Isra

17- İSRÂ Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Mekke döneminde indirilmiştir. 111 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. Kulunu, bir kısım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketli krldığımız Mescid-i Aksa'ya doğru yola çıkaran Allah ne yücedir!
  2. Musa'ya Kitap verdik ve İsrailoğulları'na: "Ben'den başkasına güvenmeyin" diyerek onu bir yol gösterici yaptık.
  3. Ey Nuh'la beraber gemide taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Doğrusu o, çok şükreden bir kuldu.
  4. Kitap'ta, İsrailoğulları'na: "Yeryüzünde iki kere fesat çıkaracak ve büyüklük taslayarak azacaksınız" diye vahyettik.
  5. Birincisinin zamanı geldiğinde, üzerinize güçlü kullarımızı gönderdik ve ülkenizin her tarafını işgal ettiler. Bu, yerine gelmesi gereken bir sözdü.
  6. Sonra sizi onlara üstün getirdik, size mal ve çocuklar verip, sayınızı çoğalttık.
  7. İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, yine kendinize kötülük etmiş olursunuz. İkincisinin zamanı geldiğinde, sizi rezil etmeleri, öncekiler gibi Mabed'e girmeleri ve ele geçirdiklerini mahvetmeleri için bu sefer başkalarını göndeririz.
  8. Ama Rabbiniz belki size acır. Eğer siz dönerseniz, Biz de döneriz. Cehennem, kâfirleri içine alacaktır.
  9. (9-10) Bu Kur'an, insanı doğru yola iletir. İman edip salih amel işleyenlerin büyük bir ödül kazanacağını müjdeler; ahirete inanmayanların da can yakıcı bir azaba uğrayacaklarını haber verir.
  10. (9-10) Bu Kur'an, insanı doğru yola iletir. İman edip salih amel işleyenlerin büyük bir ödül kazanacağını müjdeler; ahirete inanmayanların da can yakıcı bir azaba uğrayacaklarını haber verir.
  11. Durum böyleyken, insan kendisi için iyi şeyler istediğini zannederken kötü şeyler istemiş olabilir. Çünkü o çok acelecidir.
  12. Gece ve gündüzü iki ayet yaptık. Sonra geceyi karanlık; Allah'ın lütfundan rızık aramanız, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için gündüzü de aydınlık yaptık. Her şeyi iyice açıkladık.
  13. Her insan kaderini kendisi çizer. Kıyamet Günü önüne, bütün yaptıklarının kaydedildiği bir kitap koyarız.
  14. O Gün ona: "Kitabını oku. Bu gün kendi hesabını kendin çıkarabilecek durumdasın" denir.
  15. Kim doğru yola gelirse kendi iyiliği için gelmiş olur, kim de saparsa kendi kötülüğünedir. Kimse başkasının günahını çekmez. Biz elçi göndermedikçe hiçbir topluma azap etmeyiz.
  16. Bir toplumu yok etmek istediğimizde oranın nimet içinde yüzen seçkinlerini uyarırız. Eğer günah işlemeye devam ederlerse cezalandırılmaları kaçınılmaz olur. Artık oranın altını üstüne getiririz.
  17. Nuh'tan sonra nice uygarlığı yok ettik. Kullarının günahlarını bilen ve yaptıklarını gören ancak Rabbindir.
  18. Kim dünyayı isterse, dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar veririz. Ama onu, kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme sokarız.
  19. Kim de ahireti ister ve iman ederek onun için çalışırsa, işte onların çabaları mutlaka karşılık görecektir.
  20. Nimetlerimizden iki kesime de veririz. Çünkü Rabbin, nimetini kimseden esirgemez.
  21. Onların kirilini kimine nasıl üstün kıldığımıza bak! Oysa ahirette daha büyük dereceler ve daha büyük ikram vardır.
  22. Allah'ın yanısıra başka bir ilah edinme. Yoksa kınanır, tek başına kalırsın.
  23. Çünkü Rabbin, ancak Kendisine kulluk etmenizi ve anababaya iyilikte bulunmanızı emretmiştir. Eğer onlardan biri veya ikisi yaşlanınca senin yanında kalacak olursa onları azarlama, onlara güzel sözler söyle, "öf bile deme.
  24. Onlara acıyarak kanat ger ve de ki: "Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl şefkatle yetiştirdilerse, Sen de onlara öyle merhamet et."
  25. Rabbiniz, içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız bilin ki, doğrusu O, Kendisine yönelenlerin günahlarını bağışlar.
  26. Yakınların, düşkünlerin ve yolda kalanların hakkını ver; elindekini saçıp savurma.
  27. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın yoldaşıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
  28. Rabbinin lütfunu aradığın için onlarla ilgilenemezsen, bâri güzel sözlerle gönüllerim al.
  29. Ne cimri ol, ne de saçıp savur. Yoksa kınanır, yaptığına pişman olursun.
  30. Rabbin, dilediğinin rızkını genişletir, dilediğininkini belli bir ölçüye göre verir. Çünkü O, kullarını hakkıyla bilir ve yaptıklarını görür.
  31. Öyleyse yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de Biz rızıklandırıyoruz. Çünkü onları öldürmek büyük günahtır.
  32. Sakın zinaya yaklaşmayın. Çünkü bu, yüz kızartıcı bir davranıştır ve kötü bir iştir.
  33. Allah'ın öldürülmesini yasakladığı cana haksız yere kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, onun velisine âdil bir karşılıkta bulunma hakkı tanıdık. Sakın o da karşılık verirken sınırı aşmasın. Çünkü o, yardıma layık görülmüştür.
  34. Yetimin malına, onu değerlendirme amacı dışında, kendisi erginlik çağına varıncaya kadar yaklaşmayın. Verdiğiniz sözleri de yerine getirin, çünkü verdiğiniz bütün sözlerden sorguya çekileceksiniz.
  35. Ölçtüğünüzde tam ölçün ve doğru teraziyle tartın. Bu sizin için daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir.
  36. Bilmediğin bir konuda konuşma. Çünkü kulak, göz ve akıl bundan sorumludur.
  37. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü ne yeri delebilir, ne de dağların seviyesine erişebilirsin.
  38. Bunların hepsi, Rabbinin hoş karşılamadığı kötü işlerdir.
  39. Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetlerdir. Sakın Allah'ın yanısıra başka bir ilah edinme. Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.
  40. Rabbiniz oğlanları size ayırdı da dişi kabul ettiğiniz melekleri kendisi mi aldı? Doğrusu siz, sorumluluğu çok ağır bir söz söylüyorsunuz.
  41. Gerçek şu ki, öğüt alsınlar diye bu Kur'an'da gerçeği türlü türlü açıkladık. Ama bu onların nefretini artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
  42. De ki: "Eğer -dedikleri gibi- O'nun yanısıra başka ilahlar olmuş olsaydı, onlar Allah'ın egemenliğini ortadan kaldırmaya çalışırlardı."
  43. Hayır; Allah onların söylediklerinden uzaktır, çok yücedir, çok büyüktür.
  44. Gökler, yer ve bunlarda bulunan her şey O'nun yüceliğini gösterir. O'nun yüceliğini övmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların yüceltmelerini anlayamazsınız. Doğrusu O, çok sabırlıdır, çok bağışlayıcıdır.
  45. Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz.
  46. Kafalarına, onu anlamalarına engel olacak örtüler, kulaklarına da tıkaç koyarız. Kur'an okurken Rabbini tek olarak andığın zaman arkalarını dönüp giderler.
  47. O zalimlerin, seni dinlerken niçin dinlediklerini, kendi aralarında gizli gizli konuşurken de: "Ona uyarsanız büyülenmiş bir adama uymuş olacaksınız" dediklerini çok iyi biliyoruz.
  48. Sana neler yakıştırdıklarını bir düşün! Bunlar bir kere doğru yoldan saptılar, artık bir çıkış yolu bulamazlar.
  49. Derler ki: "Demek biz, kemik ve toz toprak olduktan sonra yeniden diriltileceğiz ha!"
  50. (50-51) De ki: "İster taş olun, ister demir. İsterseniz aklınızın almayacağı başka bir varlık..." Derler ki: "Peki bizi yeniden kim diriltecek?" De ki: "Sizi ilk kez yaratan diriltecek." Sana başlarını sallayarak: "Öyleyse bu ne zaman olacak?" derler. De ki: "Belki de çok yakında..."
  51. (50-51) De ki: "İster taş olun, ister demir. İsterseniz aklınızın almayacağı başka bir varlık..." Derler ki: "Peki bizi yeniden kim diriltecek?" De ki: "Sizi ilk kez yaratan diriltecek." Sana başlarını sallayarak: "Öyleyse bu ne zaman olacak?" derler. De ki: "Belki de çok yakında..."
  52. Sizi çağırdığı Gün, överek O'nun çağrısına karşılık verir ve yeryüzünde çok az kaldığınızı sanırsınız.
  53. Kullarıma de ki: "Birbirinizle güzel konuşun. Çünkü insanın apaçık düşmanı olan şeytan her zaman aranızı bozmak ister."
  54. Rabbiniz sizi çok iyi bilir. Size dilerse merhamet eder, dilerse azap. Seni onların davranışlarından sorumlu olarak göndermedik.
  55. Rabbin, gökte ve yerde olan her varlığı çok iyi bilir. Gerçek şu ki, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davud'a da ilahî hikmetle dolu bir Kitap verdik.
  56. De ki: "Allah'ın yanısıra ilah sandığınız varlıklara yalvarın bakalım! Onlar ne bir sıkıntınızı giderebilir, ne de onu değiştirebilirler."
  57. O yalvarıp yakardıkları da Rablerine yakınlaşmaya çalışır, O'nun rahmetini umar, azabından korkarlardı. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.
  58. Kıyamet Günü'nden önce yok etmeyeceğimiz veya çetin bir azaba uğratmayacağımız hiçbir toplum yoktur. Bu apaçık bir kitapta yazılıdır.
  59. Bizi ayetler göndermekten alıkoyan, öncekilerin onları yalanlamış olmasıdır. Semûd kavmini denemek için o dişi deveyi gönderdik, ama onu dikkate almadılar. Biz âyetleri ancak korkutmak için göndeririz.
  60. Bir zamanlar sana: "Rabbin, insanları kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz rüya da, Kur'an'daki lanetlenmiş ağaç da, insanların sınanması içindir. Biz onları korkutuyoruz; ama bu onları azdırmaktan başka bir işe yaramıyor.
  61. Bir zamanlar meleklere: "Âdem'e boyun eğin" demiştik de, İblis'in dışında, hepsi boyun eğmişti. İblis ise: "Ben, çamurdan yarattığın birine mi boyun eğeceğim?"
  62. "Benden üstün kıldığın şu varlığa bak! Eğer bana Kıyamet Günü'ne kadar süre verirsen, çok azı dışında, onun soyundan gelenleri peşime takacağım" dedi.
  63. Allah: "Haydi git, onların arasından kim sana uyarsa, yaptıklarınızın karşılığı cehennem olacaktır."
  64. "Onların içinden gücünün yettiğini kandır. Bütün gücünle üzerlerine yüklen; mal ve çocuklarıyla ilgili olarak günah işlemeye teşvik et ve onlara yerine gelmeyecek sözler ver" dedi. Ama şeytan, sadece aldatmak için söz verir.
  65. "Ama senin, samimi kullarım üzerinde hiçbir etkinliğin olmaz." Vekil olarak Rabbin yeter.
  66. Lütfundan rızık aramanız için gemileri denizde yüzdüren Rabbinizdir. Çünkü O, size karşı çok merhametlidir.
  67. Denizde tehlikeyle karşılaştığınızda, Allah'tan başka bütün yalvarıp yakardıklarınız aklınızdan çıkar. Ama sizi sağ salim karaya çıkardığında O'ndan hemen yüz çevirirsiniz. İnsan gerçekten çok nankördür.
  68. Peki O'nun, sizi karada iken de yerin dibine geçirmeyeceğinden veya taşı toprağı başınıza yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? O zaman sizi koruyacak birini de bulamazsınız.
  69. Ya da sizi yeniden denize döndürüp, nankörlük etmenizden dolayı üzerinize kırıp geçiren bir kasırga göndererek suda boğmayacağından emin misiniz? O zaman Bize karşı bir yardımcı da bulamazsınız.
  70. Gerçek şu ki, Âdemoğulları'nı üstün kıldık; onların karada ve denizde ulaşımını sağladık. Onlara temiz rızıklar bağışladık; onları, yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık.
  71. Her toplumu önderleriyle beraber çağırdığımız Gün, kimin kitabı sağından verilirse, işte onlar kitaplarını sevinçle okurlar; kendilerine kıl kadar haksızlık yapılmaz.
  72. Bu dünyada kör olan, âhirette de kördür ve doğru yoldan iyice sapmıştır.
  73. Bize karşı başka şeyler uydurmanı sağlamak için, seni kandırarak sana vahyettiklerimizden uzaklaştırmaya çalışmaktalar. O zaman seni dost edineceklerdi.
  74. Eğer sana sebat vermemiş olsaydık, belki de onlara meyledecektin.
  75. Eğer öyle yapsaydın, sana dünyada da, ahirette de kat kat azap tattırırdık; Bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın.
  76. Seni yurdundan çıkarmak için sürekli tedirgin ediyorlar. Eğer bunu başarabilirlerse, onlar da orada pek fazla kalamazlar.
  77. Senden önce gönderdiğimiz elçilere uyguladığımız yasa budur. Bizim yasamızdan hiçbir değişiklik olmamıştır.
  78. Güneşin tepe noktasından inmeye başlamasıyla havanın iyice kararması arasında namaz kıl. Şafak sökerken de Kur'an oku. Çünkü bu sırada insanın zihni açık olur.
  79. Geceleyin kalkıp, sana mahsus olmak üzere namaz kıl ki Rabbin seni övülecek bir makama yükseltsin.
  80. De ki: "Rabbim! Başlayacağım her işe güzel bir şekilde başlamamı, bırakacağım her işten de güzel bir şekilde ayrılmamı sağla. Bana katından bir destek, bir yardımcı ver."
  81. De ki: "Hak geldi, bâtıl yok oldu. Çünkü bâtıl yok olmaya mahkumdur."
  82. İndirdiğimiz bu Kur'an, iman edenlere şifa ve rahmettir. Zalimlere ise, ziyanlarını artırmaktan başka bir katkıda bulunmaz.
  83. İnsana bir nimet verdiğimiz zaman büyüklenerek yüz çevirir. Bir sıkıntıya düştüğünde ise umutsuzluğa kapılır.
  84. De ki: "Herkes karakterine göre davranır. Rabbiniz kimin doğru yolda olduğunu çok iyi bilir."
  85. Sana vahyin niteliğini soruyorlar. De ki: "Vahiy, Rabbimin niteliği anlaşılmaz işlerinden biridir. Bu konuda size çok az bilgi verilmiştir."
  86. Dileseydik sana vahyettiğimizi unuttururduk. Seni Bize karşı kayıracak bir kimse de bulamazdın.
  87. Bu, Rabbinin rahmeti nedeniyledir. Çünkü O'nun sana olan lütfu çok büyüktür.
  88. De ki: "Bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere bütün insanlar ve cinler toplanıp birbirlerine yardım etseler, yine de onun bir benzerini ortaya koyamazlar."
  89. Gerçek şu ki, Biz bu Kur'an'da her konuyu iyice açıkladık. Ama çoğu insan, hakikati kabul etmemekte direniyor.
  90. Dediler ki: "Bize yerden kaynaklar fışkırtmadıkça sana inanmayız."
  91. "Veya hurmalıkların ve bağların olmalı, aralarından sular akıtmalısın."
  92. "Ya da savunduğun gibi, göğü parça parça üzerimize düşürmeli yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmelisin."
  93. "Yahut altından yapılmış bir evin olmalı, ya da göğe yükselmelisin. Gerçi okuyacağımız bir kitap getirmedikçe göğe çıkmana da inanmayız ya..." De ki: "Rabbimin gücü her şeye yeter. Ben ancak elçi olarak gönderilmiş bir insanım."
  94. Kendilerine doğru yol gösterildiği zaman insanları iman etmekten alıkoyan, onların: "Allah elçi olarak bir insan göndermez" diye düşünmeleridir.
  95. Onlara şu sözümüzü ilet: "Yeryüzünde melekler yaşasaydı, o zaman onlara elçi olarak gökten bir melek indirirdik."
  96. De ki: "Aramızda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarını hakkıyla bilir ve görür."
  97. Allah kimi doğru yola iletirse, işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, onu Allah'a karşı koruyabilecek kimse bulamazsın. Kıyamet Günü onları yüzleri yerde, kör, dilsiz ve sağır olarak toplarız. Varacakları yer cehennemdir. Onun ateşi ne zaman sönmeye yüz tutsa, onu yeniden alevlendiririz.
  98. Bu, âyetlerimizi inkar etmelerinin ve: "Kemik ve toz toprak olduktan sonra yeniden mi diriltileceğiz?" demelerinin karşılığıdır.
  99. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerini yeniden aynı biçimde yaratmaya gücünün yeteceğini; onlar için sonunun geleceğinde kuşku olmayan bir süre belirlediğini düşünemiyorlar mı? Zalimler, buna rağmen küfürlerinde diretiyorlar.
  100. De ki: "Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, harcayınca tükenir diye kimseye bir şey vermezdiniz. İnsan gerçekten çok cimridir."
  101. Gerçek şu ki, Musa'ya apaçık dokuz âyet verdik. İsrailoğulları'na sor: Musa onlara geldiğinde Firavun ona: "Ey Musa! Ben senin büyülenmiş biri olduğunu düşünüyorum" dedi.
  102. Musa: "Sen bunların, göklerin ve yerin Rabbinden indirilmiş apaçık deliller olduğunu kesinlikle biliyorsun. Ey Firavun! Ben de senin mahvolduğunu düşünüyorum" dedi.
  103. Bunun üzerine Firavun onları yok etmek istedi. Biz de onu ve beraberindekileri suda boğduk.
  104. Bundan sonra İsrailoğulları'na: Yeryüzüne yerleşin. Ama söz verilen Gün geldiğinde hepinizi bir araya toplayacağız" dedik.
  105. Bu vahyi, değişmeyen gerçeği göstermek için indirdik, o da sana olduğu gibi ulaştı. Seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
  106. Ayrıca Kur'an'ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm ve gerektikçe indirdik.
  107. De ki: "Ona ister inanın, ister inanmayın." O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğunda, onlar alınları üzerine secdeye kapanırlar.
  108. "Rabbimiz çok yücedir. Çünkü O'nun verdiği söz yerine geldi" derler.
  109. Ağlayarak yere kapanırlar ve bu onların saygısını artırır.
  110. De ki: "İster Allah diye yalvarın, ister Rahman diye. O'na hangi isimle yalvarırsanız yalvarın farketmez. Çünkü en mükemmel niteliklere sahip olan ancak O'dur." O'na yalvarırken sesini ne fazla yükselt, ne de fazla kıs. İkisinin arasında bir yol tut.
  111. De ki: "Övülmesi gereken, çocuk edinmemiş olan, egemenliğinde ortağı olmayan, güçsüzlükten dolayı bir yardımcıya da ihtiyaç duymayan Allah'tır." O'nu hep böyle yücelterek an.