Maide

5- MÂİDE Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali

(Medine döneminde indirilmiştir.120 âyettir.)

Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla

  1. Ey iman edenler! Ahitlerinizi yerine getirin. Size bildirilenlerin dışında, ot ile beslenen hayvanların eti helaldir. Ancak ihramda iken avlanmanız yasaktır. Allah, dilediğine karar verir.
  2. Ey iman edenler! Allah'ın alâmetlerine, haram aya, süslenmiş kurbanlıklara, Rablerinin lütfunu ve rızasını dileyerek Kabe'yi ziyarete gelenlere saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda avlanabilirsiniz. Kutsal Mescid Kabe'yi ziyaret etmenizi engelleyenlere duyduğunuz kin, aşırı gitmenize sebep olmasın. Günah işlemede ve düşmanlıkta değil, dindarlık ve takvada yardımlaşın ve Allah'tan çekinin. Çünkü Allah'ın cezası çok çetintir.
  3. Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, ölmeden önce boğazladıklarınız hariç, boğulmuş, vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş, başka bir hayvan tarafından boynuzlanmış ve yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanmış olanlar, putlar adına boğazlananlar ve kehanet yoluyla gelecekte nelerin olabileceğini öğrenmeye çalışmanız haram kılındı. Kim bunları yaparsa günah işlemiş olur. Kafirler artık dininizi ortadan kaldırmaktan ümitlerini kesmişlerdir. Öyleyse onlardan değil, Ben'den korkun. Bu gün dininizi kemale erdirdim, size vereceğim nimeti tamamladım ve din olarak İslam'ı uygun gördüm. Zorda kalan, helal saymamak şartıyla yasak şeylerden fayladanabilir. Doğrusu Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
  4. Kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size temiz olan her şey helal kılındı. Allah'ın size öğrettiği bilgiyle eğittiğiniz avcı hayvanların avladıkları da helal kılındı. Onların sizin için yakaladıklarını, Allah'ın adını anarak yiyin ve Allah'a karşı gelmekten çekinin. Çünkü Allah, hesabı çabuk görür.
  5. Bugün size temiz şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. İman eden iffetli kadınlar ile, sizden önce Kitap verilenlerin iffetli kadınları, iffetli olmanız, zina etmemeniz ve gizli dost tutmamanız şartıyla mehirlerini verdiğiniz takdirde size helaldir. İman etmeyenlerin bütün yaptıkları boşa gidecek, onlar, ahirette de zarara uğrayacaktır.
  6. Ey iman edenler! Namaz kılacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, ıslak ellerinizi başınıza sürün ve aşık kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Cünüpseniz temizlenin. Tuvaletten çıkmış veya eşlerinize yaklaşmış da su bulamamışsanız ya da hasta yahut yolcu iseniz, ellerinizi temiz bir toprağa sürüp onunla yüzlerinizi ve kollarınızı ovun. Allah size zorluk yüklemek değil, şükretmeniz için sizi arındırmak ve size verdiği nimeti tamamlamak istiyor.
  7. Allah'ın size olan nimetini ve "İşittik ve uyduk" diyerek verdiğiniz sözü hatırlayın. Allah'a karşı gelmekten çekinin; çünkü O, kalplerde olanı bilir.
  8. Ey iman edenler! Allah için adaleti gözeten şahitler olun. Bir topluma kin duymanız sizi zulme sevketmesin. Adil olun, çünkü takvanın gereği budur. Allah'a karşı gelmekten çekinin. Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  9. Allah, iman edip salih amel işleyenleri bağışlayacak ve onlara büyük bir ödül verecektir.
  10. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar da yakıcı bir ateşe atılacaktır.
  11. Ey iman edenler! Allah'ın size verdiği nimeti düşünün. Hani düşmanlarınız sizi yenmek üzereyken Allah onlara engel olmuştu. Öyleyse O'na karşı gelmekten çekinin. İman edenler ancak Allah'a güvensinler.
  12. Allah, liderlerinden on ikisini seçtiği zaman, İsrail Oğulları'ndan kesin bir söz almış ve demişti ki: "Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır ve onları destekler, Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, sizinle beraber olacağım. Günahlarınızı örteceğim. Sizi, içlerinden sular akan cennetlere yerleştireceğim. Bundan sonra kim inkar ederse doğru yoldan sapmış olur."
  13. Sözlerinden caydıkları için onları rahmetimizden uzaklaştırdık ve kalplerini katılaştırdık. Kendilerine vahyedilen sözleri çarpıttılar, verilen öğüdü dinlemediler. Pek azı dışında onlardan hep ihanet göreceksin. Onları bağışla ve yaptıklarına katlan. Çünkü Allah, iyilik edenleri sever.
  14. "Biz Hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık. Onlar da kendilerine verilen öğüdü dinlemediler. Biz de aralarına Kıyamet Günü'ne kadar sürecek kin ve düşmanlık soktuk. Allah onlara bütün yaptıklarını bildirecektir.
  15. Ey Kitap Ehli! Size, Kitap'tan gizlediğiniz şeylerin bir çoğunu açıklayan, bir çoğundan da vazgeçen elçimiz geldi. Şimdi size, Allah katından bir ışık ve apaçık bir Kitap geldi.
  16. Allah, rızasını kazanmak isteyen herkesi onunla esenlik yollarına eriştirir, rahmetiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve doğru yola iletir.
  17. "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. De ki: "Eğer Allah, Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzündeki herkesi yok etmeyi dilese O'na kim engel olabilir?" Göklere, yere ve ikisi arasında bulunan her şeye egemen olan Allah'tır. O dilediğini yaratır. Çünkü O'nun gücü her şeye yeter.
  18. Yahudiler ve Hıristiyanlar: "Biz, Allah'ın çocukları ve sevgili kullarıyız" derler. De ki: "Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niye azap ediyor? Hayır, siz de O'nun yarattığı birer insansınız." O, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklere, yere ve ikisi arasında bulunanlara egemen olan Allah'tır. Sonunda da O'na döneceksiniz.
  19. Ey Kitap Ehli! "Bize müjdeci ve uyarıcı gelmedi" demeyesiniz diye, elçilerimizin arasının kesildiği bir sırada, size, müjdeci ve uyarıcı elçimiz geldi. Çünkü Allah'ın gücü her şeye yeter.
  20. Bir zamanlar Musa, kavmine dedi ki: "Ey kavmim! Allah'ın size verdiği nimetleri düşünün: Aranızdan peygamberler çıkardı ve size bağımsızlık kazandırdı; size, dünyada hiç kimseye göstermediği lütfü gösterdi."
  21. "Ey kavmim! Allah'ın size söz verdiği kutsal topraklara girin, geri dönmeyin. Yoksa hüsrana uğrarsınız."
  22. Dediler ki: "Ey Musa! Orada zorba bir toplum var. Onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyiz. Eğer çıkarlarsa o zaman gireriz."
  23. Allah'ın kendilerine nimet verdiği, Allah'tan korkan iki kişi: "Onlara cepheden saldırın. Öyle yaparsanız siz üstün gelirsiniz. Gerçekten inanıyorsanız Allah'a güvenin" dedi.
  24. Onlar: "Ey Musa! Onlar orada oldukları sürece biz oraya girmeyiz. Rabbinle gidip savaşın. Biz burada kalacağız" dediler.
  25. Musa: "Rabbim! Ben kendimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. Artık bizimle bu fâsık kimselerin arasını ayır" dedi.
  26. Allah: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Artık o fâsıklar için üzülme" dedi.
  27. Onlara gerçeği göstermek için Adem'in iki oğlunun kıssasını anlat: İkisi de birer kurban sunmuş, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: "Seni öldüreceğim dedi. O da: "Allah ancak Kendinden çekinenlerin kurbanını kabul eder" dedi.
  28. "Sen beni öldürmeye kalkışsan bile, ben seni öldürmeye kalkışmayacağım. Çünkü ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım."
  29. "Ben isterim ki ikimizin günahını yükselenesin de cehenneme gidesin. İşte zalimlerin cezası budur."
  30. İhtirası, onu kardeşini öldürmeye sürükledi. Onu öldürdü, ama hüsrana uğradı.
  31. Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. Bunu görünce yaptığına pişman oldu ve "Yazıklar olsun bana! Kardeşimin cesedini gömme konusunda şu karga kadar bile olamadım" dedi.
  32. Bundan dolayı İsrailoğulları'na: "Kim, bir adam öldürmeyen veya yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş, kim de onu kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur" dedik. Elçilerimiz onlara apaçık deliller getirdiği halde, içlerinden pek çoğu aşırılığa devam etti.
  33. Allah'a ve elçisine savaş açanların ve yeryüzünde fesat çıkaranların cezası, öldürülmeleri veya asılmaları yahut ellerinin ve ayaklarının çarpazlama kesilmesi ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu onların dünyadaki cezasıdır. Onlar ahirette de büyük bir azaba uğrayacaklardır.
  34. Ancak, yakalanmadan önce tövbe edenler bu hükmün dışındadır. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
  35. Ey iman edenler! Allah'tan korkun; O'na yakınlaşmaya çalışın ve O'nun yolunda cihat edin ki kurtuluşa eresiniz.
  36. Kafirler, Kıyamet Günü azaptan kurtulmak için yeryüzündeki her şeyi, hatta iki katını verseler bile kabul ettiremezler. Çünkü onlar can yakıcı bir azaba uğrayacaklardır.
  37. O Gün ateşten kurtulmak isterler, ama kurtulamazlar. Onlar sürekli bir azaba uğrayacaklardır.
  38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan gelen ibret verici bir ceza olmak üzere ellerini kesin. Çünkü Allah, kudret ve hikmet sahibidir.
  39. Doğrusu Allah, zulmettikten sonra tövbe edip kendini düzeltenlerin tövbesini kabul eder. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.
  40. Göklere ve yere egemen olanın Allah olduğunu bilmez misin? O, dilediğine azap eder, dilediğini bağışlar. Çünkü O'nun gücü her şeye yeter.
  41. Ey elçi! İman etmedikleri halde iman ettiklerini söyleyen, yalana kulak veren ve seni değil başkalarını dinleyen Yahudi'lerin inkarda yarışmalarından dolayı üzülme. Onlar, vahyedilen sözleri çarpıtarak: "İstediğiniz gibi konuşulursa kabul edin, yoksa uzak durun" derler. Allah bir kimsenin kötülüğe yönelmesini dikmişse, Allah'a karşı elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar dünyada zelil olacak, ahirette de büyük bir azaba uğrayacaklardır.
  42. Çünkü onlar, yalana kulak verir ve haram yerler. Eğer sana baş vururlarsa, istersen aralarında karar ver, istersen kendi hallerine bırak. Eğer onları kendi hallerine bırakırsan sana hiçbir zarar veremezler. Karar verirsen, aralarında adaletle karar ver. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.
  43. İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu halde niye senin hükmüne başvuruyor, sonra da yüz çeviriyorlar? Hayır, onlar gerçekten inanmış değillerdir.
  44. Yol gösterici ve aydınlatıcı olan Tevrat'ı Biz indirdik. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudi'lere onunla hükmettiler. Din adamları ve hahamlar da öyle yaptılar. Çünkü Allah'ın kelamının bir kısmı onlara emanet edilmişti ve hepsi onun doğruluğuna şahitlik yaptılar. Bu yüzden, insanlardan değil, Ben'den çekinin; âyetlerimii küçük bir çıkara değişmeyin. Kim Allah'ın indirdiğine göre hüküm vermezse, işte onlar kafirdirler.
  45. Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralanmalarda kısas yazdık. Kim bağışlarsa, günahlarına kefaret olur. Kim Allah'ın indirdiğine göre hüküm vermezse, işte onlar zalimdirler.
  46. Onların ardından, Tevrat'tan geriye kalanların doğruluğunu tasdik edici olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona, Allah'a karşı gelmekten çekinenler için öğüt ve yol gösterici olarak, Tevrat'tan geriye kalanları doğrulayıcı olmak üzere, yol gösterici ve aydınlatıcı İncil'i verdik.
  47. İncil'e uyanlar, Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah'ın indirdiğine göre hüküm vermezse, işte onlar fasıktırlar.
  48. Sana da, daha önceki Kitap'ları doğrulayıcı ve ölçüt olarak hakikati ortaya koyan bu Kitab'ı indirdik. Aralarında Allah'ın indirdiğine göre hüküm ver. Sana hakikat geldikten sonra onların hevalarına uyma. Herbiriniz için farklı bir sistem ve hayat tarzı belirledik. Allah dileseydi, hepinizi tek bir toplum yapardı. Ama indirdikleriyle sizi denemek istiyor. Öyleyse hayırlı işlerde yarışın. Çünkü hepiniz Allah'a döneceksiniz; O da, ayrılığa düştüğünüz konulan size bildirecek.
  49. Aralarında Allah'ın indirdiğine göre hüküm ver, onların nevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah, günahlarının bir kısmından dolayı onları cezalandırmak istiyor. Doğrusu insanların çoğu fâsıktır.
  50. Yoksa onlar, cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanan kimseler için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır?
  51. Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyan'ları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velisidirler. İçinizden kim onları veli edinirse o da onlardan biri olur. İşte Allah, böyle zalimleri doğru yola eriştirmez.
  52. Kalplerinde hastalık olanların, "Başımıza bir musibet gelmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koştuğunu görürsün. Ama Allah bir zafer kazanmanızı sağlar ve başlarına O'nun katından bir iş gelir de içlerinde gizlediklerine pişman olurlar.
  53. İman edenler, birbirlerine: "Sizinle beraber olduklarına dair bütün güçleriyle Allah'a yemin edenler bunlar mı?" derler. İşte onların yaptıkları boşa gitmiş ve hüsrana uğramışlardır.
  54. Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah, Kendisini seven, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu, kimsenin kınamasından korkmadan Allah yolunda cihat eden, sevdiği kimseler getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah, geniş lütuf sahibidir, her şeyi bilir.
  55. Sizin veliniz ancak Allah, O'nun elçisi ve namaz kılan, zekat veren ve Allah'a boyun eğen müminlerdir.
  56. Kim, Allah'ı, elçisini ve iman edenleri velî edinirse bilsin ki, üstün gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır.
  57. Ey iman edenler! Kâfirleri ve sizden önce Kitap verilenlerden dininizle alay edenleri velî edinmeyin. Eğer gerçekten iman ediyorsanız ancak Allah'tan korkun.
  58. Onları namaza çağırdığınızda onunla alay ederler. Bu onların aklını kullanmayan kimseler olmalarındandır.
  59. De ki: "Ey Kitap Ehli! Allah'a, bize indirilene ve daha önce indirilene iman etmemizden dolayı mı bizden hoşlanmıyorsunuz, yoksa çoğunuzun fâsık olmasından dolayı mı?"
  60. De ki: "Size Allah katında bundan daha kötü bir karşılık bildireyim mi? Allah kimi rahmetinden uzaklaştırmış ve azgınlara kulluk ettikleri için maymuna ve domuza çevirmiş ve kime kızmışsa, işte yeri en kötü, yolu da en sapık olanlar onlardır."
  61. Yanınıza geldiklerinde: "Biz de iman ediyoruz" derler. Oysa yanınıza kafir olarak girmiş ve öyle çıkmışlardır. Allah, içlerinde gizlediklerini çok iyi bilmektedir.
  62. Onların çoğunun günah işlemede, haksızlık ve kötülük yapmada birbiriyle yarıştığını görürsün. Yaptıkları ne kadar kötüdür!
  63. Din adamlarını ve hahamlarını, onları günah şeyler konuşmaktan ve kötülük yapmaktan alıkoymaları gerekmez miydi? Yaptıkları ne kadar kötüdür!
  64. Yahudiler: "Allah'ın eli sıkıdır" dediler. Bunu söylediklerinden dolayı elleri bağlandı ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırıldılar. Hayır, Allah'ın iki eli de açıktır, lütfunu dilediği gibi dağıtır. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırmaktadır. Aralarına, Kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Ne zaman bir savaş ateşi tutuştursalar, Allah onu hemen söndürür. Yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışırlar. Ama Allah, fesat çıkaranları sevmez.
  65. Eğer Kitap Ehli de iman edip Allah'a karşı gelmekten çekinseydi, kötülüklerini örter ve kendilerini nimet cennetlerine yerleştirirdik.
  66. Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rablerinden kendilerine indirilene uysalardı, her bakımdan nimete kavuşurlardı. İçlerinde doğru yolu izleyenler var. Ama çoğunun yaptığı ne kötüdür!
  67. Ey elçi! Rabbinin sana indirdiklerini duyur, eğer böyle yapmazsan O'nun mesajını iletmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, kafirleri doğru yola iletmez.
  68. De ki: "Ey Kitap Ehli! Tevrat'a, İncil'e ve Rabbinizden size indirilene uymadıkça sağlam bir temeliniz olmaz." Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. Öyleyse kafirler için üzülme.
  69. İman edenlerden, Yahudi'lerden, Sabiî'lerden ve Hıristiyan'lardan Allah'a ve Âhiret Günü'ne inanan ve salih amel işleyen kimseler ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.
  70. İsrailoğulları'ndan söz almış ve kendilerine elçiler göndermiştik. Ama hevalarına uymayan hükümler getiren elçilerin bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.
  71. Bunun bir imtihan olabileceğini düşünemediler, böylece kör ve sağır kesildiler. Allah, tövbelerini kabul ettikten sonra bile çoğu kör ve sağır kesildi. Allah, onların bütün yaptıklarını görmektedir.
  72. "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Çünkü Mesih: "Ey İsrailoğulları! Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin" demişti. Allah, Kendisine ortak koşan kimseye cenneti haram etmiştir. Onun varacağı yer ateştir. Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur.
  73. Allah'tan başka ilah olmadığı halde, "Allah, üçlünün üçüncüsüdür" diyenler kafir olmuşlardır. Eğer bu söylediklerinden vazgeçmezlerse, aralarından hakikati inkar edenler can yakıcı bir azaba uğrayacaktır.
  74. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametli olduğu halde, hâlâ O'na tövbe edip bağışlanma dilemeyecekler mi?
  75. Meryem oğlu Mesih, ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Anası çok dürüst bir kadındı. Her ikisi de yemek yerdi. Âyetleri nasıl açıkladığımıza, buna rağmen nasıl yüz çevirdiklerine bir bak!
  76. De ki: "Allah'ın yanısıra fayda da, zarar da veremeyen şeylere mi kulluk ediyorsunuz? Oysa Allah, her şeyi duyar ve bilir."
  77. De ki: "Ey Kitap Ehli! Dininizin hakikatlerini çiğnemeyin. Daha önce kendileri sapmış, bir çoğunu saptırmış ve doğru yoldan uzaklaşmış kimselerin hevalarına uymayın."
  78. (78-79) Hakikati inkar eden İsrailoğulları, Davud'un ve Meryemoğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'a isyan ettiler; hak ve adalet sınırlarını çiğnediler. Birbirlerini, yaptıkları kötülüklerden alıkoymadılar. Yaptıkları ne kötüydü.!
  79. (78-79) Hakikati inkar eden İsrailoğulları, Davud'un ve Meryemoğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'a isyan ettiler; hak ve adalet sınırlarını çiğnediler. Birbirlerini, yaptıkları kötülüklerden alıkoymadılar. Yaptıkları ne kötüydü.!
  80. Onların çoğunun kafirleri veli edindiğini görürsün. Yaptıkları ne kötüdür! Allah onlara kızmıştır, bu nedenle temelli azapta kalacaklardır.
  81. Eğer Allah'a, kendilerine gönderilen peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, kafirleri veli edinmezlerdi. Ama onların çoğu fâsıktı.
  82. İman edenlere en şiddetli düşmanlık yapanların Yahudi'ler ve Allah'a ortak koşanlar; en çok şefkat gösterenlerin ise Hıristiyanlar olduğunu görürsün. Bunun nedeni, aralarında, büyüklük taslamayan keşiş ve rahiplerin bulunmasıdır.
  83. (83-84) peygambere indirilenleri dinlediklerinde, hakikati tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşla dolarak: "Rabbimiz! Biz de inanıyoruz, bizi de hakikate şahitlik edenlerle bir tut. Rabbimizin bizi salihler arasına katmasını istediğimiz halde Allah'a ve bize gelen hakikate niçin iman etmeyelim?" dediklerini görürsün.
  84. (83-84) peygambere indirilenleri dinlediklerinde, hakikati tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşla dolarak: "Rabbimiz! Biz de inanıyoruz, bizi de hakikate şahitlik edenlerle bir tut. Rabbimizin bizi salihler arasına katmasını istediğimiz halde Allah'a ve bize gelen hakikate niçin iman etmeyelim?" dediklerini görürsün.
  85. Bu inançlarından dolayı Allah onları, temelli kalacakları, içinden sular akan cennetlerle ödüllendirecektir. İşte iyilerin ödülü budur.
  86. Hakikati inkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise cehennemliktir.
  87. Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri kendinize yasaklamayın, ama hakikatin sınırlarını da aşmayın. Çünkü Allah, sınırı aşanları sevmez.
  88. Allah'ın size bağışladığı helal ve temiz rızıklardan faydalanın ve inandığınız Allah'a karşı gelmekten çekinin.
  89. Allah sizi kasıtsız olarak ettiğiniz yeminlerden sorumlu tutmaz, ama bilerek ettiğiniz yeminlerden sorumlu tutar. Yemininizi bozma karşılığında, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on düşkünü doyurmanız yahut giydirmeniz ya da bir köle azat etmeniz gerekir. Bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutmalıdır. Yeminlerinizi bozmanın kefareti budur. Yeminlerinizi yerine getirin. İşte Allah, şükredesiniz diye size âyetlerini böyle açıklıyor.
  90. Ey iman edenler! Sarhoş eden şeyler, şans oyunları, puta tapma ve gelecek hakkında kehanette bulunma, şeytan işi kötülüklerden başka bir şey değildir. Öyleyse onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
  91. Doğrusu şeytan, sarhoş edici şeyler ve şans oyunlarıyla aranıza kin ve düşmanlık sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık onlardan uzak durursunuz, değil mi?
  92. Allah'a ve elçisine uyun, kötülüklerden kaçının. Eğer yüz çevirirseniz, elçimizin görevinin apaçık duyurmak olduğunu bilin.
  93. İman edip salih amel işleyenler, Allah'a karşı gelmekten çekinip iman ettikleri ve salih amel işledikleri sürece Allah'ın kendilerine verdiği nimetlerden meşru bir şekilde faydalanabilirler. Yeterki Allah'a karşı gelmekten çekinsinler, imanlarını sürdürsünler ve Allah'a karşı sorumluluklarını yerine getirsinler. Ayrıca iyilik yapsınlar. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.
  94. Ey iman edenler! Allah sizi, görmediği halde Kendisinden korkanları ortaya çıkarmak için ihramlı iken ellerinizin ve silahlarınızın menziline giren avlarla deneyecektir. Bundan sonra kim hakikat sınırlarını aşarsa, işte o, can yakıcı bir azaba uğrayacaktır.
  95. Ey iman edenler! İhramlı iken avlanmayın. Bunu kasden yapanın cezası yaptığının vebalini tatması için, öldürdüğü ava denk olduğuna aranızda iki âdil kimsenin karar vereceği bir kurbanı Kabe'ye getirerek kesmek veya yoksulları doyurmak ya da buna denk miktarda oruç tutmaktır. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Kim tekrar yaparsa, Allah onu yine cezalandırır. Çünkü Allah üstündür, kötüleri her zaman cezalandırır.
  96. Su ürünlerini avlamanız ve yemeniz, size de, yolculara da helal kılındı. Ama ihramlı olduğunuz sürece karada avlanmanız yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız Allah'a karşı gelmekten çekinin.
  97. Allah, Kutsal Mescit Kabe'yi, kutsal hac ayını ve süslenmiş kurbanlıkları bütün insanlar için bir sembol yaptı. Bu, her şeyi bilen Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa bildiğini anlamanız içindir.
  98. Allah'ın hem cezasının çetin, hem de çok bağışlayıcı ve merhametli olduğunu unutmayın.
  99. Elçinin görevi ancak iletmedir. Allah, gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilir.
  100. De ki: "Kötü şeylerin birçoğu çekici gelse bile, kötü ile iyi bir değildir. Ey akıl sahipleri! Öyleyse Allah'a karşı gelmekten çekinin ki, kurtuluşa erebilesiniz."
  101. Ey iman edenler! Açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken öyle sorular sorarsanız o konularda açıklama yapılabilir. Allah, daha öncekileri affetmiştir. Çünkü O, çok bağışlayıcıdır, çok sabırlıdır.
  102. Sizden öncekiler de böyle sorular sormuş, sonunda da hakikati inkar etmişlerdi.
  103. Allah, bazı hayvanların işaretlenmesini emretmemiş; kesilmesini ve kullanılmasını da yasaklamamıştır. Kafirler kendi uydurdukları yalanları Allah'a isnat ediyor. Onların çoğu aklını kullanmıyor.
  104. Çünkü onlar, Allah'ın indirdiğine ve elçisine uymaya çağırıldıklarında: "Atalarımızın izlediği yol bize yeter" derler. Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yolda olmayan kimseler ise?
  105. Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Doğru yolda olduğunuz sürece sapan kimseler size zarar veremez. Sonunda Allah'a döneceksiniz. O da yaptıklarınızı size haber verecek.
  106. Ey iman edenler! Ölümünüz yaklaştığında vasiyette bulunacaksanız aranızdan iki âdil kişiyi şahit tutun. Eğer yolcu iken öleceğinizi hissederseniz, o sırada yanınızda bulunan iki kişiyi şahit tutun. Eğer içinize bir kuşku düşerse, onları namazdan sonra alıkoyup, "Yakınlarınızın aleyhine bile olsa sözümüzü yerine getireceğiz ve şahit olduğumuz şeyleri gizlemeyeceğiz, yoksa günahkar oluruz" diye Allah adına yemin ettirin.
  107. Eğer onların sonradan bu günahı işledikleri anlaşılırsa, bu iki kişi tarafından hakları yenen başka iki kişi bunların yerini alsın ve: "Biz, o iki kişiden daha doğru şahitlik yaparız, hak ve adalet sınırlarını aşmayız. Eğer öyle yaparsak zulmetmiş oluruz" diyerek Allah adına yemin etsin.
  108. Böylece insanların doğru şahitlik yapmaları sağlanır; yoksa onlar, başkalarının yemin etmesiyle yalancı durumuna düşmekten korkacaklardır. Öyleyse Allah'a karşı gelmekten çekinin ve O'na kulak verin. Çünkü O, fasıkları doğru yola iletmez.
  109. Allah, bütün peygamberleri topladığı Gün onlara: "Size ne cevap verildi?" diye sorar. Onlar da: "Bizim bir bilgimiz yok. Gaybı bilen ancak Sen'sin" derler.
  110. İşte o zaman Allah: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve anana verdiğim nimeti düşün: Hani seni kutsal ruhla (vahiyle) desteklemiştim. Beşikteyken ve yetişkinken insanlarla konuşuyordun. Sana Tevrat ve İncil'deki vahiylerle doğru düşünmeyi öğretmiştim. İznimle sana uyanların hayatını değiştirmiştin. İznimle hakikate karşı kör olanları ve hastaları iyileştiriyor, ölüleri diriltiyordun. Kendilerine apaçık deliller getirdiğinde, aralarındaki kafirlerin, 'Bu, aldatmacadan başka bir şey değildir' dedikleri zaman sana zarar vermelerine engel olmuştum" diyecek.
  111. Havarilere: "Bana ve elçime inanın" diye vahyetmiştim. Onlar: "Sana ve elçine inandık. Bizim Sana teslim olduğumuza şahit ol" demişlerdi.
  112. (112-113) Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi de, İsa: "Eğer iman ediyorsanız Allah'a karşı gelmekten çekinin" demişti. Onlar: "Ondan yemek, kalplerimizi pekiştirmek, bize söylediklerinin doğru olduğunu bilmek ve şahitlik yapmak istiyoruz" demişlerdi.
  113. (112-113) Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi de, İsa: "Eğer iman ediyorsanız Allah'a karşı gelmekten çekinin" demişti. Onlar: "Ondan yemek, kalplerimizi pekiştirmek, bize söylediklerinin doğru olduğunu bilmek ve şahitlik yapmak istiyoruz" demişlerdi.
  114. Meryem oğlu İsa: "Allah'ım! Rabbimiz! Katından bir delil; bize ve bizden sonrakilere bir ziyafet olmak üzere gökten bize bir sofra indir ve bizi rızıklandır. Çünkü rızık verenlerin en hayırlısı Sen'sin" dedi.
  115. Allah: "Onu size her zaman indirebilirim. Ama sonra aranızdan kim hakikati inkar ederse, ona dünyada kimseye yapmadığım şekilde azap ederim" dedi.
  116. Allah: "Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara 'Beni ve anamı Allah'ın yanısıra ilahlar edinin' dedin?" demişti de İsa, "Sen her türlü eksiklikten uzaksın; gerçek olmayanı söylemek bana yakışmaz. Eğer dediysem, Sen onu bilirsin. Çünkü Sen benim içimden geçen her şeyi bilirsin, ama ben Sen'in katında olanı bilemem. Çünkü gaybı bilen ancak Sen'sin."
  117. "Ben onlara ancak, 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin' dedim, bana emrettiğinin dışında bir şey söylemedim. Aralarında olduğum sürece onları gözettim. Beni öldürdükten sonra ise yaptıklarını Sen biliyorsun. Çünkü her şeye şahit olan Sen'sin."
  118. Eğer onlara azap edersen, onlar Sen'in kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, kudret ve hikmet sahibi olan ancak Sen'sin" diye cevap vermişti.
  119. Allah: "İşte bu Gün, doğru olanlara doğrulukları fayda verecektir. Onlar temelli kalacakları, içlerinden sular akan cennetlere gireceklerdir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan. İşte en büyük kazanç budur" dedi.
  120. Göklere, yere ve onlarda bulunan her şeye egemen olan Allah'tır. Çünkü O'nun gücü her şeye yeter.