Fussilet

41- FUSSİLET Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Mekke döneminde indirilmiştir. 54 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. Hâ, mîm.
  2. (2-4) Bu Kur'an, rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah katından müjdeleyici ve uyarıcı olarak indirilmiş, anlayan kimseler için ayetleri iyice açıklanmış bir Kitap'tır. Buna rağmen çoğu kimse onu dinlememek için ondan yüz çeviriyor.
  3. (2-4) Bu Kur'an, rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah katından müjdeleyici ve uyarıcı olarak indirilmiş, anlayan kimseler için ayetleri iyice açıklanmış bir Kitap'tır. Buna rağmen çoğu kimse onu dinlememek için ondan yüz çeviriyor.
  4. (2-4) Bu Kur'an, rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah katından müjdeleyici ve uyarıcı olarak indirilmiş, anlayan kimseler için ayetleri iyice açıklanmış bir Kitap'tır. Buna rağmen çoğu kimse onu dinlememek için ondan yüz çeviriyor.
  5. "Kalplerimiz bizi çağırdığın şeye kapalıdır, kulaklarımız söylediklerini duymamaktadır ve seninle bizim aramızda engel vardır. Sen elinden geleni yap, biz de elimizden geleni yapacağız" diyorlar.
  6. (6-7) De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, bana ilahınızın tek olduğu vahyediliyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin." Allah'a ortak koşanların, başkaları için harcama yapmayanların ve âhireti inkar edenlerin vay haline!
  7. (6-7) De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım. Ancak, bana ilahınızın tek olduğu vahyediliyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin." Allah'a ortak koşanların, başkaları için harcama yapmayanların ve âhireti inkar edenlerin vay haline!
  8. Ama iman edip salih amel işleyenler kesintisiz bir ödül kazanacaklar.
  9. De ki: "Yeryüzünü iki evrede yaratanı inkar edip O'na eşler mi koşuyorsunuz? Oysa O, âlemlerin Rabbidir."
  10. O, yeryüzünde sağlam dağlar ve sayısız nimetler varetti; oradaki geçim kaynaklarını ihtiyacı olanlar arasında âdil bir şekilde paylaştırdı ve bunu dört evrede tamamladı.
  11. Sonra gaz halinde olan göğe yöneldi. Göğe ve yere: "İster gönüllü, ister gönülsüz koyduğum yasalara uyun" dedi. Onlar da: "Gönüllü uyduk" dediler.
  12. Onları iki evrede yedi gök halinde düzenledi ve her birine işlevini yükledi. Yeryüzünün çevresini gezegenlerle süsledik ve onları güvenli kıldık. İşte bu, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
  13. Eğer yüz çevirirlerse, "Ben sizi, Âd ve Semûd kavimlerinin başına gelen yıldırım benzeri bir belaya karşı uyarıyorum" de.
  14. Hani onlara elçiler gelmiş ve onlarla, insanın kavrayış alanına giren ve o alanın dışında tutulan konular hakkında konuşmuşlar; onlara, "Sadece Allah'a kulluk edin" demişlerdi. Onlar da: "Eğer Rabbimiz dileseydi, bize melekler indirirdi. Bu yüzden, sizin getirdiğiniz hiçbir şeyi kabul etmiyoruz" diye karşılık vermişlerdi.
  15. Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayarak: "Bizden daha kuvvetli kim var?" demişti. Onları yaratan Allah'ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Buna rağmen ayetlerimizi bile bile inkar ediyorlardı.
  16. Bunun üzerine, dünya hayatında alçaltıcı azabı tattırmak için üzerlerine günlerce dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı daha alçaltıcıdır. Kendilerine yardım da edilmez.
  17. Semûd kavmi de, kendilerine doğru yolu gösterdiğimiz halde, körlüğü doğru yola tercih etti. Bu yüzden, yaptıklarından dolayı üzerlerine alçaltıcı bir azap yıldırımı düştü.
  18. İman edenleri, Bize karşı gelmekten çekindikleri için kurtardık.
  19. Kıyamet Günü Allah'ın düşmanları birbirlerine bağlanarak ateşe sürülür.
  20. Oraya vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri yaptıklarına şahitlik eder.
  21. Derilerine: "Neden aleyhimize şahitlik ettiniz?" derler. Derileri de: "Bizi, her şeye konuşma imkanı veren Allah konuşturuyor. Sizi yoktan yaratan O'dur, şimdi de O'na dönüyorsunuz" der.
  22. "Kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinize şahitlik yapmasından çekinmeyip günah işlediniz; Allah'ın, yaptıklarınızın çoğunu bilemeyeceğini sandınız."
  23. "Rabbiniz hakkında böyle düşünmeniz sizi helaka sürükledi ve hüsrana uğradınız."
  24. Artık sabretseler de, sabretmeseler de yerleri ateş olacak. Oradan kurtulmak isteyecekler ama kurtulamayacaklar.
  25. Onlara, yaptıklarını ve yapacaklarını güzel gösteren yardakçılar musallat ettik. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer insan ve cin topluluklarına uygulanacak olan hüküm onlara da uygulanacak ve hepsi hüsrana uğrayacak.
  26. Kâfirler "Bu Kur'an'ı dinlemeyin ve onun hakkında aslı olmayan şeyler söyleyin ki onun gücünü bastırabilesiniz" derler.
  27. Kâfirlere çetin bir azap tattıracağız ve yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.
  28. Allah'ın düşmanlarının cezası, âyetlerimizi bile bile inkar ettiklerinden dolayı içinde temelli kalacakları ateştir.
  29. Kâfirler o Gün: "Rabbimiz! Bizi saptıran cin ve insanları göster de ayaklarımızın altına alıp ezelim" derler.
  30. Ama, "Rabbimiz Allah'tır" diyen ve ölünceye kadar doğru yolu izleyenlere melekler iner ve şöyle der: "Korkmayın, üzülmeyin; size söz verilen cennetten dolayı sevinin."
  31. "Biz dünyada da, ahirette de sizin dostunuz olacağız. Orada canınızın çektiği her şeyi ve her istediğinizi elde edeceksiniz."
  32. "İşte bu, çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah'ın lütfudur."
  33. Allah yoluna çağıran, salih amel işleyen ve müslüman olduğunu söyleyenden daha güzel sözlü kim vardır?
  34. İyilikle kötülük bir değildir. Kötülüğe en güzel şekilde karşılık verirsen, sana düşman olan, bakarsın ki yakın bir dostun olur.
  35. Ama bunu sadece sabredenler ve üstün niteliklere sahip olanlar yapabilir.
  36. Eğer şeytan seni kışkırtacak olursa Allah'a sığın. Çünkü O, her şeyi duyar ve bilir.
  37. Geceyle gündüz, güneşle ay O'nun âyetlerindendir. O halde güneşe de, aya da secde etmeyin; sadece O'na kulluk etmek istiyorsanız, onları yaratan Allah'a secde edin.
  38. Eğer kibirlenirlerse bilsinler ki, Rableriyle birlikte olanlar gece gündüz usanmadan O'nu yüceltirler.
  39. Gökten su indirdiğimiz zaman kuru toprağın kabarması ve üzerinde yemyeşil bitkiler yetişmesi de O'nun âyetlerindendir. Toprağa hayat veren, ölülere de hayat verecektir. Çünkü O'nun gücü her şeye yeter.
  40. Biz, ayetlerimizin anlamını çarpıtmaya çalışanları biliriz. Kıyamet Günü ateşe atılan mı daha iyi bir durumdadır, güven içinde olan mı? Öyleyse dilediğinizi yapın; çünkü Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.
  41. Kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler hüsrana uğrayacaktır; çünkü o, yüce bir Kitap'tır.
  42. Onda, açık veya gizli, hiçbir anlam kopukluğu yoktur. Çünkü o, hikmet sahibi ve her türlü övgüye layık olan Allah katından indirilmiştir.
  43. Sana da, senden önceki elçilere söylenenlerden başka bir şey söylenmedi. Doğrusu Rabbin çok bağışlayıcıdır, ama cezası da çok ağırdır.
  44. Eğer onu anlaşılmaz bir mesaj olarak indirseydik, onu reddedenler: "Âyetleri neden anlaşılmıyor? Bir insana anlamadığı bir dille hitap edilir mi?" derlerdi. De ki: "O, iman edenlere yol gösterir ve şifa kaynağıdır. İman etmeyenlerin kulağı sağırdır, bundan dolayı Kur'an onlara anlaşılmaz gelir. Onlar, kendilerine çok uzaklardan seslenilen kimseler gibidir."
  45. Musa'ya da Kitap indirdik, ama onun üzerinde de ayrılığa düşüldü. Eğer Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen karar verilirdi. Bunlar da Kur'an hakkında derin bir kuşku içindeler.
  46. Kim salih amel işlerse lehine, kim de kötülük işlerse aleyhinedir. Çünkü Rabbin, kullarına asla haksızlık yapmaz.
  47. Kıyametin vaktini Allah'tan başkası bilmez. Bir tohumun kabuğunu yarması da, bir dişi'nin gebe kalması ve doğurması da O'nun bilgisi dahilindedir. O Gün Allah onlara: "Bana ortak koştuğunuz varlıklar nerede?" diye sorar. Onlar da: "Hiçbirimiz böyle bir şeye şahit olmadık" derler.
  48. Böylece, onların daha önce yalvarıp yakardıkları varlıklar onları yüzüstü bırakır ve onlar hiçbir kurtuluş yolu olmadığını görürler.
  49. İnsan, güzel şeyleri aramaktan usanmaz. Bir sıkıntıya düştüğünde ise endişeye kapılır ve bütün umutlarını yitirir.
  50. Başına bir sıkıntı geldikten sonra rahmetimizden tattırırsak: "Bu zaten benim hakkımdı. Kıyametin kopacağını sanmıyorum. Ama eğer Rabbime döndürülürsem, O'nun katında daha güzel bir sonuç elde ederim" der. Kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara çetin bir azap tattıracağız.
  51. İnsana bir nimet verdiğimizde yüz çevirir ve Biz'den uzaklaşır; bir sıkıntıya düştüğünde ise Bize yalvarıp yakarır.
  52. De ki: "Eğer bu Kur'an Allah katındansa ve siz onu inkar ettiyseniz, başınıza ne geleceğini düşündünüz mü? Kendisini kötülüğe kaptırandan daha sapık kim vardır."
  53. Onun hakikat olduğunu anlayıncaya kadar, âyetlerimizi onlara hem dış âlemde, hem de kendi benliklerinde göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahit olması yetmez mi?
  54. Onlar, Rablerinin huzuruna çıkacaklarından kuşku duyuyorlar. İyi bilin ki, O her şeyi kuşatmıştır.