Vakia
VAKIA SURESİ ÖMER SEVİNÇGÜL MEALİ
‘Vakıa, “meydana gelen olay, olması kesin hadise” demektir. Kıyametin isimlerinden biridir.’
Bismillahirrahmanirrahîm.
- Beklenen büyük olay olduğu zaman
- Ona hiç kimse diyemez artık, yalan!
- Kimini alçaltır, kimini yükseltir.
- Yer bir sarsılışla sarsılır
- Dağlar bir serpilişle serpilir,
- Hepsi toz olup savrulur.
- Siz de üç sınıf olursunuz!
- Biri hayırlılar, ama ne hayırlılar!
- Hayırsızlar, ama ne hayırsızlar!
- Önde olanlar, o önde olanlar!
- İşte onlardır gözdeler!
- Nimetlerle dolu cennetlerdedirler.
- Bir kısmı evvelkilerden
- Birazı da sonrakilerden.
- Göz alıcı süslerle bezenmiş sedirler üzerindedirler.
- Karşı karşıya oturup arkalarına yaslanırlar.
- Çevrelerinde onlara hizmet eden gencecik, sonsuza kadar yaşayacak olan hizmetçiler dolaşır.
- Tertemiz kaynaklardan doldurulmuş kaseler, sürahiler, kadehler ikram edilir,
- ne zarar verir, ne de aklı giderir.
- Beğendikleri her türlü meyveler,
- canlarının çektiği kuş etleri sunulur.
- Güzel gözlü tertemiz eşler,
- sanki sedefinde saklı inciler!
- Yapıp ettiklerine ödül olan nimetler!
- Ne bir boş söz, ne de günaha sokan bir laf işitirler.
- Söylenen söz, sadece selâma karşılık verilen selâmdır!
- Hayırlılar, ama ne hayırlılar!
- Onda dalbastı kiraz ağaçları,
- salkımları dizili muz ağaçları,
- uzanan dinlendirici bir gölge,
- çağlayarak akan sular,
- tükenmeyen sayısız meyveler,
- ne kesilir, ne yasaklanır.
- Kabartılıp yükseltilmiş yataklar vardır.
- Cennetlik kadınları yepyeni bir biçimde yaratırız,
- bakireler hâline getiririz,
- sevgi dolu, birbiriyle uyumlu.
- Bunların hepsi hayırlılar içindir.
- Bir kısmı öncekilerden,
- bir kısmı da sonrakilerden.
- Hayırsızlar, ama ne hayırsızlar!
- İnsanın içine işleyen bir ateşte, kaynar sudadırlar,
- kara dumanlı bir gölgededirler,
- ne serinletir, ne rahat verir!
- Onlar daha önce varlık içinde keyif sürerlerdi.
- Büyük günahlar işlemeyi inatla sürdürürlerdi.
- “Ölüp de bir toprak, bir kemik olduktan sonra biz gerçekten dirilip kalkacak mıyız!” derlerdi.
- “Eski zamanlarda yaşayıp ölmüş atalarımız da mı!”
- De ki: “Elbette, hem öncekiler, hem sonrakiler diriltilecekler.
- “Belli bir günün belli bir vaktinde toplanıp getirilecekler.”
- Sonra, gerçekten siz ey sapkınlar, ey yalanlayıcılar!
- Kesinlikle zakkum ağacından yiyeceksiniz!
- Karınlarınızı onunla dolduracaksınız!
- Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz!
- Hem de susuz develer gibi içeceksiniz!
- İşte ceza günü onlara sunulacak ziyafet budur!
- Sizi biz yarattık, inanıp onaylamanız gerekmez miydi!
- Hiç düşündünüz mü attığınız meniyi?
- Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?
- Ölümü süregelen bir yasa hâline getiren de yine biziz.
- Sizin yerinize benzerlerinizi getirelim, sizi bilemeyeceğiniz bir yaratılışla ikinci kez yaratalım diye.
- İlk yaratılışınızı bildiniz de niye adamakıllı düşünmüyorsunuz!
- Toprağa ektiğiniz tohuma dikkatle bakıp da hiç düşündünüz mü!
- Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa biz miyiz bitiren!
- Dilersek onu çerçöp yaparız da şaşar kalırsınız.
- “Eyvah zarar ettik!
- “Yok, daha doğrusu büsbütün yoksun kaldık!” dersiniz.
- İçtiğiniz suya dikkatle bakıp da düşündünüz mü!
- Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa biz miyiz indiren!
- Dileseydik onu tuzlu bir su yapıverirdik. Öyleyse niye şükretmiyorsunuz!
- Düşündünüz mü o tutuşturduğunuz ateşi!
- Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan!
- Biz onu hem bir ibret, hem de kırlık alanlarda olanların faydalanması için yarattık.
- O hâlde büyük Rabbinin ismini tesbih et!
- Hayır! Birbiri ardınca indirilen ayetlere yemin ederim!
- Bilirseniz, bu pek büyük bir yemindir!
- Muhakkak o Kur’anı Kerîmdir!
- Bir kitapta korunandır.
- Ona iyice arınanlardan başkası dokunamazlar.
- Bütün varlık türlerini yaratan, hepsine birden hükmeden Rabbinden indirilmiştir.
- Siz bunu küçümsüyor musunuz!
- Size rızk vermesinden dolayı ona şükretmeniz gerekirken tek cevabınız onu yalanlamak mı olacak!
- Ecel gelip de can boğaza dayanır!
- Çaresiz gözlerle bakar durursunuz!
- Biz ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.
- Madem ceza görmeyecekmişsiniz,
- elinizden gelirse eceli gelen kişiden ölümü geri çevirsenize!
- Eğer o kişi gözdelerdense,
- ona bir rahatlık, güzel rızk ve nimet cenneti vardır!
- Hayırlılardansa,
- “Selâm sana ey hayırlı insan!” diye karşılanır.
- Fakat yalanlayan sapkınlardansa,
- onu karşılayacak olan bir kaynar sudur!
- Sonra da cehenneme atılış!
- Gerçek budur, hem de en kesin gerçek!
- Haydi, o büyük ismiyle tesbih eyle Rabbini!