Lokman Suresi

31 - Lokman Suresi Mehmet Okuyan meali ve tefsiri. 34 ayettir.

Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Elif. Lâm. Mîm.[1]

    1) Mukatta‘a harfleri hakkında bilgi için bkz. Bakara 2:1, dipnot 1.

  2. İşte şu(nlar), doğru hükümler içeren Kitabın ayetleridir.

  3. (O Kitap) güzel davrananlar için bir rehber ve rahmettir.

  4. Onlar namazı kılar, zekâtı verir ve ahirete de kesin bir şekilde inanırlar.

  5. İşte onlar Rableri tarafından doğru yol üzerindedir ve onlar kurtulanların ta kendileridir.[1]

    1) Muhsinler/iyi insanlarla ilgili benzer mesajlar: Bakara 2:2-5; Enfâl 8:2-4; Neml 27:1-3.

  6. İnsanlardan öylesi var ki bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve sonra da o (yol)la alay etmek için boş söz[1] satın alır. İşte onlara küçük düşürücü bir azap vardır.

    1) Kur'an'da sadece bu ayette geçen [lehve'l-hadîs] ifadesi "asılsız hikâye, masal", "boş söz", "söz oyunu", "laf cambazlığı" gibi anlamlar içermektedir. Bu ifade insanı hakikati öğrenmekten engelleyen ve onu oyalayan, işinden alıkoyan sözler, asılsız hikâyeler, masallar, efsaneler gibi anlatılar bu kavramın kapsamında yer almaktadır.

  7. Ona ayetlerimiz tilavet edildiği (okunup aktarıldığı) zaman, sanki bunları duymamış, sanki kulaklarında (s)ağırlık varmış gibi kibirlenerek yüz çevirir.[1] Onu, elem verici bir azapla müjdele!

    1) Benzer mesaj: Fussilet 41:5.

  8. Şüphesiz ki iman edip iyi işler yapanlar için nimetleri bol cennetler vardır.

  9. Allah'ın vaadi olarak orada ebedî kalacaklardır. O güçlüdür, doğru hüküm verendir.

  10. O, gökleri görebileceğiniz direkler olmadan yaratmıştır.[1] Sizi sarsmasıyla ilgili yer içinde ağır baskılar yerleştirmiştir.[2]Orada (yerde) her çeşit canlıyı yaymıştır. Biz gökten su indirip, orada (yerde) her değerli çiftten yetiştirmekteyiz.

    1) Bu cümle "O, gökleri direksiz yaratmıştır; (nitekim) siz de (onların direksiz olduğunu) görüyorsunuz" şeklinde de tercüme edilmektedir. Bizim tercümedeki tercihimiz, göklerin bizim göremeyeceğimiz şekilde olsa da direklerinin bulunduğu sonucunu vermektedir. Zaten [teravnehâ] cümlesindeki [hâ] zamiri "direkler" anlamındaki [‘amed] kelimesine gitmektedir. Benzer mesaj: Ra‘d 13:2.
    2) Benzer mesajlar: Ra‘d 13:3; Hicr 15:19; Nahl 16:15; Enbiyâ 21:31; Neml 27:61; Fussilet 41:10; Kâf 50:7; Mürselât 77:27.

  11. İşte bu(nlar) Allah'ın yarattıklarıdır. O'ndan başkasının ne yarattığını bana gösterin! Hayır! Zalimler apaçık bir sapkınlık içindedir.

  12. Yemin olsun ki biz Lokman'a "Allah'a şükret!" diyerek hikmet (doğru hüküm verme yeteneği) vermiştik. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de (bilsin ki) şüphesiz ki Allah (gerçek) zengindir, övgüye layıktır.[1]

    1) Benzer mesajlar: İbrâhîm 14:7; Neml 27:40; Rûm 30:44; Fâtır 35:39; Zümer 39:7.

  13. Hani Lokman, oğluna öğüt vererek "Ey yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Şüphesiz ki şirk büyük bir zulümdür." demişti.[1]

    1) Bu ayet En‘âm 6:82. ayetle okunmalıdır. [Adalet], "bir şeyi yerli yerince yapmaktır;" [zulüm] ise "bir şeyi hakkı olan yerinden etmektir." İnançta tevhid adalettir; şirk ise zulümdur. Yüce Allah'ın ortakları olduğunu iddia etmek en büyük haksızlık olduğu için ayette şirk için "zulüm" denmiştir.

  14. Biz insana, ana babasını (onlara güzel davranmasını) emretmişizdir.[1] (Çünkü) annesi onu sıkıntı üstüne sıkıntı ile taşımıştır. Sütten ayrılması (kesilmesi) de iki yıl içinde olur.[2] (İşte bunun için) "Bana (ve) ana babana şükret!" diye (emretmiştik). Dönüş, yalnızca banadır.[3]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:83; Nisâ 4:36; En‘âm 6:151; İsrâ 17:23-24; Meryem 19:14, 32; ‘Ankebût 29:8; Ahkâf 46:15.
    2) Bu ayet Ahkâf 46:15 ile birlikte okunmalıdır.
    3) Benzer mesajlar: ‘Ankebût 29:8; Ahkâf 46:15.

  15. Onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa onlara itaat etme![1] Onlarla dünyada iyi geçin! Bana yönelenlerin yoluna uy! Sonunda dönüşünüz sadece banadır. (O zaman) size (dünyada) yapmış olduklarınızı bildireceğim.

    1) Benzer mesaj: ‘Ankebût 29:8.

  16. (Lokman şöyle demişti:) "Ey yavrucuğum! Yaptığın (iyi veya kötü her) iş, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu bir kayanın içinde veya göklerde veya yerin derinliklerinde bulunsa yine de Allah onu (karşına) getirir. Şüphesiz ki Allah (detaylarıyla) bilendir, haberdardır.[1]

    1) Benzer mesajlar: En‘âm 6:59; Ra‘d 13:8-10; Mücâdele 58:7; Mülk 67:13-14.

  17. Ey yavrucuğum! Namazı kıl; iyiliği emredip (öğütleyip) kötülükten engelle (sakındır); başına gelenlere de sabret![1]Şüphesiz ki bu, azmetmeye değer işlerdendir.

    1) Bu buyruk namaz, oruç, zekât, kurban vs. ibadetlerin eski ümmetlerden beri farz olduğunun delillerindendir. Benzer mesajlar: Bakara 2:83, 183; Âl-i İmrân 3:39; Mâide 5:12; Yûnus 10:87; İbrâhîm 14:40; Kehf 18:21; Meryem 19:31, 55, 59; Tâhâ 20:14; Hacc 22:26-30, 34-37; Enbiyâ 21:73; Şûrâ 42:13.

  18. İnsanlara yanağını bükme (kibirli olma) ve yeryüzünde kibirlenerek yürüme![1]Şüphesiz ki Allah kendini beğenip övünenleri sevmez.[2]

    1) Benzer mesaj: İsrâ 17:37.
    2) Benzer mesajlar: Nisâ 4:36; Hadîd 57:23.

  19. Yürüyüşünde orta hâlli ol, sesini de alçalt![1] Şüphesiz ki seslerin en çirkini[2]eşeklerin sesidir."

    1) Benzer mesajlar: A‘râf 7:56, 205; İsrâ 17:110.
    2) Burada eşeğin "ses tonu" değil "yüksek sesle" anırdığı zamanki sesi çirkin olarak nitelendirilmektedir. Öncesindeki "Sesini de alçalt" ifadesinden de bu çok net anlaşılmaktadır. Allah'ın kendi yarattığına "çirkin sesli" demesi asla kastedilmemektedir.

  20. Allah'ın, göklerde ve yerdeki (imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca yaydığını görmediniz mi? (Buna rağmen) insanların bir kısmı -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın- Allah hakkında tartışmaktadır.[1]

    1) Benzer mesajlar: Hacc 22:3, 8.

  21. Onlara (müşriklere) "Allah'ın indirdiğine uyun!" dendiği zaman, onlar "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız." dediler. Şeytan, onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse (de mi)![1]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:170; Mâide 5:104; A‘râf 7:28; Yûnus 10:78; Hûd 11:53-54, 62, 87; Enbiyâ 21:52-53; Şu‘arâ 26:70-74; Sebe' 34:43; Sâffât 37:69-74; Zuhruf 43:22, 23.

  22. Kim iyilik yaparak yüzünü Allah'a teslim ederse elbette en sağlam kulba yapışmıştır.[1]Bütün işlerin sonu yalnızca Allah'a varır.

    1) Bu ayet Bakara 2:256. ayetle birlikte okunmalıdır.

  23. İnkâr edenin inkârı seni üzmesin! Onların dönüşü ancak bizedir.[1] Elbette yaptıklarını kendilerine bildireceğiz. Şüphesiz ki Allah göğüslerin (kalplerin) özünü bilendir.

    1) Benzer mesaj: Mâide 5:68; Yûnus 10:65; Nahl 16:127; Kehf 18:6; Şu‘arâ 26:3 Neml 27:70; Rûm 30:44; Lokmân 31:12; Fâtır 35:8; Yâsîn 36:76.

  24. Onları biraz yararlandırır, sonra da kendilerini ağır bir azaba sürükleriz.[1]

    1) Benzer mesaj: Bakara 2:126.

  25. Onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah" derler.[1] De ki: "Hamd (övgü) Allah içindir; esasında onların çoğu (ne dediklerini) bilmezler."

    1) Benzer mesajlar: Yûnus 10:31; Mü'minûn 23:84-89; ‘Ankebût 29:61, 63; Zümer 39:38; Zuhruf 43:9, 87.

  26. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi yalnızca Allah'a aittir. Şüphesiz ki gerçek zengin, övülmeye layık olan yalnızca Allah'tır.

  27. Yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz daha katılarak (mürekkep) olsa yine de Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez.[1] Şüphesiz ki Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.

    1) Bu ayette ilahi bilgilerin hiçbir şekilde sınırlandırılamayacağı, bitmeyeceği ve insanlar tarafından da kuşatılamayacağı mesajını içermektedir. Benzer mesaj: Kehf 18:109.

  28. Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz ancak tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir.[1] Şüphesiz ki Allah duyandır, görendir.

    1) Yüce Allah'ın yaratma işleminde yorulmamasıyla ilgili benzer mesajlar: Ahkâf 46:33; Kâf 50:15, 38; Vâkı‘a 56:62.

  29. Bilmez misin ki Allah geceyi gündüzün içine koyuyor, gündüzü de gecenin içine koyuyor.[1] Güneşi ve ayı emri altına almıştır.[2]Her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gider.[3] Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

    1) Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:27; Hacc 22:61; Fâtır 35:13; Hadîd 57:6.
    2) Bu ifade, güneş ve ayın insanın hayatını devam ettirmesi için hizmete sunulması anlamına gelmektedir.
    3) Benzer mesajlar: Ra‘d 13:2; Fâtır 35:13; Zümer 39:5.

  30. Çünkü Allah gerçeğin ta kendisidir;[1] O'nun peşi sıra yalvardıkları ise şüphesiz ki batıldır. Şüphesiz ki Allah -evet yalnız O- yücedir, büyüktür.

    1) Benzer mesajlar: En‘âm 6:62; Yûnus 10:30, 32; Kehf 18:44; Hacc 22:6, 62; Mü'minûn 23:116; Nûr 24:25.

  31. Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın nimetiyle geminin denizde yüzdüğünü görmüyor musun? Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için dersler vardır.

  32. Dalgalar, onları gölgeler gibi kuşattığı zaman, dini yalnız O'na özgü kılarak Allah'a yalvarırlar.[1] (Allah) onları karaya kurtarınca (çıkarınca), içlerinden bir kısmı orta (dengeli yolda) olur. Bizim ayetlerimizi nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez.[2]

    1) Benzer mesajlar: Yûnus 10:12; Nahl 16:54; İsrâ 17:67; ‘Ankebût 29:65; Rûm 30:33; Zümer 39:8, 49; Şûrâ 42:48.
    2) Benzer mesajlar: Yûnus 10:12; Nahl 16:54; İsrâ 17:67; ‘Ankebût 29:65; Rûm 30:33; Zümer 39:8.

  33. Ey insanlar! Rabbinize karşı takvâlı (duyarlı) olun! Hiçbir babanın evladı, hiçbir evladın da babası adına hiçbir şey gideremeyeceği günden çekinin![1] Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın ve o çok aldatıcı (şeytan sakın) sizi Allah ile aldatmasın![2]

    1) Benzer mesajlar: Bakara 2:48, 123; En‘âm 6:164; İsrâ 17:15; ‘Ankebût 29:12; Fâtır 35:18; Zümer 39:7; Necm 53:38; Mümtehine 60:3.
    2) Benzer mesaj: Fâtır 35:5.

  34. Şüphesiz ki o (Son) Saat'in bilgisi yalnızca Allah'ın katındadır.[1] Yağmuru O yağdırır. Rahimlerde olanı O bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilemez.[2] Kimse nerede öleceğini de bilemez. [3] Şüphesiz ki Allah bilendir, haberdardır.

    1) Benzer mesajlar: A‘râf 7:187; Tâhâ 20:15; Enbiyâ 21:109; Ahzâb 33:63; Fussilet 41:47; Şûrâ 42:17; Zuhruf 43:85; Muhammed 47:18; Mülk 67:26; Nâzi‘ât 79:42-46.
    2) Kişinin yarın ne kazanacağını bilememesi, insanın nerede ve ne zaman öleceğini bilememesi gerekçesiyle düşünülmelidir. Nerede öleceğini bilemeyen kişi yarın ne kazanacağını da elbette bilemez.
    3) Bu ayette sözü edilen "bilinemeyenler", üç tanedir: "Son Saat", "yarın ne kazanılacağı" ve "nerede ölüneceği." Yağmurun yağdırılması ve rahimlerdekileri Yüce Allah'ın bilmesinde herhangi bir [hasr/kasr] yani "vurgu" yoktur. Dahası, evrende bilinemeyenleri bundan da ibaret saymamak gerekir. Unutulmamalıdır ki Lokmân 31:34'te insanların bilemeyeceği şeyler üç başlık olarak belirlenmiştir. Bütün bilinemeyenler elbette bu üç konudan ibaret değildir.