Hicr Suresi

15 - Hicr Suresi Talat Koçyiğit Meali

Kur' ân-ı Kerîm'in on beşinci sûresi olup 99 âyetten müteşekkildir. Mekke'de Yûsuf sûresinden sonra nazil olmuştur. Sûre içerisinde, taşta oydukları yerlerde oturanlardan söz edildiği için ona "Hicr sûresi" denilmiştir.

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

  1. Elif. Lam. Râ. Bunlar, Kitab'ın ve apaçık Kur'ân'ın âyetleridir.
  2. O küfredenler, (âhirette gerçekle karşılaşınca pişmanlık duyarlar ve) "keşke müslüman olsaydık" derler.
  3. (Ey Muhammed!) Onları kendi hallerine bırak, yesinler, eğlensinler ve ümidle avunsunlar; nasıl olsa anlayacaklardır.
  4. Helak ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki, onun belli bir eceli olmasın.
  5. Hiçbir ümmet; ne ecelin önüne geçer, ne de geri kalır.
  6. O kâfirler demektedirler ki: "Ey kendisine Kur'ân indirilen kimse! Muhakkak sen bir delisin."
  7. "Eğer doğru söyleyen kimselerden isen, (şâhid olarak) bize melekleri getirseydin ya."
  8. Oysa biz melekleri ancak hak ile (ve bir hikmet gereği) indiririz. O zaman da, (o kâfirler) hiç bekletilmezler, (işleri hemen bitirilir).
  9. Kur'ân'ı biz, evet biz indirdik; onu muhafaza edecek olan da elbette biziz
  10. Senden önce de, muhtelif görüşe sahip milletlere peygamberler göndermiştik.
  11. Ancak kendilerine hiçbir peygamber gelmiyordu ki, onunla alay etmesinler
  12. İşte biz alayı, suçluların kalbine böyle sokarız.
  13. Evvelkilerin (alaya ve tekzibe dayalı) gidişatı gelip geçmiş olmasına rağmen, kafirler (yine de geçmişten ibret alıp) Kur'ân'a îman etmezler.
  14. Eğer gökten, üzerlerine bir kapı açsaydık da oradan yukarı çıksalardı.
  15. Yine de "gözlerimiz engellendi; biz (Muhammed tarafından büyülenmiş kimseleriz)" derlerdi.
  16. Gökte büyük yıldızlar yarattık ve onları bakanlar için süsledik.
  17. Ayrıca taşlanmış olan her şeytandan onları koruduk.
  18. Ancak kulak hırsızlığı yapan kimse olursa, parlak bir ateş alevi onu takip eder.
  19. Yeri yaydık; üzerine sabit dağlar yerleştirdik. Ve orada ölçülü her şeyi bitirdik.
  20. Yine orada sizin için ve sizin rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimler sağladık.
  21. Hiç bir şey yoktur ki yanımızda onun hazineleri bulunmasın. Ancak biz onu, belirli miktarda indiririz.
  22. Bulut yüklü rüzgârları gönderdik de gökten su indirdik ve onunla sizi suladık. Yoksa siz suyu toplayamazdınız.
  23. Biz, evet biz (ölüye) hayat verir, (diriyi) öldürürüz. Asıl vâris de biziz.
  24. Şurası muhakkaktır ki, biz, içinizden gelip geçmiş olanları da biliriz; geride kalanları da biliriz.
  25. Şüphesiz hepsini de hasredecek olan Rabbındır; çünkü O, hikmet sahibidir; her şeyi hakkıyle bilendir.
  26. Biz İnsanı balçıktan, şekil verilmiş çamurdan yarattık.
  27. Cinni ise, insanı yaratmadan önce alevli ateşten yaratmıştık.
  28. Rabbın, meleklere demişti ki: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşuk çamurdan bir beşer yaratacağım."
  29. "Onu tamamladığım ve ona ruhumdan üfürdüğüm zaman, ona hemen secdeye kapanın."
  30. Meleklerin hepsi kamilen secde etmişlerdi.
  31. Yalnız İblis müstesna. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti.
  32. Rabbı ona demişti ki; "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir"?
  33. O da şöyle demişti: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşuk çamurdan yarattığın bir beşere secde etmek için var olmadım".
  34. Rabbı da demişti ki: "O halde oradan çık. Sen artık kovulmuş birisin."
  35. " Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir".
  36. Şeytan şöyle demişti: "Rabbım Tekrar dirilinecek güne kadar bana mühlet ver (beni öldürme)".
  37. Rabbı da demişti ki: "Haydi sen, mühlet verilenlerdensin".
  38. "Hem de bilinen vaktin gününe kadar".
  39. Şeytan ise şöyle demişti; "Rabbım! Beni azdırmış olman dolayısıyla yeryüzündeki günâhları Âdem oğullan için süsleyecek ve hepsini azdıracağım".
  40. "Ancak içlerinden ihlâslı kılınan kulların müstesna".
  41. Rabbı da buyurmuştu ki: "Vazgeçilmesi mümkün olmayan dosdoğru yol budur".
  42. "Sana uyan azgınlar dışında, senin kullarım üzerinde hiçbir gücün yoktur".
  43. "Cehennem ise,o azgınların hepsinin birden buluşma yeridir".
  44. "Onun yedi kapısı, her kapının da, oradan girmek için, ayrılmış bir gurubu vardır".
  45. Allah'tan sakınanlar ise, cennetlerde ve pınar başlarındadır.
  46. Onlara "selâmetle güven içinde oraya girin" denir.
  47. Göğüslerindeki kini çıkarıp attık. Birbirinin kardeşleri olarak karşılıklı sedirler üzerindedlrler.
  48. Orada onlara hiçbir güçlük dokunmaz. Oradan çıkarılacak da değillerdir.
  49. (Ey Muhammed!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu haber ver.
  50. Azabım da en acı azâbtır.
  51. Keza onlara, İbrahim'in misafirlerini de haber ver:
  52. Hani onun yanına girmişler ve "selâm" demişler, o da "biz sizden korkuyoruz" demişti.
  53. Onlar ise şöyle demişlerdi: "Korkma. Biz sana çok bilgili bir oğlan çocuğu müjdeliyoruz".
  54. O da demişti ki: "İhtiyarlığın bana gelip çatması üzerine mi beni müjdeliyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?"
  55. Onlar da şöyle demişlerdi: "Sana hak olanı müjdeledik. Bu itibarla ümidsizliğe düşenlerden olma."
  56. İbrahim ise demişti ki: "Rabbının rahmetinden, sapıklardan başka kim ümidini keser"?
  57. Yine demişti ki: "O halde ey elçiler! İşiniz nedir"
  58. Onlar da şöyle demişlerdi: "Biz, suçlu olan bir kavme gönderildik".
  59. "Ancak Lût âilesi hâriç. Biz onları kamilen kurtaracağız".
  60. "Onun da karısı hariç. Zira onun, geride kalanlardan olmasını takdir etmiştik".
  61. Nitekim elçiler Lût ailesine gelince.
  62. Lût onlara demişti ki: "Siz tanınmadık kimselersiniz"?
  63. Onlar da şöyle demişlerdi: "Biz, sana, onların, hakkında şüphe edip durdukları azabı getirdik".
  64. "Sana hak olanı getirdik. Hiç şüphesiz biz doğru söyleyen kimseleriz".
  65. "Onun için gecenin bir saatında aileni yola çıkar; sen de arkalarından git: içinizden hiçbiri ardına dönüp bakmasın. Emrolunduğunuz yere kadar yürüyün".
  66. Lût'a şu işi de vahyetmiştik: "O gecenin sabahında kavminin arkası artık kesilmiş olacaktır".
  67. Şehir halkı sevinerek gelmişti.
  68. Lût onlara demişti ki: "Bunlar benim misafirlerimdir. Onlara karşı beni mahcûb etmeyin".
  69. "Allah'tan korkun, beni rezil etmeyin".
  70. Kavmi de Lût'a şöyle demişlerdi: "Seni âlemlerden (birini misafir etmekten) menetmemiş miydik?
  71. Lût demişti ki: "Eğer evlenecekseniz, işte bunlar kızlarım".
  72. (Ey Muhammed!) Senin hayatına kasem olsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
  73. Güneş doğarken helak edici korkunç ses, onları yakalayıvermişti.
  74. Şehrin altını üstüne getirmiş ve üzerlerine çamurdan sertleşmiş taşlar yağdırmıştık.
  75. İşte bu yaptıklarımızda görebilenler için ibretler vardır.
  76. Ve o şehir, hâlen yol üzerinde durmaktadır.
  77. Bunda mü'minler için ibretler vardır.
  78. Ormanlık Eyke halkı da zâlim kişilerdi.
  79. Bu yüzden onlardan da intikam almıştık. Her ikisi de önde, yol üzerinde durmaktadır.
  80. Keza Hicr halkı da peygamberleri yalanlamıştı.
  81. Onlara âyetlerimizi gönderdik; yine de onlardan yüz çevirmişlerdi.
  82. Dağlarda güvenli evler yontuyorlardı.
  83. Onları da sabaha karşı helak edici korkunç bir ses yakalayıvermişti.
  84. Kazanmış oldukları şeyler, (başlarına geleni) onlardan defedememişti.
  85. Biz, gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunan şeyleri hak ile yarattık. Hesap saati mutlaka gelecektir. Bu sebeple en güzel bir şekilde muamele et.
  86. Rabbın, yegâne yaratıcı olan ve her şeyi hakkıyle bilen, işte O'dur.
  87. Sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'ânı verdik.
  88. Onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünyalığa gözlerini dikme; onlara da üzülme. Mü'minleri ise, kanatların altına al.
  89. Ve: "Ben, apaçık bir uyarıcıyım" de.
  90. Tıpkı o bölücülere indirdiğimiz (azâb) gibi.
  91. Kur'ânı da bölük pörçük edenlere.
  92. 92-93 Rabbına kasem olsun ki, o yapmış olduklarından dolayı, onların hepsine mutlaka soracağız.
  93. 92-93 Rabbına kasem olsun ki, o yapmış olduklarından dolayı, onların hepsine mutlaka soracağız.
  94. Bu itibarla (ey Muhammed), emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklerden uzak dur.
  95. Biz, alay edenlere karşı mutlaka sana yeteriz.
  96. Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenler, bunun akıbetini elbette anlayacaklardır.
  97. Çok iyi biliyoruz ki, onların söylediklerinden göğsün sıkılıyor.
  98. Bu sebeple sen, Rabbını hamd ile tesih et.
  99. Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbına ibadet et.