Kamer Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Dünyanın sonu yaklaştı ve Ay yarıldı.
  2. Onlar bir tansık görseler, hemen yüz çevirirler ve; "Bu, eskiden beri devam ede gelen bir büyüdür!" derler.
  3. Ve onlar kendi heveslerine uyup elçiyi yalanladılar. Oysa ki, her iş yerini bulacaktır.
  4. Gerçek şu ki, onlara bu tutumlarından vazgeçmelerini sağlayacak nice haberler geldi.
  5. Bu, doruk noktaya çıkmış üstün bir erdemlilik bilgisidir. Fakat uyarılar onlara bir yarar sağlamıyor.
  6. Sen onlardan yüz çevir. Gün gelecek, davetçi onları görülmedik bir şeye çağıracaktır.
  7. Onlar ki, ürkek bakışlarla, etrafa yayılmış çekirgeler gibi mezarlarından çıkacaklardır.
  8. Kendilerini çağırana doğru koşacaklardır. O sırada inkarcılar ise; "Bu, çetin bir gündür!" diyeceklerdir.
  9. Onlardan önce Nuh halkı da yalanlamıştı. Onlar ki, kulumuzu yalanlayıp ona deli dediler ve ona engel oldular.
  10. Sonunda o rabbine yakararak şöyle dedi; "Ben yenildim. Bana yardım et."
  11. Biz de hemen göğün kapılarını sağanak halinde boşalan bir su ile açıverdik.
  12. Yerden de pınarlar fışkırttık. Böylece sular belirlenen bir iş için birleşti.
  13. Onu tahtadan yapılmış ve çivilerle tutturulmuş gemiye bindirdik.
  14. İnkarla karşılaşmış kulumuza bir ödül olarak, gemi gözetimimiz altında akıp gidiyordu.
  15. Andolsun ki, biz, onu bir ibret olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  16. Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
  17. Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  18. Ad halkı da yalanlamıştı. Ama azabım ve uyarılarım nasılmış gördüler.
  19. Biz onların üzerine uğursuzluğu kesintisiz olan bir günde, dondurucu bir kasırga gönderdik.
  20. Bir kasırga ki, insanları, kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi yerlerinden koparıp atıyordu.
  21. Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
  22. Andolsun ki, biz Kur an'ı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  23. Semud halkı da uyarıları yalanlamıştı.
  24. Dediler ki; "İçimizden bizim gibi bir insana mı uyacağız? O zaman biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz."
  25. "Tanrının öğüdü aramızdan ona mı verilmiş? Hayır, o, yalancı ve şımarığın biridir."
  26. Onlar, yarın, şımarık ve yalancının kim olduğunu bilecekler.
  27. Salihe; "Biz onları sınamak için dişi bir deveyi gönderiyoruz. Sen onları gözetle ve sabırlı ol," dedik.
  28. Onlara haber ver ki, su, aralarında nöbetleşe paylaştırılmıştır. Herkes suyu sırasına göre alacaktır.
  29. Derken onlar bir arkadaşlarını çağırdılar; o da bıçağını çekip deveyi kesiverdi.
  30. Şu halde benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
  31. Biz onların üzerine korkunç bir çığlık gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru bir ot gibi oluverdiler.
  32. Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  33. Lut halkı da uyarıları yalanlamıştı.
  34. Biz de üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Ancak Lutun ailesini, seher vakti kurtarmıştık.
  35. Katımızdan bir iyilik olarak şükredenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
  36. Lut, onları şiddetli azabımız konusunda uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları kuşku ile karşıladılar.
  37. Onlar Lutun konuklarına karşı niyetlerini bozdular. Onlarla yalnız kalmak için gidip gidip geldiler. Biz de gözlerini silme kör ettik. Onlara; "Haydi tadın benim cezalandırmamı ve tehditlerimi!" dedik.
  38. Andolsun ki, bir sabah erkenden, onların üzerlerine bir azap çöküverdi.
  39. Haydi şimdi tadın benim cezalandırmamı ve tehditlerimi...
  40. Andolsun ki, biz Kuranı öğüt almaları için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  41. Kuşkusuz Firavun ailesine de uyarıcı elçiler gelmişti.
  42. Onlar, bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de kendilerini, çok güçlü ve üstün bir yakalayışla yakaladık.
  43. Sizin inkarcılarınız bunlardan daha mı üstündür? Yoksa Kitaplarda sizin için bir kurtuluş belgesi mi vardır?
  44. Yoksa; "Biz yardımlaşan bir topluluğuz," mu diyorlar?
  45. O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.
  46. Daha doğrusu, onların asıl buluşma zamanları dünyanın sonunu getirecek olan felaketin gerçekleşme anıdır. O felaketin ürkütücülüğü ise anlatılamayacak kadar korkunç ve acıdır.
  47. Gerçek şu ki, suçlular bir sapkınlık ve çılgınlık içindedir.
  48. O gün yüzükoyun ateşe sürüklenirler. Onlara; "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" denilir.
  49. Doğrusu biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.
  50. Bizim buyruğumuz ki, göz kırpması kadar kısa sürede gerçekleşen bir tek sözdür.
  51. Andolsun ki, biz sizin benzerlerinizi de yıkıma uğratmıştık. Fakat öğüt alıp düşünen var mıdır?
  52. Onların yapmış oldukları her şey kitaplarda yazılıdır.
  53. Küçük olsun büyük olsun tümü, satır satır yazılmıştır.
  54. Allah'tan sakınanlar ise cennetlerde ve ırmak kıyılarındadır.
  55. Yine onlar, doğruluk meclisinde ve tüm gücü elinde bulunduran bir hakanın yanındadır.