Enbiya

21- ENBİYÂ Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Mekke döneminde indirilmiştir. 112 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. İnsanların hesaba çekilme zamanı yaklaştı. Ama onlar buna hâlâ aldırmıyorlar.
  2. (2-3) Rablerinden gelen her yeni uyarıyı dalga geçerek dinliyorlar. Zalimler, gerçek düşüncelerini saklayarak: "Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Ona bile bile kanacak mısınız?" diyorlar.
  3. (2-3) Rablerinden gelen her yeni uyarıyı dalga geçerek dinliyorlar. Zalimler, gerçek düşüncelerini saklayarak: "Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Ona bile bile kanacak mısınız?" diyorlar.
  4. De ki: "Rabbim, göklerde ve yerde söylenen her sözü bilir. Çünkü O, her şeyi duyar ve bilir."
  5. "Hayır, bunlar karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır hayır, o sadece bir şairdir. Öyle değilse, bize önceki elçilerin getirdiği gibi bir mucize getirsin" diyorlar.
  6. Kendilerinden önce yok ettiğimiz hiçbir toplum iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecek?
  7. Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz insanları elçi olarak gönderdik. Bunu bilmiyorsanız önceki Kitaplar'ı okuyanlara sorun.
  8. Biz onları yiyip içmeye ihtiyaç duymayan bir özellikte yaratmadık. Onlar ölümsüz de değillerdi.
  9. Onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik; onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Kendilerine verdiğimiz nimetleri boş yere tüketenleri de yok ettik.
  10. Gerçek şu ki, size, öğüt veren bir Kitap indirdik. Aklınızı kullanmayacak mısınız?
  11. Halkı zalim olan nice ülkeyi yerle bir ettik, onların yerine başka nesiller getirdik.
  12. Azabımızın geldiğini hisseder hissetmez, oradan kaçmaya çalışıyorlardı.
  13. "Kaçmaya çalışmayın, sizi şımartan nimetlere ve yaşadığınız yere dönün" dedik.
  14. "Yazıklar olsun bize! Biz gerçekten zalimmişiz" dediler.
  15. Biz onları biçilmiş bir ekine, bir kül yığına çevirinceye kadar feryatları kesilmedi.
  16. Gökleri, yeri ve bunların arasında bulunan hiçbir şeyi eğlence olsun diye yaratmadık.
  17. Bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi katımızdan edinirdik. Ama buna ihtiyacımız yok.
  18. Hakkı bâtılın kafasına öyle bir çarparız ki, onun beynini parçalar. Allah'a yakıştırdığınız niteliklerden dolayı yazıklar olsun size!
  19. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O'nun yanında yer alanlar, büyüklük taslamadan ve usanmadan O'na kulluk ederler.
  20. Gece-gündüz, ara vermeden O'nun sonsuz kudretini anıp dururlar.
  21. Yoksa ölüleri, yeryüzünde edindikleri ilahlar mı diriltecek?
  22. Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilahlar olsaydı, herşey altüst olurdu. Bu yüzden, o mutlak egemenlik koltuğunun sahibi olan Allah, onların yakıştırdığı niteliklerden uzaktır.
  23. O, yaptıklarından sorguya çekilemez. Ama insanlar, yaptıklarından mutlaka sorguya çekileceklerdir.
  24. Ama onlar yine de, O'nun yanısıra ilahlar ediniyorlar. De ki: "Öyleyse bu konuda bir delil getirin. İşte benimle beraber olanlara ve benden öncekilere bildirilenler..." Hayır, onların çoğu gerçeği bilmiyor ve bu nedenle ondan yüz çeviriyor.
  25. Senden önce gönderdiğimiz her elçiye: "Ben'den başka ilah yoktur, öyleyse ancak Bana kulluk edin" diye vahyettik.
  26. "O sonsuz rahmet sahibi çocuk edindi" diyorlar. O, bundan uzaktır. Onlar, Allah'ın değerli kullandır.
  27. Allah kendilerine vahyetmeden konuşmazlar, ancak O'nun emrini yerine getirirler.
  28. Allah onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da bilir. Onlar, O'nun razı olduğundan başkasını kayıramaz, korkusundan titrerler.
  29. Kim Allah'ın yanısıra ilahlık taslarsa, onu cehenneme atarız. Çünkü Biz zalimleri böyle cezalandırırız.
  30. Kafirler, gökler ve yer bitişikken ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı bilmiyorlar mı? Hâlâ iman etmeyecekler mi?
  31. Yeryüzünde, sarsılmamanız için dağlar; o dağların arasında da, yolculuk edebilmeniz için geçitler var ettik.
  32. Gökyüzünü, güvenli bir çatı olarak yükselttik. Buna rağmen hâlâ O'nun âyetlerinden yüz çeviriyorlar.
  33. Geceyi ve gündüzü oluşturan; güneşi, ayı ve uzayda dolaşan bütün gök cisimlerini yaratan O'dur.
  34. Senden önce kimseyi ölümsüz kılmadık. Sen ölünce onlar ebedi mi yaşayacak?
  35. Her canlı ölecektir. Sizi, musibet veya nimetlerle deniyoruz. Sonunda Bize döneceksiniz.
  36. Kafirler seni görünce: "İlahlarınızı diline dolayan bu mu?" diyerek seninle alay ediyor ve o sonsuz rahmet sahibinin öğüdünden yüz çeviriyorlar.
  37. İnsanoğlu, sabırsız bir yaratıktır. Size ayetlerimi göstereceğim, acele etmeyin.
  38. "Eğer doğru söylüyorsanız, bu söz ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.
  39. Keşke kafirler o Gün, yüzlerini ve sırtlarını ateşten koruyamayacaklarını, kimseden de yardım alamayacaklarını bilselerdi.
  40. Hayır, kıyamet ansızın kopacak ve onları dehşete düşürecektir. Artık ona ne engel olmaya güçleri yeter, ne de onlara bir fırsat verilir.
  41. Gerçek şu ki, senden önce de nice elçi alaya alındı. Ama alay edegeldikleri azap, onları kuşatıverdi.
  42. De ki: "Gece veya gündüz, sizi o sonsuz rahmet sahibine karşı kim koruyabilir?" Hayır; onlar, Rablerinin öğüdünden yüz çeviriyorlar.
  43. Yoksa onlar, ilahlarının kendilerini elimizden kurtaracağını mı sanıyorlar? Onlar kendilerini bile koruyamazlar. Bize karşı onlara güvenenlere de kimse arka çıkamaz.
  44. Hayır! Biz bunlara da, atalarına da ömürlerinin sonuna kadar hayatın tadını çıkarma fırsatı verdik. Sahip olduğu iyi şeylerden yoksun bırakarak yeryüzüne müdahale ettiğimizi görmüyorlar mı? Buna rağmen yine de onlar mı üstün gelecek?
  45. De ki: "Ben sizi vahye dayanarak uyarıyorum. Uyarıldıkları halde çağrıya ancak sağırlar kulak vermez."
  46. Rabbin onları azabıyla yoklasa: "Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz zalim kimseleriz" derler.
  47. Kıyamet Günü öyle hassas teraziler kurarız ki, kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi kadar bile olsa, yapılan her işi ortaya koyarız. Kimse Biz'den iyi hesap göremez.
  48. Gerçek şu ki, Musa ve Harun'a, Allah'a karşı gelmekten çekinenlere doğruyu yanlıştan ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve hatırlatıcı bir Kitap verdik.
  49. Onlar, görmedikleri halde Rablerinden korkar ve kıyametin dehşetinden ürperirler.
  50. İndirdiğimiz bu Kitap kutlu bir öğüttür. Buna rağmen onu inkar mı edeceksiniz?
  51. Gerçek şu ki, daha önce İbrahim'e de doğru yolu göstermiştik. Çünkü Biz onu tanıyorduk.
  52. Babasına ve kavmine: "Şu tapınıp durduğunuz heykeller de neyin nesi?" demişti.
  53. "Atalarımızın bunlara taptığını gördük" dediler.
  54. İbrahim: "Atalarınız apaçık sapıklık içinde imiş. Şimdi de siz aynı sapıklık içindesiniz" dedi.
  55. "Ciddi misin yoksa şaka mı yapıyorsun?" dediler.
  56. İbrahim: "Hayır, şaka yapmıyorum. Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir; onları O yaratmıştır. Ben de buna tanıklık ediyorum" dedi.
  57. "Allah'a yemin olsun ki, siz yanından ayrılınca putlarınızı yere sereceğim" diye ekledi.
  58. Sonra hepsini paramparça etti. Ama döndüklerinde olup biteni anlamak için başvursunlar diye en büyüklerini bıraktı.
  59. "Bunu ilahlarımıza kim yaptı? O kim ise zalimin biridir" dediler.
  60. İçlerinden bir kısmı: "İbrahim adında bir gencin onları diline doladığını duymuştuk" dedi.
  61. "Onu buraya getirin de herkes görsün" dediler.
  62. İbrahim onların yanına getirilince: "Ey İbrahim! Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?" dediler.
  63. İbrahim: "Belli ki şu büyükleri yapmış. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.
  64. Bir an akılları başlarına geldi. "Asıl zalim olan sizsiniz" dediler.
  65. Sonra eski kafalarına döndüler ve: "Bunların konuşamadığım sen de bilirsin" dediler.
  66. (66-67) İbrahim: "Öyleyse Allah'ın yanısıra, size fayda da, zarar da veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Size de, Allah'ın yanısıra tapınıp durduğunuz nesnelere de yazıklar olsun!. Siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?" dedi.
  67. (66-67) İbrahim: "Öyleyse Allah'ın yanısıra, size fayda da, zarar da veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Size de, Allah'ın yanısıra tapınıp durduğunuz nesnelere de yazıklar olsun!. Siz hiç aklınızı kullanmıyor musunuz?" dedi.
  68. "Eğer bir şey yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza arka çıkın" dediler.
  69. Bunun üzerine Biz de: "Ey ateş! Serin ol, İbrahim'e dokunma" dedik.
  70. Bu arada ona tuzak kurmaya çalıştılar. Ama onların bütün tuzaklarını boşa çıkardık.
  71. Onu ve Lût'u kurtararak, bütün insanlar için kutlu kıldığımız bir bölgeye yerleştirdik.
  72. Ona ayrıca, İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik ve hepsinin salih insanlar olmasını sağladık.
  73. Ve onlara, başkalarına yol göstermelerini emrettik; hayır işlemelerini, namaz kılmalarını ve zekat vermelerini vahyettik. Onlar ancak Bize kulluk ederlerdi.
  74. Lût'a da sağlam bir muhakeme yeteneği ve ilim verdik. Onu, çirkin işler yapan o toplumun elinden kurtardık. Çünkü onlar günaha batmış kötü kimselerdi.
  75. Ve Lût'u rahmetimizle koruduk. Çünkü o, salih bir kimseydi.
  76. Daha önce Nuh da Bize yalvarmıştı; onun yakarışına karşılık vermiş, onu ve ona uyanları büyük bir felaketten kurtarmıştık.
  77. Onu, ayetlerimizi yalan sayanlardan kurtarmıştık. Çünkü onlar kötü kimselerdi. Bu yüzden hepsini suda boğmuştuk.
  78. Davut ve Süleyman'ı da an. Bir ekine zarar veren sürünün sahipleri hakkında karar verirlerken, verdikleri kararı görüyorduk.
  79. Süleyman'ın bu meseleyi daha iyi kavramasını sağladık. Ama her ikisine de sağlam bir muhakeme yeteneği ve ilim vermiştik. Ve Bizim sonsuz kudretimizi anarken, dağı-taşı ve kuşları onun çağrısına boyun eğdirdik. Çünkü Biz, dilediğimizi yaparız.
  80. Ona, sizi her türlü korkudan emin kılan bir bilgi öğrettik. Bütün bunlara şükretmeyecek misiniz?
  81. Kutlu bölgeye doğru gitsin diye, Bizim irademizle esen yeli Süleyman'a boyun eğdirmiştik. Çünkü Biz, her şeyi biliriz.
  82. Baş eğmeyen bir takım güçleri de onun hizmetine vermiştik. Bunlar onun için dalgıçlık ve buna benzer işler yaparlardı. Onları da Biz gözetim altında tutmaktaydık.
  83. Eyyub'u da an. Rabbine: "Rabbim! Ben sıkıntıya düştüm. En merhametli varlık Sen'sin" diye yalvarmıştı.
  84. Biz de isteğini kabul ederek sıkıntısını gidermiştik. Ayrıca ona katımızdan rahmet, Bize kulluk edenlere de ibret olmak üzere, sayılarını bir kat artırarak yeni bir soy bağışlamıştık.
  85. İsmail'i, İdris'i ve Allah'a bağlanan herkesi an. Onların hepsi de sabırlı kimselerdi.
  86. Bu yüzden onları da rahmetimizle kuşattık. Çünkü onlar da salih kimselerdi.
  87. Büyük bir balığın yuttuğu Yunus'u da an. Hani o, elimizden kurtulabileceğini sanarak kızıp toplumunu terketmişti. Karanlıklar içindeyken: "Sen'den başka ilah yoktur. Sen her şeyden yücesin. Doğrusu ben, büyük bir haksızlık yaptım" diye seslenmişti.
  88. Onun isteğini de kabul etmiş ve onu da sıkıntıdan kurtarmıştık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.
  89. Zekeriya'yı da an. Hani Rabbine: "Rabbim! Beni çocuksuz bırakma. Herkes ölüp gittikten sonra ancak Sen kalacaksın" diye seslenmişti.
  90. Onun isteğini de kabul ederek eşini doğurmaya uygun hale getirmiş ve ona Yahya'yı armağan etmiştik. Çünkü onlar iyilik etmede yarışır, korkarak ve umarak Bize yalvarır ve saygı duyarlardı.
  91. Namusunu koruyan kadını, Meryem'i de an. Ona ruhumuzdan üflemiş; oğlunu da, kendisini de insanlar için bir ayet kılmıştık.
  92. Siz tek milletsiniz, Ben de Rabbinizim; öyleyse ancak Bana kulluk edin.
  93. Ama insanlar aralarındaki bu birliği parçaladılar. Sonunda nasıl olsa Bize dönecekler.
  94. Kim iman edip salih amel işlerse, emeği asla boşa gitmeyecektir. Çünkü Biz, her şeyi tek tek kaydetmekteyiz.
  95. (95-96) Ancak Yecüc ve Mecüc'ün yeryüzüne salıverilip her köşeden boşalacakları zamana, kıyamete kadar, gittiği kötü yoldan dönmeyecek olan toplumları yok ederiz.
  96. (95-96) Ancak Yecüc ve Mecüc'ün yeryüzüne salıverilip her köşeden boşalacakları zamana, kıyamete kadar, gittiği kötü yoldan dönmeyecek olan toplumları yok ederiz.
  97. İşte o zaman, başa gelmesi kaçınılmaz olan o söz gerçekleştiğinde, kafirlerin bakışı dehşetten donakalır. "Yazıklar olsun bize! Biz bu söze aldırmıyorduk, çünkü zalim kimselerdik" derler.
  98. O Gün onlara: "Cehennem sizi de, Allah'ın yanısıra kulluk ettiklerinizi de yakacak. Çünkü hepiniz oraya atılacaksınız" denir.
  99. Eğer onlar ilah olsaydı, hiç oraya girer miydi? Oysa hepiniz orada temelli kalacaksınız.
  100. Onlar orada ah edip inleyecek, başka bir şey duyamayacaklar.
  101. Haklarında güzellik takdir ettiklerimiz de cehennemden uzak tutulacaklardır.
  102. Onlar cehennemin uğultusunu bile duymayacaklar; canlarının çektiği nimetler içinde temelli kalacaklardır.
  103. En büyük korku bile onları endişelendirmeyecektir. Çünkü melekler onları: "İşte size söz verilen mutlu Gün" diye karşılayacaklardır.
  104. O Gün gökleri kitap gibi düreceğiz ve her şeyi ilk kez yarattığımız gibi, yeniden yaratacağız. Çünkü bu sözü Biz verdik. Biz sözümüzü mutlaka yerine getiririz.
  105. Gerçek şu ki, insana öğüt verdikten sonra, hikmetle dolu bütün ilahî Kitaplar'da, yeryüzüne salih kullarımın egemen olacağını söyledik.
  106. Doğrusu bunda, sadece Allah'a kulluk eden kimseler için bir öğüt vardır.
  107. Seni insanlara ancak onlara acıdığımız için gönderdik.
  108. De ki: "Bana, ilahınızın tek olduğu vahyediliyor. Artık O'na teslim olacak mısınız?"
  109. Eğer yüz çevirirlerse deki: "Onu hepinize aynı şekilde duyurdum. Size söz verilen yakın mı, uzak mı bilemem."
  110. "Doğrusu Allah, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir."
  111. "Bunun bir sınama mı, yoksa bir süre daha yaşamanız için bir erteleme mi olduğunu bilemem."
  112. De ki: "Rabbim! Aramızda âdil bir hüküm ver. O'na yakıştırdığınız niteliklere karşı ancak o rahmeti sonsuz olan Rabbimizden yardım istenir."