Ahzab

AHZAB SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Ahzab, “hizipler, gruplar, bölükler, bölümler” demektir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Ey Peygamber! Allah’tan sakın! Kâfirlere ‘ilahi gerçeği inkâr edenlere’ ve münafıklara ‘inanmayıp da inanır görünen ikiyüzlülere’ uyma. Allah her şeyi bilendir, her işini nice gayeler gözeterek yapar.
  2. Rabbinden sana vahiy yoluyla gelene uy. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberlidir.
  3. Allah’a tevekkül eyle. Vekil olarak Allah yeter!
  4. Allah hiç kimsenin göğsünde iki kalp yaratmamıştır. Allah, zıhar sebebiyle eşlerinizi anneleriniz gibi yapmamıştır. Ayrıca, evlatlık olarak aldığınız çocukları, öz oğullarınız saymanızı yasal hâle getirmemiştir. Bunlar sizin dillerinize doladığınız dayanaksız sözlerdir. Allah gerçeği söyler, sizi doğru yola eriştirir.
  5. Onları ‘evlatlık olarak aldığınız çocukları’ babalarının adlarıyla çağırın. Allah katında en uygun davranış budur. Babalarını bilmiyorsanız, onlar din kardeşleriniz ve arkadaşlarınızdırlar ‘yardımınızı esirgemeyin’. Yanılmalarınız yüzünden size bir sorumluluk yoktur. Fakat, bilerek yaptıklarınızdan sorumlu tutulursunuz. Allah bağışlayıcıdır, merhamet edicidir.
  6. Peygamber, inananlara kendilerinden bile daha sevgilidir. Peygamberin hanımları sizin annelerinizdir. Birbirlerine yakınlığı olanlar, Allah’ın kitabında, öbür inananlara ve dini için göç edenlere oranla daha fazla hak sahibidirler. Ancak, yakın arkadaşlarınıza da güzel davranmalısınız. Kitapta bu da yazılıdır.
  7. Peygamberlerden kesin söz almıştık. Senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan, Meryem oğlu İsa’dan ‘kısacası hepsinden’ sağlam birer söz almışızdır.
  8. Sadıklara sadakatlerinden sormak üzere. İnkâr edenler için acı verici bir azap hazırladık.
  9. Ey inananlar! Allah’ın size olan nimetini anın. Bir zamanlar üzerinize ordular gelmişti. Biz de onların üzerine rüzgârları ve sizin göremediğiniz orduları göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görüyordu!
  10. Hani, onlar ‘saldırgan düşmanlarınız’ hem yukarı taraftan gelmişlerdi, hem de aşağı taraftan. O zaman ‘korkudan, kaygıdan’ gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti. Allah hakkında aklınızdan ‘hiç de hoş olmayan’ çelişkili düşünceler geçiriyordunuz.
  11. İşte orada, inananlar sınanmış, şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı.
  12. İnanmayıp da inanır gibi görünen ikiyüzlüler ve yüreklerinde hastalık ‘kuşku, işkil’ bulunanlar, “Allah ve Peygamberi meğer bize boş sözler vermişler!” diyorlardı.
  13. Onlardan bir takımı da, “Ey Medineliler!” demişti, “Sizin için tutunacak bir dal yok. Durmanın sırası değil, haydi geri dönün!” İçlerinden kimileri de, Peygamberden ‘savaşa katılmamak için’ izin istiyor, evlerinin düşman saldırılarına açık konumda olduğunu söylüyorlardı. Oysa, evleri için bir tehlike söz konusu değildi. Tek amaçları kaytarmaktı.
  14. Şehrin herhangi bir yerinden girilse de kendilerinden ‘ikiyüzlülerden’ karışıklık çıkarmaları istenseydi, bunu tereddütsüz yapar, yerlerinde pek az duraksarlardı.
  15. Oysa daha önce, arkalarını dönmeyeceklerine ‘savaştan kaçmayacaklarına’ dair söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz kişiye sorumluluk getirir!
  16. “Ölmekten ya da öldürülmekten kaçarsanız bilin, kaçmak size fayda vermez. Kaçsanız bile ‘şu geçici dünyada, şu kısa ömürde’ fazla yaşatılmazsınız” de.
  17. “Allah size bir kötülük dilese ya da merhamet etmek istese, kim ona engel olabilir! Allah’tan başka ne bir koruyucu bulabilirsiniz, ne de bir yardımcı” de.
  18. Allah, savaşmaktan alıkoyanlarınızı da, yandaşlarına, “Bize gelin!” diyenlerinizi de elbet biliyor. Zaten bunların pek azı savaşa katılır.
  19. Bunlar, size yapılan yardımı kıskanırlar. Bir tehlikeyle karşı karşıya kaldıkları zaman, ölüm baygınlığı saran kimse gibi gözleri belererek sana baktıklarını görürsün. Korku sebebi yok olunca, iyiliğinizi kıskanır, sizi sivri dilleriyle incitirler. Onlar, gerçeğe inanmadılar. Bu nedenle, Allah onların yapıp ettiklerini boşa çıkarmıştır. Bunu yapmak Allah’a kolaydır.
  20. Bunlar, düşman ordularının gitmediklerini sanıyorlardı. Bu ordular tekrar gelmiş olsalardı, kendileri çöllerde bedevilerin yanında bulunup, sadece uzaktan uzağa sizinle ilgili haberleri sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalar, pek az savaşırlardı.
  21. ‘Ey inananlar!’ Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için, Allah’ın elçisi ‘Muhammed’ en güzel örnektir.
  22. İnananlar, o orduları gördüklerinde, “İşte, bize Allah’ın ve Elçisinin vaat ettiği budur! Allah ve Elçisi doğru söylemiş!” dediler. Bu, onların sadece inancını ve teslimiyetini artırdı.
  23. İnananlar arasında Allah’a verdiği sözü yerine getirenler de vardır. Bu uğurda kimi canını vermiştir, kimi de kararlarından caymaksızın beklemektedir.
  24. Allah, sözlerini yerine getiren doğru kimseleri ödüllendirir. İkiyüzlüleri ise, dilerse cezalandırır, dilerse tevbelerini kabul eder. Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.
  25. Allah, inkâr edenleri kinleriyle baş başa bıraktı. Hiçbir fayda sağlayamadılar. Allah’ın savaş sırasında gelen yardımı inananlara yetti. Allah’ın sınırsız kuvveti, üstün gücü vardır.
  26. Kendilerine kitap verilenlerden olup da onlara ‘putlara tapanlara’ yardım edenleri kalelerinden indirdi. Kalplerine korku saldı. Siz onların kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz.
  27. Allah, onların yerlerini, yurtlarını, mallarını, henüz ayağınızı dahi basmadığınız toprakları size miras olarak verdi. Allah’ın gücü her şeye yeter.
  28. Ey Peygamber! Eşlerine şunu söyle: “Eğer siz dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size istediklerinizi vereyim de sizi güzellikle salayım.
  29. “Yok eğer Allah’ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu ‘cenneti’ istiyorsanız bilin, Allah içinizden iyi davrananlara büyük bir ödül hazırlamıştır.”
  30. Ey Peygamber hanımları! Sizlerden biri açık bir hayasızlık yaparsa, azabı iki kat olur. Bunu yapmak Allah’a kolaydır.
  31. ‘Aynı şekilde’ içinizden her kim de Allah’a ve Elçisine saygılı davranır, güzel davranışlar sergilerse, onun karşılığını da iki kat veririz. Hem, onun için pek değerli bir rızk hazırlamışızdır.
  32. Ey Peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Kötülükten sakınan kimselerseniz, kırıtarak konuşmayın. Öyle yaparsanız, kalbinde bir hastalık bulunanlar umuda kapılırlar. Her zaman edebe uygun sözler söyleyin.
  33. Evlerinizde oturun, İslâm öncesi zamanlardaki gibi açılıp saçılmayın. Namazı özenle kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Elçisine itaat edin. Ey ev halkı! Allah, sizden bütün çirkinlikleri gidermek, sizi iyice arındırmak istiyor.
  34. Allah’ın, evinizde okunan ayetlerini ve hikmeti hep hatırlayın. Allah, incelikli işler yapar, her şeyden haberlidir.
  35. Allah, iman eden, kendisine emredilenleri yapan, doğru yolda olan, güçlüklere sabreden, kalbi saygıyla ürperen, başkalarına yardım eden, oruç tutan, namusunu koruyan, Allah’ı çokça anan müslüman erkeklerle kadınlara günahlarından arınma imkanı vermiş ve büyük bir ödül hazırlamıştır.
  36. Allah ve Elçisi bir konuda hüküm verirlerse, inanan erkek ya da inanan kadının, kendileriyle ilgili konularda ‘ilahi yasayı göz ardı edip başka bir yol’ seçme hakları yoktur. ‘Sınırı aşarak’ Allah’a ve Elçisine başkaldıran kimse, apaçık bir biçimde sapmış olur.
  37. Hani, kendisine Allah’ın nimet verdiği, senin de yardım ettiğin kimseye, “Eşini sıkı tut! Allah’tan sakın!” diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, insanlara saygın yüzünden, içinde gizliyordun. Oysa, asıl saygı duyulması gereken Allah’tır. Zeyd, o kadınla olan ilişkisini kesince, onu seninle evlendirdik. Evlatlıkların ilişkiyi kestikleri eşlerinde inananlara bir güçlük olmasın diye böyle yaptık. Allah’ın emri yerini buldu.
  38. Allah’ın emrini yerine getirmekte Peygambere güçlük yoktur ‘bundan dolayı suçlanamaz’. Önceki zamanlarda yaşamış insanlar arasında da Allah’ın yasası buydu. Allah’ın emri muhakkak yerine gelir.
  39. Allah’ın vahiy yoluyla bildirdiklerini başka insanlara iletenler, sadece Allah’tan çekinir, ondan başka kimseden çekinmezler. Allah, hesap görücü olarak yeter.
  40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Ancak, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.
  41. Ey inananlar! Allah’ı çokça anın!
  42. Onu, bütün kusurlardan ırak olduğunu dile getirerek sabah akşam anın.
  43. O sizi karanlıklardan nura çıkarmak için melekleri vasıtasıyla üzerinize bereket indiriyor. Allah, inananlara merhamet ediyor.
  44. Ona kavuştukları gün, inananlara yapılacak esenlik dilekleri “Selâm!” olacaktır. Allah, onlar için en güzel ödülü hazırlamıştır.
  45. Ey Peygamber! Biz seni bir tanık, bir müjdeci, bir uyarıcı olarak gönderdik.
  46. Onun izniyle Allah’a çağıran, nurlar saçan bir kandil olarak!
  47. Rablerinden gelecek büyük lütfu inananlara müjdele.
  48. İnkâr edenlere ve inanmayıp da inanır görünen ikiyüzlülere uyma. Onların incitici davranışlarına aldırma. Allah’a tevekkül eyle ‘dayan, güven’. Vekil olarak Allah yeter!
  49. Ey inananlar! İnanmış kadınlarla nikah yaparak evlenir, sonra da ilişkiye girmeksizin onları boşarsanız, size bildirilen yasaya göre beklemeniz gereken süreyi beklemenize gerek yoktur. Geçinmeleri için gerekeni hemen verip o kadınları güzellikle bırakabilirsiniz.
  50. Ey Peygamber! Mehirlerini ‘evlenirken kadına verilmesi gereken mallarını’ verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği esir kadınları, seninle beraber dini uğruna göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını, Peygamber kendileriyle evlenmek istediği takdirde, öbür inananlardan ayrı, yalnız sana özgü olmak üzere, kendisinin mehirini Peygambere bağışlayan inanmış kadını almanı sana helal kıldık. İnananların eşleri ve ellerindeki esir kadınlar hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu ‘ayrıca’ bildirmiştik. Sana bir zorluk olmasın. Allah, günahları bağışlayandır, merhamet edendir.
  51. Onlardan dilediğini bırakır, dilediğini alabilirsin. Bıraktıklarından da, hangisini dilersen onu almanda sana bir vebal yoktur. Bu, onların gözleri aydınlanıp üzülmemeleri, kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha uygundur. Allah, gönüllerinizde olanı bilir. Allah her şeyi bilir, kullarını cezalandırmakta acele etmez.
  52. Bundan sonra başka kadınlarla evlenmek, bunları başka kadınlarla değiştirmek, güzellikleri hoşuna gitse bile sana helal değildir. Elinin altındaki esir kadınlar bu hükmün dışındadır. Allah her şeyi gözetleyendir.
  53. Ey inananlar! Peygamberin evine olur olmaz zamanlarda, davet edilmeksizin girmeyin! Davet edilirseniz, girin. Yemek yedikten sonra gidin. Sohbet etmek için oturup kalmayın. Bu hâliniz Peygamberi üzüyor. O da size bir şey söylemeye çekiniyor. Allah, gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman, onu perde arkasından isteyin. Bu sayede, sizin gönülleriniz de, onların gönülleri de daha temiz kalır. Allah’ın Elçisini üzmemelisiniz. Peygamberden sonra ‘boşamasından ya da ölümünün ardından’ eşleriyle evlenmeniz yasaklanmıştır. Bu, Allah katında büyük bir günahtır.
  54. Bir şeyi ister açığa vurun, ister gizleyin, Allah her şeyi bilmektedir.
  55. Babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hizmetçi kadınları ve elleri altında sahip oldukları hususunda onlara vebal yoktur. Allah’tan sakının! Allah her şeye tanıktır!
  56. Allah ve melekleri, Peygambere rahmet dilerler. Ey inananlar! Ona siz de salât edin ‘rahmet dileyin’ ve tam bir teslimiyetle selâm verin.
  57. Allah’ı ve Elçisini incitenleri, Allah dünyada da, ahirette de rahmetinden yoksun bırakmıştır. Üstelik, onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır!
  58. İnanmış erkeklerle kadınları, yapmadıkları eylemler yüzünden incitenler, bir iftira suçu işlemiş, açık bir günah yüklenmiş olurlar.
  59. Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına, inananların kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerini sıkıca örtüversinler. ‘Bu onların inanmış kadınlar olarak’ tanınmaları, incitilmemeleri bakımından daha uygundur. ‘Bununla beraber şunu da unutma’ Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.
  60. İnanmayıp da inanır görünen ikiyüzlüler, içlerinde çirkin niyetler barındıranlar, şehirde bozucu haberler yayanlar, eğer buna bir son vermezlerse, andolsun, seni onlara saldırtırız, sonra orada, sana yakın yerlerde ancak az bir zaman kalabilirler.
  61. Lânetlenmiş olarak nerede bulunurlarsa yakalanıp öldürülürler!
  62. Allah’ın, bundan önce yaşayanlara uyguladığı yasası budur! Allah’ın yasasında bir değişme bulamazsın!
  63. İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar. “Onun bilgisi ancak Allah katındadır, ne bilirsin, belki de zamanı pek yakındır” de.
  64. Allah, hakkı inkâr edenleri rahmetinden yoksun bırakmış, onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır.
  65. Orada sonsuza kadar kalacaklar. Ne bir koruyucu bulabilecekler, ne de bir yardımcı.
  66. O gün yüzleri ateşe çevrilirken, “Eyvah!” derler, “Keşke Allah’ın emirlerini yerine getirseydik! Keşke Peygamberin izinden gitseydik!”
  67. “Rabbimiz!” derler, “Biz, efendilerimize, büyüklerimize uymuştuk. Bizi onlar saptırdılar.
  68. “Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver! Onları rahmetinden büsbütün yoksun bırak!”
  69. Ey inananlar! Musa’yı incitenler gibi olmayın. Allah onu, onların dedikodularından yana ‘halkının asılsız suçlamalarından’ temize çıkardı. Musa, Allah katında değerli bir konuma sahipti.
  70. Ey inananlar! Allah’tan korkun da dürüst konuşun!
  71. O zaman işlerinizi düzeltir, günahlarınızı bağışlar. Kim Allah’a ve Elçisine itaat ederse, büyük bir başarı kazanır.
  72. Biz, emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar korkup titreyerek bunu yüklenmekten çekindiler. Pek zalim ‘haksız davranmaya eğilimli’ ve pek cahil ‘bilgisi olmayan şeyin ardından koşmaya pek hevesli’ olan insan, onu yüklendi.
  73. Allah, inanmayıp da inanır görünen ikiyüzlü erkeklerle kadınlara, Allah’ın yanı sıra başka ilahlar edinen erkeklerle kadınlara azap edecektir! Allah, inanan erkeklerle kadınların tevbelerini kabul buyuracaktır. Allah, çok bağışlayıcıdır, pek merhametlidir!