Nur Suresi
24. Aydınlık / NUR Bölümü Hüseyin Atay Meali
Medine döneminde inmiştir. 64. ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- Bu, indirip belirlediğimiz ve düşünüp anlayasınız diye onda apaçık ilkeler indirdiğimiz bölümdür.
- Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde onlara acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da tanık olsun.
- Zina eden erkeğin, ancak zina eden veya putperest bir kadınla evlenmesi yaraşır. Zina eden kadınla da, ancak zina eden veya putperest olan bir erkeğin evlenmesi yaraşır. Bu, inananlara yasaklanmıştır.
- İffetli kadınları suçlayıp da, sonra dört tanık getiremeyenlere seksen değnek vurun; hiçbir zaman onların tanıklığını kabul etmeyin. İşte, onlar yoldan çıkmış kimselerdir.
- Ancak bundan sonra tövbe edip düzeltenler, bunun dışındadır. Doğrusu, Allah bağışlar, acır.
- 6-7 Karılarını suçlayıp da kendilerinden başka tanıkları olmayanların tanıklığı, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah’ı dört defa tanık tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah’ın laneti kendi üzerine olsundur.
- 6-7 Karılarını suçlayıp da kendilerinden başka tanıkları olmayanların tanıklığı, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah’ı dört defa tanık tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah’ın laneti kendi üzerine olsundur.
- 8-9 Kocasının yalancılardan olduğuna Allah’ı dört defa tanık tutması cezayı kendinden savar. Beşincisinde eğer o doğrulardan ise Allah’ın öfkesi kendisinin üzerine olsundur.
- 8-9 Kocasının yalancılardan olduğuna Allah’ı dört defa tanık tutması cezayı kendinden savar. Beşincisinde eğer o doğrulardan ise Allah’ın öfkesi kendisinin üzerine olsundur.
- Allah’ın size iyiliği ve acıması bulunmasaydı? Doğrusu, Allah bilgedir, tövbeleri kabul edendir.
- Doğrusu o yalanı uyduranlar içinizden bir takımdır. Hayır! Bunu kendiniz için kötü sanmayın, o, sizin için hayırlı olmuştur. O kimselerden her birine kazandığı günah karşılığı ceza vardır; içlerinden elebaşılık yapana ise büyük azap vardır.
- Onu işittiğiniz zaman, inanan erkekler ve inanan kadınlar, kendiliklerinden iyi zanda bulunup da, "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
- Ona dört tanık getirmeleri gerekmez miydi? İşte bunlar, tanık getirmedikçe Allah katında yalancıdırlar.
- Allah'ın dünya ve ahirette size bolluğu ve acıması olmasaydı, o kötü söze dalmanızdan ötürü, büyük bir azaba uğrardınız.
- Onu dilinize dolamıştınız. Bilmediğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz. Onu önemsiz bir şey sanıyordunuz, oysa Allah katında önemi büyüktü.
- Onu işittiğinizde, "Bu konuda konuşmamız yakışık almaz! Allah korusun! Bu büyük bir iftiradır" demeniz gerekmez miydi?
- Eğer inanan kişilerseniz, buna benzer bir şeye bir daha dönmemenizi Allah size öğütler.
- Allah size ilkeleri açıkça bildiriyor. Allah bilgindir, bilgedir.
- Doğrusu, inananlar arasında hayasızlığın yayılmasından hoşlananlara, işte onlara, dünya ve ahirette can yakıcı azap vardır. Allah bilir, siz ise bilmezsiniz.
- Allah'ın size bolluğu ve acıması bulunmasaydı? Doğrusu, Allah şefkatlidir, acıyandır.
- Ey inananlar! Şeytanın adımlarına ayak uydurmayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki, o hayasızlığı ve sağduyuya aykırı olanı buyuruyordun Allah'ın size bolluğu ve acıması olmasaydı, hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediğini temize çıkarır. Allah işitir, bilir.
- İçinizde bolluk ve genişlik sahibi olanlar, yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda göç edenlere, vermemek için yemin etmesinler, affetsinler, geçsinler, Allah'ın sizi bağışlamasına sevinmez misiniz? Allah bağışlayandır, acıyandır.
- 23-24 Doğrusu iffetli, özensiz, inanmış kadınları suçlayanlar, öncekinde ve sonrakinde lanetlenmişlerdir. Kendi dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarına tanıklık edecekleri gün, onlar büyük azaba uğrayacaklardır.
- 23-24 Doğrusu iffetli, özensiz, inanmış kadınları suçlayanlar, öncekinde ve sonrakinde lanetlenmişlerdir. Kendi dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarına tanıklık edecekleri gün, onlar büyük azaba uğrayacaklardır.
- O gün, Allah onlara gerçek cezalarını eksiksiz verecektir. Allah'ın apaçık hak olduğunu bileceklerdir.
- Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara yakışır. İyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara yakışırlar. Bunlar, onların söylediklerinden uzaktırlar. İşte, bunlara bağışlanma ve şerefli rızık vardır.
- Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, sahiplerine tanışıklık vermeden ve esenlik dilemeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz, bu sizin için daha iyidir.
- Eğer evde kimseyi bulamazsanız, yine de size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Size "Dönün" denilirse, dönün. Bu sizi, daha çok temize çıkarır. Allah yaptıklarınızı bilir.
- İçinde size çıkar bulunan, ıssız evlere girmenizde bir sorumluluk yoktur. Allah, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir.
- İnanan erkeklere söyle: "Bakışlarını kıssınlar, mahrem yerlerini korusunlar." Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Doğrusu, Allah onların yaptıklarından haberdardır.
- İnanan kadınlara da söyle: "Bakışlarını kıssınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen dışında, açmasınlar. Başörtülerini göğüslerine salsınlar. Süslerini, kocaları veya babaları veya kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya kadınları veya antlaştıkları veya erkekliği kalmamış hizmetçiler ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar." Ey inananlar! Başarıya ulaşmanız için, hepiniz Allah’a yönelin.
- İçinizdeki bekar olanları, erkek ve kadın çalışanlarınızdan iyi olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları bolluğu ile zenginleştirir. Allah kuşatandır, bilgindir.
- Evlenemeyenler ise Allah kendilerini bolluğu ile zenginleştirene kadar iffetli davransınlar. Antlaşmak olduklarınızdan kim bir ödendi yazısı isterse, onlarda bir iyilik görürseniz yazıyı verin. Onlara Allah’ın size verdiği maldan verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, iffetli olmak isteyen genç kızlarınızı fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa, doğrusu, zorlanmalarından sonra, Allah bağışlar, acır.
- Andolsun ki, size apaçık ilkeler, sizden önce gelip geçenlerden bir örnek ve saygılı olanlara bir öğüt indirdik.
- Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. O’nun ışığı, içinde lamba bulunan penceresiz bir oyuğa benzer. O lamba bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Bu, doğuya da, batıya da ait olmayan bereketlenmiş bir zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağının kendisi aydınlatacak! Işık üstüne ışıktır. Allah dileyeni ışığına kavuşturur. Allah insanlara örnekler verir. O her şeyi bilir.
- Allah’ın yüksek tutulmasına ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar, sabah, akşam O’nu arı tutarlar.
- Ticaret de, alışveriş de kimi kişileri Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin fırıl fırıl döneceği günden korkarlar.
- Allah, onları işlediklerinin en güzeliyle ödüllendirir ve bolluğundan onlara fazlasıyla verir. Allah dilediğini hesapsız şekilde rızıklandırır.
- İnkâr edenlerin işleri, engin çöllerdeki ılgım gibidir. Susayan kimse onu su sanır, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Orada Allah’ı bulur ve O da hesabını görür. Allah hesabı çabuk görendir.
- Veya engin denizin karanlıkları gibidir. Onu, üstüste dalgalar ve dalgaların üstünde bulutlar örter; karanlıklar üstünde karanlıklar; insan elini uzattığı zaman, nerdeyse onu göremez bile. Allah’ın ışık vermediği kimsenin ışığı olmaz.
- Göklerde ve yerde olan kimselerin, sıra sıra uçan kuşların Allah’ı yücelttiğini görmez misin? Her biri kendi yakarışını ve yüceltmesini bilir. Allah onların yaptıklarını bilendir.
- Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş Allah’adır.
- Bilmez misiniz ki, Allah bulutları sürer, sonra onları bir araya getirip, sonra üstüste yığar, sen de onların arasından yağmur boşaldığını görürsün. Gökten, içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir, dilediğine onu uğratır, dilediğinden de uzak tutar. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri götürür!
- Allah geceyi ve gündüzü döndürür durur. Doğrusu, görebilenler için bunda bir ders vardır.
- Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Doğrusu, Allah her şeye gücü yetendir.
- Andolsun, açıklayan ilkeler indirmişizdir. Allah dileyeni doğru yola eriştirir.
- "Allah'a ve Elçiye inandık, boyun eğdik" derler; ondan sonra birtakımı yüz çevirir. İşte bunlar inanmamışlardır.
- Aralarında hüküm vermek üzere Allah'a ve elçisine çağırıldıkları zaman, birtakımı hemen yüz çevirirler.
- Ancak, gerçek kendilerinden yana ise boyunlarını bükerek gelirler.
- Göğüslerinde hastalık mı var, yoksa şüphelenmişler midir? Yahut Allah'ın ve elçisinin onlara haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Hayır! Onlar sadece haksız olanlardır.
- Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve elçisine çağırıldıkları vakit, "İşittik, itaat ettik" demek, ancak inananların sözüdür, işte başarıya erenler onlardır.
- Allah'a ve elçisine itaat eden, Allah'ı sayan ve O'na saygılı olan kimseler, işte onlar kurtulanlardır.
- Eğer, onlara emredersen, çıkacaklarına bütün güçleriyle Allah'a yemin ederler. De ki: "Yemin etmeyin! Söz dinleme bilinir. Doğrusu, Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
- De ki: "Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, ancak kendisine yükletilenden ve siz de kendinize yükletilenden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz; elçiye düşen, sadece apaçık bildirimde bulunmaktır."
- Andolsun ki, Allah, içinizden inanan ve yararlı iş işleyenlere, kendilerinden öncekileri sahip kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip kılacağına, onlar için beğendiği dinlerini temelli yerleştireceğine ve korkularından sonra kendilerini güvene çevireceğine söz vermiştir. Çünkü, Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Bundan sonra inkâr eden kimseler, işte onlar, artık yoldan çıkmış olanlardır.
- Namaz kılın, zekat verin, elçiye itaat edin ki, size merhamet edilsin.
- İnkâr edenlerin yeryüzünde kaçabileceklerini sanmayasın! Varacakları yer ateştir. Ne kötü gidiş yeridir.
- Ey inananlar! Antlaşmış olduklarınız ve sizden henüz ergenliğe ermemiş olanlar, üç durumda; sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra sizden izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bunların dışında birbirinizin yanma girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah hükümlerini size böyle açıklar. Allah bilgindir, bilgedir.
- Çocuklarınız ergenlik çağına gelince, öncekilerin izin istediği gibi, onlar da izin istesinler. Allah size ilkelerini böyle açıklar. Allah bilgindir, bilgedir.
- Evlenme ümidinden kesilmiş kadınlara, süslerini açığa vurmamak şartıyla, giysilerini çıkarmaktan ötürü sorumluluk yoktur; ama iffetli davranmaları kendileri için daha iyi olur. Allah işitir ve bilir.
- Evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya kahyası olup anahtarları elinizde olan evlerde ya da dostlarınızın evlerinde yemek yemenizde size de, kör olana da zorluk yok, topal olana da zorluk yok, hasta olana da zorluk yoktur. Toplu olarak veya ayrı ayrı yemenizde de size bir zorluk yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, birbirinize Allah katından mutlu, hoş yaşam, esenlik dileyin. Allah size hükümleri düşünürsünüz diye böyle açıklıyor.
- Ancak, Allah'a ve elçisine inanan inançlılar peygamberle beraber ortak bir iş için toplandıklarında, ondan izin almaksızın gitmezler. Doğrusu, senden izin isteyenler, işte onlar, Allah'a ve elçisine inananlardır. Bazı işleri için senden izin isterlerse, içlerinden dilediğine izin ver, Allah’dan onların bağışlanmalarını dile. Şüphesiz, Allah bağışlar, acır.
- Elçinin çağrısını, kendi aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. Allah, içinizden saklanarak sıvışıp gidenleri şüphesiz bilir. Onun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar.
- Dikkat! Doğrusu göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. O, içinde bulunduğunuz durumu bilir. Ve Kendisine döndürülecekleri günde, onlara işlediklerini haber verir. Çünkü Allah her şeyi bilendir.