Kalem Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Nun, kaleme ve onun yazdıklarına andolsun.
  2. Sen rabbinin nimeti sayesinde, kesinlikle, cinlenmiş olanlardan değilsin.
  3. Gerçek şu ki, senin için kesintisiz bir ödül vardır.
  4. Ve sen yüce bir ahlaka sahipsin.
  5. Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.
  6. Hanginizde delilik bulunduğunu göreceksiniz.
  7. Doğrusu yolundan sapanları rabbin çok iyi bilir; doğru yolda olanları en iyi bilen de odur.
  8. Öyleyse sakın yalancıların sözlerine uyma.
  9. Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
  10. Sakın çokça ant içip duran aşağılık kimseye uyma.
  11. Sürekli kusur arayan, dedikodu yapan ve laf taşıyan kimseye de uyma.
  12. İyiliği engelleyen, sınır tanımaz ve günaha düşkün olan kimseye de uyma.
  13. Zorbalık yapan ve sonra da soysuzlukla damgalanmış kimseye de uyma.
  14. Malları ve çocukları var diye sakın böylelerine boyun eğme.
  15. Ona ayetlerimiz okunduğunda o; "Eskilerin masalları!" der.
  16. Biz yakında onun burnunun üzerine damga basacağız.
  17. Onları, tıpkı bahçe sahiplerini sınadığımız gibi sınadık. Onlar sabah olur olmaz bahçelerinin ürününü toplayacaklarına ant içmişlerdi.
  18. Bundan hiçbir kuşkuları yoktu.
  19. Fakat onlar daha uykudayken rabbinin katından gönderilen kuşatıcı bir felaket bahçeyi sarıverdi.
  20. Ve bahçe kapkara kesildi.
  21. Sabahleyin birbirlerine şöyle seslendiler;
  22. "Haydi ürünleri toplayacaksanız erkenden ekininizin başına gidin."
  23. Derken fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular;
  24. "Bugün sakın oraya hiçbir yoksul girip de karşınıza çıkmasın."
  25. Yoksulları engelleme düşüncesi içinde ilerlediler.
  26. Fakat bahçeyi görünce; "Herhalde biz yolu şaşırdık," dediler.
  27. "Yok, tersine doğrusu biz yoksun bırakıldık."
  28. İçlerindeki en ılımlı olan biri; "Ben size Allah'ı yüceltin, dememiş miydim?" dedi.
  29. O zaman dediler ki; "Rabbimiz seni yüceltiriz. Doğrusu biz kendimize yazık ettik."
  30. Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
  31. Dediler ki; "Yazıklar olsun bize. Doğrusu biz sınırı aşan kimseleriz."
  32. "Belki rabbimiz bize bundan daha iyisini verir. Biz, artık ancak rabbimizden dilemekteyiz."
  33. İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi.
  34. Allah'tan sakınanlar için de rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır.
  35. Biz Müslümanları suçlular gibi yapar mıyız hiç?
  36. Ne oluyor size? Nasıl bir yargıya varıyorsunuz böyle?
  37. Yoksa okuyup durduğunuz bir kitabınız mı var?
  38. O kitapta; "Beğendiğiniz her şey sizindir!" diye mi yazılı?
  39. Yoksa, diriliş gününe kadar neye karar verirseniz sizin olacak diye bizden alınmış kesin sözler mi var?
  40. Onlara sor bakalım: Aralarında böylesi bir iddiayı savunacak kimse var mı?
  41. Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, getirsinler ortaklarını...
  42. Gün gelecek, onların içyüzleri açığa çıkarılacak, secdeye çağrılacaklar; fakat buna güçleri yetmeyecektir.
  43. Gözleri korkudan aşağı düşmüş halde onları bir aşağılanma sarıverecektir. Oysa daha önce dünyada sağlıklı iken secde etmeye çağrılmışlardı.
  44. Bu sözü yalan sayanları sen bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden ağır ağır azaba yaklaştıracağız.
  45. Onlara süre veriyorum. Çünkü benim tuzağım çok sağlamdır.
  46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
  47. Yoksa geçmişin ve geleceğin gizli bilgisi onların yanında da onu onlar mı yazıyorlar?
  48. Sen rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balığın arkadaşı Yunus gibi olma. Hani o, üzüntüyle rabbine yakarıp seslenmişti.
  49. Rabbinden ona bir nimet erişmiş olmasaydı, horlanmış olarak çıplak bir yere atılacaktı.
  50. Fakat rabbi onu seçti ve onu iyi kullarının arasına kattı.
  51. O inkarcılar, Kuranı işittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuşlar "O bir deli!" diyorlar.
  52. Oysa ki o, evrenler için yalnızca bir öğüttür.