Hicr Suresi
15 Kayalık / HİCR Bölümü Hüseyin Atay Meali
Mekke döneminde inmiştir. 99 ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- Elif, Lâm, Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık Kur'an'ın ilkeleridir.
- Belki de inkâr edenler, keşke içtenlikle doğruya bağlı olan olsaydılar arzusunda bulunacaklardır.
- Onları bırak, yesinler, gönensinler ve beklentileri onları avundursun. Ama ilerde bileceklerdir.
- Ve belli bir yasası olmayan hiçbir kenti yok etmedik.
- Hiçbir millet, kendi süresini öne alamaz, onu erteleyemez de.
- Ve onlar "Ey kendisine hatırlatma indirilen kimse, doğrusu, sen delisin.
- Doğru sözlülerden isen, bize melekleri getirsene" dediler.
- Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O zaman da asla bekletilmezler.
- Doğrusu, Kur'an ı Biz indirdik, elbette koruyucusu da Bizizdir.
- Andolsun, senden önceki değişik toplumlara da elçiler gönderdik.
- Ve kendilerine gelen herhangi bir elçiyi alaya almadan etmezlerdi.
- Böylece Biz de onu suçluların kalplerine sokarız.
- Geçmiştekiler in durumu ortada iken yine de ona inanmazlar.
- Ve onlara gökten bir kapı açsak da oraya çıkmaya koyulsalar.
- "Şüphesiz gözlerimiz kamaştı. Hayır! Biz büyüye uğramış bir ulus olduk" derler.
- Ve andolsun, gökte takım yıldızlar meydana getirdik ve seyredenler için onları donattık.
- Ve onları kovulmuş her türlü bozguncudan koruduk.
- Ve ancak, kulak hırsızlığı yapan olursa, parlak bir alev onu kovalar.
- Ve yeryüzünü yaydık ve oraya oynamaz dağlar diktik ve orada her şeyi ölçülü bitirdik.
- Ve orada sizin ve sizin rızık veremeyeceğiniz kimseler için geçimlikler var ettik.
- Ve katımızda hâzineleri olmayan hiçbir şey yoktur. Biz onu ancak bilinen bir ölçüye göre indiririz.
- Ve biz rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve böylece gökten su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa, siz onu biriktiremezdiniz.
- Ve doğrusu, Biz, diriltiriz, öldürürüz ve hepsinin vârisi Biz kalırız.
- Ve andolsun, sizden önce geçenleri biliriz ve andolsun, geri kalanları da biliriz.
- Ve şüphe yok ki, Rabbin onları toplayacaktır. Doğrusu, O, bilgindir, bilgedir.
- Ve andolsun, Biz insanı biçimlenebilen kara çamurun tıkırdayan balçığından yarattık.
- Ve cini de daha önce ateşin alevinden yarattık.
- Ve hani, Rabbin meleklere demişti: "Kara düzgün çamurun tıkırdayan balçığından bir beşer yaratacağım.
- Böylece onu kılığına koyduğum ve ruhumdan ona üflediğim zaman ona saygıya durun."
- 30-31 Bunun üzerine bütün melekler hep birden saygıya durdular. Ancak, İblis secde edenlerle beraber olmayı reddetti.
- 30-31 Bunun üzerine bütün melekler hep birden saygıya durdular. Ancak, İblis secde edenlerle beraber olmayı reddetti.
- Dedi: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?"
- Dedi: "Düzgünlenebilir kara çamurun tıkırdayan balçığından yarattığın beşere secde edecek değilim."
- 34-35 Dedi: "Öyleyse yıkıl oradan. Şüphesiz, sen kovulmuşsundur. Doğrusu, ceza gününe kadar lanet sanadır."
- 34-35 Dedi: "Öyleyse yıkıl oradan. Şüphesiz, sen kovulmuşsundur. Doğrusu, ceza gününe kadar lanet sanadır."
- Dedi: "Rabbim! Hiç olmazsa, beni diriltilecekleri güne kadar ertele."
- 37-38 Dedi: "Doğrusu, bilinen gün gelene kadar, sen ertelenenlerdensin."
- 37-38 Dedi: "Doğrusu, bilinen gün gelene kadar, sen ertelenenlerdensin."
- 39-40 Dedi: "Rabbim! Beni azgınlığa ittiğin için, andolsun, yeryüzünde onlara azmayı süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. Ancak, öz kulların bunların dışındadır."
- 39-40 Dedi: "Rabbim! Beni azgınlığa ittiğin için, andolsun, yeryüzünde onlara azmayı süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. Ancak, öz kulların bunların dışındadır."
- 41-43 Dedi: "Üzerime aldığım doğru yol şudur: Doğrusu, kullarımın üzerinde senin bir gücün yoktur. Ancak, sana uyacak azgınlar dışardadır ve doğrusu, onların hepsinin toplanacağı yer cehennemdir."
- 41-43 Dedi: "Üzerime aldığım doğru yol şudur: Doğrusu, kullarımın üzerinde senin bir gücün yoktur. Ancak, sana uyacak azgınlar dışardadır ve doğrusu, onların hepsinin toplanacağı yer cehennemdir."
- 41-43 Dedi: "Üzerime aldığım doğru yol şudur: Doğrusu, kullarımın üzerinde senin bir gücün yoktur. Ancak, sana uyacak azgınlar dışardadır ve doğrusu, onların hepsinin toplanacağı yer cehennemdir."
- Onun yedi kapısı olup her bir kapıda onların girecekleri ayrı bir bölüm vardır.
- Doğrusu, saygılı olanlar cennetlerde ve pınar başlarındadırlar.
- "Oraya güvenle, esenlikle girin."
- Onların gönüllerindeki kini çıkardık, artık sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşler olmuşlardır.
- Orada onlara bir yorgunluk dokunmaz ve oradan da çıkartılmazlar.
- 49-50 Kullarıma, bağışlayan, acıyan olduğumu ve azabımın da acıklı bir azap olduğunu bildir.
- 49-50 Kullarıma, bağışlayan, acıyan olduğumu ve azabımın da acıklı bir azap olduğunu bildir.
- Ve onlara İbrahim’in konuklarından da haber ver.
- Hani, onun yanına girip "Esenlik olsun" dediler. O "Doğrusu, sizden korkuyoruz" dedi.
- Dediler: "Korkma! Biz sana bilgin bir oğlanı müjdelemeye geldik."
- Dedi: "Ben yaşlı iken bana müjde mi veriyorsunuz? Ne ile müjdeliyorsunuz."
- Dediler: "Sana gerçeği müjdeliyoruz. Umutsuzlardan olma."
- Dedi: "Kim Rabbinin acımasından ümidini keserse, onlar sapıtmış olurlar."
- Dedi: "Ey elçiler! İşiniz nedir?"
- 58-60 Dediler: "Doğrusu, biz suçlu bir ulusa gönderildik. Lut’un ailesi dışında hepsini mutlaka kurtaracağız. Onun karısının geride kalanlardan olmasını öngördük."
- 58-60 Dediler: "Doğrusu, biz suçlu bir ulusa gönderildik. Lut’un ailesi dışında hepsini mutlaka kurtaracağız. Onun karısının geride kalanlardan olmasını öngördük."
- 58-60 Dediler: "Doğrusu, biz suçlu bir ulusa gönderildik. Lut’un ailesi dışında hepsini mutlaka kurtaracağız. Onun karısının geride kalanlardan olmasını öngördük."
- 61-62 Elçiler Lut un ailesine gelince, dedi ki: "Doğrusu, siz tanınmayan kimselersiniz."
- 61-62 Elçiler Lut un ailesine gelince, dedi ki: "Doğrusu, siz tanınmayan kimselersiniz."
- 63-65 "Hayır! Biz, sana sadece şüphe edip durduklarını getirdik ve sana gerçeği getirdik ve doğrusu doğru söylüyoruz. Artık gecenin bir kısmında ailenle yola çık, sen de arkalarından git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, size emrolunan yere yürüyün" dediler.
- 63-65 "Hayır! Biz, sana sadece şüphe edip durduklarını getirdik ve sana gerçeği getirdik ve doğrusu doğru söylüyoruz. Artık gecenin bir kısmında ailenle yola çık, sen de arkalarından git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, size emrolunan yere yürüyün" dediler.
- 63-65 "Hayır! Biz, sana sadece şüphe edip durduklarını getirdik ve sana gerçeği getirdik ve doğrusu doğru söylüyoruz. Artık gecenin bir kısmında ailenle yola çık, sen de arkalarından git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, size emrolunan yere yürüyün" dediler.
- Böylece ona, bunların sabahlarken sonlarının kesileceğini bildirdik.
- Şehir halkı sevinerek geldiler.
- 68-69 Dedi: "Bunlar benim konuklarımdır, beni utandırmayın. Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin."
- 68-69 Dedi: "Bunlar benim konuklarımdır, beni utandırmayın. Allah’tan korkun, beni rezil etmeyin."
- Dediler: "Biz seni el âleme karışmaktan menetmemiş miydik?"
- Dedi: "Eğer, dediğinizi yapacaksanız, işte bunlar kızlarım."
- Senin hayatına andolsun, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlar.
- Böylece güneş doğarken çığlık onları yakalayıverdi.
- Böylece yurtlarının altını üstüne getirdik. Üzerlerine çamurdan pişmiş taş yağdırdık.
- Doğrusu, bunlarda anlayışlı kimselere belgeler vardır.
- Ve doğrusu, onlar işlek yol üzerinde hâlâ durmaktadır.
- Doğrusu, bunlarda inançlılara bir belge vardır.
- Ve ormanlık yerde oturanlar da haksızlık yapıyorlardı.
- Bunun için onları cezalandırdık. Hâlâ her ikisi de açık ana yol üzerindedir.
- Ve andolsun, Hicr halkı elçileri yalanladılar.
- Ve ilkelerimizi onlara gönderdiğimiz halde yüz çeviriyorlardı.
- Ve dağlarda güvenilir evler yontuyorlardı.
- Ancak sabahlarken çığlık onları da yakalayıverdi.
- Ve elde edip durdukları kendilerine bir yarar sağlamadı.
- Ve biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri gerçeğe göre yarattık. Doğrusu Saat gelecektir. Onun için güzel bir görmezlikten gel.
- Doğrusu, senin Rabbin pek yaratan bilgindir.
- Ve andolsun, sana iki kat yediyi ve yüce Kur'anı verdik.
- Onlardan kimilerini gönendirdiğimiz türlü türlü nesnelere sakın göz dikme ve onlara üzülme, inançlıları kanatların altına al.
- Ve de ki: "Doğrusu ben apaçık uyarıcıyım."
- Bölenlere indirmiş olduğumuz gibi;
- Ki onlar, Kur'anı bölük pörçük ettiler.
- 92-93 Ve Rabbine andolsun, hepsini yapmakta olduklarından kuşkusuz sorgulayacağız.
- 92-93 Ve Rabbine andolsun, hepsini yapmakta olduklarından kuşkusuz sorgulayacağız.
- 94-96 Artık Sana buyurulanı açıkça ortaya koy ve ortak koşanlara aldırma. Doğrusu, Allah'ın yanına başka tanrı koyan alaycılara karşı Biz sana yeteriz. Onlar ne olduğunu bileceklerdir.
- 94-96 Artık Sana buyurulanı açıkça ortaya koy ve ortak koşanlara aldırma. Doğrusu, Allah'ın yanına başka tanrı koyan alaycılara karşı Biz sana yeteriz. Onlar ne olduğunu bileceklerdir.
- 94-96 Artık Sana buyurulanı açıkça ortaya koy ve ortak koşanlara aldırma. Doğrusu, Allah'ın yanına başka tanrı koyan alaycılara karşı Biz sana yeteriz. Onlar ne olduğunu bileceklerdir.
- Andolsun, onların dediklerine gönlünün daraldığını biliyoruz.
- Böylece Rabbini överek yücelt ve secde edenlerden ol.
- Ve Rabbine kulluk et ki, sana kesin bilinç gelsin.