Hac

HAC SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Hac, zengin bir müminin, ömründe bir kez Kâbe’yi ziyaret ederek yerine getirmesi gereken ibadetin adıdır. Kâbe ise, Allah’ın emriyle İbrahim aleyhisselâm tarafından yapılmış, oğlu İsmail aleyhisselâm da ona yardım etmiştir. İbrahim aleyhisselâmın peygamber olan iki oğlu vardı: İshak ve İsmail. İshak aleyhisselâmın neslinden pek çok peygamber gelmiştir. İsmail aleyhisselâmın neslinden sadece Hazreti Muhammed aleyhissalâtü vesselâm gelmiştir. Hac, İbrahim aleyhisselâmdan beri devam eden bir ibadettir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Ey insanlar! Rabbinizden sakının! Kıyametin sarsıntısı pek büyük bir olaydır!
  2. O günü gören emzikli anne, yavrusunu unutur! Hamile olan yükünü düşürür! İnsanların hepsini sarhoş gibi görürsün, oysa sarhoş değillerdir. Bunların sebebi, Allah’ın azabının pek şiddetli olmasıdır.
  3. Kimi insanlar vardır, bir ilme dayanmaksızın Allah hakkında tartışırlar. Kaypak şeytanın izinden giderler!
  4. Oysa, şeytan hakkında, “Kendisini yakın arkadaş edineni saptırıp alevli azaba götürür” diye yazılmıştır ‘bir tanım yapılmıştır’.
  5. Ey insanlar! Ölümden sonra dirilişten yana bir kuşkunuz varsa anlamak için şunu düşünün: Sizi topraktan yaratıyoruz, sonra pıhtılaşmış bir kandan, sonra da biçimi belli belirsiz bir parça etten. Hem belli bir zamana kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra, bir bebek olarak çıkartıyoruz. Sonra da, büyüyüp erginleşiyorsunuz. Kiminiz ölür, kiminiz ömrünün en düşkün evresine erdirilir, biraz bilirken bir şey bilmez olur. Bir bakarsınız yeryüzü kupkurudur. Derken, üzerine bir su indiririz. Deprenir, kabarır, her türden güzel ekinler bitirir.
  6. Bunların anlamı şudur: Allah, hakkın ta kendisidir! Ölüleri o diriltir. Onun her şeye gücü yeter!
  7. Kıyamet saati gelecektir, hiç kuşkunuz olmasın. Allah kabirlerde olanları diriltip kaldıracaktır.
  8. Kimi insanlar, ne bir ilme, ne bir rehbere, ne de nurlandırıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışırlar.
  9. Allah yolundan saptırmak için büyüklük taslayarak kabarırlar. Ona dünyada bir alçalma vardır. Kıyamet günü de ‘yargılama sürecinden sonra’ yakıcı azabı tattırırız.
  10. “Bu senin ellerinle sunduklarındır. Allah, kullarına haksızlık etmez” denilir.
  11. Kimi insanlar da, Allah’a sınırda kulluk ederler. Kendilerine bir iyilik dokunursa bundan hoşlanır, bir bela dokununca haktan yüz çevirirler. Bunlar, dünyada da, ahirette de zararda olanlardır! İşte budur apaçık kayıp!
  12. Allah’ı bırakır da kendine ne bir fayda, ne de bir zarar veremeyecek olanlara ‘yapay tanrılara’ yalvarırlar. İşte budur o derin sapıklık!
  13. Kendisine faydasından çok zararı olana yalvarırlar. Ne kötü bir efendi, ne kötü bir uyruk!
  14. Allah, inanıp da güzel işler yapanları, altında ırmaklar akan cennetlere girdirir. Allah ne isterse yapar!
  15. Allah, ona dünyada da, ahirette de yardım etmez sanan kimse, yukarıya bir ip uzatıp kendini assın da bir düşünsün bakalım, bu yolla kendisini kızdıran şeyi giderebilecek mi!
  16. Ona, bunun gibi nice parlak ayetler indirdik. Allah kimi dilerse ‘asla haksızlık etmeksizin, onun seçimini göz ardı etmeyerek’ onu doğru yola eriştirir.
  17. ‘Kur’an’a’ inananlar, Yahudiler, Sabiîler, Hıristiyanlar, Mecusiler, Müşrikler arasında kıyamet günü Allah kesin hükmünü verecektir. Doğrusu, Allah her şeye tanıklık etmektedir.
  18. Görmez misin, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve birçok insanlar Allah’a secde ederler. Nice kimselere de azap hak olmuştur! Allah bir adamı alçaltırsa, artık onu kimse yükseltemez! Allah ne dilerse yapar!
  19. Şu ikisi Rableri hakkında bir tartışmaya ve çatışmaya girişmişlerdir. Hakkı inkâr edenlere ateşten giysiler biçilmiştir! Başlarının üstünden kaynar sular dökülecektir!
  20. Derileri eriyecek, kaynar su içlerine işleyecektir!
  21. Bir de, bunlar için hazırlanmış demir kamçılar vardır!
  22. Cehennem ateşinden her çıkmak isteyişlerinde ona geri çevrilirler. “Tadın bakalım ateş azabını!” denilir.
  23. Allah, inanıp da güzel işler yapanları, altında ırmaklar akan cennetlere girdirecek. Orada, altın bileziklerle, incilerle süslenecek, ipekten giysiler giyecekler.
  24. Bunlar, hem sözün temizine, iyisine, güzeline erdirildiler, hem de övülmeye layık olan yaratıcının yoluna girdirildiler.
  25. Kimi insanlar da vardır, hakkı inkâr ederler. Allah yolunda set olurlar. Yerli ya da yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Kâbe’den alıkoyarlar. Orada bir zulme, bir sapmaya yeltenene acılı bir azap tattırırız!
  26. Düşün o zamanı! İbrahim’e, bu tarihi evin yerini göstermiş, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Tavaf edenler, kıyama duranlar, rükû edenler, secdeye varanlar için evimi temiz tut.
  27. “Haccı insanlara duyur! Yürüyerek ya da binekler üstünde, uzak yollardan sana gelsinler.
  28. “Kendileri için bir takım faydalara tanık olsunlar. Onlara rızk olarak verdiği davarlar üzerinde belli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Bunların etinden hem siz yiyin, hem de mahrum kalan yoksullara yedirin.
  29. “Sonra kirlerini gidersinler ‘hac sırasında yapamadıkları temizliklerini yapsınlar’. Adaklarını yerine getirsinler. Kâbe binasını tavaf etsinler.”
  30. İşte ‘yapılması gerekenler’ bunlardır! Kim, Allah’ın saygın kıldıklarını büyük tanır da saygılı davranırsa, Rabbi katında kendisi için hayırlı olur. Size, ‘yasak oldukları’ bildirilenler dışında bütün hayvanlar helal kılındı. O hâlde, hem birer pislik olan putlardan, hem de yalan sözden ‘düşünceden, görüşten’ uzak durun!
  31. Onun yanı sıra başka varlıklara tanrılık yakıştırmayın! Bütün içtenliğinizle yalnız Allah’a yönelin! Allah’ın yanı sıra başka şeylere de tanrılık payesi veren kişinin misali şudur: Sanki o gökten düşmüştür de kuşlar onu kapışmıştır. Ya da, rüzgâr onu uçuruma sürüklemiştir!
  32. İşte budur! Allah tarafından var edilen ‘ve gözetilmesi istenen’ alâmetlere ‘özellikle hacdaki yükümlülüklere, ama genelde tüm kutsal alâmetlere’ saygı gösteren insanın bu davranışı kalbinin takvasındandır.
  33. Sizin için onlarda ‘kurban edilen hayvanlarda, hacdaki kurallara uymakta’ belli bir zamana kadar bazı faydalar vardır. Sonra da, bunların varacakları yer Kâbe’dir.
  34. Biz, her peygamberin halkı için bir sunak yaptık. Kendilerine rızk olarak verilenlerden, kurban edilmeye uygun olan hayvanların üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İlahınız bir tek ilahtır! Sadece ona teslim olun! Allah’ın emirlerini uygulayan alçakgönüllü kimselere müjde ver!
  35. Allah anılınca onların ruhları ürperir. Başlarına gelen belalara karşı sabırlıdırlar. Namazı özen göstererek kılarlar. Kendilerine verdiğimiz rızktan başkaları için yerli yerince harcarlar.
  36. İri bedenli hayvanları da Allah namına birer alâmet yaptık. Sizin için onlarda hayır vardır. Ön ayakları bağlı bir hâlde onları keserken, üzerlerine Allah’ın adını anın. Tamamen can verdikleri zaman etlerini yiyin. Hem istemek zorunda kalan yoksullara, hem de istemeyip elindekiyle yetinenlere ondan yedirin. Şükür görevinizi yerine getiresiniz diye onları ‘bu tür nimetleri’ sizin emrinize verdik.
  37. Allah’a ulaşan, ne onların etleridir, ne de kanlarıdır. Ona ulaşan sizin takvanızdır! Allah, kendisini tekbirle anasınız diye onları emrinize verdi, sizi doğru yola erdirdi. Sorumluluklarını güzelce yerine getirenlere müjde ver!
  38. Allah, inananları savunur. Allah, hainleri, nankörleri sevmez!
  39. Kendilerine savaş açılan müminlere savaşma izni verildi. Çünkü onlara zulmedildi. Allah’ın gücü onlara yardım için yeterlidir.
  40. Bunlar, “Rabbim Allah’tır!” dedikleri için haksız yere yurtlarından sürgün edilen kimselerdir. Allah, insanların bir kısmını bir kısmıyla savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar, mescitler yerle bir olurdu. Oysa bunlar, Allah adının çokça anıldığı yerlerdir. Allah, kendisine yardım edenlere ‘dinini savunanlara, ilahi gerçeklerin yayılmasına çalışanlara’ yardım eder. Allah’ın sınırsız kuvveti, üstün gücü vardır!
  41. Bunlara ‘inananlara, gerçeğin yanında yer alanlara’ yeryüzünde imkânlar verirsek, namazı güzelce kılarlar, zekâtı verirler, iyiyi emreder, kötüden alıkoyarlar. Her işin sonu Allah’a dayanır!
  42. Seni yalanlıyorlarsa bilesin, senden önce Nuh halkı da, Âd da, Semud da yalanlamıştı.
  43. İbrahim’in halkı da, Lût halkı da ‘peygamberlerini yalanlamıştı’.
  44. Medyen halkı da ‘peygamberini yalanlayanlardandı’. Musa da yalanlanmıştı. İnkar edenlere önce süre verdim, sonra da onları kıskıvrak yakaladım. Nasılmış benim inkârım!
  45. Nice memleketleri zulüm yaparlarken yeryüzünden helak ettik. Şimdi, çatıları üzerlerine çökük, kuyuları işlevsiz, sarayları yıkıktır ‘ıssız yerlerinde yeller esiyor’.
  46. ‘Senin bildirdiğin gerçekleri inkâr edenler’ yeryüzünde gezmiyorlar mı! ‘Gezip de ibret alsalardı’ gerçeği sezecek kalpleri, işitecek kulakları olurdu. Sadece gözler kör olmaz, göğüslerdeki kalpler de kör olur!
  47. Senden acele azap istiyorlar. Allah, sözünden asla dönmez! Ancak, Rabbinin katında bir gün sizin sayınızla bin yıl gibidir.
  48. Nice toplumların azabını, zalim olmalarına rağmen erteledim. Günü gelince, onları kıskıvrak yakaladım! Dönüş yalnız banadır!
  49. “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım” de.
  50. İnanıp da güzel davrananlara, hem günahlarından arınma, hem de değerli bir rızk vardır.
  51. Ayetlerimizi etkisiz bırakmak niyetiyle yarışırcasına çabalayanlara gelince, işte onlar cehennem arkadaşlarıdırlar!
  52. Şeytan, senden önceki bütün elçilerin, peygamberlerin temennisine ‘beklentisine’ de kuruntu ekmiştir. Allah, şeytanın ektiklerini anında giderir, ayetlerini kusursuz hâle getirir. Allah her şeyi bilir, sınırsız ilim sahibidir, her işini nice gayeler gözeterek hikmetle yapar!
  53. Şeytanın kuruntular vermesinin sebebi, kalbi ‘manen’ hasta olanlara, katı gönüllülere bir sınama aracı yapmak istemesidir. Kendilerine yazık edenler, geri dönülmez bir ayrılık içindedirler.
  54. Bir de, kendilerine ilim verilenler, Kur’an’ın Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilsinler, buna inansınlar, böylece kalpleri tatmin olsun diye. Allah, inananları doğru yola eriştirir.
  55. İnkârcılar, kıyamet saatinin, ‘kendileri için’ kısır bir günün azabı başlarına gelene dek onunla ilgili kuşkularını sürdüreceklerdir.
  56. O gün ‘ölümden sonraki yargılama sürecinde’ hâkimiyet Allah’ındır! Aralarında o hüküm verir. İnanıp da güzel işler yapanlar, nimetlerle dolu cennetlere girerler.
  57. İnkâr ederek ayetlerimizi yalanlayanlara alçaltıcı bir azap vardır!
  58. Allah yolunda dinlerini daha iyi yaşayabilecekleri yerlere göç eden, sonra öldürülen ya da ölenlere, Allah güzel rızklar verecektir. Allah rızk verenlerin en hayırlısıdır!
  59. Allah, onları memnun kalacakları bir yere ‘cennete’ girdirir. Allah, gerçekten de her şeyi bilendir, kullarını cezalandırmakta acele etmeyendir.
  60. Bu, böyledir! Kim, kendisine yapılan saldırıya onun dengi bir saldırıyla karşılık verir de sonra kendisine yine saldırılırsa, Allah ona yardım eder. Allah hataları affedicidir, günahları bağışlayıcıdır.
  61. Bu, böyledir! Allah, geceyi gündüze, gündüzü geceye girdirir. Allah, gerçekten de her şeyi işitir, görür.
  62. Bu, böyledir! Allah, hakkın ‘gerçeğin’ ta kendisidir. Ondan başka tapınılanların hepsi batıldır ‘sahtedir, yalandır, boştur’. Allah pek yücedir, çok büyüktür!
  63. Görmedin mi, Allah gökten bir su indiriyor da yeryüzü onunla yemyeşil oluyor. Allah çok lütfedicidir, her şeyden haberlidir.
  64. Gökte ve yerde ne varsa hepsi onundur! O, sınırsız zengindir, her türlü övgüye layıktır.
  65. Görmedin mi ‘düşünmedin mi’! Allah, hem yerdekileri, hem de emriyle denizde akıp giden gemileri sizin emrinize verdi. İzni olmadıkça yere düşmesin diye göğü o tutuyor. Allah, insanlara acıyor, merhamet ediyor.
  66. Size hayatı veren, sonra öldüren, sonra da dirilten, odur. Şu insan ne kadar da nankör!
  67. Her topluluk için bir kulluk yolu yaptık. Her biri kendi yolunda kulluk ederler. Bundan dolayı seninle çekişip durmasınlar! Rabbine davet et onları! Sen dosdoğru bir yol üzerindesin!
  68. Seninle tartışırlarsa, “Yapıp ettiklerinizi en iyi bilen, Allah’tır!
  69. “Allah, anlaşmazlığa düştüğünüz konularda kıyamet günü aranızda hükmedecektir” de.
  70. Bilmez misin ‘düşünmez misin, bir düşünsene’! Allah gökte ve yerde olanların hepsini biliyor. Bunların tamamı bir kitapta ‘kaderde’ yazılıdır. Allah için bunu yapmak çok kolaydır.
  71. Allah’tan başka öyle bir şeye tapıyorlar ki, Allah onun hakkında hiçbir ayet, delil, belge indirmemiştir. Kendilerinin de onunla ilgili olarak ‘gerçeğe dayalı’ hiçbir bilgileri bulunmuyor. Zalimlere hiç kimse yardım edemez!
  72. Onlara ayetlerimiz okundu mu kâfirlerin yüzündeki inkârı anlarsın. Hani neredeyse okuyanlara saldıracaklar! “Size bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Cehennem ateşi! Allah onu inkâr edenlere söz vermiştir! Ne kötü bir son!” de.
  73. Ey insanlar! Bir misal veriliyor, şimdi onu iyi dinleyin: Allah’ı bırakıp da taptıklarınızın hepsi toplansalar, bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kaparsa, onu geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de!
  74. Allah’ın sınırsız gücünü yeterince kavrayabilmiş değiller. Allah’ın sınırsız kuvveti, üstün gücü vardır.
  75. Allah meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Allah her şeyi işitir, görür.
  76. Onların önlerindekini de bilir, arkalarındakini de. Bütün işler Allah’a döndürülür!
  77. Ey inananlar! Kurtuluşa ermek, umduklarınıza erişmek için, rükû edin, secde edin! Rabbinize kulluk edin! İyilik yapın!
  78. Allah için hak gözeterek cihad edin! O, sizi seçti, din konusunda size güçlük çıkarmadı. Babanız İbrahim’in yolunda yürüyün! Peygamber size tanık olsun, siz de insanlara tanık olasınız diye size Müslüman adını Allah verdi. Haydin, namaz kılın, zekât verin! Gerçek koruyucunuz olan Allah’a sarılın! O ne güzel koruyucu, o ne güzel bir yardımcı!