Saffat Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Andolsun dizi dizi dizilenlere...
  2. Haykırarak ilerletenlere...
  3. Tanrının öğüdünü okuyanlara...
  4. Gerçek şu ki, sizin ilahınız birdir.
  5. O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin rabbidir. O, doğuların da rabbidir.
  6. Biz dünyanın gökyüzünü yıldızlardan süslerle donattık.
  7. Ve onu her türlü azgın şeytandan koruduk.
  8. Onlar o yüce topluluğu dinleyemezler. Çünkü her yandan kovulurlar.
  9. Uzaklaştırılırlar. Onlar için sürekli ceza vardır.
  10. Ancak kulak hırsızlığıyla bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir ışın izler.
  11. Şimdi sor onlara, yaradılış bakımından kendileri mi daha çetin yoksa bizim yarattıklarımız mı? Biz kendilerini bir yapışkan çamurdan yarattık.
  12. Sen bu duruma şaşırdın, onlarsa alay ediyorlar.
  13. Onlar kendilerine öğüt verildiği zaman dikkate almazlar.
  14. Etkili bir kanıt gördüklerinde alay ederler.
  15. Derler ki; "Bu, düpedüz bir büyüdür!"
  16. "Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman yeniden mi dirilecekmişiz?"
  17. "Üstelik atalarımız da mı diriltilecekmiş?"
  18. De ki; "Evet, hem de aşağılanmış olarak diriltileceksiniz."
  19. Bu iş için yalnızca bir tek buyruk yeter. Bir de bakarsınız ki hepsi dirilmiş, çevrelerine bakmıyorlar.
  20. Şöyle derler; "Eyvah bize. İşte hesap günü gelmiş."
  21. İşte bu, sizin yalanlamış olduğunuz karar günüdür.
  22. Zalimleri, eşlerini ve onların tapınıp durdukları şeyleri toplayın.
  23. Allah'tan başka tapmış oldukları şeylerle birlikte onların hepsini Cehennem'in yoluna sürün.
  24. Onları hapsedin. Çünkü sorguya çekilecekler.
  25. Ne oldu size, neden birbirinize yardım etmiyorsunuz?
  26. Hayır, bugün onlar teslim olmuşlardır.
  27. Dönüp birbirlerini sorgularlar.
  28. "Siz bize sağ yanımızdan yaklaşıp haktan görünüyordunuz," derler.
  29. Diğerleri de; "Siz zaten inanmamıştınız ki," diye yanıt verirler.
  30. "Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu. Siz zaten azgın bir topluluk idiniz."
  31. "Artık rabbimizin sözünü hak ettik; azabı hep birlikte tadacağız."
  32. "Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."
  33. Artık onlar o gün azapta ortaktırlar.
  34. İşte biz suçlulara böyle davranırız.
  35. Çünkü onlara; "Allah'tan başka ilah yoktur!" dendiği zaman büyüklük taslarlardı.
  36. "Biz cinlenmiş bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz?" derlerdi.
  37. Halbuki o hakkı getirmiş ve diğer bütün elçileri de doğrulamıştı.
  38. Siz elbette o acı azabı tadacaksınız.
  39. Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
  40. Ama Allah'ın içtenlikli kulları bunun dışındadır.
  41. Onlar için bilinen belli bir yaşamlık vardır.
  42. Onlar türlü meyvelerle ağırlanırlar.
  43. Nimetlerle dolu cennetlerdedirler.
  44. Ve karşılıklı koltuklar üzerindedirler.
  45. Çevrelerinde pınarlardan doldurulmuş kadehler dolaştırılır.
  46. Bembeyazdır. İçenlere lezzet verir.
  47. Ne rahatsızlık verir, ne de sarhoş eder.
  48. Yanlarında da bakışlarını onlara çevirmiş güzel gözlüler vardır.
  49. Onlar korunmuş yumurtalar gibidirler.
  50. Birbirlerine dönüp bir şeyler sorarlar.
  51. Onlardan biri der ki; "Benim bir yakınım vardı."
  52. "Bana derdi ki; sen de mi inananlardansın?"
  53. "Biz, ölüp kemik ve ardından toprak haline geldikten sonra,' gerçekten diriltilip cezalandırılacak mıyız?"
  54. Yanındakilere şöyle der; "Siz onun şimdi nerede olduğunu biliyor musunuz?"
  55. Birden bakar ve onu Cehennemin ortasında görür.
  56. Ardından şöyle der; "Allah'a andolsun ki, az kalsın sen beni de yıkıma uğratacaktın."
  57. "Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de şimdi seninle birlikte olacaktım."
  58. "Peki, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi?"
  59. "Önceki ölümümüzden sonra bize ölüm yok. Cezaya da çarptırılmayacağız."
  60. Gerçekten büyük başarı ve mutluluk işte budur.
  61. Çalışanlar, işte böylesi için çalışsınlar.
  62. Ödül olarak bu mu daha iyi yoksa zakkum ağacı mı ?
  63. Biz ki o ağacı zalimler için bir sınama aracı kıldık.
  64. O, Cehennemin dibinde biten bir ağaçtır.
  65. Tomurcukları şeytanların başı gibidir.
  66. Onlar ondan kesinlikle yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar.
  67. Sonra bu yemeğin üzerine onlar için kaynar sudan bir içecek vardır.
  68. Ardından dönecekleri yer yine Cehennemdir.
  69. Çünkü onların ataları sapık bir yolda idiler.
  70. Kendileri de o yoldan koşup gittiler.
  71. Gerçekten onlardan önce gelip geçenlerin de çoğu sapıtmıştı.
  72. Biz ise onların içinden de uyarıcılar göndermiştik.
  73. Şimdi uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak.
  74. Yalnız Allah'ın içtenlikli kulları bunun dışındadır.
  75. Gerçekten Nuh bize seslenmişti de biz ne güzel karşılık vermiştik.
  76. Onu ve ailesini, o büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
  77. Soyunu da devam ettirmiştik.
  78. Ardından gelenlere de onun için iyi bir ün bıraktık.
  79. Evrenler içinde Nuh'a esenlik olsun.
  80. îyi kulluk edenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
  81. O, bizim inançlı kullarımızdandı.
  82. Sonra ötekileri suda boğuverdik.
  83. Kuşkusuz İbrahim de onun yolundaydı.
  84. O, rabbine tertemiz bir kalp ile yönelmişti.
  85. Hani o, babasına ve halkına; "Siz neye tapıyorsunuz?" demişti.
  86. "Allah'ı bırakıp da birtakım uydurma ilahları mı istiyorsunuz?"
  87. "Öyleyse evrenlerin rabbi hakkındaki düşünceniz nedir?"
  88. İbrahim sonra yıldızlara baktı.
  89. Ardından; "Gerçekten ben hastayım," dedi.
  90. Onlar da onu bırakıp gittiler.
  91. İbrahim sonra onların ilahlarına yaklaşıp; "Bir şey yemez misiniz?" dedi.
  92. "Niye konuşmuyorsunuz?"
  93. İyice yaklaşıp sağ eliyle onlara vurdu.
  94. Bir süre sonra, halk koşarak İbrahim'e geldi.
  95. İbrahim onlara şöyle dedi; "Kendi elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?"
  96. "Oysaki, sizi de yaptığınız şeyleri de Allah yarattı."
  97. Sonunda; "İbrahim için bir odun yığını hazırlayın da onu ateşin içine atın!" dediler.
  98. Böylece İbrahim'e bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları küçük düşürdük.
  99. Sonra İbrahim; "Ben rabbime gidiyorum. O, bana yol gösterecektir," dedi.
  100. "Rabbim, bana erdemli bir oğul bağışla."
  101. Bunun üzerine biz onu iyi huylu bir çocukla müjdeledik.
  102. Kendisiyle birlikte iş yapacak çağa geldiğinde, İbrahim oğluna dedi ki; "Oğulcuğum, rüyamda seni kurban ederken gördüm. Buna ne dersin?" Oğlu; "Sana emredileni yap baba. Allah'ın dilemesiyle beni sabredenlerden bulacaksın," dedi.
  103. İkisi de Allah'ın buyruğuna teslim oldu ve İbrahim oğlunu yüzükoyun yere yatırdı.
  104. Biz ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"
  105. "Sen rüyanı uyguladın." İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz.
  106. Hiç kuşku yok ki bu apaçık bir sınavdı.
  107. Oğlunun yerine, ona büyük bir kurbanlık verdik.
  108. Ve sonradan gelenlere onun için iyi bir ün bıraktık.
  109. Bizden İbrahim'e esenlik olsun.
  110. İyi kulluk edenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
  111. O da bizim inançlı kullarımızdandı.
  112. Biz ona iyi kullardan bir elçi olarak İshak'ı müjdeledik.
  113. 0nu da İshak'ı da kutlu kıldık. İkisinin soyundan hem iyi kulluk edenler de var hem de apaçık zulmedenler de var.
  114. Andolsun ki, biz Musa'ya ve Harun'a sunumda bulunduk.
  115. Onları ve toplumlarını büyük bir sıkıntıdan kurtardık.
  116. Onlara yardım ettik, böylece üstün gelenler onlar oldular.
  117. Yine onlara apaçık bilgiler sunan bir kitap verdik.
  118. İkisini de dosdoğru yola ilettik.
  119. Sonradan gelenlere her ikisi için de iyi bir ün bıraktık.
  120. Bizden Musa'ya ve Harun'a esenlik olsun.
  121. İyi kulluk edenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
  122. Her ikisi de inançlı kullarımızdandı.
  123. Gerçek şu ki Ilyas da elçi olarak gönderilenlerdendi.
  124. O toplumuna şöyle demişti; "Siz korkup sakınmaz mısınız?"
  125. "Yaratıcıların en güzeli olan Tanrıyı bırakıp Ba'l adlı puta mı tapıyorsunuz?"
  126. "Oysa sizin rabbiniz de sizden öncekilerin rabbi de Allah'tır."
  127. Sonunda onu yalanladılar. Bu yüzden onlar, Cehennem için mutlaka hazır bulundurulacaklardır.
  128. Yalnız Allah'ın içtenlikli kulları bunun dışındadır.
  129. Biz sonradan gelenlere Ilyas için de iyi bir ün bıraktık.
  130. Bizden Ilyas'a esenlik olsun.
  131. İyi kulluk edenleri işte biz böyle ödüllendiririz.
  132. Gerçekten o da bizim inançlı kullarımızdandı.
  133. Kuşkusuz Lut da elçi olarak gönderilenlerdendi.
  134. Hani biz onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.
  135. Geride yalnızca yaşlı bir kadın kalmıştı.
  136. Sonra ötekilerin kökünü kazıdık.
  137. Kuşkusuz ki, siz, sabahlan onların yurtlarından geçersiniz.
  138. Geceleyin de geçersiniz. Yine de aklınızı kullanmaz mısınız?
  139. Doğrusu Yunus da elçi olarak gönderilenlerdendi.
  140. Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
  141. Sonra ad çekmişlerdi de o kaybetmişti.
  142. Derken kendisini kınayıp dururken, onu balık yutmuştu.
  143. Eğer rabbini yüceltenlerden olmasaydı;
  144. İnsanların diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalacaktı.
  145. Bir süre sonra biz onu bitkin bir halde çıplak bir araziye çıkarmıştık.
  146. Onun için orada geniş yapraklı bir ağaç bitirdik.
  147. Ve onu yüz bin, hatta daha fazla kişiye elçi olarak gönderdik.
  148. Sonunda ona inandılar. Biz de onları belli bir süre yaşattık.
  149. Şimdi sen onlara sor; "Kızlar rabbinin de erkek çocuklar onların mı?"
  150. Yoksa biz melekleri, onların gözü önünde dişi olarak mı yarattık?
  151. Dikkat edin, onlar, yalanlarının bir sonucu olarak kesinlikle şöyle diyecekler:
  152. "Allah doğurdu!" Hiç kuşku yok ki, onlar yalancıdırlar.
  153. Allah kızları erkek çocuklara tercih mi etti?
  154. Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
  155. Yine de düşünüp ibret almaz mısınız?
  156. Yoksa apaçık bir kanıtınız mı var?
  157. Eğer doğru söylüyorsanız, haydi kitabınızı getirin.
  158. Bir de Allah ile cinler arasında bir soy bağı icat ettiler. Cinler de elbette hesaba çekilebileceklerini biliyorlar.
  159. Allah onların yakıştırdıkları şeylerden uzaktır.
  160. Yalnız Allah'ın içtenlikli kulları bunun dışındadır.
  161. Gerçek şu ki, sizler ve taptıklarınız...
  162. Hiçbiriniz Allah'a karşı kimseyi saptıramazsımz.
  163. Yalnız Cehennemi hak edenler bunun dışındadır.
  164. Melekler derler ki; "Her birimizin belirli bir yeri vardır."
  165. "Biz dizi dizi dizilenleriz."
  166. "Ve biz Allah'ı yüceltenleriz."
  167. O inkarcılar şunu da diyorlardı:
  168. "Eğer yanımızda öncekilere verilenler gibi bir öğüt olsaydı."
  169. "Elbette ki, biz Allah'ın iyi kullarından olurduk."
  170. Oysa onlar o öğüdü inkar ettiler! Ama yakında gerçeği bilecekler.
  171. Doğrusu, elçilikle görevlendirdiğimiz kullarımız için bizim bir sözümüz vardır.
  172. Onlara kesinlikle yardım erişecektir.
  173. Ve bizim ordumuz elbette üstün gelecektir.
  174. Öyleyse sen bir süre onlardan yüz çevir.
  175. Onların halini gör, yakında onlar da görecekler.
  176. Yoksa onlar azabımızın çabucak gelmesini mi istiyorlar?
  177. O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olacaktır.
  178. Sen bir süre onlardan yüz çevir.
  179. Ve gör neler olacak. Yakında onlar da görecekler.
  180. Üstünlük ve güç sahibi olan rabbin onların yakıştırdıkları şeylerden uzaktır.
  181. Bizden, tüm elçi olarak gönderilenlere esenlik olsun!
  182. Ve elbette ki övgü, evrenlerin rabbi olan Allah'adır.