Neml
27- NEML Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali
(Mekke döneminde indirilmiştir. 93 âyettir.)
Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla
- Tâ, sîn. Bunlar Kur'an'ın, apaçık Kitab'ın âyetleridir.
- İman edenlere yol gösterici ve müjde olarak indirilmiştir.
- Onlar namazı kılar, arınmak için gerekeni verir, ahirete de kesin olarak inanırlar.
- Âhirete iman etmeyenlere yaptıklarını güzel gösteririz. Bu yüzden bocalayıp dururlar.
- İşte onlar, kötü bir azaba uğrayacaklardır. Ahirette en çok zarara uğrayacak olanlar da onlardır.
- Bu Kur'an sana, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah katından indirilmektedir.
- Bir zamanlar Mûsâ, ailesine: "Uzakta bir ateş gördüm. Gidip oradan ya bir haber getireyim, ya da ısınmanız için tutuşmuş bir odun" demişti.
- Oraya yaklaştığında şöyle seslenildi: "Bu ateşin ışığının eriştiği kimseler de, çevresinde bulunanlar da kutsal kılınmıştır. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!"
- "Ey Musa! Ben, çok yüce ve hikmet sahibi Allah'ım."
- (10-11) "Değneğini yere bırak." Musa onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. Allah dedi ki: "Ey Musa, korkma. Benim katımda elçiler de, haksızlık yaptıktan sonra durumunu düzeltenler de korkmaz. Çünkü Ben, çok bağışlayıcı ve çok merhametliyim."
- (10-11) "Değneğini yere bırak." Musa onun bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. Allah dedi ki: "Ey Musa, korkma. Benim katımda elçiler de, haksızlık yaptıktan sonra durumunu düzeltenler de korkmaz. Çünkü Ben, çok bağışlayıcı ve çok merhametliyim."
- "Şimdi de elini koynuna sok. Kusursuz bembeyaz çıkacaktır. Ayrıca dokuz âyetle Firavun'a ve kavmine git. Çünkü onlar iyice yoldan çıktı."
- Onlara apaçık âyetlerimiz geldiğinde: "Bu düpedüz bir büyü" dediler.
- Onların doğru olduğuna inandıkları halde, haksız olarak ve büyüklük taslayarak onlara karşı çıktılar. Ama bozguncuların sonu ne kötü oldu!
- Gerçek şu ki, Davud'a da, Süleyman'a da ilim verdik." Bizi, iman eden kullarının çoğundan üstün kılan Allah'a hamd olsun" dediler.
- Süleyman, Davud'un yerine geçti. "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve her şeyden bol bol verildi. Doğrusu bu, apaçık bir lütuftur" dedi.
- Bir gün, Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan ordusu toplandı ve düzenli sıralar halinde yola çıkarıldı.
- Karıncaların çok olduğu bir vadiye geldiklerinde bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvanıza girin de, Süleyman ve ordusu farkında olmadan sizi ezmesin" dedi.
- Süleyman, karıncanın bu sözüne güldü ve: "Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmemi sağla. Sen'in rızanı kazanabilmem için salih ameller işlememi nasip et ve beni rahmetinle sâlih kullarının araşma kat" dedi.
- (20-21) Bir gün kuşlara göz gezdirip: "İbibiği niçin göremiyorum. Bu kuş nereye kayboldu? Eğer bana geçerli bir mazeret getirmezse onu ya şiddetli bir şekilde cezalandıracağım ya da keseceğim" dedi.
- (20-21) Bir gün kuşlara göz gezdirip: "İbibiği niçin göremiyorum. Bu kuş nereye kayboldu? Eğer bana geçerli bir mazeret getirmezse onu ya şiddetli bir şekilde cezalandıracağım ya da keseceğim" dedi.
- İbibik çok geçmeden geldi ve: "Senin bilmediğin bir şey öğrendim; sana Sebe hakkında doğru bir haber getirdim."
- ..O ülkeyi, her şeye sahip olan bir kadın yönetiyor. Yönetimi de çok güçlü."
- "Ne var ki o da, kavmi de güneşe tapıyor. Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları doğru yoldan saptırmış. Bu yüzden doğru yolu bulamıyorlar."
- "Göklerde ve yerde saklı olan ne varsa ortaya çıkaran, gizlediklerinizi de, açığa vurduklarınızı da bilen Allah'a boyun eğseler daha iyi olmaz mıydı?"
- "Çünkü Allah'tan başka ilah yoktur. En yüce egemen O'dur" dedi.
- (27-28) Süleyman: "Söylediklerinin doğru olup olmadığını göreceğiz. Şu mektubu onlara götür. Sonra yanlarından uzaklaşıp ne yaptıklarına bak" dedi.
- (27-28) Süleyman: "Söylediklerinin doğru olup olmadığını göreceğiz. Şu mektubu onlara götür. Sonra yanlarından uzaklaşıp ne yaptıklarına bak" dedi.
- (29-32) Kraliçe: "Ey ileri gelenler! Bana Süleyman'dan önemli bir mektup geldi. Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adına yazılmış. 'Allah'a teslim olun, O'na karşı gelmeyin' diyor. Ey ileri gelenler! Bana bu konuda görüş bildirin. Çünkü ben size danışmadan bir işe karar vermem" dedi.
- (29-32) Kraliçe: "Ey ileri gelenler! Bana Süleyman'dan önemli bir mektup geldi. Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adına yazılmış. 'Allah'a teslim olun, O'na karşı gelmeyin' diyor. Ey ileri gelenler! Bana bu konuda görüş bildirin. Çünkü ben size danışmadan bir işe karar vermem" dedi.
- (29-32) Kraliçe: "Ey ileri gelenler! Bana Süleyman'dan önemli bir mektup geldi. Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adına yazılmış. 'Allah'a teslim olun, O'na karşı gelmeyin' diyor. Ey ileri gelenler! Bana bu konuda görüş bildirin. Çünkü ben size danışmadan bir işe karar vermem" dedi.
- (29-32) Kraliçe: "Ey ileri gelenler! Bana Süleyman'dan önemli bir mektup geldi. Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adına yazılmış. 'Allah'a teslim olun, O'na karşı gelmeyin' diyor. Ey ileri gelenler! Bana bu konuda görüş bildirin. Çünkü ben size danışmadan bir işe karar vermem" dedi.
- Onlar: "Biz güçlü kimseleriz ve çok iyi savaşırız. Ama tercih senindir. Ne yapılacağına sen karar ver" dediler.
- (34-35) Kraliçe: "Krallar bir ülkeye girdiklerinde oranın altını üstüne getirir, onurlu kimseleri zelil ederler. Bunlar da aynısını yapacaklardır. Onlara bir hediye gönderip, elçilere nasıl davranacaklarına bakalım" dedi.
- (34-35) Kraliçe: "Krallar bir ülkeye girdiklerinde oranın altını üstüne getirir, onurlu kimseleri zelil ederler. Bunlar da aynısını yapacaklardır. Onlara bir hediye gönderip, elçilere nasıl davranacaklarına bakalım" dedi.
- (36-37) Elçiler Süleyman'a geldiğinde Süleyman onlara: "Beni servetle mi sınamak istiyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği nimet, sizin getirdiklerinizden daha hayırlıdır. Getirdiğiniz bu hediyelere ancak siz sevinirsiniz. Ülkenize geri dönün. Karşı koyamayacağınız bir ordu ile gelir, sizi zelil ederek oradan çıkarırız" dedi.
- (36-37) Elçiler Süleyman'a geldiğinde Süleyman onlara: "Beni servetle mi sınamak istiyorsunuz? Oysa Allah'ın bana verdiği nimet, sizin getirdiklerinizden daha hayırlıdır. Getirdiğiniz bu hediyelere ancak siz sevinirsiniz. Ülkenize geri dönün. Karşı koyamayacağınız bir ordu ile gelir, sizi zelil ederek oradan çıkarırız" dedi.
- Sonra: "Ey ileri gelenler! Onlar Allah'a boyun eğip gelmeden önce kim o kraliçenin koltuğunu bana getirebilir?" dedi.
- Cinlerden bir ifrit: "Sen daha yerinden kalkmadan onu sana getirebilirim. Bu konuda bana güvenebilirsin" dedi.
- Kitab'ı bilen birisi: "Sen gözünü açıp kapayıncaya kadar onu sana getirebilirim" dedi. Süleyman koltuğu karşısında görünce: "Bu, Rabbimin bir lütfudur. Şükür mü edeceğim, nankörlük mü edeceğim diye beni sınamaktadır. Kim şükrederse, kendi iyiliği için şükretmiş olur. Ama kim nankörlük ederse bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok lütufkârdır" dedi.
- Süleyman: "Koltuğunu tanınmaz duruma getirin. Bakalım onu tanıyabilecek mi?" dedi.
- (42-43) Kraliçe gelince: "Senin koltuğun böyle miydi?" denildi. Kraliçe: "Aynı buna benziyordu" dedi. Bunun üzerine Süleyman: "Bize ondan önce ilahi bilgi verildi ve biz Allah'a teslim olduk. O ise, hakikati inkar eden bir toplumdan olduğu halde, Allah'ın yanısıra kulluk ettiklerinin kendisini doğru yoldan alıkoyduklarını farketti" dedi.
- (42-43) Kraliçe gelince: "Senin koltuğun böyle miydi?" denildi. Kraliçe: "Aynı buna benziyordu" dedi. Bunun üzerine Süleyman: "Bize ondan önce ilahi bilgi verildi ve biz Allah'a teslim olduk. O ise, hakikati inkar eden bir toplumdan olduğu halde, Allah'ın yanısıra kulluk ettiklerinin kendisini doğru yoldan alıkoyduklarını farketti" dedi.
- Ona: "Saraya gir" denildi. Saraya girince, zeminini su sandı ve eteğini topladı. Süleyman ona: "Bu sarayın zemini saydam bir malzemeden yapılmıştır" dedi. Kraliçe: "Rabbim! Ben bugüne kadar kendime yazık etmişim. Artık Süleyman'la beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum" dedi.
- Semûd kavmine de, Allah'a kulluk etmeye çağırması için soydaşları Salih'i gönderdik. Bunun üzerine kavmi iki gruba ayrılıp birbiriyle çekişmeye başladı.
- Salih: "Ey kavmim! Neden iyiliği değil de, hemen kötülüğü istiyorsunuz? Niçin size merhamet etmesi için Allah'tan bağışlanma dilemiyorsunuz?" dedi.
- Onlar: "Biz senin de, seninle beraber olanların da uğursuz olduğuna inanıyoruz" dediler. Salih: "Başınıza gelenler Allah'tandır. Çünkü O sizi sınıyor" dedi.
- O şehirde düzeni sağlamaya çalışmayan, bozgunculuk çıkaran dokuz kişi vardı.
- Allah adına yemin ederek: "Geceleyin onu ve taraftarlarını ortadan kaldıralım. Ona arka çıkacak olanlara da, 'Bizim bu saldırıdan haberimiz yok. Bu konuda doğru söylüyoruz' diyelim" dediler.
- Böylece bir tuzak kurdular. Ama Biz de farkettirmeden tuzaklarını boşa çıkardık.
- Kurdukları tuzağın sonunun nasıl olduğunu gör! Onların da, toplumlarının da kökünü kestik.
- Yaptıkları haksızlıklardan dolayı yurtları bomboş kaldı. Doğrusu bunda, düşünen kimselerin alacağı dersler vardır.
- İman edip Allah'a karşı gelmekten çekinenleri de kurtardık.
- (54-55) Lut'u da elçi olarak gönderdik. Kavmine: "Bu çirkin işi bile bile nasıl yapıyorsunuz? Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır; siz, nefsine uyan bir toplumsunuz" dedi.
- (54-55) Lut'u da elçi olarak gönderdik. Kavmine: "Bu çirkin işi bile bile nasıl yapıyorsunuz? Kadınları bırakıp, şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Hayır; siz, nefsine uyan bir toplumsunuz" dedi.
- Kavmi: "Onu ve taraftarlarını şehrinizden çıkarın. Çünkü onlar namuslu yaşamak istiyorlarmış!" dedi.
- Biz de onu ve taraftarlarını kurtardık. Ancak karısının geride kalarak yok olmasına karar verdik.
- Ötekilerin başına öyle bir taş yağdırdık ki... Uyarıldıkları halde yola gelmeyenlerin sonu ne kötü oldu!
- De ki: "Allah'a hamd, elçi olarak seçtiği kullara selam olsun. Allah mı daha üstün, O'na koştuğunuz ortaklar mı?"
- Gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren kimdir? O su ile sizin bir tek ağacını bile yetiştiremeyeceğiniz güzel bahçeler meydana getiriyoruz. Allah ile beraber başka bir ilah, öyle mi? Hayır, onlar Allah'a ortak koşuyor.
- Yeryüzünü yaşamaya elverişli duruma getiren, üzerinde nehirler ve dağlar var eden ve iki su kütlesi arasına engel koyan kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah, öyle mi? Hayır, onların çoğu ne söylediğini bilmiyor.
- Yalvardığında darda kalanın yardımına koşan, sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzüne egemen kılan kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah, öyle mi? Ne kadar az düşünüyorsunuz?
- Karanın ve denizin karanlıklarında yol bulmanızı sağlayan, rahmetini müjdelemek için yelleri estiren kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah, öyle mi? Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
- Yaratılışı ilk kez başlatıp sürekli yenileyen; sizi, gökten ve yerden rızıklandıran kimdir? Allah ile beraber başka bir ilah, öyle mi? De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin."
- De ki: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. Kimse öldükten sonra ne zaman dirileceğini de bilemez."
- Hayır, onların ahiretle ilgili bilgileri doğru değildir. Çünkü ondan kuşku duyuyorlar. Hayır, onlar ahiretten yana kördürler.
- (67-68) Kâfirler: "Ölüp toz toprak olduktan sonra atalarımızla beraber yeniden mi diriltileceğiz? Bununla daha önce atalarımız da tehdit edilmişti. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.
- (67-68) Kâfirler: "Ölüp toz toprak olduktan sonra atalarımızla beraber yeniden mi diriltileceğiz? Bununla daha önce atalarımız da tehdit edilmişti. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" dediler.
- De ki: "Yeryüzünü dolaşın da, günahkarların sonunun nasıl olduğunu görün."
- Onlar için üzülme. Çevirdikleri entrikalardan dolayı da canını sıkma.
- "Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" derler.
- De ki: "O çarçabuk istediğiniz azabın bir kısmı belki de başınıza gelmek üzeredir."
- Doğrusu Rabbin, insanlara büyük lütufta bulunuyor. Ama çoğu buna şükretmiyor.
- Doğrusu Rabbin, onların gizlediğini de, açığa vurduğunu da çok iyi bilir.
- Göklerde ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmamış olsun.
- Bu Kur'an, İsrailoğulları'nın anlaşmazlığa düştüğü pek çok konuyu açıklığa kavuşturmaktadır.
- Çünkü o, iman edenlere yol gösterici ve rahmettir.
- Rabbin aralarında karar verecektir. Çünkü O, çok yücedir, çok büyüktür.
- Öyleyse ancak Allah'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikat üzerindesin.
- Ama sen ne ölülere, ne de yüz çevirip uzaklaşanlara sesini duyurabilirsin.
- Ne de körleri yanlış yoldan çevirebilirsin. Sen sesini ancak, âyetlerimize inanmak isteyenlere duyurabilirsin. Zaten Bize teslim olacak olanlar da onlardır.
- Gerçek ortaya çıktığında, onlara yerden bir yaratık çıkarırız. O yaratık onlara, insanların âyetlerimize iman etmediklerini söyler.
- O Gün, âyetlerimizi yalanlayanları ayrı bir yerde toplayacağız. Bölük bölük hesap yerine sevkedilecekler.
- Oraya geldiklerinde Allah onlara: "Âyetlerimizi anlamak için çaba sarfetmeden yalanlamaya mı kalktınız? Yoksa yaptığınız neydi?" diyecek.
- Tüm karalamalara rağmen hakikat ortaya çıkacak ve artık söyleyecek söz bulamayacaklar.
- Geceyi dinlenmeleri için karanlık, gündüzü de çalışmaları için aydınlık yaptığımızı görmüyorlar mı? Doğrusu bunda, iman edecek olanların alacağı dersler vardır.
- Sura üfürüldüğü Gün, Allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes dehşete kapılacak ve boyun eğerek O'nun huzuruna gelecek.
- Yerinden oynamaz sandığın dağlar o Gün bulut gibi geçip gidecek. İşte bu, her şeyi şaşmaz bir düzene bağlayan Allah'ın işidir. Doğrusu O, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
- İyi işler yapanlar, orada daha iyisini elde edecekler ve o Gün'ün dehşetinden emin olacaklar.
- Kötü işler yapanlar da yüzükoyun ateşe atılacaklar. Onlara: "Bugün sadece yaptıklarınızın karşılığını görüyorsunuz" denecek.
- (91-92) De ki: "Bana ancak, her şeyin ve kutlu kıldığı bu şehrin Rabbi olan Allah'a kulluk etmem, O'na teslim olmam ve bu Kur'an'ı okuyup duyurmam emredildi." Kim doğru yola gelirse, kendi iyiliğinedir. Kim de doğru yoldan saparsa de ki: "Ben ancak bir uyanayım."
- (91-92) De ki: "Bana ancak, her şeyin ve kutlu kıldığı bu şehrin Rabbi olan Allah'a kulluk etmem, O'na teslim olmam ve bu Kur'an'ı okuyup duyurmam emredildi." Kim doğru yola gelirse, kendi iyiliğinedir. Kim de doğru yoldan saparsa de ki: "Ben ancak bir uyanayım."
- De ki: "Övülmesi gereken Allah'tır. O size alâmetlerini gösterecek, siz de onları tanıyacaksınız." Rabbin, yaptıklarınızdan gafil değildir.