Meryem

MERYEM SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Meryem, Süryani dilinde “hizmetkâr” manasına gelir. Hazreti İsa aleyhisselâmın annesinin adıdır. Bir mucize eseri olarak, Allah’ın takdiriyle, İsa aleyhisselâmı babasız dünyaya getirmiş, bu yüzden iftiralara uğramış iffetli bir hanımdır. Kur’an onu temize çıkarmış, üstün konumunu bütün insanlara göstermiştir.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Káf, hâ, ya, ayın, sad.
  2. Rabbinin, Zekeriyya kuluna olan merhametini anmasıdır.
  3. Bir zamanlar o, kalbinin derinliklerinden ‘gelen bir duyguyla’ Rabbine seslenmişti ‘yalvarmıştı’.
  4. “Rabbim!” demişti, “Kemiklerim inceldi, saçlarım bembeyaz oldu. Sana yalvarıp yakarmalarımdan sonra hiçbir zaman yoksun bırakılmadım, Rabbim!
  5. “Ben öldükten sonra arkamda kalacak yakınlarım hakkında kaygılıyım. Karım da kısır. Benden sonra benim yerimi alacak bir yardımcı ver.
  6. “Hem benim, hem de Yakub soyunun mirasını devralsın. Rabbim! Onu rızana erdir!”
  7. Allah, “Ey Zekeriyya!” dedi, “Sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce bu adla anılan hiç kimse olmadı.”
  8. Zekeriyya, “Rabbim!” dedi, “Ben nasıl oğul sahibi olabilirim! Karım kısır, ben de iyice yaşlandım.”
  9. Allah, “Rabbin böyle buyurdu. Bu benim için kolay bir iştir. Nitekim, daha önce seni de yoktan yaratmıştım” diye buyurdu.
  10. Zekeriyya, “Rabbim, bana bir alâmet ver” dedi. Allah, “Alâmetin, birbirini izleyen üç gün üç gece boyunca insanlara söz söyleyememendir” dedi.
  11. Derken, tapınaktan ayrılıp halkının yanına vardı, “Sabah akşam Allah’ı anın!” diye onlara işaret verdi.
  12. Yahya henüz çocukken ona hikmet verdik. “Ey Yahya! Kitabı kuvvetle tut!” dedik.
  13. Ona duyarlı bir gönül, bir temizlik verdik. Kötülüklerden uzak durmakta ileriydi.
  14. Ana babasına iyi davranırdı. Bir zorba olmadı, başkaldırmadı.
  15. Hem doğduğu gün, hem öldüğü gün, hem de diriltilip kaldırılacağı gün ona selâm olsun!
  16. Kitapta Meryem’i de an. Hani o, ailesinden ayrılmış, doğuda bir yere çekilmişti.
  17. İnsanlarla arasına bir perde gerdi. Ona bir meleğimizi gönderdik. Kendisine bir insan biçiminde göründü.
  18. Meryem, “Senden Rahmana sığınırım, kötülüklerden sakınan biriysen bana yaklaşma!” dedi.
  19. Melek, “Ben, Rabbinin elçisiyim. O sana tertemiz bir oğul verecek” dedi.
  20. Meryem, “Benim nasıl oğlum olabilir! Bana bir insan dokunmadı. İffetsiz biri de değilim!” dedi.
  21. Melek, “Öyledir! Rabbin şöyle buyurdu: Bu, benim için kolay bir iştir. Onu insanlar için bir mucize, katımızdan bir rahmet yapacağız. Bu işin kararı önceden verilmiştir” dedi.
  22. Meryem, ona hamile kaldı. Onunla insanlardan uzak bir yere çekildi.
  23. Derken, doğum sancısı onu bir hurma dalının yanına sürükledi. “Ah ne olurdu, bundan önce öleydim de unutulup gideydim!” dedi.
  24. Ağacın altından bir ses geldi: “Tasalanma! Rabbin senin alt yanında bir dere oluşturdu.
  25. “Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurma dökülsün.
  26. “Sonra da ye, iç, gözün aydın olsun! Bu arada insanlardan birini görürsen, Rahmana oruç adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım, de.
  27. Onu ‘doğurduktan sonra’ yüklenip halkının yanına getirdi. “Ey Meryem! Cidden tuhaf bir şeyle geldin!” dediler.
  28. “Ey Harunun kız kardeşi! Ne baban kötü bir adamdı, ne de annen iffetsizdi!”
  29. Meryem ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz!” dediler.
  30. ‘Bebek İsa’ “Ben Allah’ın kuluyum” dedi, “O bana kitap verdi. Beni peygamber yaptı.
  31. “Her nerede olursam olayım beni kutlu kıldı. Yaşadığım sürece namaz kılmamı, zekât vermemi emretti.
  32. “Anneme iyi davranmamı buyurdu. Beni iyi niteliklerden yoksun bir zorba yapmadı.
  33. “Doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak kaldırılacağım gün bana selâm olsun!”
  34. İşte, aykırı düşünceler ileri sürerek tartıştıkları Meryem oğlu İsa meselesinin aslı budur!
  35. Allah’ın çocuk edinmesi söz konusu olamaz! O, bütün kusurlardan ıraktır! Allah bir işin olmasını istedi mi, ona sadece “Ol!” der, o da hemen oluverir.
  36. Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Ona kulluk edin! Doğru olan yol budur!
  37. Onun ardı sıra, ayrı görüşleri savunan gruplar, kendi aralarında ihtilafa düştüler. Vay hâllerine o büyük günü ‘yargı gününü’ görecek inkârcıların!
  38. Bize gelecekleri gün, neler görüp de neler işitecekler! O zalimler şimdi apaçık bir sapıklık içindeler!
  39. Evet, onlar inanmıyor, umursamaz bir tavır sergiliyorlar. Pişman olacakları günü ‘yargı gününü’ hatırlatarak onları uyar. O gün her iş sonuçlandırılacaktır!
  40. Şüphesiz, hem yeryüzü, hem de üzerindekiler bize kalacak. Kendileri de mutlaka ‘diriltilip’ bize döndürülecekler!
  41. Kitapta İbrahim’i de an. O, özü sözüne, hâli diline uygun bir peygamberdi.
  42. Bir vakitler babasına dedi: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen, sana hiçbir faydası olmayan şeylere niye tapıyorsun!
  43. “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Beni izle de seni doğru yola ileteyim.
  44. “Babacığım! Şeytana kulluk etme. Çünkü şeytan, Rahmana ‘sınırsız merhamet sahibine’ başkaldırdı.
  45. “Babacığım! Rahmanın katından sana bir azap dokunur da şeytana arkadaş olursun ‘onunla birlikte cehenneme girersin’ diye korkuyorum.”
  46. ‘Babası ona kızarak’ “Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan hoşlanmıyor musun! Buna bir son vermezsen seni taşlarım! Haydi, uzun süre benden uzak dur!” dedi.
  47. İbrahim, “Selâm sana!” dedi, “Rabbimden senin bağışlanmanı dileyeceğim. O, bana karşı her zaman lütfedici olmuştur.
  48. “Sizden de, Allah’tan başka yalvardıklarınızdan da ayrılır giderim. Sadece Rabbime yalvarırım. Umarım, Rabbime yalvarmakla bir bahtı kara olmam.”
  49. Onlardan da, onların Allah’tan başka taptıklarından da ayrılıp gitti. Ona, ‘oğlu’ İshak’ı, ardından ‘torunu’ Yakub’u lütfettik. Her ikisini de peygamber yaptık.
  50. Merhametimizin bir sonucu olarak onlara güzel nimetler verdik. Onlar için yüce bir doğruluk dili oluşturduk.
  51. Kitapta Musa’yı da an. Çünkü o, halis ‘samimi’ bir insandı. Tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
  52. Ona, Tûr dağının sağ yamacından seslendik. Özel bir konuşma için yaklaştırdık.
  53. Merhametimiz sebebiyle, kardeşi Harun’u peygamber yapıp ona yardımcı verdik.
  54. Kitapta İsmail’i de an. O, sözünü tutan biriydi. Tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi.
  55. Yakınlarına, namaz kılmalarını, zekât vermelerini buyururdu. Rabbi, ondan razı olmuştu.
  56. Kitapta İdris peygamberi de an. O, sözü özüne, hâli diline uygun bir peygamberdi.
  57. Onu yüksek bir mekâna kaldırdık!
  58. Bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden. Âdem soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsmail soyundan ve doğru yola eriştirdiğimiz ve seçtiklerimizdendirler. Rahmanın ayetleri kendilerine okununca, ağlayarak secdeye kapanırlardı.
  59. Sonra, arkalarından namaz kılmayan, şehvetlerinin peşinden koşan bir nesil geldi, onların yerlerini aldı. Bunlar yakında gayyayı boylayacaklar!
  60. Tevbe edenler, inanıp güzel işler yapanlar bunun dışındadırlar. Onlar, en ufak bir haksızlığa uğratılmaksızın cennete girecekler.
  61. Sonsuz esenlik yurdu cennetlere! Rahman, onu kullarına yüz yüze olmaksızın söz vermiştir. Onun sözü kesinlikle gerçekleşecektir!
  62. Orada boş söz işitmezler. Esenlik dilemek için söylenen sözleri işitirler. Kendilerine sabah akşam rızklar verilecek.
  63. İçtenlikle inanarak günahlardan sakınanların miras olarak alacakları cennet budur!
  64. ‘Melekler’ “Biz, sadece Rabbinin emriyle ineriz. Önümüzde, ardımızda, ikisi arasında ne varsa hepsi onundur. Rabbin seni asla unutmamıştır!
  65. “Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi. Yalnız ona kulluk et! Kullukta sabırlı ol! Ona adaş olacak birini bilir misin!” dediler.
  66. İnsan der: “Ben öldükten sonra yeniden diriltilip kabrimden çıkartılacak mıyım!”
  67. İnsan hiç düşünmez mi! Biz, kendisini yoktan yarattık!
  68. Rabbine andolsun! Biz onları şeytanlarıyla birlikte toplarız! Cehennemin etrafına diz üstü dizeriz!
  69. Sonra, her topluluktan Rahmana başkaldırmakta en ileri olanları ayırırız.
  70. Cehenneme girmeyi hak edenleri en iyi biz biliriz!
  71. Sizden ona ‘cehennemi gözlemleyebilecek bir yere’ uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin katında yapılmasına kesin karar verilen bir uygulamadır.
  72. Sonra da, içtenlikle inanarak günahlardan sakınanları kurtarır, zalimleri diz üstü bırakırız!
  73. İnkâr edenler, ayetlerimiz kendilerine açık seçik okundu mu, inananlara, “Şu iki topluluktan hangisinin konumu daha iyi, meclisi daha güzel!” dediler.
  74. Oysa biz, onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlar, zenginlik ve görünüm bakımından bunlardan daha güzeldiler.
  75. “Rahman, sapkınlıkta olanların süresini ne kadar uzatsa da, sonunda tehdit edildikleri azabı ya da kıyameti gördükleri zaman, kimin konumunun daha kötü, kimin gücünün daha zayıf olduğunu bilecekler!” de.
  76. Allah, doğru yolda olanların inancını pekiştirir. Rabbinin katında, kalıcı olan güzel işler, sevabı bakımından da, sonucu bakımından da daha hayırlıdır.
  77. Hem ayetlerimizi inkâr edip hem de, “Bana mallar ve çocuklar verilecek” diyeni gördün mü ‘düşündün mü’!
  78. Gizli olanı mı bildi, yoksa Rahman katından bir söz mü aldı!
  79. Asla! Onun dediklerini yazacağız, azabının süresini daha da uzatacağız!
  80. Söylediklerine biz varis olacağız. Kendisi bize yapayalnız gelecek.
  81. Kendilerine izzet ‘güç, onur’ kazandırsın diye Allah’tan başka ilahlar edindiler.
  82. Asla! ‘Yapay tanrıları’ onların kulluklarını tanımayacak, ‘yardım etmek bir yana’ karşılarında yer alacaklar.
  83. Bilmez misin, inkârcıların üzerine şeytanlar saldık. Onları sürekli günaha kışkırtıyorlar.
  84. Onların hemen silinip gitmelerini isteme. Biz onlar için gün saymaktayız!
  85. Kötülüklerden sakınanları Rahmanın huzurunda onurlu konuklar olarak toplarız.
  86. O gün ‘bu dünyada günaha batmış’ suçluları da bir susuz ‘sürü’ gibi cehenneme süreriz!
  87. Rahmanın katında bir söz alandan başka hiç kimsenin şefaat yetkisi olamaz.
  88. Kimileri, “Rahman çocuk edindi” dediler.
  89. Andolsun, ortaya pek çirkin bir laf attınız!
  90. Neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar çökecek!
  91. Rahmana çocuk yakıştırma meselesi yüzünden!
  92. Rahmana çocuk edinmek asla yakışmaz!
  93. Göklerde ve yerdeki herkes Rahmanın huzuruna kul olarak gelecektir.
  94. O, onların tümünü kuşatmış, sayılarını belirlemiştir.
  95. Kıyamet günü hepsi onun huzuruna tek başlarına gelirler.
  96. Rahman, inanıp da güzel işler yapanlar için gönüllerde bir sevgi yaratacaktır.
  97. Sakınanları müjdelemen, direnenleri uyarman için, onu senin dilinle kolaylaştırdık.
  98. Onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Şimdi onlardan birinin olsun varlığını hissedebiliyor ya da seslerini işitebiliyor musun?