Enfal

8- ENFÂL Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Medine döneminde indirilmiştir.75 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. Sana ganimetleri soruyorlar. De ki: "Bütün ganimetler Allah'ın ve elçisinindir. Gerçekten iman ediyorsanız, Allah'a karşı gelmekten çekinin, aranızı düzeltin, Allah'a ve elçisine uyun."
  2. (2-3) İman edenler, Allah anıldığında kalpleri titreyen, kendilerine O'nun âyetleri okunduğunda imanları artan, Rablerine güvenen, namaz kılan ve kendilerine verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
  3. (2-3) İman edenler, Allah anıldığında kalpleri titreyen, kendilerine O'nun âyetleri okunduğunda imanları artan, Rablerine güvenen, namaz kılan ve kendilerine verdiklerimizden Allah yolunda harcayan kimselerdir.
  4. İşte gerçekten inananlar onlardır. Bağışlanacak, Rablerinin katında yüksek dereceler ve bol rızık kazanacak olanlar da onlardır.
  5. Bir zamanlar Rabbin seni hak yolunda savaşman için evinden çıkarmıştı da, iman edenlerin bir kısmı bundan hoşlanmamıştı.
  6. Hakikat iyice ortaya çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi o konuda seninle tartışıyorlardı.
  7. (7-8) Allah, o iki topluluktan birinin elinize düşeceğini söylediğinde, siz, zayıf olanın elinize geçmesini istiyordunuz. Allah ise, verdiği sözlerle hakkı gerçekleştirmek ve kâfirlerin kökünü kesmek; günahkarlar hoşlanmasa bile, bâtılı ortadan kaldırmak ve hakkı yerleştirmek istiyordu.
  8. (7-8) Allah, o iki topluluktan birinin elinize düşeceğini söylediğinde, siz, zayıf olanın elinize geçmesini istiyordunuz. Allah ise, verdiği sözlerle hakkı gerçekleştirmek ve kâfirlerin kökünü kesmek; günahkarlar hoşlanmasa bile, bâtılı ortadan kaldırmak ve hakkı yerleştirmek istiyordu.
  9. Rabbinizden yardım istediğinizde: "Size, peşpeşe inen bin melekle yardım edeceğim" diyerek dileğinizi kabul etmişti.
  10. Allah bunu ancak, sevinip sıkıntınız geçsin diye yapmıştı. Zafer ancak Allah'ın yardımıyla kazanılır. Çünkü Allah, kudret ve hikmet sahibidir.
  11. Size güven vermek için kalbinizi huzurla doldurmuştu. Sizi arındırmak, şeytanın vesveselerinden kurtarmak, kalplerinizi pekiştirmek ve cesaret vermek için üzerinize yağmur yağdırmıştı.
  12. Hani Rabbin meleklere: "Ben sizinle beraberim, iman edenleri destekleyin, Kâfirlerin kalbine korku salacağım" diye vahyetmişti. Ey iman edenler! Artık onların boyunlarını vurun, parmaklarını doğrayın.
  13. Bunun nedeni, onların Allah'a ve elçisine baş kaldırmalandır. Kim Allah'a ve elçisine baş kaldınrsa bilsin ki, Allah'ın cezası çok çetintir.
  14. Ey Allah'ın düşmanları, işte tadacağınız ceza budur. Doğrusu kâfirlere ateşle azap edilecektir.
  15. Ey iman edenler! Kâfirlerle savaşa tutuştuğunuzda onlardan kaçmayın.
  16. Tekrar savaşmak veya başka bir birliğe katılmak dışında, kim savaştan kaçarsa, Allah'ın hışmına uğrar, yeri de cehennemdir. Orası ne kötü bir yerdir!
  17. Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Bunun nedeni, iman edenleri kendi belirlediği güzel bir sınavla denemekti. Doğrusu Allah, her şeyi duyar ve bilir.
  18. Bu iş böyledir. Çünkü Allah, kâfirlerin oyununu bozar.
  19. Eğer zafer istiyorsanız, işte zafer. Eğer vazgeçerseniz bu sizin iyiliğinize olacaktır. Eğer sözünüzden dönerseniz Biz de gereğini yaparız. Çokluğunuz size hiçbir fayda sağlamaz. Çünkü Allah, iman edenlerle beraberdir.
  20. Ey iman edenler! Allah'a ve elçisine uyun. O'nun ayetlerini duyduğunuz halde onlardan yüz çevirmeyin.
  21. Duyup kulak asmadıkları halde, "Duyduk" diyenler gibi olmayın.
  22. Allah katında en kötü yaratıklar, hakikate kulak vermeyen, hakikati konuşmayan ve aklını kullanmayan kimselerdir.
  23. Allah onların iyi niyetli olduğunu görseydi, hakikati duymalarını sağlardı. Gerçi duymalarını sağlasaydı bile, yine de yüz çevirirlerdi.
  24. Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere çağırdığında Allah'ın ve elçisinin çağrısına uyun. Allah'ın kişiyle kalbi arasına girdiğini ve sonunda O'nun huzuruna toplanacağınızı unutmayın.
  25. Aranızdan sadece zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak olan fitneden çekinin. Allah'ın cezasının çok çetin olduğunu bilin.
  26. Yaşadığınız yerde azınlık ve çaresiz olduğunuz, düşmanlarınızın sizi yakalayıp götürmesinden korktuğunuz günleri hatırlayın. Durum böyleyken Allah sizi korudu, destekledi ve temiz rızıklar bağışladı ki O'na şükredesiniz.
  27. Ey iman edenler! Sorumluluklarınızı bile bile ihmal ederek Allah'a ve elçisine ihanet etmeyin.
  28. Mallarınızın ve çocuklarınızın sizin için bir imtihan olduğunu ve en büyük ödülün Allah katında bulunduğunu bilin.
  29. Ey iman edenler! Eğer Allah'a karşı gelmekten çekinirseniz, O size, hakkı bâtıldan ayıracak bir kavrayış verir; kötülüklerinizi örter ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah, büyük lütuf sahibidir.
  30. Kafirler seni engellemek, öldürmek veya sürgün etmek için planlar kuruyor, Allah da planlarını boşa çıkarıyordu. Çünkü Allah, herkesten iyi plan yapar.
  31. Ayetlerimiz onlara iletildiği zaman dediler ki: "Bunları daha önce de duyduk. Dilesek bunun benzerini biz de söyleriz. Bunlar, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir."
  32. "Allah'ımız! Eğer bu gerçekten Sen'in katından indirilen hakikatse üzerimize taş yağdır veya acı bir azap gönder."
  33. Allah onlara, sen aralarındayken de, bağışlanma dileme fırsatları varken de azap etmez.
  34. Allah'ın yakınları olmadıkları ve iman edenleri Mescid-i Haram'ı ziyaret etmekten alıkoydukları halde Allah onlara niye azap etmesin? O'nun yakınları ancak, Allah'a karşı gelmekten çekinenlerdir, ama çoğu bunu bilmez.
  35. Onların Kabe'deki ibadetleri, ıslık çalmak ve el çırpmaktan ibarettir. Öyleyse, hakikati inkar ettiğiniz için azabı tadın.
  36. Kafirler, Allah yolundan alıkoymak için servetlerini harcıyorlar, bundan sonra da harcayacaklar. Ama sonunda pişman olacaklar, yenilecekler ve cehenneme atılacaklar.
  37. Böylece Allah, temizi pisten ayıracak ve pisleri üstüste yığarak cehenneme atacaktır. İşte onlar hüsrana uğramışlardır.
  38. Kâfirlere de ki: "Eğer yaptıklarınızdan vazgeçerseniz, günahlarınız bağışlanacak; eski durumunuza dönerseniz, öncekilere uygulanan yasa size de uygulanacak."
  39. Fitne kalmayıncaya ve Allah'ın egemenliğini tamamen kabul edinceye kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, Allah'ın, bütün yaptıklarını gördüğünü bilsinler.
  40. Eğer eski durumlarına geri dönerlerse, mevlânızın Allah olduğunu bilin. O ne güzel mevlâ, ne güzel yardımcıdır!
  41. Eğer Allah'a ve hakları bâtıldan ayrıldığı, iki ordunun savaştığı gün kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız, aldığınız ganimetin beşte birinin, yakınlar, yetimler, düşkünler ve yolda kalanlar arasında paylaştırılmak üzere Allah'a ve elçisine ait olduğunu bilin. Allah'ın her şeye gücü yeter.
  42. O gün siz vadinin bu yamacında idiniz, onlar ise diğer yamacında... Kervan ise sizden daha aşağıda idi. Eğer sözleşecek olsaydınız, vaktin belirlenmesinde anlaşmazlığa düşerdiniz. Ama Allah, yok olan, hakikatin açıkça ortaya çıkmasıyla yok olsun; yaşayan da, hakikatin açıkça ortaya çıkmasıyla yaşasın diye işin böyle olmasını dilemiştir. Çünkü Allah, her şeyi duyar ve bilir.
  43. Allah, düşünde onların sayısını az göstermişti. Eğer çok gösterseydi, gözünüz korkacak ve yapılacak iş hakkında çekişecektiniz. Allah sizi bu durumdan kurtardı. Çünkü O, içinizden geçeni çok iyi bilir.
  44. Karşılaştığınızda onları size, sizi de onlara az gösterdi ki, sonuç, Allah'ın dilediği şekilde olsun. Çünkü bütün olayların gidişi, varıp Allah'a dayanır.
  45. Ey iman edenler! Bir toplulukla savaştığınız zaman direnin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa erebilesiniz.
  46. Allah'a ve elçisine uyun, birbirinizle çekişmeyin. Yoksa gevşersiniz ve gücünüz azalır. Sabredin, çünkü Allah sabredenleri sever.
  47. Yurtlarından böbürlenerek ve gösteriş yaparak çıkıp gelen kâfirler gibi olmayın. Çünkü onlar, diğer insanları Allah yolundan çevirmeye çalışırlar. Oysa Allah, onların bütün yaptıklarını bilmektedir.
  48. Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstererek: "Sizi bugün kimse yenemez. Çünkü ben de arkanızdayım" dedi. İki ordu karşılaştığında ise geri dönerek: "Ben sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim. Çünkü ben, sizin görmediğiniz şeyi görüyorum ve Allah'tan korkuyorum. Doğrusu Allah'ın cezası çok çetindir" dedi.
  49. Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar: "İnançları, bu adamları yanlış yola sürüklüyor" diyorlardı. Kim Allah'a güvenirse, O'nun çok güçlü ve hikmet sahibi olduğunu unutmasın.
  50. Ölecekleri zaman kâfirlerin durumunu bir görseydin... Melekler onların sırtlarına ve yüzlerine vurarak: "Yakıcı azabı tadın bakalım!" diyecek.
  51. "İşte bu, yaptıklarınızdan dolayıdır. Yoksa Allah, kullarına asla zulmetmez."
  52. Firavun'un adamlarının ve onlardan öncekilerin başına gelenler bunların da başına gelecek. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ettiler. Allah da, onları günahlarından dolayı cezalandırdı. Doğrusu Allah, çok güçlüdür; hak edeni şiddetli bir şekilde cezalandırır.
  53. Bir toplum değişmedikçe, Allah ona bağışladığı nimeti geri almaz. Doğrusu Allah, her şeyi duyar ve bilir.
  54. Firavun'un adamlarının ve onlardan öncekilerin başına gelenler bunların da başına gelecek. Çünkü onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de onları günahlarından dolayı yok ettik. Firavun'un adamlarını da suda boğduk. Çünkü hepsi zalim kimselerdi.
  55. Allah'a göre en kötü yaratıklar kâfirlerdir. Çünkü onlar iman etmezler.
  56. (56-57) Antlaşma yaptığın halde çekinmeden sözlerinden cayanları yakalarsan, diğerlerine ibret olacak şekilde darmadağın et.
  57. (56-57) Antlaşma yaptığın halde çekinmeden sözlerinden cayanları yakalarsan, diğerlerine ibret olacak şekilde darmadağın et.
  58. Antlaşma yaptığın bir topluluğun ihanet etmesinden kaygı duyarsan, aranızdaki antlaşmanın geçersiz olduğunu bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.
  59. Kafirler, Allah'ın elinden kurtulabileceklerini sanmasınlar. O'nun elinden kesinlikle kurtulamazlar.
  60. Hem Allah'ın düşmanlarını, hem de sizin düşmanınızı; bir de, sizin bilmediğiniz ama Allah'ın bildiği diğer düşmanları caydırmak için ordu ve silah hazırlayın. Allah yolunda ne sarfederseniz, karşılığını tam olarak alırsınız, size asla haksızlık edilmez.
  61. Eğer seninle barış yapmak isterlerse, onlarla barış yap ve Allah'a güven. Çünkü O, her şeyi duyar ve bilir.
  62. Eğer seni kandırmaya çalışırlarsa, Allah sana yeter. Çünkü O, seni ve sana inananları desteklemektedir.
  63. İman edenleri birbirine O kaynaştırdı. Yoksa, yeryüzündeki her şeyi harcasan bile onları kaynaştıramazdın. Ama Allah onları uzlaştırdı. Çünkü O, kudret ve hikmet sahibidir.
  64. Ey peygamber! Allah sana da, sana uyan müminlere de yeter.
  65. Ey peygamber! İman edenleri savaşmaya teşvik et. Sizden sabırlı yirmi kişi, onlardan iki yüz kişiyi; yüz kişi, bin kâfiri yenebilmelidir. Çünkü onlar bunu kavrayamayan kimselerdir.
  66. Ama Allah, zayıf olduğunuzu bildiği için yükünüzü hafifletti. Sizden sabırlı yüz kişi, onlardan iki yüz kişiyi; bin kişi de, Allah'ın izniyle onlardan iki bin kişiyi yenebilmelidir. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.
  67. Düşman bozguna uğratmadıkça, esir almak hiçbir peygambere yakışmaz. Siz, fani dünya malını istiyorsunuz. Allah ise, ahiretin nimetlerini kazanmanızı istiyor. Doğrusu O, kudret ve hikmet sahibidir.
  68. Allah'ın daha önce verdiği bir karar olmasaydı, aldığınız esirlerden dolayı büyük bir azaba uğrardınız.
  69. Aldığınız ganimetlerin helal olanlarından istifade edin ve Allah'a karşı gelmekten çekinin. Doğrusu Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
  70. Ey peygamber! Elinizde bulunan esirlere de ki: "Allah içinizde bir hayır olduğunu görürse, size, sizden alınandan daha iyi bir karşılık verir ve günahlarınızı bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."
  71. Sana ihanet etmeye yeltenebilirler. Çünkü daha önce Allah'a da ihanet etmişlerdi de, Allah seni onlara üstün getirmişti. Doğrusu Allah, her şeyi bilir, hikmet sahibidir.
  72. İnanan, Allah yolunda göç edip, mallarıyla ve canlarıyla cihat edenlerle, onları barındırıp yardım edenler birbirlerinin koruyucusudurlar. İman ettikleri halde göç etmeyenleri, sizin beldenize göçünceye kadar korumak zorunda değilsiniz. Ancak dînî baskılardan dolayı sizden yardım isterlerse, onun yaşadığı toplumla antlaşmanız yoksa, onlara yardım etmeniz gerekir. Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.
  73. Kafirler birbirlerini korurlar. Siz de birbirinizi desteklemezseniz, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar.
  74. İnanan, Allah yolunda göç ve cihat edenlerle, onları barındırıp yardım edenler var ya, işte gerçekten inananlar onlardır. Onlar bağışlanacak ve bol rızık kazanacaklardır.
  75. Daha sonra inanıp Allah yolunda göç edenler ve sizinle beraber cihat edenler de sizdendir. Böyle kenetlenenler, Allah'ın koyduğu ilkelere göre birbirleri üzerinde hak sahibidirler. Doğrusu Allah, her şeyi bilir.