Rad Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Elif, Lam, Ra. Bunlar kitabın ayetleridir. Sana indirilmiş olan gerçeğin ta kendisidir. Ne var ki, insanların çoğu inanmazlar.
  2. O Allah ki, gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükseltti, sonra da en yüksek göğün üzerine egemenlik kurdu, Güneş'i ve Ay'ı buyruğuna boyun eğdirdi. Onların hepsi de belirlenmiş bir vakte değin akıp gitmektedir. O her şeyi yerli yerince düzenler. Rabbinize kavuşacağınızı kesin olarak bilmeniz için de ayetleri iyice açıklar.
  3. Yeri uzatıp döşeyen ve onda oturaklı dağlar ve ırmaklar meydana getiren odur. O, bütün meyvelerden çifter çifter yaratmıştır. O, geceyi gündüze sarıp bürümektedir. Bütün bunlarda derin derin düşünecek bir topluluk için elbette kanıtlar vardır.
  4. Yeryüzünde, hepsi de aynı su ile sulanan, birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, bir kökten sürgün verip tek başına ya da kümeler halinde boy veren ekinler ve hurma ağaçları vardır. Fakat onları biçim ve lezzet bakımından birbirinden farklı kılmışızdır. Düşünen bir toplum için bunda da kanıtlar vardır.
  5. Şaşacaksan, onların; "Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacağız?" demelerine şaşmak gerekir. İşte onlar, rablerini inkar edenlerdir, İşte onlar, boyunlarına demir halkalar vurulanlardır. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar, orada temelli kalacaklardır.
  6. Bir de senden, iyilikten önce kötülüğün gelmesini istiyorlar. Oysa onlardan önce ibret olarak nice cezalar gelip geçti. Ve gerçekten rabbin, zulümlerine rağmen insanlara karşı bağışlayıcıdır. Bununla birlikte rabbinin azabı da çok şiddetlidir.
  7. İnkarcılar; "Ona bir tansık inmeli değil miydi?" diyorlar. Sen ancak bir uyarıcısın. Her toplum için bir yol gösterici vardır.
  8. Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını bilir. Onun katında her şey bir ölçüye bağlıdır.
  9. O görüneni de bilir, görünmeyeni de bilir. O her şeyden büyük, her şeyden yücedir.
  10. Sizden, sözü saklayan da, açıklayan da, geceye sığınıp gizlenen de, gündüz yol alan da onun için birdir.
  11. Her insanı önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir topluma verdiğini, o toplum kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir topluma da kötülük diledi mi artık onun geri çevrilmesine de olanak yoktur. Onlar için Allah'tan başka bir dost da bulunmaz.
  12. Size hem korku, hem ümit içinde şimşeği gösteren ve yağmur dolu ağır bulutları meydana getiren odur.
  13. Gök gürlemesi onu över. Melekler de onu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hala Allah hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz bir güce sahiptir.
  14. Gerçek dua ona yöneltilendir. Onun dışında çağırdıkları ise onlara hiçbir şekilde karşılık veremezler. Tıpkı suya avuçlarını uzatan; ancak ağzına hiçbir şey ulaşmayan kimse gibi inkarcıların duası boşunadır.
  15. Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allaha secde ederler.
  16. De ki; "Kimdir göklerin ve yerin rabbi?" De ki; "Allah'tır." De ki; "Yine de onun yanı sıra kendilerine ne bir yarar, ne de bir zararı dokunmayanları mı kendinize dost ve yardımcı edindiniz?" De ki; "Kör ile gören bir olur mu? Yahut karanlıklar ile aydınlık bir olur mu? Yoksa onlar Allaha, tıpkı onun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da Allah ile sahte ortakların yaratışı onlara benzer mi göründü?" De ki; "Her şeyi yaratan Allah'tır; o, her şeyi gücüne boyun eğdiren tek bir tanrıdır."
  17. O, gökten bir su indirir; dereler o suyla kendi miktarınca akar. Üstte kabaran köpüğü ise akıntı alır, götürür. İnsanların takı veya benzeri şeyler yapmak için ateşte erittikleri madenin de bunun gibi köpüğü vardır. Allah doğru ile yanlışı böyle anlatıyor: Köpük atılır gider; insanlara yararlı olan şey ise olduğu yerde kalır, tşte Allah böyle örnekler verir.
  18. Rablerinin çağrısına yanıt verenler için ödülün en güzeli vardır. Ona yanıt vermeyenler ise, dünyadaki her şey kendilerinin olsa, hatta bir o kadarı daha olsa, azaptan kurtulmak için hepsini kurtulmalık olarak verirlerdi. Onlar için hesabın kötüsü vardır; barınakları ise Cehennemdir. Orası ne kötü bir döşektir.
  19. Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, onu bilmeyen köre benzer mi? Bunu ancak sağduyu sahipleri düşünebilirler.
  20. Onlar, Allaha verdikleri sözü yerine getirenler, antlaşmayı bozmayanlardır.
  21. Onlar, Allah'ın gözetilmesini emrettiği akrabalık bağını gözetirler, rablerinden korkarlar ve kötü hesaptan ürkerler.
  22. Onlar, rablerinin rızasını umarak sabrederler, içtenlikle yakarırlar. Onlara yaşamlık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunurlar, kötülüğü de iyilikle savarlar. Dünya yurdunun hayırlı sonu işte onlar içindir.
  23. Onlar ve onların atalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi işler yapmış olanlar Adn cennetlerine girerler. Melekler de her bir kapıdan onların yanına varırlar.
  24. "Sabrettiğiniz için esenlik olsun size. Dünya yurdunun ne güzel sonucudur bu!" derler.
  25. Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlara, Allah'ın uyulmasını emrettiği şeyleri terk edenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince, işte lanet de, yurdun en kötüsü de onlar içindir.
  26. Allah dilediği kimse için yaşamlığı bollaştırır da, daraltır da. Onlar ise dünya yaşamıyla sunardılar. Oysa ahiretin yanında dünya yaşamı az bir nasiplenmeden ibarettir.
  27. İnkarcılar, "Rabbinden ona bir tansık indirilse ya!" dediler. De ki; "Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola iletir."
  28. Onlar, inanan ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşan kimselerdir. Bilin ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur.
  29. înanıp da güzel işler yapanlar için müjde ve mutluluk, bir de varılacak güzel bir yer vardır.
  30. İşte böylece seni, kendilerinden önce nice toplumların gelip geçtiği bir topluma gönderdik ki; bildirdiklerimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Bağışlayıcı Tanrıyı tanımadılar. De ki; "O, benim rabbimdir, ondan başka ilah yoktur. Yalnızca ona bağlandım, dönüşüm de onadır!"
  31. Kendisiyle dağların yürütüldüğü veya yerin parçalandığı yahut ölülerin konuşturulduğu bir Kuran mı olsaydı... Fakat bütün güç ve istenç Allah'ındır! İnananlar, inkarcılardan umudu kesip daha anlamadılar mı ki, Allah dikseydi elbette insanları hep birden doğru yola ulaştırırdı. O inkarcılar ki, onların kendi yaptıkları yüzünden başlarına bir musibet inip duracak ya da yurtlarının yakınına konacaktır. Sonunda Allah'ın söz verdiği şey gelecektir. Şüphesiz ki, Allah, sözünden dönmez.
  32. Senden önceki Tanrı elçileriyle de alay edildi. Ben ise onlara süre tanıdım, sonra da onları yakalayıverdim. Azabım nasılmış gördüler.
  33. Herkesin kazandığını görüp gözeten Allah, başkalarıyla bir tutulur mu? Oysa onlar Allah'a ortaklar koştular. De ki; "Haydi, onlara ad verin. Siz yeryüzünde, bilmediği bir şeyi mi Allah'a haber veriyorsunuz? Yoksa boş sözlerle kendinizi mi aldatıyorsunuz?" Aslında, kurdukları tuzak o inkarcıların hoşuna gitti de böylece doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptıracak olsa, artık onu yola getirecek kimse bulunmaz.
  34. Onlara, dünya yaşamında azap vardır, ahiret azabı ise daha çetindir. Allah'a karşı onların bir koruyucusu da yoktur.
  35. Kötülüklerden sakınanlara söz verilen Cennet şöyledir: Oranın içinden çeşitli ırmaklar akar, ağaçlarının meyveleri süreklidir, gölgeleri de süreklidir. İşte kötülüklerden sakınanların sonu burasıdır. İnkarcıların sonu ise Cehennem ateşidir.
  36. Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilene sevinirler. Fakat sana karşı birleşen bazı toplulukların içinde, onun bir bölümünü inkar edenler vardır. De ki; "Bana ancak Allah'a kulluk etmem ve ona asla ortak koşmamam emredildi. Duam onadır, dönüşüm de onadır."
  37. Böylece biz onu Arapça bir yasa olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra onların keyfine uyarsan Allah'a karşı ne bir dostun ne de bir koruyucun bulunmaz.
  38. Senden önce de elçiler göndermiştik; onları eş ve çocuk sahibi kılmıştık. Allah'ın izni olmadan hiçbir Tanrı elçisinin bir tansık getirmesi mümkün değildir. Elbette ki, her zamanın bir hükmü vardır.
  39. Allah, dilediğini ortadan kaldırır ve dilediğini bırakır. Ana kitap onun katındadır.
  40. Onlara vaat ettiğimiz şeyin bir bölümünü sana göstersek de, bundan önce senin canını alacak olsak da, sana düşen bildirmek, bize düşen ise hesap görmektir.
  41. Bizim yeryüzüne gelip de onu kenarlarından eksiltmekte olduğumuzu onlar görmüyorlar mı? Allah hükmeder; onun hükmünü denetleyecek hiç kimse yoktur. Onun hesap görmesi ise pek çabuktur.
  42. Onlardan öncekiler de tuzak kurmuştu, ama tüm tuzaklar Allah'ındır. Herkesin ne kazandığını o bilir. Dünya yurdunun güzel sonucu kimin içindir; bunu inkarcılar da yakında anlayacaklardır.
  43. İnkar edenler, "Sen bir Tanrı elçisi değilsin!" diyorlar. De ki; "Allah ve kitabın bilgisine sahip olanlar benimle sizin aranızda tanık olarak yeter."