Nahl

NAHL SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Nahl, “balarısı” demektir. Kur’an’ın bakış açısına göre, kâinat bir kitaptır. Duyu alanımıza giren her varlık o büyük kitabın bir ayetidir. İnsan, Rabbinin kelam sıfatından gelen Kur’an’ı okuduğu gibi, kudret sıfatının bir aynası olan kâinat kitabını da okumakla yükümlüdür. Kur’an, bize bu büyük kitabın dilini öğretmekte, anlamını bildirmektedir. Keza, kâinat da Kur’an’ı tefsir eder, içindeki hakikatlere tanık olur. Harika bir yaratılışı olan balarısı, kâinat kitabının ayetlerinden biridir. Keza, sığır, örümcek, karınca, yıldız, ay, güneş, gece, insan, kadın ve daha birçok varlıklar surelere isim olmuştur. Allah, bunların adını surelere isim yapmakla, insanı incelemeye, araştırmaya, düşünmeye davet etmektedir. Bilimle din arasında bir zıtlık olduğu kuruntusuna kapılan kimselerin sağır kulakları çınlasın!’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Allah’ın emri gelecektir, onun için acele etmeyin. Allah, onların edindikleri yapay tanrılardan ıraktır, yücedir.
  2. O, kullarından kimi dilerse ona, emrini iletmek üzere vahiy taşıyan melekler indirir. “İnsanları uyarın! Benden başka ilah yoktur! Yalnız benden sakının!” der.
  3. Gökleri ve yeri hak üzere yaratmıştır. Allah, onların ‘hayal ürünü’ yapay tanrılarından pek yücedir!
  4. İnsanı bir nutfeden ‘aşılı yumurtadan’ yarattı. Bir de bakarsın o açık bir hasım kesilmiş!
  5. Evcil hayvanları da yarattı, onlardan faydalanıyor, sizi ısıtacak giysiler, besleyecek gıdalar elde ediyorsunuz.
  6. Akşamleyin getirip sabahleyin ‘otlaklara’ salarken, onlarda sizin için bir güzellik var ‘bakınca keyif alırsınız’.
  7. Yarı canınızı harcamadan ulaşamayacağınız ‘büyük sıkıntılara girmeden gidemeyeceğiniz’ yerlere yüklerinizi taşırlar. Rabbiniz gerçekten şefkatlidir, merhametlidir.
  8. Atları, katırları ve merkepleri de, hem binmeniz için, hem de bir süs olarak o yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nicelerini de yaratacak.
  9. Yolun doğrusunu gösterme hakkı Allah’ındır. Bununla beraber, ondan sapan da vardır. Dileseydi, hepinizi doğru yola eriştirirdi.
  10. Sizin için gökten su indiren odur. Siz ondan içersiniz. Hayvanlarınızı otlatmanız için gereken bitkiler onunla yetişir.
  11. Allah, size onunla ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda bir ayet ‘bir ibret dersi’ vardır.
  12. Geceyle gündüzü, güneşle ayı sizin emrinize vermiştir. Yıldızlar da onun emri altındadır. Aklını kullanan kimseler için elbet bunda ayetler ‘ibretler, dersler’ vardır.
  13. Hem, yeryüzünde, rengârenk varlıkları da sizin için yaratmıştır. İbret alacak kimseler için elbet bunda bir ayet ‘bir ibret dersi, alamet’ vardır.
  14. Hem, yemek için taze et, takınmak için süs maddeleri çıkarasınız diye denizi, denizin üstünde suları yararak ilerlediğini gördüğünüz gemileri, onun bol nimetinden payınızı arayasınız, sonra da ona karşı olan şükür görevinizi yerine getiresiniz diye emrinize veren odur.
  15. Hem, sizi sarsmasın diye yeryüzüne büyük baskılar ‘dağlar, tepeler’ koydu. Yolunuzu bulasınız diye ırmaklar ve yollar var etti.
  16. Buna benzer daha nice alametler yarattı. Onlar, yıldızlarla da yollarını bulurlar.
  17. Yaratanla yaratamayan bir olur mu! Bir düşünüp de ibret almaz mısınız!
  18. Allah’ın nimetini saymak isteseniz asla sayamazsınız. Allah, gerçekten bağışlayıcıdır, merhametlidir.
  19. Allah, gizlediklerinizi de bilir, açıkladıklarınızı da.
  20. Allah’tan başka yalvardıklarınız hiçbir şey yaratamazlar. Çünkü, kendileri yaratılmışlardır.
  21. Onlar, hayatla ilgisi bulunmayan ölülerdir. Ne zaman diriltilip kaldırılacaklarından haberleri yoktur.
  22. İlahınız tek ilahtır! Fakat, ahirete inanmayanların yürekleri, büyüklük taslamaları sebebiyle, ‘bu açık gerçeği’ inkâr eder.
  23. Allah onların neyi gizlediklerini, neyi açıkladıklarını biliyor. O, büyüklük taslayanları sevmez!
  24. Onlara, “Rabbiniz size ne indirdi?” denilince, “Eskilerin masalları!” derler.
  25. Bu yüzden onlar, kıyamet günü kendi günah yüklerini yüklenmekle kalmayacak, bir ilme dayanmaksızın saptırdıkları kimselerin günah yüklerinin bir kısmını da yüklenecekler. Bak, ne kötü bir yük yükleniyorlar!
  26. Onlardan önce gelip geçen topluluklar da düzenler kurdular. Allah onların kurdukları yapıların ‘kurumların, düzenlerin’ temellerini çökertince, tavanları tepelerine yıkıldı. Azap, farkına varamadıkları bir yönden ansızın geldi.
  27. Allah kıyamet günü onları alçaltacak. “Hani nerdeler, benim yanım sıra tanrı edinip de bu yüzden ayrılıklara düştüğünüz yapay tanrılarınız!” diyecek. Kendilerine ilim verilenler ‘ilahi kaynaklardan bilgi edinenler’ de, “Alçaltıcı ve tiksindirici ne varsa bugün hepsi kâfirler içindir!” diyecekler.
  28. Melekler, nefislerine zulmeden ‘kendi kendilerine yazık eden’ kimselerin canlarını alırlarken, onlar, “Biz ‘yaptıklarımızı’ kötülük ‘olsun diye’ yapmıyorduk” diyerek teslim olacaklar. ‘Onlara’ “Hayır!” denilecek, “Allah sizin yaptıklarınızın hepsini biliyor ‘kimseyi kandıramazsınız’!
  29. “Haydi, hemen girin bakalım cehennemin kapılarından! İçinde temelli kalacaksınız!” Ne kötüdür büyüklük taslayanların yurdu!
  30. Kötülüklerden sakınanlara, “Rabbiniz ne indirdi?” denilince, “İyilik!” derler. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Ne güzeldir içtenlikle inanarak günahlardan sakınanların yurdu!
  31. Altında ırmaklar akan sonsuz esenlik yurdu cennetlere girerler. Orada ne dilerlerse kendilerine verilir. Allah, içtenlikle inanarak günahlardan sakınanları işte böyle ödüllendirir!
  32. Melekler onların canlarını ‘hiç incitmeden’ güzellikle alırlar. “Selâm size! Yaptıklarınıza karşılık girin cennete!” derler.
  33. Onlar ‘hakikati inkâr edenler’ kendilerinden öncekilerin yaptıkları gibi, ya meleklerin ya da Rabbinin emrinin ‘kıyametin kopuşunu başlatacak buyruğunun’ gelmesini mi bekliyorlar! Allah onlara haksızlık etmedi, onlar kendi kendilerine kıydılar!
  34. Böylece, işledikleri kötülükler ‘bir yankı gibi gelip’ başlarına çarpıverdi. Alay edip durdukları şey ‘azap’ onları kuşattı.
  35. Allah’ın yanı sıra başka tanrılar edinenler, “Allah dileseydi biz de, atalarımız da ondan başka bir şeye tapmazdık. Onun emri olmaksızın hiçbir şeyi yasaklamazdık” dediler. Bunlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Peygamberin görevi, elindeki gerçeği açıkça bildirmekten başka nedir ki!
  36. Andolsun! Her topluma, “Allah’a kulluk edin! Sizi Allah yolundan alıkoyan yapay tanrılardan uzak durun!” diyen bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklıkta bırakılmayı hak etti. Şimdi yeryüzünü dolaşın da ‘hakikati’ yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün!
  37. Onların yola gelmelerini tutkuyla istesen bile, Allah ‘hak etmeleri sebebiyle’ sapıklıkta bıraktıklarını asla doğru yola eriştirmez! Onlar, kendileri için yardımcı da bulamayacaklardır.
  38. “Allah ölen kimseyi diriltip kaldırmaz” diyerek, Allah’ın adını anarak yeminler ettiler. Hayır! Allah’ın onlara hak vaadidir, ama insanların çoğu bunu bilmezler.
  39. Tartıştıkları konuyu anlatsın da inkârcılar kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler diye onları diriltecek.
  40. Bir şeyin olmasını istersek, ona sadece, “Ol!” deriz. O hemen oluverir.
  41. Zulmedildikten sonra hicret edenleri dünyada güzel bir yere yerleştiririz. Fakat ahirette kendilerini bekleyen ödül daha da büyüktür. Keşke bilseler!
  42. Onlar sabreden, sadece Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.
  43. Senden önce de, kendilerine ilahi gerçekleri bildirdiğimiz bir takım adamlardan başkasını peygamber göndermedik. Bilmiyorsanız zikir ehline ‘Kur’an âlimlerine’ sorun.
  44. Daha önceki peygamberleri de kitaplarla ve apaçık delillerle göndermişizdir. Kendileri için indirileni insanlara açıklayasın diye sana da bu uyarıcı, hatırlatıcı, öğüt verici kitabı indirdik. Belki düşünürler!
  45. Kötü düzenler kuranlar, Allah’ın kendilerini yere batırmasından ya da azabın kendilerine farkına varmadıkları bir taraftan apansız gelmesinden yana güvende midirler!
  46. Ya da azabın kendilerini gezip dolaşırlarken yakalamasından güvende midirler! Buna asla engel olamazlar ki!
  47. Ya da zamanla eksiltip çürüterek yakalamasından güvende midirler! Şüphesiz, Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.
  48. Allah’ın yarattığı eserleri görmüyorlar mı ‘düşünmüyorlar mı’! Gölgeleri bile boyun eğerek, sağa sola dönerek Allah’a secde ediyorlar.
  49. Göklerde ve yerde bulunan bütün hayat sahipleri, melekler büyüklük taslamaksızın Allah’a secde ediyorlar.
  50. Üzerlerinde ‘egemen’ olan Rablerinden korkarak kendilerine emredilen işleri yaparlar.
  51. Allah, “İki ilah edinmeyin! Allah bir tanedir! Yalnız benden sakının!” buyurdu.
  52. Hem, göklerde ve yerde ne varsa onundur! Sadece ona kulluk edilir! Yoksa siz Allah’tan başkasından mı sakınıyorsunuz!
  53. Elinize verilen bütün nimetler Allah’tandır. Nitekim size bir sıkıntı dokundu mu hemen ona yalvarırsınız.
  54. Sonra sıkıntınızı açınca, bir kısmınız Rablerinin yanı sıra yapay tanrılar edinirler.
  55. Kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük ederler. Şimdilik keyif sürün bakalım, ileride gerçeği bileceksiniz!
  56. Kendilerine rızk olmak üzere verdiklerimizden, onların ne olduğunu bilmeyenlere bir pay ayırırlar. Allah’a andolsun, bu tür uydurmaları yüzünden kesinlikle sorguya çekilecekler!
  57. Bütün kusurlardan uzak olan Allah’a küçümsedikleri kız çocuklarını, kendilerine de arzu ettiklerini erkek çocuklarını yakıştırdılar.
  58. Onlardan birine, bir kız çocuğun oldu diye müjde verildi mi kızar, yüzü öfkeden kapkara olur.
  59. Kendisine iletilen kötü müjde sebebiyle halkından gizlenmeye çalışır. Onu utana sıkıla tutsa mı, yoksa toprağa mı gömse! Dikkat edin, ne kötü hükmediyorlar!
  60. Kötülük simgesi nitelikler ölümden sonraki hayata inanmayanlara, en yüce niteliklerse Allah’a yakışır. Çünkü o, üstün gücü olandır, her işini nice gayeler gözeterek hikmetle yapar.
  61. Allah, insanları zulümleri yüzünden ‘hemen’ yakalayacak olsaydı yeryüzünde bir tek canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir zamana kadar erteler. Süreleri doldu mu, onu ne bir saat geri bırakabilirler, ne de öne alabilirler.
  62. Kendilerinin tiksindikleri şeyleri Allah’a yakıştırırlar! Dilleri yalan söyler. Güya en güzel son onlarınmış! Oysa, onlar için ‘sadece’ ateş vardır. Hem de oraya ‘cehenneme’ en önde giderler!
  63. Allah şahit, biz senden önceki topluluklara da peygamberler göndermiştik. Şeytan, ‘Allah yolundan alıkoymak için’ onların yaptıklarını ‘işledikleri suçları, günahları’ kendilerine güzel gösterdi. Bugün de onların en yakın arkadaşı yine şeytandır. Onları canlar yakan bir azap bekliyor!
  64. Bu Kitabı sana, üzerinde tartıştıkları konuları onlara açıklaman için, inanan kimselere de bir rehber, bir rahmet olsun diye indirdik.
  65. Allah gökten su indirir, yeryüzünü ölümünden sonra onunla diriltir. Bunda dinlemeye yatkın kimseler için bir ayet ‘bir ibret dersi’ vardır.
  66. Sizin için ‘sağmal’ hayvanlarda da ibretler vardır. Size, onların karınlarındaki fışkıyla kan arasından çıkan, içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz.
  67. Hurma ağaçlarının, asmaların meyvelerinden hem içki, hem de temiz bir rızk elde edersiniz. Aklını kullanan kimseler için elbet bunda ayet ‘ibret dersi’ vardır.
  68. Rabbin bal arısına vahyetti: “Dağlarda, ağaçlarda, çardaklarda yuvalar kur.
  69. “Sonra her türlü üründen ye. Rabbinin, senin için hazırladığı yollarında yürü.” Onların karınlarından rengarenk bir tatlı çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Düşünen kimseler için elbet bunda bir ayet ‘bir ibret’ vardır.
  70. Allah sizi yarattı, sonra öldürecek. Bazılarınız ömrün zor yıllarına kadar bırakılır, bilirken bilmez olurlar. Allah’ın sonsuz ilmi, sınırsız gücü vardır.
  71. Allah, rızk bakımından kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar, ellerinin altında bulunanların ‘kendilerine muhtaç kimselerin’ rızklarını vermezler! Oysa, rızkta hepsi eşit olmalı. Yoksa Allah’ın nimetini bile bile inkâr mı ediyorlar!
  72. Allah sizin için kendi türünüzden eşler yarattı. Eşlerinizden de oğullar ve torunlar var etti. Tertemiz şeylerden size rızk veriyor. Asılsız şeylere inanıyorlar da Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar!
  73. Allah’ı bırakıyor da göklerden ve yerden kendilerine verecek bir rızka sahip olmayan, buna gücü de yetmeyen şeylere tapıyorlar!
  74. Allah ile başkaları arasında benzerlikler kurmaya kalkışmayın! Allah biliyor, ama siz bilmiyorsunuz.
  75. Allah bir misal veriyor: Bir kul var, birinin kölesi, hiçbir şeye gücü yetmiyor. Öbürü özgür bir insan. Ona tarafımızdan güzel bir rızk verilmiş. O da, kendisine verilenden hem gizlice, hem de açıkça ‘hayır amacıyla’ harcıyor. Bu iki insan bir tutulabilir mi! Bütün övgüler Allah içindir! Fakat çoğu kimseler bunu bilmezler!
  76. Allah, iki adamı da misal verdi: Birincisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez. Efendisine bir yüktür. Efendi onu ne yana gönderse hayrı yok. Şimdi bu adam, kendisi doğru yolda olan, başkalarına da adaleti ‘âdil ve dengeli davranmayı’ tavsiye eden kimseyle bir olur mu!
  77. Göklerin ve yerin gaybını sadece Allah bilir. Kıyamet hadisesi bir göz kırpışı kadar ya da daha kısa bir sürede gerçekleşir. Allah’ın gücü her şeye yeter!
  78. Sizi annelerinizin karnından Allah çıkardı. Hiçbir şey bilmez bir hâldeydiniz. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, gönüller verdi.
  79. Kâinattaki ilahi yasalara uyarak gök boşluğunda uçan kuşlara hiç bakmıyorlar mı ‘düşünmüyorlar mı’! Onları Allah’tan başka kimse ‘gökte’ tutamaz! İnanca yatkın kimseler için elbet bunda ayetler ‘gerçeğe götüren işaretler’ vardır.
  80. Allah size oturup dinlenesiniz diye ‘malzemesini var ederek, yapı kurmayı öğreterek’ evler yarattı. Bunun yanı sıra, hayvanların derilerinden de, gerek bir yerden bir yere giderken, gerekse konaklarken size hafif gelen ‘kolay taşınır, portatif’ evler yaptı. Yünlerinden, tüylerinden, kıllarından bir süre kullanasınız diye giyimlikler, geçimlikler var etti.
  81. Allah, size yaratıklarından gölgelikler yaptı. Dağlarda sığınacağınız barınaklar var etti. Size, sıcaktan koruyacak elbiseler, çarpışma anında koruyacak savaş giysileri verdi. Ona teslim olasınız diye, size olan nimetini tam yapıyor.
  82. ‘Bu gerçeklere inanmaz da’ yüz çevirirlerse, sana düşen açıkça bildirmekten ibarettir.
  83. Allah’ın nimetini biliyor, ama inkâr ediyorlar. Çoğu nankör bunların!
  84. Ölümden sonraki yargılama sürecinde her topluluktan bir tanık getiririz. İnkârcılara mazeret ileri sürmeleri için izin verilmez. Özür dilemeleri de istenmez.
  85. İnkâr edenler, azapla yüz yüze gelirler. Artık onlar için ne hafifletme vardır, ne de erteleme!
  86. Allah’ın yanı sıra başka tanrılar edinenler, ‘ahirette’ onları görünce, “Rabbimiz, işte şunlar yapay tanrılarımız! Seni bırakır da onlara yalvarırdık” derler. Tanrı diye tapınılanlar da onlara, “Siz yalancısınız!” diyerek laf atar, yalanlarını yüzlerine çarparlar.
  87. Ölümden sonra diriliş gününde hepsi müslüman olur. Uydurdukları şeyler, onları yüz üstü bırakır gider.
  88. Hem kendileri inkâr edip, hem de ‘başkalarını’ Allah yolundan çevirenlere, bozguncu olmalarından ötürü, azap üstüne azap veririz.
  89. Ölümden sonra diriliş günü, her topluluk için aralarından bir tanık çıkarırız. Seni de bunların üzerine tanık yaparız. Sana, her şeyi açıklayan, teslim olanlar için bir doğru yol rehberi, bir rahmet, bir müjde olan bu Kitabı indirdik.
  90. Allah size, hak sahibine hakkını vermeyi, iyilik etmeyi, yakınlara karşı cömert davranmayı emrediyor. Utanç verici çirkin işleri, hem dine hem de insan yapısına aykırı olanı, ilahi sınırları aşmayı yasak ediyor. Belki aklınızda tutar da uygularsınız diye size öğüt veriyor.
  91. Sözleşme yaptınız mı Allah’ın ahdini yerine getirin! Allah’ı tanık ederek pekiştirdiğiniz yeminlerinizi bozmayın! Unutmayın, Allah yaptıklarınızı tastamam biliyor!
  92. Bir topluluk öbür topluluktan daha verimlidir ‘daha güçlüdür, daha faydalıdır’ diye, yeminlerinizi aranızda bir kandırma aracı yapmayın. İpini kuvvetle büktükten sonra bozan kadın gibi olmayın! Allah bunlarla sizi sınıyor. Ölümden sonra diriliş günü gelince, üzerinde çekişip durduğunuz konuları size açıklayacak.
  93. Allah dileseydi sizi aynı inancı paylaşan bir tek topluluk yapardı. Fakat dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola eriştirir. Yapıp ettiklerinizin hepsinden sorumlu tutulup sorguya çekileceksiniz!
  94. Yeminlerinizi kandırma aracı yapmayın! Yere sağlam basan bir ayak bu yüzden kayabilir! Allah yolundan alıkoymanız yüzünden yaptıklarınızın kötü meyvelerini tadarsınız! Öbür dünyadaki büyük azap da sizi bekler!
  95. Allah ile olan sözleşmenizi azıcık bir pahaya satmayın! Eğer bilirseniz, Allah katında olan sizin için daha hayırlıdır.
  96. Sizin yanınızda olan fanidir, tükenir. Allah katında olan bakidir, ‘sonsuza dek’ kalır. Sabırlı davrananları, yaptıkları güzel işlerin en güzeliyle ödüllendiririz.
  97. Erkek ya da kadın, kim inanır da iyi işler yaparsa, ona tertemiz bir hayat yaşatırız. Onu, yaptıklarının daha güzeliyle ödüllendiririz.
  98. Kur’an okuyacağınız zaman, önce kovulmuş şeytandan Allah’a sığının.
  99. Aslında, inananlar ve Rabbine dayanıp güvenenler üzerinde şeytanın zorlayıcı bir etkisi yoktur.
  100. Şeytanın zorlayıcı etkisi, onu yakın arkadaş edinenlere, Allah’ın yanı sıra başka tanrılara tapanlaradır.
  101. Biz bir ayet yerine bir başka ayeti getirince, Allah indirdiklerini en iyi bilirken, “Sen uyduruyorsun” dediler. Hayır! Onların çoğu cahildir!
  102. “Kutsal ruh onu, inananlara sebat vermek, Müslümanlara bir doğru yol rehberi, bir müjde olmak üzere, Rabbinden hak üzere ‘yerli yerince, dengeli bir biçimde’ indirmiştir.
  103. Andolsun, “Onu kesinlikle bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. Oysa, dayandırmak istedikleri adamın dili büsbütün yabancı. Kur’an ise, apaçık bir arapçadır.
  104. Allah’ın ayetlerine inanmayanları, Allah asla doğru yola eriştirmez. Onları canlar yakan bir azap beklemektedir!
  105. ‘Kur’an’ın ilahi olmadığı yolundaki’ yalanı ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydururlar. Çünkü onlar, yalancıların ta kendileridirler!
  106. Kalbi imanla dolu olup da baskı altında kalan ‘bu yüzden güya inkâr eden’ kimse bir yana, inandıktan sonra Allah’ı inkâr edip kalbini küfre açan kimseye Allah’tan hem bir gazap, hem de büyük bir azap vardır.
  107. Bu, dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden, Allah’ın da inkârcı kimseleri doğru yola eriştirmemesinden ötürüdür.
  108. Bunlar, Allah’ın kalplerini, kulaklarını, gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte, gerçeklerden haberleri yokmuş gibi davrananlar da bunlardır!
  109. Onlar, ahirette zarara uğrayan, umduklarını bulamayanların ta kendileridir!
  110. Rabbin, kötülükle yüz yüze yaşamalarının ardından dinleri uğruna göç eden, sonra da cihad eden bu yolda nice zorluklara katlanıp dayanan kimselerle beraberdir. Rabbin, bundan sonra da günahları bağışlayan, merhamet edendir.
  111. O gün herkes kendisi hakkında tartışarak gelir. Herkese emeklerinin karşılığı tastamam ödenir. Hiç kimseye haksızlık yapılmaz.
  112. Allah size bir şehri misal veriyor: Bu şehir güvenliydi, doygundu. Rızkı her yerden bolca gelirdi. Fakat orada yaşayan insanlar, Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler. Allah da onlara, işleyip durdukları kötülüklere karşılık açlık ve korku belasını tattırdı.
  113. Onlara, kendi aralarından bir peygamber gelmişti. Fakat onu hemen yalanladılar. Haksızlık edip dururlarken, azap onları kıskıvrak yakaladı!
  114. Allah’ın size rızk olarak verdiklerinin temizinden, helalinden yiyin. Gerçekten ona kulluk ediyorsanız Allah’ın nimetlerine şükredin.
  115. O size leşi, kanı, domuz etini, Allah’tan başka biri adına kesilen hayvanların etlerini yasakladı. Zor durumda kalan kimse bunun dışındadır. Fakat aşırı gitmemeli, başkasının hakkına el uzatmamalıdır. Allah, günahları bağışlayıcıdır, merhametlidir.
  116. Dilinizin yalana yatkın olması yüzünden, “Şu helaldir, bu haramdır” demeyin! Allah’a dayandırarak yalan uydurmuş olursunuz! Allah’a dayandırarak yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler!
  117. Hakikati inkâr edenler için burada azıcık bir keyif, ardından da acılı bir azap vardır!
  118. Sana anlattıklarımızı ‘yukarıda sıraladıklarımızı’ daha önce Yahudilere de yasaklamıştık. Biz onlara haksızlık etmedik, onlar azgınlık ederek kendi kendilerine kıydılar.
  119. Rabbin, bilmezlikle kötülük yaptıktan sonra tevbe edip kendilerini düzeltenleri bağışlar. Rabbin, hakikaten bağışlayıcıdır, merhametlidir!
  120. İbrahim tek başına bir ümmetti! Batıldan sıyrılarak yalnız hakka yönelirdi. Sadece Allah’a kulluk ederdi. Yapay tanrılara tapanlardan değildi.
  121. Rabbinin nimetlerine şükreden biriydi. Rabbi de onu seçti, doğru yola eriştirdi.
  122. Ona, dünyada güzellik verdik, ahirette de iyilerin arasında yer alacaktır.
  123. Sonra da sana, “İçten bir yönelişle İbrahim’in dinine uy. O asla yapay tanrılara tapanlardan olmadı” diye bildirdik.
  124. Cumartesi günü dinlenme yasasına uymak, onun üzerinde çekişip duranlara emredilmiştir. Rabbin, tartıştıkları konu hakkında, kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir!
  125. Rabbinin yoluna hikmetle, güzel sözlerle davet et. İnanmayanlarla, kuşku duyanlarla en güzel, en inandırıcı biçimde tartış. Rabbin, kendi yolundan sapanı da, yolunda düzgünce gideni de en iyi bilendir!
  126. Birine ceza vermeniz gerekirse, size yapılanın dengi bir ceza verin. Sabrederseniz, sabredenler için böylesi daha iyidir!
  127. Sabırla karşılık ver. Senin sabrın ancak Allah iledir! Onlar yüzünden üzülme. Kurdukları düzenlerden ötürü kaygı da duyma.
  128. Allah, günahlardan sakınanlarla, güzel davrananlarla beraberdir!