Tur

TUR SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ

‘Tûr, “dağ” demektir. Kur’an’da özellikle Musa aleyhisselâmın vahiy almak üzere gittiği “Sina dağı” kastedilir. Musa aleyhisselâm, Allah’ın hitabına bu dağda muhatap olmuş, dinlemeye takat getiremeyip bayılmıştır.’

Bismillahirrahmanirrahîm.

  1. Andolsun, o dağa!
  2. Yazılmış kitaba!
  3. Yayılmış yaprak üzerinde.
  4. Mamur eve!
  5. Yükseltilmiş tavana!
  6. Kabaran denize!
  7. Rabbinin azabı mutlaka gelecek!
  8. Yoktur onu savacak!
  9. O gün gök sarsılır bir sarsıntıyla.
  10. Dağlar yürür bir yürüyüşle.
  11. O gün vay hâline yalanlayanların!
  12. Onlar, daldıkları batakta oynayıp duruyorlar.
  13. O gün cehennem ateşine itilirler bir itilişle.
  14. Kendilerine, “İşte yalanlayıp durduğunuz cehennem ateşi budur!” denilir.
  15. Bu bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz!
  16. Haydi girin bakalım oraya! İster sabredin, ister sabretmeyin, sizin için hepsi bir. Yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz!
  17. Derin imanları sebebiyle kötülüklerden sakınanlar cennetlerdedirler, nimetler içinde yaşıyorlar.
  18. Rablerinin verdikleriyle seviniyorlar. Rableri onları cehennem azabından da korudu.
  19. Onlara, “Yapıp ettiklerinizden dolayı yiyin, için, afiyet olsun!” denilir.
  20. Dizili koltuklara yaslanarak... Onları güzel gözlü hurilerle evlendirmişizdir.
  21. Onlar inandılar, kendilerinden sonraki nesilleri de inanmak hususunda onlara uydular. Biz de kendilerine nesillerini de kattık. Yapıp ettiklerinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kendi kazancından sorumludur.
  22. Onlara ‘cennette’ canlarının istediği her meyveyi ve eti verdik.
  23. Cennette onlara içenleri saçma sapan konuşturmayan, günaha da sokmayan ‘içkilerle dolu’ kadehler ikram edilir.
  24. Etraflarında tertemiz hizmetçiler vardır. Sedefinde saklı incilere benzerler.
  25. Cennetlikler birbirlerine sorular sorar, sohbet ederler.
  26. “Biz bundan önce kendi yerimizde korkular içindeydik” derler.
  27. “Allah bize lütfetti de insanın içine işleyen ateşin azabından korudu.
  28. “Gerçekten biz bundan önce ona yalvarıyorduk. İyilik eden de, merhamet eden de ancak odur, biliyorduk.”
  29. Haydi öğüt ver! Rabbinin nimeti sayesinde sen ne bir kahinsin, ne de bir mecnun.
  30. Yoksa sana, “O şairdir, ona bir felaket gelmesini bekliyoruz” mu diyorlar?
  31. “Bekleyin, ben de sizinle beraber bekliyorum!” de.
  32. Bunu kendilerine akılları mı buyuruyor, yoksa onlar azgın kimseler midirler?
  33. Yoksa, “Onu kendisi uydurdu” mu diyorlar? Hayır, onlar inanmazlar!
  34. Eğer haklıysalar, haydi onun dengi bir söz getirsinler.
  35. Hiçbir şey olmadan mı yaratıldılar! Yoksa yaratanları kendileri midir!
  36. Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattı! Hayır, bunlar kesin bilgiden yoksundurlar!
  37. Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mı, yoksa onlar mı hükmediyorlar!
  38. Yoksa, bir merdivenleri var da onunla yüce âlemleri mi dinliyorlar! Kim dinliyorsa açık bir delil getirsin de görelim!
  39. Yoksa, kızlar ona da, oğullar size mi!
  40. Yoksa, kendilerinden bir ücret bekliyorsun da borcun altında eziliyorlar mı!
  41. Yahut, görünmez varlıklar onların yanında da onlar mı yazıyorlar!
  42. Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar! Fakat tuzağa düşecek olanlar o inkârcılardır!
  43. Yoksa onların Allah’tan başka bir ilahı mı var! Allah ıraktır onların ortak koştuklarından!
  44. Gökten ‘tepelerine azap olarak inen’ bir parçayı düşerken görseler, “Yağmur yüklü bir bulut kümesidir” derler.
  45. Artık bırak onları çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar.
  46. O gün ‘kurdukları, güvendikleri, işe yarar sandıkları’ düzenleri kendilerine bir fayda vermez. Yardım edilip kurtarılmaları da söz konusu değildir.
  47. O zalimlere daha beride de azap vardır, ama çokları bilmez.
  48. Rabbinin hükmüne sabret! Hiç kuşkun olmasın, sen bizim gözetimimiz altındasın. Kalkarken övgüler dizerek, şükürler ederek Rabbinin yüce adını an!
  49. Geceleyin yıldızlar gizlenince de tesbih eyle.