Mutaffifin Suresi

83 - Mutaffifin Suresi Talat Koçyiğit Meali

Kurân-ı Kerîm'in seksen üçüncü sûresi olup 36 âyetten müteşekkildir. Mekke'de Ankebût sûresinden sonra ve Mekkî sürelerin sonuncusu olarak nazil olmuştur. Mutaffif ölçü ve tartıda hile yapan kimse demektir. Sûrede böyle kimseler şiddetle tehdit edildikleri için ona bu ad verilmiştir.

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

1-3 İnsanlardan ölçüyle bir şey aldıkları zaman tam alan, fakat onlara ölçüyle, yahut tartıyla verdikleri zaman da ölçüyü ve tartıyı eksilten o hilekârların vay haline!
1-3 İnsanlardan ölçüyle bir şey aldıkları zaman tam alan, fakat onlara ölçüyle, yahut tartıyla verdikleri zaman da ölçüyü ve tartıyı eksilten o hilekârların vay haline!
1-3 İnsanlardan ölçüyle bir şey aldıkları zaman tam alan, fakat onlara ölçüyle, yahut tartıyla verdikleri zaman da ölçüyü ve tartıyı eksilten o hilekârların vay haline!
4-6 Bunlar, âlemlerin Rabbı huzurunda duracakları o büyük gün için yeniden dirileceklerini sanmıyorlar mı?
4-6 Bunlar, âlemlerin Rabbı huzurunda duracakları o büyük gün için yeniden dirileceklerini sanmıyorlar mı?
4-6 Bunlar, âlemlerin Rabbı huzurunda duracakları o büyük gün için yeniden dirileceklerini sanmıyorlar mı?
Fakat hayır, ölçüde hile yapmaktan sakının! Zira kötü iş yapanların amelleri "siccin" denilen kitapta yazılıdır.
8-9 "Siccin"ın ne olduğunu sen bilemezsin. O işaretlenmiş bir kitaptır.
8-9 "Siccin"ın ne olduğunu sen bilemezsin. O işaretlenmiş bir kitaptır.
10-11 O gün, ceza gününü yalanlayanların vay haline!
10-11 O gün, ceza gününü yalanlayanların vay haline!
Onu her haddi aşan günahkârlardan başkası yalanlamaz.
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman "evvelkilerin masalları" der.
Hayır, dedikleri gibi değil; fakat onların amelleriyle kazanmış oldukları şey, kalplerini paslandırmıştır.
Hayır, o gün onlar Rablarını görmekten mutlaka mahrum kalacaklardır.
Sonra da onlar, varıp cehenneme gireceklerdir,
Daha sonra da onlara denilecektir ki: "İşte sizin yalanlayıp durduğunuz şey budur".
Hayır, onların dedikleri gibi değil. İyilerin kitabı şüphesiz "illiyyûn" dadır.
19-21 İlliyyûn"un ne olduğunu sen bilemezsin. O, Allah'a yakın olan meleklerin gördüğü işaretlenmiş bir kitaptır.
19-21 İlliyyûn"un ne olduğunu sen bilemezsin. O, Allah'a yakın olan meleklerin gördüğü işaretlenmiş bir kitaptır.
19-21 İlliyyûn"un ne olduğunu sen bilemezsin. O, Allah'a yakın olan meleklerin gördüğü işaretlenmiş bir kitaptır.
22-23 Şüphe yoktur ki iyiler, nimet içinde ve sedirler üzerinde nimetleri seyrederler.
22-23 Şüphe yoktur ki iyiler, nimet içinde ve sedirler üzerinde nimetleri seyrederler.
Onları, yüzlerindeki nimet parıltısından tanırsın.
25-26 Onlara, bitimi misk kokan, mühürlü hâlis bir şarab içirilir. Yarışanlar, işte bunun için yarışsınlar.
25-26 Onlara, bitimi misk kokan, mühürlü hâlis bir şarab içirilir. Yarışanlar, işte bunun için yarışsınlar.
27-28 Bu şarabın karışımı, cennette gözdelerin içtiği yukarıdan akan bir kaynaktır.
27-28 Bu şarabın karışımı, cennette gözdelerin içtiği yukarıdan akan bir kaynaktır.
Suç işleyenler, dünyada iken îman edenlere gülüyorlardı.
30-31 Yanlarından geçtikleri zaman, birbirlerine göz kırparlar, ailelerine dönünce de, yaptıklarıyla gülüşüp eğlenirlerdi.
30-31 Yanlarından geçtikleri zaman, birbirlerine göz kırparlar, ailelerine dönünce de, yaptıklarıyla gülüşüp eğlenirlerdi.
32-33 Mü'minlere gözcü olarak gönderilmedikleri halde, onları görünce "bunlar sapık kimseler" derlerdi.
32-33 Mü'minlere gözcü olarak gönderilmedikleri halde, onları görünce "bunlar sapık kimseler" derlerdi.
34-36 Bugün ise, îman edenler, sedirler üzerinde, kâfirler dünyada yaptıklarından dolayı cezalandırıyorlar mı diye bakarak onlara gülerler
34-36 Bugün ise, îman edenler, sedirler üzerinde, kâfirler dünyada yaptıklarından dolayı cezalandırıyorlar mı diye bakarak onlara gülerler
34-36 Bugün ise, îman edenler, sedirler üzerinde, kâfirler dünyada yaptıklarından dolayı cezalandırıyorlar mı diye bakarak onlara gülerler