'an), kâfirler için bir pişmanlık (sebebi)dir.

  51. Şüphesiz ki o (Kur'an), gerçeğin ta kendisidir.

  52. Yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt)![1]

    1) Benzer mesajlar: Vâkı‘a 56:74, 96.