Meryem Suresi
19. Meryem Bölümü Hüseyin Atay meali
Mekke döneminde inmiştir. 98. ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- Kâf, Ha, Yâ, Ayn, Sâd.
- Rabbinin, kulu Zekeriyaya olan acımasını anmadır.
- O, Rabbine gizli seslenişle seslenmişti.
- Dedi: "Rabbim! Doğrusu, kemiklerim gevşedi, saçlarım ağardı. Rabbim! Sana yalvarmakla mutsuz olmadım.
- Ve doğrusu ben, ardımdan yerime geçeceklerden korkuyorum. Karım da kısırdır. Tarafından bana yerime geçecek birini bağışla!
- O, bana ve Yakup oğullarına mirasçı olsun. Rabbim! Ona rızanı kazandır."
- Ey Zekeriya! Doğrusu, adı Yahya olan bir oğlanı sana müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik.
- Dedi: "Doğrusu Rabbim! Karım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?"
- "Senin için böyle." Senin eğitenin "O Bana kolaydır. Sen hiçbir şey değilken seni de daha önce yarattım" dedi.
- Dedi: "Rabbim! Öyleyse bana bir işaret ver." "Senin işaretin, sağlıklı olduğun halde insanlarla üç gece konuşmamandır" dedi.
- Bunun üzerine, o mabedden çıkıp, ulusuna, "Sabah, akşam Allah'ı yüceltin" diye işaret etti.
- 12-14 "£y Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl." Ve çocuk iken ona bilgelik ve katımızdan bir acıma ve arılık verdik. Ve o ana babasına iyilik eden saygılı biriydi. Ve o başkaldıran bir zorba değildi.
- 12-14 "£y Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl." Ve çocuk iken ona bilgelik ve katımızdan bir acıma ve arılık verdik. Ve o ana babasına iyilik eden saygılı biriydi. Ve o başkaldıran bir zorba değildi.
- 12-14 "£y Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl." Ve çocuk iken ona bilgelik ve katımızdan bir acıma ve arılık verdik. Ve o ana babasına iyilik eden saygılı biriydi. Ve o başkaldıran bir zorba değildi.
- Ve doğduğu günde ve öleceği günde ve dirileceği günde ona esenlik olsun.
- Ve kitapta Meryem'i de an! Hani, o ailesinden ayrılmış ve doğu yönünde bir yere çekilmişti.
- İnsanlarla arasına bir perde germişti. Ona elçimizi gönderdik de, ona düzgün bir beşer şeklinde göründü.
- O, "Doğrusu, saygılı biri isen, senden Rahman a sığınırım" dedi.
- "Ben ancak, Rabbinin sana gönderdiği bir elçisiyim, sana arı bir oğlan bağışlamak için geldim" dedi.
- "Bana bir beşer dokunmamışken, ben kötü bir kadın da değilken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
- "Bu senin için böyledir" dedi. Rabbin, "O bana kolaydır. Onu insanlara bir belge ve Bizden bir acıma kılacağız" dedi. Ve iş kesinleşmişti.
- Bunun üzerine ona gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.
- Böylece doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine getirtti. "Keşke, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.
- Bunun üzerine karnındaki kendisine seslendi: "Sakın üzülme! Rabbin, içinde olanı şerefli kılmıştır.
- Ve hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün.
- Hemen ye, iç ve gözün aydın olsun! O anda beşerlerden birini görürsen, de ki: 'Doğrusu ben Rahmana oruç adadım. Bugün hiçbir insanla konuşmayacağım. 1. "
- Onu kucağında taşıyarak ulusuna getirdi. Dediler ki: "Ey Meryem! Andolsun, sen şaşılacak bir şey yaptın.
- Ey Harunun kızkardeşi! Baban kötü bir kişi değildi. Annen de iffetsiz değildi."
- Onu gösterdi. Dediler ki: "Beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz."
- "Doğrusu, Ben Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı.
- Ve nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı ve sağ oldukça bana yakarmayı ve arınmayı,
- Ve anneme iyi davranmamı, öğütledi. Ve beni yüzsüz bir zorba kılmadı.
- Ve doğduğum günde ve öleceğim günde ve dirileceğim günde bana esenlik olsun."
- İşte, tartıştıkları Meryemoğlu İsa konusunda gerçek söz budur.
- Çocuk edinmek Allah'a yaraşmaz. O arıdır. Bir işe hükmederse, ona sadece "Ol" der, o da oluverir.
- Ve doğrusu, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na tapın. Bu, dosdoğru yoldur.
- Sonra, bölükler aralarında anlaşmazlığa düştüler. Vay o büyük günü görmeyi inkâr edenlere!
- Bize gelecekleri gün, ne güzel görecekler! Ve ne güzel işitecekler! Ancak, haksızlık yapanlar o gün apaçık bir şaşkınlık içindedirler.
- Ve inanmış olarak dalgınlık içindelerken işin bitmiş olacağı özlem günüyle onları uyar.
- Doğrusu, Biz yeryüzüne ve üzerinde bulunanlara vâris olacağız. Onlar, Bize geri getirileceklerdir.
- Ve kitap’ta İbrahim’i de an. Şüphesiz o, dosdoğru bir peygamberdi.
- Hani, babasına dedi: "Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?
- Babacığım! Doğrusu, sana gelmemiş olan bir ilim bana geldi. Bana uy, seni düz bir yola çıkarayım.
- Babacığım! Şeytana tapma. Doğrusu, şeytan Rahmana başkaldırmıştım
- Babacığım! Doğrusu, şeytanın dostu olarak kalırsan, sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum."
- Dedi: "Ey İbrahim! Sen mi benim tanrılarımı beğenmiyorsun? Bundan vazgeçmezsen, andolsun, seni taşlarım, bir süre benden ayrıl"
- Dedi: "Sana esenlik olsun. Senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Doğrusu O, bana karşı lütufkârdır.
- Ve sizi, Allah’tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mutsuz olmayacağımı umarım."
- Böylece onlan Allah’tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince, ona İshak ve Yakup’u bahşettik ve her birini peygamber yaptık.
- Ve onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Her birinin, üstün doğrulukla anılmalarını sağladık.
- Ve kitap’ta Musa’yı da an. Doğrusu o, öz kılınmış ve elçi bir peygamberdi.
- Ve ona, Dağ’ın sağ yanında seslenmiş ve özel bir konuşma için onu yaklaştırmıştık.
- Ve acımamızdan, kardeşi Harun’u bir peygamber olarak ona bağışladık.
- 54-55 Ve kitap’ta İsmail’i de an. Doğrusu o, sözünde doğru biriydi ve elçi bir peygamberdi. Ve çevresinde bulunanlara yakarmalarını ve zekat vermelerini emrederdi. Ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
- 54-55 Ve kitap’ta İsmail’i de an. Doğrusu o, sözünde doğru biriydi ve elçi bir peygamberdi. Ve çevresinde bulunanlara yakarmalarını ve zekat vermelerini emrederdi. Ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
- 56-57 Ve kitap’ta İdris’i de an. Doğrusu o, dosdoğru bir peygamberdi. Ve onu yüce bir yere yükselttik.
- 56-57 Ve kitap’ta İdris’i de an. Doğrusu o, dosdoğru bir peygamberdi. Ve onu yüce bir yere yükselttik.
- "İşte onlar, Adem’in ve Nuh’la beraber taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim’in, İsrail’in soyundan ve seçip doğru yola eriştirdiğimiz, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerdendirler. Rahmanın ilkeleri onlara okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı.
- Bundan böyle, onların ardından, yakarışı bırakan ve heveslerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar, azgınlığa uğrayacaklardır.
- 60-61 Ancak, tövbe eden ve inanan ve yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman’ın kullarına görülmeyende söz verdiği cennete; daimi mutluluk cennetlerine gireceklerdir. Doğrusu, O’nun sözü yerine gelecektir.
- 60-61 Ancak, tövbe eden ve inanan ve yararlı iş işleyenler bunun dışındadır. Bunlar hiçbir haksızlığa uğratılmadan, Rahman’ın kullarına görülmeyende söz verdiği cennete; daimi mutluluk cennetlerine gireceklerdir. Doğrusu, O’nun sözü yerine gelecektir.
- 62-63 Onlar, orada boş sözler değil, sadece esenlik veren sözler işitirler. Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar. Kullarımızdan, Allah’a saygılı olanları mirasçı kılacağımız cennet, işte budur.
- 62-63 Onlar, orada boş sözler değil, sadece esenlik veren sözler işitirler. Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar. Kullarımızdan, Allah’a saygılı olanları mirasçı kılacağımız cennet, işte budur.
- Ve biz, ancak Rabbinin buyruğuyla ineriz; geçmişimizi, geleceğimizi ve ikisinin arasındakini bilmek O’na mahsustur. Rabbin asla unutkan değildir.
- O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir; öyleyse O’na kulluk et ve O’na kulluk etmede dirençli ol. Hiç O’nun adıyla anılan kimse bilir misin?
- Ve insan, "Ben öldüğüm zaman diriltilecek miyim?" der.
- Ve insan, kendisi önceden hiçbir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz mı?
- Bundan böyle Rabbine andolsun ki, Biz onları şeytanlarla beraber, kesinkes toplayacağız. Sonra, cehennemin çevresinde onları çömelmiş olarak hazır bulunduracağız.
- Sonra andolsun, her toplumdan Rahman'a en çok kimin başkaldırdığını ayırıp ortaya koyacağız.
- Sonra andolsun, ayrıca orada yanmaya en layık olanları, en iyi ancak Biz biliriz.
- Sizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin yapmayı üzerine aldığı kesinleşmiş bir hükümdür.
- Sonra Biz, Allah’a karşı saygılı olanları kurtarır, zalimleri de orada çömelmiş olarak bırakırız.
- Ve ilkelerimiz onlara apaçık okunduğu zaman, inkâr edenler inananlara "Bu iki toplumdan hangisinin konumu daha iyi ve bulunduğu yer daha güzeldir?" derler.
- Ve onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, onlar donanımca ve gösterişçe bunlardan daha güzeldiler.
- De ki: "Kim şaşkınlık içinde ise. Rahman, onu erteledikçe ertelemiş olsun. Sonunda kendilerine söz verilen azabı veya Saati gördükleri zaman, kimin yerce daha kötü ve kimin daha güçsüz olduğunu bileceklerdir."
- Ve Allah, doğru yolda olanların doğruluğunu artırır. Ve geri kalacak yararlı işler, Rabbinin katında ödül olarak daha iyidir ve sonuç olarak daha iyidir.
- İlkelerimizi inkâr eden ve "Bana, elbette mal ve oğul verilecektir" diyeni gördün mü?
- O, görülmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katından bir söz mü almıştır?
- Kesin hayır! Söylediğini yazacağız ve onun azabını uzattıkça uzatacağız.
- Ve bahsettikleri şeyler Bize kalacaktır, kendisi Bize tek olarak gelecektir.
- Ve onlar kendilerine saygınlık kazandırsın diye, Allah'ı bırakarak tanrılar edindiler.
- Kesin hayır, onlar kendilerine ibadetlerini inkâr edecekler ve onların aleyhine döneceklerdir.
- Kâfirler üzerine kışkırttıkça kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi görmedin mi?
- Öyleyse onlar için acele etme, Biz onların günlerini saydıkça sayıyoruz.
- Rahmanın huzurunda saygılı olanları heyet halinde topladığımız gün,
- Ve suçluları suya götürür gibi cehenneme süreriz.
- Rahmanın katında bir ant almamış olandan başkası asla şefaatte bulunamayacaktır.
- Ve onlar "Rahman oğul edindi" dediler.
- Andolsun ki, ortaya pek kötü bir şey attınız.
- 90-91 Rahman a, oğul isnat etmelerinden ötürü, neredeyse gökler paralanacak, yer yarılacak, dağlar düşüp, çökecek.
- 90-91 Rahman a, oğul isnat etmelerinden ötürü, neredeyse gökler paralanacak, yer yarılacak, dağlar düşüp, çökecek.
- 92-93 Oysa, Rahman a oğul edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan herkes, Rahman a ancak kul olarak gelecektir.
- 92-93 Oysa, Rahman a oğul edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan herkes, Rahman a ancak kul olarak gelecektir.
- Andolsun, Allah onları numaralamış ve teker teker saymıştır.
- Ve diriliş günü hepsi Ona birer birer gelecektir.
- Doğrusu inananları ve yararlı işler işleyenleri, Rahman sevgili kılacaktır.
- Böylece Biz onu saygılı olanları müjdelemen ve onunla inatçı ulusu uyarman için senin dilinde kolaylaştırdık.
- Ve bunlardan önce nice nesilleri yok ettik. Şimdi onlardan hiçbirini duyuyor veya hiçbir tıkırtı işitiyor musun?