Casiye Suresi
45 Diz Üstü Çökenler / CÂSİYE Bölümü Hüseyin Atay Meali
Mekke döneminde inmiştir. 37. ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- 1-4 Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
- 1-4 Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
- 1-4 Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
- 1-4 Hâ, Mîm. Kitab’ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah’tandır. Doğrusu, göklerde ve yerde inananlara belgeler vardır. Ve sizin yaratılmanızda ve canlıların yayılmasında kesin bilgili ulusa belgeler vardır.
- Gece ile gündüzün birbiri ardından gelmesinde, Allah’ın rızık vermek için gökten yağmur indirip, ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârları yönetmesinde aklını kullanan ulusa belgeler vardır.
- İşte sana gerçek olarak anlattığımız bunlar, Allah’ın belgeleridir. Artık Allah’tan ve O’nun belgelerinden sonra, hangi söze inanırlar?
- 7-8 Kendine okunan Allah’ın ilkelerini dinleyip, sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, pek yalancı ve günahkâr kişinin vay haline! Ona can yakıcı bir azabı müjdele.
- 7-8 Kendine okunan Allah’ın ilkelerini dinleyip, sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnen, pek yalancı ve günahkâr kişinin vay haline! Ona can yakıcı bir azabı müjdele.
- 9-11 İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
- 9-11 İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
- 9-11 İlkelerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte, bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır. İşte, bu doğruluk göstergesidir. Rablerinin ilkelerini inkâr edenlere tiksindiren, can yakan bir azap vardır.
- Buyruğu gereğince gemilerin denizde yüzmeleri ve bolluğundan dilemeniz için, sizin için denize boyun eğdiren Allah’tır, belki artık şükredersiniz.
- Göklerde olanların, yerde olanların hepsini size boyun eğdirmiştir. Doğrusu, bunlarda düşünen kimselere dersler vardır.
- İnananlara söyle: "Allah'ın günlerini ummayan kimseleri bağışlasınlar. Çünkü O, bir ulusun yaptıklarına göre cezasını verecektir"
- Kim yararlı iş işlerse kendi yararınadır, kim kötülük yaparsa kendi zararınadır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.
- Ve andolsun, Biz İsrailoğullarına kitap, yargıçlık ve peygamberlik verdik, onları temiz şeylerle rızıklandırdık, onlara herkesten artık iyilikte bulunduk.
- Bu konuda onlara açık belgeler verdik; ancak, kendilerine ilim geldikten sonra birbirini çekemezlikten ayrılığa düştüler. Rabbin, diriliş günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında, doğrusu, aralarında hükmedecektir.
- Sonra, seni de bu konuda, açık bir yola koyduk, ona uy; bilmeyenlerin havalarına uyma.
- Doğrusu onların, Allah'a karşı sana bir yararları olmaz. Doğrusu, haksızlık edenler birbirlerinin dostudurlar. Saygılı olanların dostu ise Allah'tır.
- Bu, insanlar için gönül açıcı belgeler, kesin bilen ulusa doğruluk göstergesi ve bir acımadır.
- Yoksa, kötülük işleyen kimseler, yaşamlarında ve ölümlerinde, kendilerini inanan ve yararlı işler işleyen kimseler ile bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar!
- Allah gökleri ve yeri gerçeğe göre yarattığı için, her cana kazandığının karşılığı verilir, onlara haksızlık edilmez.
- Heveslerini tanrı edineni gördün mü? Allah saptığını bilerek ona yol vermiş, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözünü de perdelemiştir. Ona Allah’tan başka kim doğru yol gösterebilir? Öyle ise, anmaya çalışmaz mısınız?
- "Hayatımız ancak dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız, bizi ancak zaman yok eder" derler. Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur, sadece böyle sanırlar.
- Belgelerimiz onlara açık açık okunduğu zaman, "Doğru sözlü iseniz, babalarımızı getirin" demekten başka delilleri yoktur.
- De ki: "Size Allah hayat verir, sonra sizi öldürür, sonra sizi şüphe götürmeyen diriliş gününde toplar. Ama insanların çoğu bilmezler."
- Göklerin ve yerin egemenliği Allah’ındır. Saatin kurulduğu gün, işte o gün, saçmalayanlar ziyanda kalırlar.
- Her milleti diz üstü çökmüş görürsün. Her millet kendi kitabına çağrılır. Ve bugün size işlediklerinizin karşılığı verilecektir.
- Bu kitabımız size gerçeği söylüyor. Doğrusu, Biz yaptıklarınızı kaydediyorduk.
- İnanan ve yararlı işler işleyenlere gelince, Rableri onları acımasına alır. İşte bu, apaçık kurtuluştur.
- İnkâr edenlere gelince; "İlkelerim size okunmamış mıydı? Ama, siz büyüklenip suçlu bir ulus olmuştunuz.
- Doğrusu, Allah’ın verdiği söz gerçektir. Ve Saatte şüphe yoktur" dendiği zaman, "Saat nedir? Bilmiyoruz, yalnız bir sanıda bulunuyoruz, kesin bir bilgimiz yoktur" derdiniz.
- İşlediklerinin kötülükleri kendilerine belli oldu ve onları alaya alıp durdukları şeyler kuşatıverdi.
- Onlara "Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi, Biz de bugün sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.
- Bu, Allah’ın ilkelerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür" denir. O gün, ne oradan çıkarılırlar, ne de özürleri dinlenir.
- Övgü, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah'adır.
- Göklerde ve yerde büyüklük O’nundur, O, uludur, bilgedir.