Hac Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Ey insanlar, rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü dünyanın sonunun geldiği vakit yaşanacak sarsıntı çok korkunç bir şey olacaktır.
- Ona tanık olduğunuz gün her emzikli kadın, emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın, bebeğini düşürür. Sen o gün insanları sanki sarhoş olmuş gibi görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir. Ama Allah'ın azabı çok çetindir.
- İnsanlardan bazıları Allah hakkında bir bilgisi olmadığı halde tartışır da her azılı şeytanın ardına düşüp gider.
- O Şeytanın üzerine şöyle yazılmıştır: "Kim bunu dost edinirse kuşkusuz bu onu saptırır ve onu, alevli ateşin azabına götürür."
- Ey insanlar, eğer siz öldükten sonra dirileceğinizden şüphe ediyorsanız şurası gerçektir ki, biz sizi ilk önce topraktan, sonra bir su damlasından, sonra asılı duran bir nesneden, sonra da biçimi belli belirsiz bir dölütten yarattık. Bunları size gücümüzü gösterelim diye yaptık. Sizleri dilediğimiz belirli bir sona kadar döl yataklarında bırakırız. Sonra sizi oradan çocuk olarak çıkarırız. Daha sonra da tam gücünüze ulaşmanızı sağlarız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en kötü zamanına ulaştırılır ki, bilirken bir şey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki, kupkurudur; oysa biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır ve her güzel bitkiden çift çift yetiştirir.
- Bütün bunlar gösterir ki, Allah gerçeğin ta kendisidir, ölüleri o diriltir ve onun gücü her şeye yeter.
- Gerçek şu ki, dünyanın sonu gelecektir. Bunda kuşku yoktur. Gerçekten Tanrı mezarlarda olanları diriltip kaldıracaktır.
- İnsanlardan öylesi vardır ki, hiçbir bilgiye veya yol göstericiye veya aydınlatıcı bir kitaba dayanmadan Allah hakkında tartışmaya kalkar.
- Allah yolundan saptırmak için de kendini eğip bükerek büyüklük taslar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; diriliş gününde ise ona yakıcı azabı tattırırız.
- Ona, "İşte bu, senin kendi ellerinle yaptıklarından dolayıdır," denilecektir. Yoksa Allah kullarına haksızlık edici değildir.
- İnsanlardan öylesi de var ki, Allah'a iğreti şekilde kulluk eder. Kendisine bir iyilik eriştiğinde onunla mutlu olur; başına bir sınav geldiğinde ise yüz geri dönüverir. O, dünyada da, ahirette de kayba uğramıştır. Apaçık bir yıkım diye işte buna denir.
- O, Allah'ı bırakıp da kendisine ne bir yarar, ne de bir zarar veremeyen şeylere yakarın Sapkınlığın en koyusu da işte budur.
- Aslında kendisine zararı yararından daha yakın olana yakarın Yakardığı şey ne kötü bir yardımcı ve ne kötü bir yoldaştır.
- Allah, inanan ve iyi işler yapanları, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Kuşkusuz Allah dilediğini yapar.
- Kim, Allah'ın, elçisine, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra ona gelen yardımı kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?
- İşte biz Kur'an'ı, böyle apaçık ayetler halinde indirdik. Gerçek şu ki Allah, dilediği kimseyi doğru yola iletir.
- Kuşkusuz Allah, diriliş gününde, inananlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve ortak koşanlar arasında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah her şeye gereğince tanıktır.
- Göklerde ve yerde olanların, Güneş, Ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, canlılar ve bir çok insanın Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? Fakat bir çoğu da azabı hak etmiştir. Allah kimi alçaltırsa onu yükseltecek yoktur. Kuşkusuz Allah, dilediğini yapar.
- İşte şunlar, rableri hakkında tartışan iki karşıt topluluktur. İnkarcı olanlar için ateşten giysiler biçilir ve başlarından aşağı kaynar su dökülür.
- Bu suyla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir.
- Onlar için bir de demirden kamçılar vardır.
- Her ne zaman oradaki kavurucu ateşten çıkmak isteseler yine oraya döndürülür ve; "Yakıcı azabı tadın," denilir.
- Kuşkusuz Allah, inanıp yararlı iş işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Onlar orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar, giysileri de ipekten olacaktır.
- Onlar sözün güzeline iletilmişlerdir. Ve onlar en çok övülenin yoluna ulaştırılmışlardır.
- Doğrusu biz, inkar edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılman Kutsal Secdelik'ten alıkoyanlara ve orada zulüm ile insanları yanlış yola saptırmak isteyene, can yakıcı bir azabı tattırırız.
- Anımsa o zamanı ki, hani biz İbrahim'e Tanrı evinin yerini hazırlamış ve; "Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf ederek semah dönenler, ayakta durarak, öne eğilerek ve yere kapanarak ibadet edenler için de evimi temiz tut," demiştik.
- İnsanlar arasında Kutsal Secdelik'i ziyaret etmeyi duyur ki, gerek yaya olarak gerekse derin vadilerden geçerek, yorgunluktan incelmiş binitler üzerinde sana ulaşsınlar.
- Kendilerine ait bir takım yararlara tanık olsunlar; Allah'ın onlara yaşamlık olarak verdiği hayvanları kurban ederken Allah'ın adını ansınlar; siz de onlardan yiyin ve sıkıntı içindeki yoksulu doyurun.
- Sonra da temizlensinler, adaklarını yerine getirsinler ve o Eski Ev'in çevresinde tavaf ederek semah dönsünler.
- İşte Allah'ın buyrukları bunlardır. Kim Allah'ın saygı gösterilmesini istediği şeylere saygı gösterirse, bu onun için rabbinin katında hayırlı olur. Yasaklanmış olduğu bildirilenler dışındaki hayvanların etleri ise size helal kılınmıştır. O halde putlara tapmak gibi pisliklerden ve yalan sözden kaçının.
- Hiçbir şeyi ona ortak koşmadan Allah a yönelen kimseler olun. Allah'a ortak koşan kimse sanki gökten düşmüş de kuşlar onu kapıp parçalamış, yahut rüzgar onu ıssız bir yere savurmuş gibidir.
- Bu böyledir. Her kim Allah'ın buyruklarına saygı gösterirse kuşku yok ki bu, kalplerin Allaha olan saygısındandır.
- Kurbanlık hayvanlarda sizin için belli bir süreye kadar yararlar vardır. Sonra onların yeri tarihi yüce evdir.
- Kendilerine yaşamlık olarak verdiğimiz hayvanları keserken Allah'ın adını ansınlar diye, biz, her toplum için bir kurban ibadeti belirledik. Hepinizin ilahı tek bir ilahtır. Öyleyse yalnız ona teslim olun. Ey elçi, o saygılı ve alçakgönüllü kullara sevindirici haberler ver.
- Onlar öyle insanlardır ki, Allah anıldığında kalpleri titrer; başlarına gelene sabrederler, dosdoğru yakarışta bulunurlar. Ve kendilerine verdiğimiz yaşandıklardan başka kimselere de pay verirler.
- Biz o büyükbaş hayvanları da sizin için Allah'ın buyrukları arasına koyduk. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar sıralanmış halde ayakları üzerinde dururken, üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzere yere düştükleri zaman da onlardan yiyin; ihtiyacını gizleyen yoksulu da gizlemeyen yoksulu da doyurun. Allah o hayvanları sizin hizmetinize verdi ki, şükredesiniz.
- Onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Fakat, ona, sizin bağlılığınız ulaşacaktır. Size doğru yolu gösterdiği için rabbinizin büyüklüğünü anın diye o, bunları sizin hizmetinize vermiştir. Ey elçi, iyilik edenlere sevindirici haberler ver.
- Hiç kuşkusuz, Allah inananları esirger. Çünkü Allah, çıyanlık edenlerin ve iyilik bilmezlerin hiçbirini sevmez.
- Kendilerine savaş açılanlara savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar haksızlığa uğratıldılar. Allah onlara elbette ki yardım edecek güçtedir.
- Onlar, sadece, "Rabbimiz Allah'tır!" dedikleri için, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah'ın insanların bir kısmını, bir kısmıyla etkisiz bırakması olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adının çokça anıldığı secdelikler yıkılıp giderdi. Allah, elbette dinine yardım edenlere yardım eder. Şüphesiz Allah güçlüdür ve üstün olandır.
- Eğer onlara yeryüzünde imkan ve güç verirsek, yakarışı dosdoğru yaparlar, yoksulun hakkı olanı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. Sonunda tüm işlerin sonu Allah'a varır.
- Eğer seni yalanlıyorlarsa bilesin ki, senden önce Nuh toplumu da Ad da, Semud da yalanlamıştı.
- İbrahim'in toplumu da, Lut'un toplumu da yalanlamıştı.
- Meyden halkı da yalanlamıştı. Musa da yalanlanmıştı. Fakat ben o inkarcılara bir süre tanımış ve sonra da onları yakalayıvermiştim. Benim azabım nasılmış; gördüler.
- Nice kentleri biz, işledikleri haksızlıklardan ötürü yok ettik. Şimdi onların yerinde alt üst olmuş yıkıntılar, kör kuyular, bomboş duran yüksek saraylar vardır.
- Onlar yeryüzünde dolaşmıyorlar mı? Dolaşsalardı olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olurdu. Gerçek şudur ki, gözler kör olmaz. Ama asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur.
- Senden azabın çabuklaştırılmasını istiyorlar; oysa Allah sözünden dönecek değildir. Ne var ki, rabbinin katında bir gün, sizin hesabınızla bin yıl gibidir.
- Nice kentlere, zalim oldukları halde süre tanıdım ve sonra onları yakalayıverdim. Dönüş yalnızca banadır.
- De ki; "Ey insanlar, ben sizin için yalnızca apaçık bir uyarıcıyım."
- O halde, inanıp iyi işler yapan kimseler için bir bağışlanma ve bol bir yaşamlık vardır.
- Ayetlerimizi etkisiz bırakmak için çalışanlara gelince, onlar da cehennemliklerin ta kendileridir.
- Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, bir şeyi arzuladığı zaman, Şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmış olmasın. Ama Allah, Şeytanın karıştırdığını giderir ve ayetlerini sağlamlaştırır. Allah bilendir ve erdemli bilginin kaynağıdır.
- Şeytanın karıştırdığı, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseleri denemek içindir. Zalimler, gerçekten derin bir ayrılık içindedirler.
- Bu, aynı zamanda, kendilerine yüksek bilgi verilmiş olanların, Kur an m rabbinden gelen bir gerçek olduğunu anlamalarını sağlar. Böylece kalpleri onu benimser ve ona inanırlar. Allah, inananları kesinlikle doğru yola ulaştırır.
- İnkar edenler ise, ölüm anı ansızın gelip çatıncaya, yahut kısır bir günün azabı başlarına gelinceye kadar ondan kuşku duymaktan geri durmazlar.
- Egemenlik o gün tümüyle Allah'ındır. O, insanların arasında hükmünü verir. İnanıp güzel işler yapanlar, o gün nimetlerle dolu cennetler içindedir.
- İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
- Allah yolunda göç eden, sonra da bu uğurda ölen yahut öldürülenleri Allah pek güzel bir yaşamlıkla ödüllendirecektir. Gerçek şu ki, Allah en iyi yaşamlık vericidir.
- Allah, onları, razı olacakları bir yere elbette yerleştirecektir. Kuşkusuz Allah, bilendir ve şefkatlidir.
- Bu böyledir. Kim, kendisine uygulanan haksızlığa karşı aynı şekilde karşılık verir de bundan dolayı kendisine saldırılırsa Allah ona yardım edecektir. Elbette ki, Allah acıyandır, bağışlayandır.
- Allah dilediğine böylece yardım eder. Çünkü geceyi gündüze, gündüzü de geceye katan odur. Gerçek şu ki, Allah gereğince işiten, gereğince görendir.
- Bu böyledir. Hiç kuşku yok ki Allah, gerçeğin ta kendisidir. Onların ondan başka taptıkları ise düzmecedir. Gerçek şu ki, o Allah, yücedir, büyüktür.
- Allah'ın gökten su indirmesiyle yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmez misin? Kuşkusuz Allah, sunumu bol olandır ve her şeyden haberlidir.
- Göklerde ve yerde ne varsa hep onundur. Gerçekten o Allah, varsıl olandır ve o, övgüye değerdir.
- Allah'ın yeryüzündeki her şeyi ve denizde onun buyruğuyla ile akıp giden gemileri hizmetinize verdiğini görmez misin? Kendi izni olmadıkça, göğü yerin üzerine düşmemesi için o tutuyor. Allah, insanlara karşı gerçekten çok acıyıcıdır ve çok bağışlayıcıdır.
- Size yaşam veren odur. Sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecektir. Gerçek şu ki insan tam bir iyilik bilmezdir.
- Her toplum için biz, bir ibadet biçimi belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de rabbine davet et. Çünkü sen, elbette ki dosdoğru bir yol üzerindesin.
- Yine de seninle tartışacak olurlarsa onlara de ki; "Allah yaptıklarınızı çok iyi bilmektedir."
- Anlaşmazlığa düştüğünüz konu hakkında, diriliş günü Allah hükmünü verecektir.
- Gökte ve yerde olan her şeyi Allah'ın bildiğini bilmiyor musun? Bunların hepsi bir kitapta bulunmaktadır. Bu da Allah için çok kolaydır.
- Onlar, Allah'ın dışında öyle şeylere kulluk ediyorlar ki, Allah o şeyler hakkında hiçbir belge indirmemiştir. Kulluk ettikleri şeyler konusunda kendilerinin de hiçbir bilgileri yoktur. Ne var ki zalimlere yardım edecek kimse bulunmaz.
- Onlara ayetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman, inkar edenlerin yüzlerinden inkarlarını anlarsın. Nerdeyse, kendilerine ayetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki; "Size bundan daha kötüsünü bildireyim mi? O, Allah'ın inkarcılar için hazırladığı ateştir. Orası, varılacak ne kötü bir yerdir."
- Ey insanlar, size bir örnek veriliyor, onu dinleyin. Sizin Allah'tan başka yalvardığınız şeylerin hepsi birleşse bile bir sinek dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, onu ondan kurtaramazlar. İsteyen de güçsüz, kendisinden istenen de güçsüzdür.
- Onlar Allah'ın gücünü gereğince anlayamadılar. Kuşku yok ki, Allah karşı konulmaz güçtedir ve üstün olandır.
- Allah meleklerden de, insanlardan da elçiler seçer. Gerçek şu ki Allah, gereğince işiten, gereğince bilendir.
- O, kullarının geçmişini de bilir, geleceğini de bilir. Ve bütün işlerin dönüşü Allah'adır.
- Ey inananlar, öne doğru eğilerek ve yere kapanarak rabbinize ibadet edin. İyilik yapın. Umulur ki kurtuluşa ulaşırsınız.
- Allah uğrunda gereğince çalışın. O, sizi seçmiş ve din konusunda size hiçbir zorluk yüklememiştir. Atanız İbrahim'in dini üzere olun. O, gerek daha öncekilerde gerekse bu kitapta size; "Hakka teslim olanlar" adını vermiştir ki, Tanrı elçisi sizin üzerinize tanık olsun. Siz de insanlar üzerine tanık olasınız. Öyleyse içtenlikle yakarışta bulunun, yoksulun hakkı olanı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. Allah, sizin sahibinizdir. O, ne güzel bir sahip ve ne güzel bir yardımcıdır.