Rum

RUM SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Bu surede “Rum” kelimesiyle Bizanslılar kastedilmiştir. Surenin giriş kısmında, Bizanslılarla İranlılar arasındaki savaşlarla ilgili haberler verilir. O zamanki İranlılar ateşe tapar, Bizanslılar ise İncil’e inanırlardı. Bu nedenle, İranlılar yenince Mekkeli müşrikler, Hıristiyanlar yenince Müslümanlar sevindiler.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Elif, lâm, mîm.
  2. Rum yenildi.
  3. Yeryüzünün yakın bir yerinde. Fakat bu yenilgilerinden sonra yenecekler.
  4. Hem de birkaç yıl içinde. Emir, önünde de, sonunda da Allah’ındır. O gün müminler de sevinecekler.
  5. Allah’ın yardımıyla. Allah kimi dilerse ona başarı nasip eder. O, üstün gücü olandır, merhamet edendir.
  6. Allah söz vermiştir! Allah asla sözünden dönmez! Fakat insanların çoğu bilmiyor!
  7. Onlar, dünya hayatının yalnız görünen yüzünü bilirler. Öbür dünya konusunda tam bir umursamazlık içindeler.
  8. Kendileri hakkında hiç düşünmezler mi bunlar! Allah gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak üzere ‘yerli yerince, bir amaç gözeterek’ belirli bir süre için yaratmıştır. Doğrusu, insanların çoğu Rablerine kavuşacaklarını inkâr ederler.
  9. Yeryüzünde bir dolaşıp da kendilerinden önce geçmiş kimselerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı! Oysa onlar, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Yerin altını üstüne getirmişlerdi. Onu, bunlardan daha fazla imar etmişlerdi. Onlara, ellerinde apaçık ayetler, deliller, belgeler bulunan peygamberler de gelmişti. Allah onlara haksızlık etmiyordu, ama onlar ‘gerçeğe inanmamakla’ kendilerine yazık ediyorlardı.
  10. Sonunda, Allah’ın ayetlerini yalanlayarak, alaya alarak kötülük yapanların sonları da çok kötü oldu.
  11. Allah, ilkin yaratır, ‘ölümden’ sonra bir kez daha yaratır. Sonra da hepiniz ona döndürülürsünüz.
  12. Sonunda kıyamet günü gelir, günahlara batan suçlular ümitlerini keserler.
  13. Allah’ın yanı sıra edindikleri yapay tanrıların hiçbiri onlara yardım edemez. Uydurma tanrılara tapanlar, artık onları inkâr ederler.
  14. Beklenen kıyamet günü gelir. O gün hepsi birbirinden ayrılırlar.
  15. İnanıp da güzel davranışlar sergileyenler, cennet bahçesinde neşelenirler.
  16. İnkâr edenler, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalan sayanlar, azapla yüz yüze bırakılırlar.
  17. Allah’ı tesbih edin! Akşama erişince, sabaha ererken,
  18. günün sonunda, öğleye varınca ‘namaz kılın’. Göklerde, yerde yapılan övgülerin hepsi onadır.
  19. Allah, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkarır. Yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. İşte siz de böyle diriltileceksiniz!
  20. Onun ayetlerindendir, sizi topraktan yarattı, insan oldunuz da türeyip duruyorsunuz.
  21. Onun ayetlerindendir, rahata eresiniz diye sizin için kendi türünüzden eşler yarattı. Aranıza bir sevgi, bir merhamet koydu. Düşünen kimseler için bunda ayetler vardır.
  22. Onun ayetlerindendir, gökleri ve yeri yarattı, size ayrı diller, türlü renkler verdi. Bunda, kavrayabilen kimseler için ayetler vardır.
  23. Onun ayetlerindendir, geceleyin uyur, gündüzleyin onun bol nimetinden rızkınızı ararsınız. Bunda, dinleyen kimseler için elbette ayetler vardır.
  24. Onun ayetlerindendir, size hem korku, hem ümit vermek üzere şimşek gösterir. Gökten bir su indirir, ölen yeryüzünü onunla diriltir. Bunda akıl erdiren kimseler için ayetler vardır.
  25. Onun ayetlerindendir, gök ve yer onun emriyle durur. Sonra, o sizi bir çağırışla çağırdı mı, bulunduğunuz yerden hemen çıkıverirsiniz.
  26. Göklerde ve yerde ne varsa onundur. Hepsi de onun buyruklarını yerine getirmek için hazır beklerler.
  27. O, ilkin yaratır, sonra bir kez daha yaratır. Bu ‘ikinci yaratış’ ona göre pek kolaydır. Göklerde de, yerde de en yüce nitelikler onundur! Onun üstün gücü vardır, her işini nice gayeler gözeterek hikmetle yapar.
  28. O size kendinizden bir misal veriyor: Emriniz altında olanlardan, size verdiğimiz rızklar üzerinde sizinle aynı haklara sahip olan, kendinize saygı duyar gibi kendilerine de saygı duyduğunuz ortaklarınız var mı? Aklını kullanan kimseler için, ayetleri ayrıntılı biçimde anlatıyoruz.
  29. Hayır! O zalimler körü körüne kendi heveslerine uydular. Allah’ın saptırdıklarını kim doğru yola eriştirebilir! Onlara yardımcı olacak kimse de yoktur!
  30. O hâlde sen, gerçeklere aykırı olan her şeyden arın da yüzünü dine, Allah’ın yaratmadaki temel amacına çevir. Allah, insanları buna uygun yaratmıştır. Allah’ın yaratışında değişme olmaz. Hak din budur! Fakat insanların çoğu bilmez.
  31. Hep ona dönün! Hep ondan sakının! Namazı tam kılın! Allah’ın yanı sıra başka tanrılara tapanlardan olmayın!
  32. Onlar dinlerini parçaladılar, kendileri de gruplara ayrıldılar, her grup kendi elinde olandan dolayı övünüp duruyor.
  33. İnsanlar, kendilerine bir zarar dokununca Rablerine yönelir, ona yalvarırlar. Sonra, katından bir rahmet tattırınca, içlerinden bir takımı Rablerine ortak koşarlar.
  34. Kendilerine verdiklerimize nankörlük ederler. Haydi şimdilik keyif sürün bakalım! Yakında görürsünüz!
  35. Yoksa onlara başka tanrılara tapmalarını söyleyen bir belge mi indirmişiz!
  36. Ne zaman insanlara bir rahmet tattırsak, onunla sevinirler. Fakat, yapıp ettikleri yüzünden kendilerine bir kötülük dokundu mu, hemen ümidi keserler.
  37. Görmezler mi, Allah kimine bol rızk verir, kiminin de rızkını daraltır. Bunda inanan kimseler için alınacak dersler vardır.
  38. İmdi, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa haklarını ver. Allah’ın rızasını isteyenler için hayırlısı budur. İşte onlardır murada erenler!
  39. İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz riba, Allah katında artmaz. Allah’ın rızası için verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler sevaplarını kat be kat artıranlardır!
  40. Allah sizi yarattı, sonra size rızk verdi, sonra sizi öldürür, sonunda diriltir. Allah’ın yanı sıra ilah edindiklerinizden, bunlardan birini olsun yapabilen var mı! Allah, onların ortak koştuklarından pek ırak, pek yücedir.
  41. İnsanların yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde bozulma baş gösterdi. Allah, ibret alır da belki dönerler diye, yaptıklarının bir kısmının sonuçlarını onlara tattırdı.
  42. “Yeryüzünde gezin de daha öncekilerin sonu nasıl olmuş bir görün” de. Onların çoğu, Allah’ın yanı sıra başka şeylere ilahlık yakıştıranlardı.
  43. Allah’tan, engellenmesi asla mümkün olmayan bir gün ‘kıyamet, diriliş, yargı süreci’ gelmeden önce, yüzünü gerçek dine çevir. O gün herkesin yeri belli olacak!
  44. İnkâr edenin inkârı kendi zararınadır. Faydalı işler yapanlarsa, kendileri için hazırlık yapmış olurlar.
  45. Allah, inanıp da güzel işler yapanlara, sınırsız merhametiyle nice ödüller verecek. O, inkâr edenleri asla sevmez!
  46. Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler yüzsün, bol nimetinden payınızı arayasınız, şükredesiniz diye rüzgârları müjdeci olarak göndermesi de Allah’ın ayetlerindendir.
  47. ‘Ey Muhammed!’ Senden önce de nice peygamberleri, ellerine apaçık deliller vererek, kendi toplumlarına göndermiştik. Sonra, suç işleyenlerin cezalarını verdik. Çünkü, inananlara yardım etmek bizim için bir sorumluluk olmuştu.
  48. Allah rüzgârları gönderir, onlarla bulutları yürütür. Bulutları, gökyüzünde nasıl dilerse öyle yayar, parçalara da ayırır. Bir de bakarsın, aralarından yağmur süzülüyor. Onu, kullarından dilediği kimselere eriştirir. Onların da yüzleri güler.
  49. Oysa onlar, daha önce yağmurdan yana umutlarını kesmişlerdi.
  50. Bak Allah’ın rahmet eserlerine! Öldükten sonra yeri nasıl da diriltiyor! O ölüleri de diriltir. Onun gücü her şeye yeter.
  51. Bir rüzgâr göndersek de bu yüzden ekinlerini sararmış görseler, hemen nankörlük etmeye başlarlar.
  52. Sen ölüye asla işittiremezsin. Davetini, dönüp gitmekte olan sağırlara duyuramazsın.
  53. Sapkın körleri döndürüp de doğru yola eriştiremezsin. Ayetlerimizi ancak inananlara ‘ya da inanmaya yatkın olanlara’ işittirirsin, onlar da hemen teslim olurlar.
  54. Allah sizi güçsüz olarak yaratıyor, güçsüzlüğün ardından bir kuvvet veriyor, kuvvetin ardından yine güçsüz yapıyor, sonunda ihtiyarlatıyor. Allah, her neyi dilerse yaratır. Her şeyi bilir, sınırsız gücü vardır.
  55. Günü gelince kıyamet kopar. Günaha dalan suçlular, yeryüzünde bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Önceden de tıpkı bunun gibi çevriliyorlardı.
  56. Kendilerine ilim ve iman verilenler, “Allah’ın kitabındaki dirilme gününe kadar kaldınız. İşte, dirilme günü budur! Fakat siz aldırmıyordunuz” derler.
  57. Zulmedenlerin, yargılama sürecinde mazeretler ileri sürmeleri kendilerine fayda vermez. Onlardan güzel davranışlar sergilemeleri de istenmez.
  58. Andolsun! Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik. Sen onlara bir mucize göstersen, inkâr edenler, “Siz gerçek dışı işler yapıyorsunuz!” derler.
  59. Allah, hakkı tanımamakta direnenlerin kalplerini işte böyle mühürler!
  60. O hâlde sabırlı ol. Allah’ın vaadi haktır, hiç kuşkun olmasın! Kesin inanca eremeyenler seni tereddüde düşüremesinler.