Kamer Suresi

54 - Kamer Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 55 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. O (Son) Saat yaklaşmıştır ve (o zaman geldiğinde) ay yarılmış (olacak)tır.[1]

    1) Bu surenin ilk ayeti "geçmiş zaman" kipiyle tercüme edilirse Hz. Muhammed zamanındaki bir "Ay tutulması" olayı hatırlatılmış olabilir. Buradaki konu, Kıyâmet 75:9'a göre Son Saat'te gerçekleşecek olaylardan biridir ve gerçekleşmesi kesin olduğu için de geçmiş zaman kipi kullanılmıştır.

  2. Bir ayet (mucize) görseler bile hemen yüz çevirir ve "Bu da sıradan bir büyüdür!" derler.

  3. Kendi arzularına uyarak (gerçeği) yalanladılar. (Oysa) her iş amacına ulaşacaktır.

  4. (4, 5) Yemin olsun ki onlara tastamam doğru hükümler içeren, (kendilerini) kötülükten engelleyecek haberler gelmiştir. (Yüz çevirene) uyarılar yarar sağlamaz.

  5. (4, 5) Yemin olsun ki onlara tastamam doğru hükümler içeren, (kendilerini) kötülükten engelleyecek haberler gelmiştir. (Yüz çevirene) uyarılar yarar sağlamaz.

  6. Sen de onlardan yüz çevir! Bir çağrıcının hoş görülmeyecek bir şeye çağıracağı gün,

  7. Etrafa yayılmış çekirgeler gibi bakışları perişan bir hâlde mezarlardan çıkacaklar.

  8. Boyunlarını (o) çağrıcıya uzatan kâfirler, "Bu, ne zor bir günmüş!" diyecekler.

  9. Onlardan önce Nuh'un halkı da (gerçeği) yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak "(O) cinlenmiştir." demişlerdi. (Tebliğden vazgeçirilmeye) zorlanmıştı.

  10. (Nuh) Rabbine "Yenik düştüm, yardım et!" diyerek yalvarmıştı.

  11. Biz de boşanan bir su ile göğün kapılarını açmıştık.

  12. Yerden de (su) kaynakları fışkırtmıştık. Böylece (bu iki) su, belirlenmiş bir iş (tufan) için birleşmişti.

  13. Onu (Nuh'u) levhalar ve çivilerle (çakılmış gemide) taşımıştık.

  14. (O gemi) inkar edilmiş olana (Nuh'a) bir karşılık olarak gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

  15. Yemin olsun ki onu (gemiyi) bir ibret olarak bırakmıştık; hani gerçeği hatırlayan var mı?

  16. Benim azabım ve benim uyarılarım (bak) nasıl olmuştu!

  17. Yemin olsun ki Kur'an'ı (gerçeği) hatırla(t)mak için kolaylaştırdık. Hatırlayan var mı?[1]

    1) Benzer mesajlar: Meryem 19:97; Duhân 44:58; Kamer 54:22, 32, 40; Müzzemmil 73:20.

  18. Âd (halkı) da (Hud'u) yalanlamıştı. Benim azabım ve benim uyarılarım (bak) nasıl olmuştu!

  19. (19, 20) Sürekliliği olan kara bir günde onların üzerine, insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seren bir kasırga göndermiştik.[1]

  20. (19, 20) Sürekliliği olan kara bir günde onların üzerine, insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seren bir kasırga göndermiştik.[1]

  21. Benim azabım ve benim uyarılarım (bak) nasıl olmuştu!

  22. Yemin olsun ki Kur'an'ı (gerçeği) hatırla(t)mak için kolaylaştırdık. Hatırlayan var mı?

  23. (23, 24) Semûd (kavmi) de uyarı(cı)ları yalanlamıştı ve "Aramızdan bir insana mı uyacağız?[1] Bu durumda biz sapkınlık ve çılgınlık içinde oluruz!" demişlerdi.

    1) İnkârcıların bir insan olan peygamberle alay edişleriyle ilgili benzer mesajlar: Hûd 11:27; İbrâhîm 14:10-11; İsrâ 17:94; Enbiyâ 21:3, 36; Mü'minûn 23:24, 33-34, 47; Furkân 25:41; Şu‘arâ 26:154, 186; Yâsîn 36:15; Sâd 38:8; Teğâbun 64:6.

  24. (23, 24) Semûd (kavmi) de uyarı(cı)ları yalanlamıştı ve "Aramızdan bir insana mı uyacağız?[1] Bu durumda biz sapkınlık ve çılgınlık içinde oluruz!" demişlerdi.

    1) İnkârcıların bir insan olan peygamberle alay edişleriyle ilgili benzer mesajlar: Hûd 11:27; İbrâhîm 14:10-11; İsrâ 17:94; Enbiyâ 21:3, 36; Mü'minûn 23:24, 33-34, 47; Furkân 25:41; Şu‘arâ 26:154, 186; Yâsîn 36:15; Sâd 38:8; Teğâbun 64:6.

  25. (Devamla:) "Vahiy, aramızdan ona mı verildi?[1] Aslında o, şımarık yalancının biridir!" demişlerdi.

    1) Benzer mesaj: Sâd 38:8.

  26. Yarın (yakında) onlar şımarık yalancının kim olduğunu göreceklerdir.

  27. (Ey Salih)! Onları imtihan etmek için dişi devenin göndericileri biziz (onu biz belirledik). Sen onları sadece gözetle ve sabırlı olmaya devam et!

  28. Onlara, her biri kendi nöbetinde sudan yararlanacak şekilde suyun aralarında paylaşılarak kullanılacağını bildir!

  29. Onlar arkadaşlarını çağırmışlar, (içlerinden biri) hemen ileri atılmış ve deveyi vahşice katletmişti.[1]

    1) Benzer mesajlar: A‘râf 7:77; Hûd 11:65; Şu‘arâ 26:157; Kamer 54:29; Şems 91:14.

  30. Benim azabım ve benim uyarılarım (bak) nasıl olmuştu!

  31. (Deveyi kesince) biz de üzerlerine korkunç bir ses göndermiştik. Anında ağıla konulan kuru ot gibi olmuşlardı.[1]

    1) Semûd kavminin helakiyle ilgili bkz. A‘râf 7:78; Hûd 11:67; Hicr 15:83; Furkân 25:39; Neml 27:51; Fussilet 41:17; Zâriyât 51:44; Kamer 54:31; Hâkka 69:5; Şems 91:14.

  32. Yemin olsun ki Kur'an'ı (gerçeği) hatırla(t)mak için kolaylaştırdık. Hatırlayan var mı?

  33. Lut'un halkı da uyarıları yalanlamıştı.

  34. (34, 35) Lut'un ailesi (destekçileri) hariç, üzerlerine taş göndermiştik (yağdırmıştık). Onları (Lut'un destekçilerini) ise katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtarmıştık. Biz şükredenin karşılığını işte böyle veririz.

  35. (34, 35) Lut'un ailesi (destekçileri) hariç, üzerlerine taş göndermiştik (yağdırmıştık). Onları (Lut'un destekçilerini) ise katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtarmıştık. Biz şükredenin karşılığını işte böyle veririz.

  36. Yemin olsun ki yakalamamızla ilgili (Lut daha önceden) kendilerini uyarmıştı, (ama) onlar bu tehditleri kuşkuyla karşılamışlardı.

  37. Yemin olsun ki onlar (Lut'un) misafirlerinden (ahlaksızca) yararlanmak bile istemişlerdi de gözlerini kör etmiştik. (Kendilerine) "Benim azabımı ve benim uyarılarım(a itibar etmemenizin sonucunu) tadın!" (demiştik).

  38. Bir sabah erkenden onları kararlı bir azap yakalamıştı.

  39. (Kendilerine) "Azabımı ve uyarılarım(a itibar etmemenizin sonucunu) tadın!" (demiştik).

  40. Yemin olsun ki Kur'an'ı (gerçeği) hatırla(t)mak için kolaylaştırdık. Hatırlayan var mı?

  41. Şüphesiz ki Firavun'un ailesine (destekçilerine) de uyarı(cı)lar gelmişti.

  42. (Fakat) onlar da bütün ayetlerimizi yalanlamışlardı. (Bunun üzerine) biz de onları, güç ve kudretimize uygun bir şekilde yakalamıştık.

  43. Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı iyidir? Yoksa sizin için kitaplarda (azaptan) uzak olma (bilgisi) mi var!

  44. Yoksa "Biz güçlü bir topluluğuz!" mu diyorlar?

  45. O topluluk, ileride bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

  46. Aslında o (Son) Saat, onların buluşma zamanıdır ve o (Son) Saat daha dehşetlidir; daha acıdır.

  47. Şüphesiz ki suçlular sapkınlık ve çılgınlık içindedir.

  48. O gün ateşe yüzüstü sürüklenip (kendilerine) "Sekar (cehennemin)in dokunuşunu tadın!" (denecektir).

  49. Şüphesiz ki biz her şeyi bir ölçüyle yarattık.[1]

    1) Benzer mesaj: Rahmân 55:7. [Kader] kelimesiyle verilmek istenen mesaj, yaygın kanaate göre "alın yazısı" şeklinde yorumlansa da amaç, Yüce Allah'ın evreni ve bütün yaratılanları bir plana, ölçüye ve ince bir ayara göre yarattığına dikkat çekmektir. Kader, Yüce Allah'ın [kâdir] ve [kudret]ini temsil eden bir sıfattır.

  50. Bizim (Son Saat) emrimiz, sadece göz açıp kapamak gibi tektir (bir anda olur).[1]

    1) Benzer mesaj: Nahl 16:77.

  51. Yemin olsun ki sizin gibi grupları helak etmiştik. Hatırlayan var mı?

  52. Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur.

  53. Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır.[1]

    1) Bu cümle "insanların davranışlarının kaydedilmekte olduğunun" delillerindendir. Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:181; Nisâ 4:81; Yûnus 10:21; İsrâ 17:13; Kehf 18:49; Meryem 19:79; Enbiyâ 21:94; Yâsîn 36:12; Zuhruf 43:80; Câsiye 45:29; Kâf 50:18; İnfitâr 82:10-12; Târık 86:4.

  54. (54, 55) Muttakîler (duyarlı olanlar) ise güçlü hükümdarın (Allah'ın) huzurunda ‘doğruluk makamındaki'[1] bahçelerde ve ırmak(ların kenarların)da olacaklardır.

    1) Bir benzeri de Yûnus 10:2'de geçen [mak‘ad-i sıdkın] tamlaması, "büyük itibar gören yüksek bir makam", "doğruluk, sadakat kademesi, makamı", "ileri geçen mertebe", "yüksek bir itibar" gibi anlamlar içermektedir.

  55. (54, 55) Muttakîler (duyarlı olanlar) ise güçlü hükümdarın (Allah'ın) huzurunda ‘doğruluk makamındaki'[1] bahçelerde ve ırmak(ların kenarların)da olacaklardır.

    1) Bir benzeri de Yûnus 10:2'de geçen [mak‘ad-i sıdkın] tamlaması, "büyük itibar gören yüksek bir makam", "doğruluk, sadakat kademesi, makamı", "ileri geçen mertebe", "yüksek bir itibar" gibi anlamlar içermektedir.