İbrahim Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Elif, Lam, Ra... Bu, insanları rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman ve gücü her şeyden üstün bulunan ve her türlü övgüye değer olan Allah'ın yoluna ulaştırman için sana indirdiğimiz kitaptır.
  2. O, öyle bir Allah'tır ki, göklerde ve yerde ne varsa onundur. Çetin bir azaptan dolayı o inkarcıların vay haline!
  3. Onlar ki, dünya yaşamını ahirete yeğlerler, insanları Allah'ın yolundan saptırırlar ve onu eğriltmek isterler. Onlar, dönüşü olmayan bir sapkınlığın içindedirler.
  4. Biz, her elçiyi kendi halkının diliyle gönderdik ki, onlara gerçeği açıklasın. Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini doğru yola iletir. O, gücün ve erdemli bilginin kaynağıdır.
  5. Andolsun ki Musa'yı ayetlerimizle, "Halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve Allah'ın günlerini onlara anımsat," diye göndermiştik. Bunda, çokça sabreden ve şükreden herkes için dersler vardır.
  6. Musa, halkına dedi ki; "Allah'ın size olan nimetlerini anımsayın; size işkence eden, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden sizi o kurtardı; bütün bunlarda rabbinizden size büyük bir sınav vardır."
  7. "Hani rabbiniz size şunu da bildirmişti: Şükrederseniz size daha çok veririm. İyilik bilmezlik ederseniz, o zaman da azabım çok çetindir."
  8. Musa şunu da söylemişti: "Siz ve dünyada daha başka kim varsa hepiniz birden inkar edecek olsanız da, Allah kimseye muhtaç değildir; bütün evrenlerin şükür ve övgüleri de ona aittir."
  9. Sizden öncekilerin; Nuh, Ad ve Semud halklarının ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları, Allah'tan başkası bilmez. Kendilerine gönderilen elçiler onlara kanıtlar getirdi de onlar ellerini ağızlarına koydular ve dediler ki; "Biz sizinle gönderileni inkar ettik ve bizi çağırdığınız şeyden de kuşku ve kaygı içindeyiz."
  10. Elçiler onlara dedi ki; "Gökleri ve yeri yaratmış olan Allah hakkında kuşku mu olur? O sizi, günahlarınızı bağışlamak ve ecelinizi belirlenmiş bir vakte kadar geri bırakmak için çağırıyor." Onlar ise; "Siz de bizim gibi birer insansınız," dediler. "Atalarımızın taptıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir kanıt getirin."
  11. Elçiler onlara dediler ki; "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine sunumda bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değildir. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."
  12. "Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanmayalım? Sizin bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Güvenip dayananlar, yalnız Allaha dayansınlar."
  13. İnkarcılar ise, elçilere; "Ya bizim dinimize girersiniz, ya da sizi yurdumuzdan çıkarırız," dediler. Rableri de onlara şöyle bildirdi: "Biz zalimleri yok edeceğiz."
  14. "Onların ardından yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, benim huzurumda hesap vermekten ve tehdidimden sakınan kimse içindir."
  15. Elçiler zafer istediler ve her inatçı zorba perişan oldu.
  16. Bunun ardından bir de Cehennem vardır ki, orada onlara irinli sudan içirilecektir.
  17. Onu yutmaya çalışacak ama boğazından geçiremeyecek. Ölüm her yandan üstüne gelecek de bir türlü ölmeyecek. Ardından bir de çetin bir azap olacaktır.
  18. Rablerini inkar edenlerin yaptıkları işler, fırtınalı bir günde yelin savurduğu kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte gerçek kayıp budur.
  19. Allah'ın gökleri ve yeri gerçek bir amaç için yarattığını görmedin mi? Dilerse o, sizi yok eder, yepyeni bir toplum getirir.
  20. Bu, Allah için güç bir iş değildir.
  21. Onların hepsi toplanarak Allah'ın huzuruna çıkarılacaktır; güçsüzler, büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler: "Bizler sizlere uymuştuk; şimdi siz, Allah'ın azabından zerrece bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da şöyle derler: "Allah bizi doğru yola ulaştırsaydı ebette biz de sizi doğru yola erdirirdik. Şimdi bizler sızlansak da sabretsek de fark etmez; bizim için kurtuluş yoktur!"
  22. İş bitince Şeytan da diyecek ki: "Allah size gerçek olanı vaat etti; ben de bir vaat yaptım, size karşı yalancı çıktım! Zaten benim size karşı bir gücüm yoktu; ancak sizi çağırdım, siz de bana uydunuz; o halde beni kınamayınız, kendinizi kınayınız! Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Bundan önce de ben, sizin beni Allah'a ortak koşmanızı tanımamıştım; kesin olan şu ki, zalimlerin hakkı acı bir azaptır!"
  23. İnananlar ve iyi iş işleyenler, içinden ırmaklar akan cennetlere alınırlar, orada, rablerinin izniyle süresiz kalırlar. Ve orada birbirlerine iltifatları, "Esenlik olsun size!" sözüdür.
  24. Görmedin mi Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel söz; kökü yerde, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer.
  25. O ağaç, rabbinin izniyle her an meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye, insanlara Allah böyle örnekler veriyor.
  26. Kötü bir sözün hali ise, toprağın üstünden sökülmüş kötü bir ağaca benzer ki, onun kökü yoktur.
  27. Allah inananları, dünya yaşamında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar.
  28. Allah'ın nimetine iyilik bilmezlik ederek karşılık veren ve sonunda toplumlarını yok oluş yurduna sürükleyenleri görmedin mi?
  29. Onlar Cehenneme gireceklerdir. O, ne kötü bir duruş yeridir.
  30. Onun yolundan saptırmak için Tanrıya eşler koştular. De ki; "İstediğiniz gibi yaşayın. Çünkü sizin varacağınız yer ateştir."
  31. İnanan kullarıma söyle: İçtenlikle yakarışta bulunsunlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz yaşandıktan Allah için gizli ve açık olarak harcasınlar.
  32. O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten bir su indirdi ve onunla size yaşamlık olsun diye ürünler çıkardı. Kendi koyduğu yasalarla denizde akıp gitsin diye gemileri hizmetinize verdi. Ayrıca ırmakları da hizmetinize sundu.
  33. Görevlerini şaşmadan yapmak üzere Güneş'i ve Ay'ı da size boyun eğdirdi. Geceyi ve gündüzü de hizmetinize verdi.
  34. O, istediğiniz her şeyden size verdi. Onun nimetlerini saymaya kalksanız, saymakla bitiremezsiniz. Fakat insan çok zalim ve çok iyilik bilmezlik edendir.
  35. Bir zamanlar, İbrahim şöyle demişti; "Rabbim, bu ülkeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı putlara kulluktan uzak tut!"
  36. "Rabbim, onlar pek çok insanı saptırdı; kim bana uyarsa o bendendir. Kim bana isyan ederse o zaman da sen bağışlayıcısın ve esirgeyicisin.,>
  37. "Rabbimiz, ben çocuklarımdan kimini, yakarışta bulunmaları için senin kutsal evinin yanında, tarıma elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, insanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onlara ürünlerle yaşamlıklar ver."
  38. "Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz."
  39. "Yaşlılık halimde bana, İsmail ve İshak'ı bağışlayan Allah'a övgüler olsun! Benim rabbim, duayı gerçekten çok iyi duyar."
  40. "Rabbim, beni ve soyumdan gelenleri içtenlikle yakarışta bulunanlardan eyle. Rabbimiz, duamı kabul eyle!"
  41. "Rabbimiz, hesabın ortaya geleceği gün; beni, anne babamı ve inananları bağışla!"
  42. Sakın, Allah'ı, zalimlerin yapmakta olduğundan habersiz sanma. O, onları, gözlerin korkudan donup kalacağı bir güne erteliyor.
  43. Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tümüyle boşalmıştır.
  44. İnsanları, azabın kendilerine ulaşacağı gün konusunda uyar. O gün, zalimler şöyle derler: "Ey rabbimiz, bizi yakın bir süreye kadar geri bırak da çağrına yanıt verip elçilere uyalım." Fakat onlara; "Daha önce siz, 'Bizim için çöküş ve bitiş yoktur,' diye ant içmediniz mi?" denilecektir.
  45. Siz, sizden önce kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik.
  46. Onlar tuzaklarını kurdular. Ancak tuzaklarının cezası Allah katındadır. İsterse o tuzaklar dağları yerinden oynatacak olsun.
  47. Sakın, Allah'ı, elçilerine verdiği sözden cayar sanma. Çünkü Allah her zaman üstündür, öç alandır.
  48. O gün yer başka bir yerle değişir; gökler de değişir; herkes, bir ve mutlak güç sahibi olan Allah'ın huzuruna çıkar.
  49. O gün suçluların, birbirine bağlanmış bukağılarla çengellendiklerini görürsün.
  50. Giysileri katrandandır ve yüzlerini de ateş kaplamıştır.
  51. Çünkü Allah, herkesi kendi kazandığıyla karşı karşıya getirecektir. Allah, hesabı çok çabuk görendir.
  52. Bu Kur'an, insanlara bir bildiridir. Bu uyarıyı dinlesinler, onun yalnız tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar.