Kamer

KAMER SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Kur’an dilinde, gökte parlayan aya kamer, zaman dilimi olan aya şehr denir. Surenin başında ayın yarılışından söz edilmiştir. Bu, Hazreti Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın en büyük mucizelerinden biridir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. O zaman yaklaştı, ay yarıldı.
  2. Onlar, bir mucize gördükleri zaman yüz çevirir, “Eskiden beri süregelen bir büyü” derler.
  3. Gerçeği yalanladılar da heveslerine uydular. Oysa her iş hakkında verilmiş bir karar vardır.
  4. Onlara, ‘yanlış tutumlarından’ caydıracak nice önemli haberler geldi.
  5. Bunların hepsinde de nice hikmetler ‘öğütler, manalar’ vardı. Fakat uyarılar onlara fayda vermiyor!
  6. Öyleyse, çağıran görülmemiş bir şeye çağırdığı gün sen de onlardan yüz çevir!
  7. Gözlerinde korku, yayılmış çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.
  8. İnkâr edenler kendilerini çağıran sese koşarlar, “Bu, pek zorlu bir gün!” derler.
  9. Onlardan önce Nuh halkı da yalanlamıştı. Kulumuza deli dediler, yalanladılar, engellemeye çalıştılar.
  10. O da, “Ben yenildim! Bana yardım et!” diye Rabbine yalvardı.
  11. Biz de, sular boşanacak biçimde gök kapılarını açtık ‘şiddetli yağmurlar yağdı’.
  12. Yerden de kaynaklar hâlinde sular fışkırttık. Sular bir emir üzerine belli bir yazgıya göre birleştiler.
  13. Onu levhalı, kenetli olan şeye ‘gemiye’ bindirdik.
  14. Değeri bilinmeyene bir ödüldü. Bizim gözetimimiz altında yüzüyordu.
  15. Onu bir ayet ‘bir ibret’ olarak bıraktık. Nerde düşünüp de ibret alan!
  16. Nasılmış azabım ve uyarılarım!
  17. Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!
  18. Âd halkı da ‘peygamberlerini’ yalanlamıştı. Nasılmış azabım ve uyarılarım!
  19. ‘Kendileri açısından’ uğursuz bir günde üzerlerine sürekli bir fırtına saldık.
  20. İnsanları kökünden sökülen hurma kütükleri gibi deviriyordu.
  21. Nasılmış azabım ve uyarılarım!
  22. Andolsun, Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!
  23. Semud halkı da uyarıları yalanladı.
  24. “Bizden ‘bizim gibi ölümlü’ bir insana mı uyacağız!” dediler, “O zaman biz sapkınlık ve çılgınlık içinde kalırız.
  25. “O bilgi aramızdan ona mı verilmiş! Hayır! Şımarık bir yalancı o!”
  26. Yakında bilecekler, kimmiş şımarık yalancı!
  27. Sınamak üzere dişi deveyi gönderen de bizdik. Gözlemle onları da sabırlı ol sen.
  28. “Haber ver onlara, su hakkı paylaştırıldı, sırası gelen hazır olmalı” diye Salih’e emir verdik.
  29. Bir arkadaşlarını çağırdılar. Adam, kesici bir alet alıp geldi, deveyi kesti.
  30. Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!
  31. Üzerlerine bir çığlık saldık. Saman gibi savruldular!
  32. Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!
  33. Lût halkı da uyarıları yalanladı.
  34. Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgâr gönderdik, hepsini yerle bir ettik. Lût’un inanmış yakınlarını sabah vakti kurtardık.
  35. Katımızdan bir rahmet olarak! Şükredene işte böyle ödül veririz!
  36. Oysa, onları şiddetli azabımızla uyarmıştı, ama onlar bu uyarıları kuşkuyla karşılayarak yalanladılar.
  37. ‘Saldırgan birer eşcinsel olan bu adamlar’ onun konuklarından faydalanmak istediler. Biz de gözlerini silme kör ettik. Tadın şimdi azabımı ve tehditlerimi!
  38. Önü alınması mümkün olmayan sürekli bir azap onları sabah erkenden yakaladı.
  39. Uyarılarımı dinlememeniz sebebiyle başınıza gelen azabımı tadın bakalım şimdi!
  40. Kur’an’ı insanlar düşünebilsinler diye kolaylaştırdık. Fakat nerde düşünen!
  41. Firavun taraftarlarına da uyarıcılar geldi.
  42. Bütün ayetlerimizi ‘bizi tanıtan alâmetleri, mucizeleri’ yalanladılar. Biz de onları üstün gücü olan ve gücünü istediği gibi kullanabilen birine yakışır biçimde kıskıvrak yakaladık.
  43. Sizin inkârcılarınız onlardan daha mı hayırlı! Yoksa kitaplarda sizin için özel bir izin mi var!
  44. Yoksa, “Biz dayanışmacı bir topluluğuz” mu diyorlar!
  45. O topluluk yakında darmadağın olacak, yüz geri edip gidecekler!
  46. Evet, onlara asıl sözü verilen şey, kıyamettir. O kıyamet daha beter, daha acılıdır!
  47. Günaha dalan suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.
  48. O gün yüz üstü ateşe sürüldüklerinde, “Tadın bakalım cehennemin acısını!” denilir.
  49. Biz her şeyi bir kadere göre yarattık.
  50. Bizim buyruğumuz bir tek sözden ibarettir, tıpkı bir göz kırpışı gibi.
  51. Unutmayın, daha önce sizin benzerlerinizi de yerle bir etmiştik. Yok mu içinizde ibret alacak kimse!
  52. Yaptıkları her şey kitaplarda kayıtlıdır.
  53. Küçük, büyük her şey satıra döküldü.
  54. İçtenlikle inanarak günahlardan sakınanlar cennetlerde, ırmak kıyılarındadırlar.
  55. Sınırsız gücüyle hüküm verenin huzurunda, doğrulara özgü bir konumdadırlar.