Hucurat Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Ey inananlar, Allah'ın ve elçisinin önüne geçmeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Kuşkusuz Allah, gereğince işiten, gereğince bilendir.
  2. Ey inananlar, seslerinizi, Tanrı elçisinin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Farkına varmadan, işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Tanrı elçisine, birbirinize seslendiğiniz gibi yüksek sesle seslenmeyin.
  3. Allah'ın elçisi yanında, seslerini kısarak konuşanların kalplerini Allah, kendisine karşı gelmekten sakınma yönünden denemiştir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
  4. Gerçek şu ki, sana odaların arkasından seslenenlerin çoğu aklı ermez kimselerdir.
  5. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
  6. Ey inananlar, eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
  7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Eğer o, birçok işte size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size inanmayı sevdirmiş ve onu gönüllerinize süs yapmıştır. İnkarı, yoldan çıkmayı ve başkaldırmayı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
  8. Bu, Tanrı katından gelen bir sunum ve nimettir. Kuşku yok ki Allah, gereğince bilendir ve erdemli bilginin kaynağıdır.
  9. Eğer inananlardan iki topluluk savaşa tutuşurlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri öbürüne saldırırsa, Allah'ın emrine dönünceye kadar, saldırana karşı savaşın. Eğer dönerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Kuşkusuz Allah, adaletli olanları sever.
  10. Gerçek şu ki, inananlar kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'tan sakının ki, o da sizi esirgesin.
  11. Ey inananlar, içinizden bir topluluk başka bir topluluk ile alay etmesin. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınlarla alay etmesinler. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi ayıplamayın ve birbirinizi küçük düşürücü sözlerle çağırmayın. İnançtan sonra yoldan çıkan biri olmak ne kötü bir addır. Kim tövbe etmezse işte onlar zalimlerdir.
  12. Ey inananlar, başkaları hakkında tahminde bulunma konusunda aşırıya gitmekten sakının. Çünkü böyle yapmanın bir bölümü günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Elbette ki, ondan tiksinirsiniz. Allah'tan sakının. Kuşkusuz Allah tövbeleri kabul edendir ve çok esirgeyicidir.
  13. Ey insanlar, gerçek şu ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Elbette ki Allah yanında en değerli olanınız, ondan en çok sakınanınızdır. Kuşkusuz Allah gereğince bilendir ve her şeyden haberi olandır.
  14. Araplar, "İnandık!" dediler. De ki; "Siz inanmadınız, fakat inanç kalbinize girinceye kadar, 'teslim olduk' deyin. Allah'a ve elçisine uyarsanız Allah yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah, çok bağışlayandır ve çok esirgeyendir."
  15. Gerçekten inançlı olanlar ancak o kimselerdir ki, Allah'a ve elçisine inanır, sonra da asla kuşkuya düşmeyip malları ve canlarıyla Allah yolunda mücadele ederler. İşte onlar özü sözü doğru olanların ta kendileridir.
  16. De ki; "Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa göklerde ne var, yerde ne varsa Allah onların hepsini bilir. Çünkü Allah her şeyi gereğince bilendir."
  17. Onlar İslam'a girdikleri için senin minnet duymanı istiyorlar. De ki; "Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi inanmaya erdirdiği için asıl Allah size sunumda bulunmuştur."
  18. Hiç kuşku yok ki, Allah göklerin ve yerin gizliliklerini bilmektedir. Allah yapmakta olduklarınızı da gereğince görendir.