Duhan

DUHAN SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Duhan, “duman, sis, gaz” gibi manalara gelir. Adını, onuncu âyette geçen ve duman manasına gelen “duhan” kelimesinden almıştır. Mecazi manaları da vardır. Burada azabın bir duman manzarası oluşturacağı söylenmektedir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Hâ, mîm.
  2. Andolsun o apaçık ‘aydınlık ve aydınlatıcı’ Kitaba!
  3. Onu kutlu bir gecede ‘kadir gecesinde’ indirdik. Biz uyarıcıyız!
  4. Her hikmetli iş o gecede ayırt edilir.
  5. Katımızdan bir emirle! Biz göndericiyiz!
  6. Rabbinden bir rahmettir ‘onun insana merhametinin bir sonucudur’. O her şeyi işitendir, bilendir.
  7. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Kesin bilgi arıyorsanız bilin!
  8. Ondan başka ilah yoktur. Dirilten de odur, öldüren de. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.
  9. Fakat onlar ‘güçlü bir inanca sahip olmayanlar’ kuşku içinde oyalanıyorlar.
  10. O günü bekle sen. Gökte bir duman belirecek.
  11. İnsanları bürüyecek. Can yakıcı bir azaptır bu!
  12. İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır! Biz inananlarız” diyecekler.
  13. Nerde onlarda ibret almak! Oysa kendilerine aydınlatıcı bir peygamber geldi.
  14. ‘İnanıp teslim olacaklarına’ ondan yüz çevirdiler. “Ona öğretilmiştir, cinlidir, delinin biridir” dediler.
  15. ‘Yakarışlarına karşılık vererek’ azabı biraz kaldırırız, ama ‘biliyoruz’ siz yine ‘eski hâlinize’ döneceksiniz!
  16. Gün gelir onları büyük bir kuvvetle kıskıvrak yakalarız. Suçlarına karşılık cezalarını veririz!
  17. Biz onlardan önce Firavun halkını da sınadık. Onlara değerli bir peygamber ‘Musa’ gelmişti.
  18. “Allah’ın kullarını bana teslim edin” dedi. “Ben sizin için güvenilir bir elçiyim.
  19. “Allah’a karşı ululuk taslamayın. Size güçlü bir delil getirdim.
  20. “Beni taşlamanızdan ötürü, Rabbime ve Rabbinize sığınmışım.
  21. “Bana inanmıyorsanız bari benden uzak durun.”
  22. Sonra Rabbine, “Bunlar gerçekten günaha dalmış suçlu kimseler!” diye seslendi.
  23. Allah, “Kullarımı ‘sana inananları’ geceleyin yürüt. Çünkü izleneceksiniz.
  24. “Denizi açık bırak. Onların ordusu kesinlikle boğulacak!”
  25. Onlar geride nice bahçeler, pınarlar bıraktılar.
  26. Ne ekinler, ne görkemli konaklar!
  27. Keyfini sürdükleri nice nimetler!
  28. Biz de bunları bir başka topluma miras yaptık.
  29. ‘Öldükleri zaman’ ne gök ağladı üzerlerine, ne de yer. Onlara süre de verilmedi.
  30. İsrailoğullarını alçaltıcı bir azaptan kurtardık.
  31. Firavun zulmünden! Gerçekten azgın bir zorbaydı o!
  32. Biz onların durumlarını bilerek âlemler üzerine seçtik.
  33. Her birinde açık bir sınama olan mucizeler verdik.
  34. Bu insanlar ‘genel anlamda bütün inkârcılar’ derler:
  35. “Bir kez ölürüz, bir daha da dirilmeyiz.
  36. “Doğru sözlü kimselerseniz ‘diriltip’ getirsenize atalarınızı!”
  37. Bunlar mı daha varlıklı yoksa Tübba halkı ve onlardan öncekiler mi! Onların hepsini yeryüzünden sildik. Çünkü, günahlara batan suçlu kimselerdi.
  38. Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyuncak olsunlar diye yaratmadık.
  39. İkisini de hak ile ‘gerçek üzere, dengeli, yerli yerinde, bir amaç için’ yarattık. Fakat onların çoğu bilmez.
  40. Hüküm günü ‘gerçekle yalanın, iyiyle kötünün ayırt edileceği yargılama süreci’ hepsinin bir araya geleceği gündür.
  41. O gün dostun dosta faydası olmayacak. ‘Yargılananlar hiç kimseden’ yardım da görmeyeceklerdir.
  42. Allah’ın rahmet ettiği bunun dışındadır. Çünkü o, üstün gücü olandır, merhametlidir.
  43. Zakkum ağacı!
  44. Günahkârın besini olacak!
  45. Erimiş maden gibidir, karınlarında kaynar!
  46. Tıpkı sıcak su kaynar gibi!
  47. “Yakalayın onu! Cehennemin ortasına sürükleyin!
  48. Sonra azap olsun diye başına kaynar su dökün!
  49. Tat bakalım! Hani yeryüzünde onurluydun, saygındın sen!
  50. İşte kuşku duyduğunuz şey budur!” denilir.
  51. İçtenlikle inanarak günahlardan sakınanlar güvenli bir yerdedirler.
  52. Bahçelerde, pınar başlarında.
  53. İnce ipekten, parlak atlastan giysiler giyinir, karşılıklı otururlar.
  54. Böyledir! Hem onları güzel gözlü hurilerle ‘tertemiz eşlerle’ evlendiririz.
  55. Güven içindedirler, her meyveyi isteyebilirler.
  56. Önceki ölümlerinden başka bir ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından da korumuştur.
  57. Rabbinden bir lütuf! İşte budur büyük kurtuluş!
  58. Biz onu senin dilinle kolaylaştırdık. İnsanlar belki düşünür de ibret alırlar!
  59. Sen bekle, onlar da beklemedeler!