Hadid Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı yüceltir. O, üstündür ve erdemli bilginin kaynağıdır.
  2. Göklerin ve yerin egemenliği onundur. O, diriltir ve öldürür. Onun gücü her şeye yeter.
  3. İlk ve son odur. Ortaya koyan ve gizleyen de odur. O, her şeyi gereğince bilendir.
  4. Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da en yüksek göğün üzerine egemenlik kuran odur. O, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni de bilir. Nerede olursanız olun, o, sizinledir. Allah, yaptıklarınızı da gereğince görmektedir.
  5. Göklerin ve yerin egemenliği onundur. Sonunda bütün işler yalnızca Allah'a dönecektir.
  6. O, geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. O, kalplerde olanı da çok iyi bilmektedir.
  7. Allah'a ve elçisine inanın ve yönetiminize verdiği mallardan yardımda bulunun. Sizden inanıp başkalarına yardımda bulunanlar için büyük bir ödül vardır.
  8. Rabbinize inanmanız için elçi, sizi çağırdığı halde size ne oluyor ki yine de Allah'a inanmıyorsunuz? Oysa o, sizden kesin söz almıştı. Eğer ki, inanacaksanız...
  9. Sizi karanlıklardan ışığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetleri indiren odur. Kuşku yok ki Allah, size karşı çok şefkatli, çok esirgeyicidir.
  10. Size ne oluyor ki, Allah yolunda bağışta bulunmuyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ındır. Zaferden önce Allah yolunda harcama yapan ve onun yolunda savaşanlarınız, başkalarıyla bir olmaz. Onlar, daha sonra harcayan ve savaşanlardan daha yüksek bir noktadadırlar. Bununla birlikte, Allah onların hepsine en güzel ödülü söz vermiştir. Allah, bütün yaptıklarınızdan gereğince haberi olandır.
  11. Kim Allah'a güzel bir borç verirse, Allah ona, verdiğini kat kat öder ve onun için büyük bir ödül vardır.
  12. O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki, ışıkları, önlerinden ve sağlarından koşmaktadır. Kendilerine; "Bugün müjdeniz, yüzeyinden ırmaklar akan, içlerinde süresiz kalacağınız cennetlerdir!" denilir. İşte büyük kurtuluş budur!
  13. O gün, ikiyüzlü erkek ve ikiyüzlü kadınlar inananlara; "Bizi de gözetin; ışığınızdan yararlanalım," dediklerinde onlara; "Ardınıza dönün de ışık arayın," denir. O gün, inananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde bağış ve dışında azap olan bir duvar çekilir.
  14. O gün, ikiyüzlüler, inananlara; "Biz sizinle birlikte değil miydik?" diye seslenirler. Onlar; "Evet öyle; ama sizler kendinizi aldattınız, bize pusu kurdunuz, Allah'ın buyruğu gelene kadar dinde kuşkuya düştünüz; sizi kuruntular aldattı; sizi şeytanlar Allah hakkında yanılttı," derler.
  15. Bugün artık sizden de inkar edenlerden de bir kurtulmalık kabul edilmez. Varacağınız yer ateştir. Size yakışan budur. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.
  16. İnananların gönüllerinin Allah'ı anması ve ondan inen gerçeğe içtenlikle bağlanmalarının zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Üstelik onların çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir.
  17. İyi bilin ki, Allah, ölümünden sonra yeryüzünü diriltiyor. Aklınızı kullanırsınız diye ayetleri size işte böylece açıkladık.
  18. Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlarla Allah'a güzel bir borç verenlere kat kat fazlası geri ödenecek ve onlar değerli bir ödül kazanacaklardır.
  19. Allah'a ve elçisine inananlar var ya, işte onlar dosdoğru olanlar ve şehitlerdir. Rableri katında onların ödülleri ve ışıkları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise Cehennemin halkıdır.
  20. İyi bilin ki, dünya yaşamı bir oyun, bir eğlence ve bir süs olup aranızda öğünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği şeyler ekicilerin hoşuna gider. Sonra o bitki kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çer çöp olur. İşte yaşamı bu şekilde olan kimse için ahirette şiddetli bir azap, inananlar için ise, Allah'ın bağışlaması ve rızası vardır. Dünya yaşamı insanı oyalayan aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.
  21. Ey insanlar, rabbiniz tarafından bağışlanmaya, Allah'a ve elçisine inananlar için hazırlanmış, genişliği yerle göğün genişliği kadar olan cennete koşun. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bir sunumdur. Elbette ki, Allah, sunumu bol olandır.
  22. Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir sıkıntı yoktur ki biz, onu yaratmadan önce o, bir kitapta yazılmış olmasın. Doğrusu bu, Allah için kolaydır.
  23. Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.
  24. Onlar cimrilik ederler, insanlara da cimriliği emrederler. Kim yüz çevirirse, kuşkusuz ki, Allah, zengindir ve övgüye değer olandır.
  25. Biz elçilerimizi apaçık kanıtlarla gönderdik ve onlarla birlikte kitabı ve ölçüyü indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutabilsinler. Bir de demiri indirdik ki, onda çetin bir güç ve insanlar için çeşitli yararlar vardır. Bütün bunları, görmedikleri halde Allah'ın dinine ve elçilerine yardım edenleri ortaya çıkarmak için size Allah vermiştir. Çünkü Allah, karşı konulmaz güç sahibi ve daima üstün olandır.
  26. Andolsun ki, Nuh'u ve İbrahim'i de biz gönderdik. İkisinin soyundan gelenlere elçilik ve kitap verdik. Onların soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır. Birçoğu ise yoldan çıkmıştır.
  27. Sonra onların izi sıra elçilerimizi art arda gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil'i verip, kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onların uydurdukları ruhbanlığı ise biz bir buyruk olarak yazmadık. Yalnızca Allah'ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat ona da gereğince bağlı kalmadılar. Biz de onlardan inananlara ödüllerini verdik. Fakat onların çoğu doğru yoldan çıkmıştır.
  28. Ey inananlar, Allah'tan sakının, onun elçisine inanın ki, size rahmetinden iki kat ödül versin. Sizin için aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık yaratsın ve sizi bağışlasın. Elbette ki Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
  29. Kendilerine kitap verilenler de şunu bilsin ki, onlar Allah'ın sunumundan hiçbir şey elde edemeyeceklerdir. Sunum bütünüyle Allah'ın elindedir ve o, onu dilediğine verir. Elbette ki Allah, sunumu büyük olandır.