Zümer Suresi

39 - Zümer Suresi Talat Koçyiğit Meali

Kur'ân-ı Kerîm'in otuz dokuzuncu sûresi olup 75 ayetten müteşekkildir. Mekke'de Sebe sûresinden sonra nazil olmuştur. 52, 53 ve 54 üncü âyetleri Medenîdir. 71 inci âyetinde kâfirlerin cehenneme, 73 üncü âyetinde de mü'minlerin gurup gurup veya zümreler halinde cennete gireceklerinden söz edilmesi ve bu mânâda "zumer" kelimesinin kullanılmış olması dolayısıyla, sûreye de bu ad verilmiştir.

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla

  1. Kitab'ın indirilmesi, dâima gâlib olan hikmet sahibi Allah'tandır.
  2. Ey Muhammed! Kitab'ı sana hak ile indirdik, Bu itibarla dîni Allah'a halis kılarak O'na ibadet et.
  3. Bilesiniz ki, hâlis dîn Allah'ındır. O'ndan başkasını "biz onlara, ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırmaları için ibadet ediyoruz" diyerek dost edinenler ise, Allah, onların ihtilâf ettikleri hususlarda, aralarında elbette hüküm verecektir. Elbette Allah, kâfir yalancı olan kimseye hidayet etmez.
  4. Eğer Allah bir oğul edinmek isteseydi, yarattıkları içinden dilediğini seçerdi. O bundan münezzehtir. O, kahredici tek Allah'tır..
  5. Gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine örter, gündüzü de gecenin üzerine örter. Güneşi ve ayı emre âmâde kılmıştır. Her ikisi de belli bir süreyi doldurmak için akıp gitmektedir. Bilesiniz ki Allah, dâima gâlibtir; çok bağışlayıcıdır.
  6. Sizi tek bir nefisten yaratmış, sonra da ondan eşini meydana getirmiştir. Sizin için hayvanlardan sekiz çift indirmiştir. Sizi analarınızın karınlarında, bir yaratmadan sonra bir diğer yaratmaya geçerek üç karanlık safhada yaratır, işte bunları yapan Rabbınız Allah'tır. Hükümranlık O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. O halde nasıl olup da O'ndan yüz çevirip başkalarına ibadet edersiniz.
  7. Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, sizden müstağnidir. Kullarının inkâr etmelerine rıza göstermez; eğer şükrederseniz, sizin için ondan hoşnud olur. Hiçbir günahkar, başkasının günâhını yüklenmez. Sonra dönüşünüz Rabbınızadır. İşte o zaman size yapmış olduklarınızı haber verir. Şüphesiz O, göğüslerin içindekileri hakkıyla bilir.
  8. İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Rabbına yönelerek O'na duâ eder; sonra Rabbı ona, kendi katından bir nimet verince, önceden O'na yalvarmış olduğunu unutur ve Allah'ın yolundan saptırmak için O'na ortaklar koşar. (Ey Muhammed! Böylelerine) de ki: "İnkârınla biraz eğlen; fakat sen, muhakkak cehennem ehlindensin".
  9. (Şimdi, böyle bir kimse mi daha iyidir,) yoksa gece saatlerini secde ederek ve ayakta durarak taat içinde geçiren, âhiretten çekinen ve Rabbının rahmetini bekleyen mi? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu"? Ancak akıl sahipleri öğüt alır.
  10. (Ey Muhammed!) De ki: "Ey îman eden kullarım! Rabbınızdan sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın arzı geniştir. Sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir."
  11. De ki: "Ben, dîni Allah'a hâlis kılarak O'na ibadet etmekle emrolundum".
  12. "Ve müslümanların ilki olmakla da emrolundum".
  13. Yine de ki: "Ben Rabbıma karşı geldiğim takdirde, büyük bir günün azabından elbette korkarım".
  14. De ki: "Dînimi Allah'a hâlis kılarak O'na ibadet ederim".
  15. "Siz de, O'ndan başka dilediğinize ibadet edin". De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü, kendilerini ve ailelerini hüsrana uğratanlardır. Bilesiniz ki, işte apaçık hüsran budur".
  16. Onların üstlerinde ateşten tabakalar vardır; altlarında da böyle tabakalar vardır. Allah, kullarını işte bununla korkutuyor. "Ey kullarım, benden korkun".
  17. 17-18 Şeytana kulluk etmekten sakınanlara ve Allah'a yönelenlere müjde var. (Ey Muhammed!) Sözü dinleyip de güzeline uyan kullarımı müjdele. Bunlar. Allah'ın kendilerine hidayet ettiği kimselerdir; akıl sahipleri de bunlardır.
  18. 17-18 Şeytana kulluk etmekten sakınanlara ve Allah'a yönelenlere müjde var. (Ey Muhammed!) Sözü dinleyip de güzeline uyan kullarımı müjdele. Bunlar. Allah'ın kendilerine hidayet ettiği kimselerdir; akıl sahipleri de bunlardır.
  19. (Ey Muhammed!) Hakkında azâb sözü gerçekleşmiş olan kimseyi ateşten sen mi kurtaracaksın?
  20. Fakat Rablarından korkanlar için, cennette, (ağaçları) altından ırmaklar akan kat kat inşa edilmiş odalar vardır. Bu Allah'ın bir va'didir. Allah va'dinden asla dönmez.
  21. Görmüyor musun, Allah gökten bir su indiriyor da onu yer içinde bir takım mecralara sokuyor; sonra o su ile, renkleri muhtelif nebat çıkarıyor; sonra da bu nebat kuruyor; nitekim sen onu sararmış görüyorsun. Sonra da onu bir çöpe çeviriyor. Şüphesiz bunda, akıl sahipleri için bir ibret vardır.
  22. Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse Rabbından gelen bir nur üzerinde değil midir? Kalbleri, Allah'ın zikrine karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun. Bunlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
  23. Allah, sözün en güzelini, âyetleri güzellikte birbirine benzeyen ve mükerrer olarak gelen bir kitap şeklinde indirmiştir. Allah'tan korkanların ondan tüyleri ürperir. Sonra Allah'ın zikriyle derileri ve kalbleri sükûna kavuşur. İşte bu Kitap Allah'ın rehberidir ve onunla dilediğine hidayet eder. Allah, kimi de sapıklıkta bırakırsa, artık onun için hiçbir yol gösteren bulunmaz.
  24. Kıyamet günü yüzünü en kötü azâbtan koruyan kimse gibi midir, (îman edip de güven içinde olanlar)? İşte o gün zâlimlere, "dünyada iken kazanmış olduklarınızı şimdi tadın" denir.
  25. Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı da, anlayamadıkları yerden bir azâb kendilerine gelivermişti.
  26. Allah onlara dünya hayatında rezilliği taddırmıştı. Halbuki âhiret azabı, eğer bilmiş olsalar, çok daha büyüktür.
  27. 27-28 Biz bu Kuranda, insanlara, belki ibret alırlar, hem de sakınırlar diye, hiçbir ihtilafı bulunmayan arapça bir Kur'ân olarak her çeşit misali vermişizdir.
  28. 27-28 Biz bu Kuranda, insanlara, belki ibret alırlar, hem de sakınırlar diye, hiçbir ihtilafı bulunmayan arapça bir Kur'ân olarak her çeşit misali vermişizdir.
  29. Allah, üzerinde ihtilaflı ortakları bulunan bir adamla yalnız bir kişiye bağlı bir adamı misal olarak verir. Hiç bu iki adam bir olur mu? Hamd Allah'a mahsustur; fakat çoğu bilmez.
  30. (Ey Muhammed!) Elbet sen de öleceksin, onlar da ölecekler.
  31. Sonra siz, kıyamet günü Rabbınızın huzurunda muhakeme olunacaksınız.
  32. Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine geldiğinde doğru olanı yalanlayandan daha zâlim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir mesken olmayacak mıdır?
  33. Doğruyu getirenler ve onu tasdik edenler, işte asıl Allah'tan sakınanlar bunlardır.
  34. Onlara, Rabları katında diledikleri her şey vardır. Bu, iyi davrananların mükâfatıdır.
  35. Bu da, işlemiş oldukları en kötü amelin günâhını Allah'ın örtmesi, işlemekte oldukları iyi amellerin en güzeliyle de onları mükâfatlandırması içindir.
  36. Allah, kuluna kâfi değil midir? (Ey Muhammed!) Onlar seni, Allah'tan başkasıyle korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onu doğru yola getirecek hiç kimse bulunmaz.
  37. Allah, kime de hidayet etmişse, onu da saptıracak hiç kimse yoktur. Allah, dâima gâlib. intikam sahibi değil mi?
  38. Onlara, "gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, muhakkak ki "Allah" diyeceklerdir. (Ey Muhammed! Onlara) de ki: "O halde bana söyler misiniz, Allah bana bir zarar vermek istese, sizin Allah'tan başka yalvardıklarınız, O'nun zararını benden giderebilirler mi? Yahut Allah bana bir rahmet murad etse, onlar O'nun rahmetini tutabilirler mi?" Ve yine de ki: "Allah bana yeter. Tevekkül edenler, yalnız O'na tevekkül ederler".
  39. De ki: "Ey kavmim! Siz kendi yönünüzden yapacağınızı yapın. Şüphesiz ben de yapacağım. Yakında öğreneceksiniz".
  40. "Bakalım kime kendisini rezil edecek bir azâb gelecek ve kimin üzerine sürekli bir azâb inecek".
  41. (Ey Muhammed!) Kitabı sana, insanlar için hak ile indirdik. Buna göre, kim doğru yolu bulursa, kendi lehinedir. Kim de sapıtırsa, kendi aleyhinedir. Sen onlara vekîl değilsin.
  42. Allah, eceli gelenlerin ruhlarını ölümleri ânında, eceli henüz gelmeyenlerin de uykularında alır. Haklarında ölüme hükmettiklerini tutar, diğerlerini ise, belli bir süreye kadar salıverir. Bunda, düşünebilen kimseler için, muhakkak ibretler vardır.
  43. Yoksa o müşrikler, Allah'tan başka şefâatçılar mı edindiler? (Ey Muhammed!) De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmasalar ve hiç akıl edemeseler de mi şefaatçi olacaklar"?
  44. De ki: "Şefaatin hepsi Allah'a mahsustur. Göklerin ve yerin mülkü Onundur. Sonra yine O'na döndürüleceksiniz".
  45. Allah'ın adı tek başına zikredildiği zaman, âhirete îman etmeyenlerin kalbleri kinle dolar; fakat Allah'tan başkası, (yani putları) zikredildiği zaman da hemen neşelenirler.
  46. (Ey Muhammed!) De ki: "Ey göklerin ve yerin hiç yoktan yaradanı, gaybın ve hazırın âlimi olan Allahım! ihtilafa düştükleri hususlarda kulların arasında sen hüküm verirsin".
  47. Yer yüzünde bulunan şeylerin hepsi ve onunla birlikte bir de o kadarı zâlimlerin olsa, kıyamet günü en kötü azaba karşı onu fidye olarak verirlerdi. Zira onlara Allah katından hiç hesap etmemiş oldukları bir azâb ortaya çıkmıştır.
  48. Keza onlara, kazandıkları kötülükler de zahir olmuş ve alay etmiş oldukları azâb kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.
  49. Ne garibtir ki, insana bir zarar dokunduğu zaman, bize yalvarır; sonra ona kendi katımızdan bir nimet verdiğimiz zaman da, "bu bana sadece bilgim sayesinde verildi" der. Fakat onların çoğu bilmezler.
  50. Gerçek şu ki, bunları onlardan öncekiler de söylemişlerdi. Fakat kazanmış oldukları şey, onlara hiçbir fayda sağlamamıştı.
  51. Sonunda kazandıkları şeylerin kötülükleri de başlarına gelmişti. Bu müşriklerden zulmedenlerin başlarına da kazandıklarının kötülükleri gelecektir. Buna hiçbir surette engel olabilecek değillerdir.
  52. Hiç bilmiyorlar mı ki, Allah Rızkını dilediğine yayar ve kısar, işte bunda iman eden kimseler için muhakkak ki bir takım ibretler vardır.
  53. (Ey Muhammed!) De ki: "Ey kendilerine karşı günâh işlemekte aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Zira Allah bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir".
  54. "Azâb size gelmeden önce, Rabbınıza dönün ve O'na teslim olun: sonra yardım göremezsiniz".
  55. 55-58 "Azâb, siz farkına varmadan ve size birdenbire gelmeden, kişi, Allah'a itaatta işlediğim kusurdan dolayı bana yazıklar olsun; gerçekten alay edenlerden idim; yahut, Allah bana hidayet etseydi, muhakkak sakınanlardan olurdum; yahutta azabı görünce, benim için dünyaya tekrar dönüş olsaydı da ben de iyilerden olsaydım, demeden önce, Rabbınızdan size indirilen en güzel şeye uyun!"
  56. 55-58 "Azâb, siz farkına varmadan ve size birdenbire gelmeden, kişi, Allah'a itaatta işlediğim kusurdan dolayı bana yazıklar olsun; gerçekten alay edenlerden idim; yahut, Allah bana hidayet etseydi, muhakkak sakınanlardan olurdum; yahutta azabı görünce, benim için dünyaya tekrar dönüş olsaydı da ben de iyilerden olsaydım, demeden önce, Rabbınızdan size indirilen en güzel şeye uyun!"
  57. 55-58 "Azâb, siz farkına varmadan ve size birdenbire gelmeden, kişi, Allah'a itaatta işlediğim kusurdan dolayı bana yazıklar olsun; gerçekten alay edenlerden idim; yahut, Allah bana hidayet etseydi, muhakkak sakınanlardan olurdum; yahutta azabı görünce, benim için dünyaya tekrar dönüş olsaydı da ben de iyilerden olsaydım, demeden önce, Rabbınızdan size indirilen en güzel şeye uyun!"
  58. 55-58 "Azâb, siz farkına varmadan ve size birdenbire gelmeden, kişi, Allah'a itaatta işlediğim kusurdan dolayı bana yazıklar olsun; gerçekten alay edenlerden idim; yahut, Allah bana hidayet etseydi, muhakkak sakınanlardan olurdum; yahutta azabı görünce, benim için dünyaya tekrar dönüş olsaydı da ben de iyilerden olsaydım, demeden önce, Rabbınızdan size indirilen en güzel şeye uyun!"
  59. Evet, ey insanoğlu! Âyetlerim sana gelmişti de, onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştun.
  60. Kıyamet günü, Allah'a yalan söyleyenleri göreceksin; yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir mesken olmayacak mı?
  61. Allah, (şirkten ve günâhtan) sakınanları, umduklarına kavuşmadaki başarılarıyla cehennemden kurtaracaktır. Onlara hiçbir kötülük dokunmayacak, mahzun da olmayacaklardır.
  62. Allah, her şeyin yaratıcısıdır; O, her şeye vekildir.
  63. Göklerin ve yerin anahtarları O'na aittir. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, işte asıl hüsrana uğrayacak olanlar bunlardır.
  64. (Ey Muhammed!) De ki: "Allah'tan başkasına mı ibadet etmemi bana emrediyorsunuz, ey câhiller"?
  65. Gerçektir ki, sana da senden öncekilere de vahyolunmuştur: "Eğer Allah'a şirk koşarsan, muhakkak bütün amelin boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun".
  66. Bu itibarla yalnız Allah'a ibadet et ve şükredenlerden ol.
  67. Allah'ı gerektiği gibi takdir edememişlerdir. Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O'nun kabzasında, gökler de elinde durulmuş olacaktır. Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir ve çok yücedir.
  68. Sûr'a üflenince, Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar baygın bir halde kendilerinden geçerler. Sonra Sûr'a tekrar üflenir. İşte o zaman, onlar dirilip kalkarlar ve bakınırlar.
  69. Yeryüzü, Rabbının nuru ile aydınlanır; amel defterleri açılır; peygamberler ve şâhidler getirilir ve aralarında, kendilerine hiç haksızlık edilmeden adaletle hüküm verilir.
  70. Herkese, yaptığının karşılığı tastamam ödenir. Allah, onların yaptıklarını daha iyi bilir.
  71. Küfredenler, cehenneme bölük bölük sevk olunurlar. Oraya geldikleri zaman, cehennemin kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle der "İçinizden size, Rabbınızın ayetlerini okuyan ve bugününüzle karşılaşacağınızı size ihtar eden elçiler gelmedi mi"? Onlarda, "evet, geldi" derler. Fakat azâb sözü, kâfirler hakkında böylece gerçekleşir.
  72. Onlara, "içinde devamlı kalacağınız cehennemin kapılarından girin" denir. Büyüklük taslayanlara ne kötü bir meskendir orası!
  73. Rablarından korkanlar da, bölük bölük cennete sevk olunurlar. Oraya geldikleri ve kapıları açıldığı zaman, bekçileri onlara der ki: "Selâm size; hoş geldiniz. Artık ebediyyen kalmak üzere cennete girin".
  74. Onlar da şöyle derler: "Verdiği sözde bize sâdık olan ve cennetin dilediğimiz yerinde yerleşelim diye arzı bize miras bırakan Allah'a hamdolsun. İyi amel sahiplerinin bu mükâfatı ne güzeldir!
  75. Orada melekleri, Rablarını hamd île tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmış görürsün. İnsanlar arasında adaletle hükmolunur ve "hamd, alemlerin Rabbı Allah'a mahsustur" denir.