Yasin
36-YÂ-SÎN Suresi Şeref Aziz Taha ve Kemal Çelik Meali
(Mekke döneminde indirilmiştir. 83 âyettir.)
Rahmeti sonsuz ve sürekli olan Allah'ın adıyla
- Yâ, sîn.
- (2-4) Bu hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen, Allah'ın gönderdiği elçilerden birisin ve doğru yol üzerindesin.
- (2-4) Bu hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen, Allah'ın gönderdiği elçilerden birisin ve doğru yol üzerindesin.
- (2-4) Bu hikmet dolu Kur'an'a andolsun ki, sen, Allah'ın gönderdiği elçilerden birisin ve doğru yol üzerindesin.
- (5-6) Bu Kur'an, ataları uyarılmadığı için hakikatten habersiz kalmış kimseleri uyarman için, üstün ve çok merhametli olan Allah tarafından indirilmiştir.
- (5-6) Bu Kur'an, ataları uyarılmadığı için hakikatten habersiz kalmış kimseleri uyarman için, üstün ve çok merhametli olan Allah tarafından indirilmiştir.
- Onların çoğunun azaba uğrayacağı kesinleşti. Çünkü iman etmiyorlar.
- Onların boynuna, çenelerine kadar uzanan demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
- Önlerine ve arkalarına engeller koyduk ve etraflarını göremesinler diye üzerlerini kapattık.
- Artık onları uyarsan da, uyarmasan da birdir; çünkü iman etmezler.
- Sen ancak ilahî uyarıya kulak veren ve insan kavrayışının ötesinde olmasına rağmen o sonsuz rahmet sahibinden korkanı uyarabilirsin. İşte ona, günahlarının bağışlanacağını ve büyük bir ödül kazanacağını müjdele.
- Doğrusu Biz, ölüleri yeniden dirilteceğiz. Onların yaptıklarını da, geride bıraktıkları izleri de kaydediyoruz. Çünkü Biz, her şeyi bütün ayrıntısıyla kaydederiz.
- Onlara, elçiler gönderdiğimiz şehir halkını örnek olarak anlat.
- Onlara iki elçi gönderdik, ama o iki elçiyi de yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi daha gönderdik. Bütün elçiler: "Biz size Allah tarafından gönderildik" dedi.
- Şehir halkı: "Siz de bizim gibi birer insansınız. Ayrıca o rahmeti sonsuz olan Allah hiçbir vahiy indirmemiştir. Siz düpedüz yalan söylüyorsunuz" dedi.
- (16-17) Elçiler: "Bizim size gönderildiğimizi Rabbimiz çok iyi bilir. Bizim görevimiz, bize verilen mesajı açıkça duyurmaktır" dedi.
- (16-17) Elçiler: "Bizim size gönderildiğimizi Rabbimiz çok iyi bilir. Bizim görevimiz, bize verilen mesajı açıkça duyurmaktır" dedi.
- Şehir halkı: "Bize uğursuzluk getirdiniz. Eğer bu davadan vazgeçmezseniz sizi taşlar ve ağır bir cezaya çarptırırız" dedi.
- Elçiler: "Başınıza uğursuzluk geldiyse bu kendi yaptıklarınızdan dolayıdır. Size öğüt verildiği için mi böyle söylüyorsunuz? Hayır; siz, kendinize yazık ediyorsunuz" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (20-25) Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Sizden hiçbir karşılık istemeyen ve doğru yolda olan bu elçilere uyun. Ben, neden beni yaratan ve sonunda da herkesin Kendisine döneceği Allah'a kulluk etmeyeyim, neden O'nun yanısıra ilahlar edineyim? O sonsuz rahmet sahibi bana bir zarar vermek istese, o ilahların ne aracılığı fayda verir, ne de beni kurtarabilirler. O takdirde apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum. Ben, Rabbinize iman ediyorum, öyleyse beni dinleyin" dedi.
- (26-27) Ona: "Sen cennete gireceksin" denildiğinde, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve değerli kişiler arasına kattığını bilseydi" dedi.
- (26-27) Ona: "Sen cennete gireceksin" denildiğinde, "Keşke kavmim, Rabbimin beni bağışladığını ve değerli kişiler arasına kattığını bilseydi" dedi.
- Onun ardından kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirme gereği de duymadık.
- Sadece korkunç bir ses gönderdik, hemen yok oluverdiler.
- Kendilerine gelen elçilerle alay edenlere yazıklar olsun!
- Kendilerinden önce nice nesli yok ettiğimizi; o yok olanların bir daha bunların yanına dönemediklerini görmüyorlar mı?
- Sonunda herkes Bizim huzurumuzda toplanacak.
- (33-35) Ölü toprağa can vermemizde; ondan, yedikleri ürünler çıkarmamızda; orada, hurmalıklar ve üzüm bağları yetiştirmemizde ve kaynaklar fışkırtmamızda gücümüzü gösteren işaretler vardır. Onların ürünlerinden ve kendi yetiştirdiklerinin ürünlerinden yesinler. Buna rağmen O'na şükretmeyecekler mi?
- (33-35) Ölü toprağa can vermemizde; ondan, yedikleri ürünler çıkarmamızda; orada, hurmalıklar ve üzüm bağları yetiştirmemizde ve kaynaklar fışkırtmamızda gücümüzü gösteren işaretler vardır. Onların ürünlerinden ve kendi yetiştirdiklerinin ürünlerinden yesinler. Buna rağmen O'na şükretmeyecekler mi?
- (33-35) Ölü toprağa can vermemizde; ondan, yedikleri ürünler çıkarmamızda; orada, hurmalıklar ve üzüm bağları yetiştirmemizde ve kaynaklar fışkırtmamızda gücümüzü gösteren işaretler vardır. Onların ürünlerinden ve kendi yetiştirdiklerinin ürünlerinden yesinler. Buna rağmen O'na şükretmeyecekler mi?
- Her türlü bitkiyi, siz insanları ve bilmediğiniz nice şeyi çift olarak yaratan Allah ne yücedir!
- Gecede de gücümüzü gösteren bir işaret vardır. Gündüzün aydınlığını giderince karanlıkta kalıverirler.
- Güneşte de gücümüzü gösteren bir işaret vardır. O, tayin edilen yörüngede sürekli hareket etmektedir. İşte bu, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen Allah'ın iradesinin sonucudur.
- Ayda da, gücümüzü gösteren bir işaret vardır: Onu, sonunda kuru ve eğri bir hurma dalma benzer bir duruma gelinceye kadar çeşitli evrelerden geçiriyoruz.
- Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü yok edebilir. Çünkü her biri ayrı bir yörüngede hareket etmektedir.
- (41-42) Soylarını dolu gemilerde taşımamız da, binek olarak kullanabilecekleri benzer araçlar yaratmamız da onlar için gücümüzü gösteren bir işarettir.
- (41-42) Soylarını dolu gemilerde taşımamız da, binek olarak kullanabilecekleri benzer araçlar yaratmamız da onlar için gücümüzü gösteren bir işarettir.
- Dilersek onları suda boğarız; onlara ne yardım eden bulunur, ne de kurtulabilirler.
- Ama onlara acır ve biraz daha yaşatırsak başka...
- Onlara: "Allah'ın, gözlerinizin önünde olanı da, sizden gizli tutulanı da bildiğini unutmayın ve O'ndan çekinin ki size merhamet edilsin" denildi.
- Ama onlar, Rabblerinden kendilerine gelen her âyetten yüz çevirdiler.
- Onlara: "Allah'ın size verdiği rızıktan başkalarına da harcayın" denildiğinde, kâfirler, iman edenlere: "Allah'ın dilediği takdirde besleyebileceği kimseleri biz mi besleyeceğiz? Doğrusu siz, açık bir yanılgı içindesiniz" derler.
- "Eğer doğru söylüyorsanız, bu söz ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.
- Onlar, çekişip dururlarken kendilerini yok edecek korkunç bir sesten başka bir şey mi bekliyorlar?
- Ama artık ne bir vasiyette bulunabilirler, ne de yakınlarına dönebilirler.
- Sura üfürüldüğü zaman herkes kabrinden çıkıp Rabbine doğru koşar.
- "Eyvah! Bizi kim diriltti? Demek o sonsuz rahmet sahibi bizi bununla korkutuyormuş. Demek elçilerin söylediği doğruymuş" derler.
- Derken korkunç bir ses duyulur ve herkes huzurumuzda toplanır.
- Bugün kimseye en ufak bir haksızlık yapılmaz. Herkes ancak yaptığının karşılığını görür.
- Cennetlikler o Gün nimet içinde sefa sürer.
- Eşleriyle beraber sedirler üzerinde mutlu bir şekilde otururlar.
- Orada onlara her türlü meyve ve istedikleri herşey verilir.
- O sonsuz rahmet sahibi Rabbin verdiği sözden dolayı huzur ve mutluluk içinde yaşarlar.
- Günahkarlara ise: "Ey günahkarlar! Siz aynim bakalım!" denir.
- (60-61) "Ey Âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin; çünkü o apaçık düşmânınızdır; sadece Bana kulluk edin, işte doğru yol budur" diye sizi uyarmadım mı?
- (60-61) "Ey Âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin; çünkü o apaçık düşmânınızdır; sadece Bana kulluk edin, işte doğru yol budur" diye sizi uyarmadım mı?
- "Çünkü şeytan, çoğunuzu saptırmıştır; neden aklınızı kullanmıyorsunuz?"
- "İşte sürekli uyarıldığınız cehennem!"
- "Hakikati bile bile inkar ettiğinizden dolayı girin oraya!"
- O Gün onların ağzını mühürleriz. Elleri dile gelir ve ayakları yaptıklarını tasdik eder.
- Dileseydik onları görüp anlama yeteneğinden yoksun bırakırdık da doğruyla yanlışı bilemez ve doğru yolu bulamazlardı.
- Dileseydik onları öyle bir özellikte yaratırdık ki, bulundukları konumdan çıkamazlardı.
- Kimin ömrünü uzatırsak, onun güç ve yeteneklerini zayıflatırız. Buna rağmen akıllarını kullanmayacaklar mı?
- (69-70) Biz ona şiir öğretmedik, zaten bu vahye uygun düşmezdi. Bu Kur'an diri olanları uyarmak için indirilen bir öğüt ve apaçık bir mesajdır. Kafirlerin yalan söylediği ortaya çıkacaktır.
- (69-70) Biz ona şiir öğretmedik, zaten bu vahye uygun düşmezdi. Bu Kur'an diri olanları uyarmak için indirilen bir öğüt ve apaçık bir mesajdır. Kafirlerin yalan söylediği ortaya çıkacaktır.
- Kudretimizle, istifade ettikleri nice hayvan yarattığımızı görmüyorlar mı?
- O hayvanları onların istifadesine sunduk. Onların kimine binerler, kiminin de etini yerler.
- Onlardan çeşitli biçimlerde faydalanır ve süt elde ederler. Buna rağmen şükretmeyecekler mi?
- Kendilerine yardımları olacağını umarak Allah'ın yanısıra ilahlar ediniyorlar.
- Oysa onlar, kendilerine yardım edemezler. Tersine bunların yardımına muhtaçtır.
- Onların söylediklerinden dolayı üzüntüye kapılma. Çünkü Biz onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliyoruz.
- (77-78) İnsan, kendisini bir sperm damlasından yarattığımızı görmüyor mu ki Bize karşı çıkıyor. Nasıl yaratıldığını görmezlikten geliyor ve Bizi diğer varlıklarla bir tutarak: "Çürümüş kemiklere kim hayat verecek?" diyor.
- (77-78) İnsan, kendisini bir sperm damlasından yarattığımızı görmüyor mu ki Bize karşı çıkıyor. Nasıl yaratıldığını görmezlikten geliyor ve Bizi diğer varlıklarla bir tutarak: "Çürümüş kemiklere kim hayat verecek?" diyor.
- De ki: "Onları yoktan yaratan, onlara yeniden hayat verecektir. Çünkü O, her şeyi nasıl yaratacağını çok iyi bilir."
- Yemyeşil ağaçlardan yakacak elde etmenizi sağlayan O'dur.
- Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette yeter. Çünkü O, her şeyi bilen bir yaratıcıdır.
- Bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece "ol" der, o da hemen oluverir.
- Her şeye egemen olan Allah ne yücedir! Sonunda hepiniz O'na döndürüleceksiniz.