Tur Suresi
52 Dağ / TÛR Bölümü Hüseyin Atay Meali
Mekke döneminde inmiştir. 49. ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- 1-7 Dağa, yayılmış ince deri üzerine yazılmış Kitaba, bayındır olan eve, yükseltilmiş tavana, kabaran denize andolsun ki, doğrusu, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir.
- Onu savacak yoktur.
- 9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
- 9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
- 9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
- 9-12 Göğün sarsıldıkça sarsılacağı, dağların yürüdükçe yürüyeceği gün; işte o gün, daldıkları yerde oyalanıp yalanlayanlara yazık olacak!
- 13-14 Cehennem ateşine itilip kakıldıkları gün: İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur.
- 13-14 Cehennem ateşine itilip kakıldıkları gün: İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur.
- 15-16 Bu, bir büyü müdür? Yoksa siz görmüyor musunuz? Yaslanın ateşe, dayansanız da, dayanmasanız da, artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığıyla cezalanıyorsunuz.
- 15-16 Bu, bir büyü müdür? Yoksa siz görmüyor musunuz? Yaslanın ateşe, dayansanız da, dayanmasanız da, artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığıyla cezalanıyorsunuz.
- 17-18 Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk alarak cennetlerde ve nimetler içindedirler. Rableri onları alevli ateş azabından korumuştur.
- 17-18 Doğrusu, saygılı olanlar, Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk alarak cennetlerde ve nimetler içindedirler. Rableri onları alevli ateş azabından korumuştur.
- 19-20 İşlediklerinizden ötürü sıralanmış tahtlara yaslanarak ağız tadıyla yiyin için. Onları güzel iri gözlülerle eşlendiririz.
- 19-20 İşlediklerinizden ötürü sıralanmış tahtlara yaslanarak ağız tadıyla yiyin için. Onları güzel iri gözlülerle eşlendiririz.
- İnanan ve soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.
- Onlara dilediklerinden meyve ve et sunarız.
- Orada, saçma söyletmeyen ve günaha sokmayan kadeh çekişirler.
- Sedefteki inciler gibi olan gençleri yanlarında dolaşırlar.
- Birbirlerine dönüp soruşurlar.
- 26-28 "Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır" derler.
- 26-28 "Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır" derler.
- 26-28 "Doğrusu, bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik, Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu. Doğrusu, bundan önce de Ona yalvarıyorduk, doğrusu, O iyilik yapandır, acıyandır" derler.
- Artık hatırlat! Rabbinin nimetiyle sen, ne kâhinsin, ne de delisin.
- Yoksa, senin için "Şairdir, onun için zamanın olaylarını gözlüyoruz" mu derler?
- De ki: "Gözetleyin; doğrusu, ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim."
- Bunu onlara akılları mı buyuruyor? Yoksa, onlar azgın bir ulus mudur?
- 33-34 Yahut, "Onu kendi uydurdu" mu? diyorlar. Hayır! İnanmıyorlar! Eğer, doğru iseler, benzeri bir söz meydana getirsinler.
- 33-34 Yahut, "Onu kendi uydurdu" mu? diyorlar. Hayır! İnanmıyorlar! Eğer, doğru iseler, benzeri bir söz meydana getirsinler.
- 35-36 Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Ya da yaratanlar kendileri midir? Yoksa, gökleri ve yeri kendileri mi yarattı? Hayır! Kesinkes bilmiyorlar.
- 35-36 Onlar, yaratan olmaksızın mı yaratıldılar? Ya da yaratanlar kendileri midir? Yoksa, gökleri ve yeri kendileri mi yarattı? Hayır! Kesinkes bilmiyorlar.
- 37-38 Yahut da, Rabbinin hâzineleri onların yanında mıdır? Yoksa, onlar mı işe hâkimdirler? Yoksa, üzerine çıkıp dinledikleri bir merdivenleri mi vardır? Öyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsinler.
- 37-38 Yahut da, Rabbinin hâzineleri onların yanında mıdır? Yoksa, onlar mı işe hâkimdirler? Yoksa, üzerine çıkıp dinledikleri bir merdivenleri mi vardır? Öyleyse, dinleyenleri açık bir kanıt getirsinler.
- Yoksa, kızlar Onun da, oğullar sizin, öyle mi?
- Yahut, sen onlardan bir ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
- Veya görülmeyeni bilmek kendilerindedir de, onlar mı yazıyorlar?
- Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Oysa, asıl tuzağa düşecek olanlar inkârcılardır.
- Yoksa, Allah'tan başka bir tanrıları mı vardır? Allah, onların ortak koşmalarından arıdır.
- Gökten düşen bir parça görseler, "Bulut kümesidir" derler.
- 45-46 Çarpılacakları güne ulaşmalarına kadar onları bırak. O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.
- 45-46 Çarpılacakları güne ulaşmalarına kadar onları bırak. O gün, tuzakları kendilerine bir fayda vermez, yardım da görmezler.
- Doğrusu, haksızlık edenlere bundan başka da azap vardır, ancak onların çoğu bilmezler.
- Rabbinin hükmüne dayan; doğrusu sen, Bizim gözetlememiz altındasın, kalktığında Rabbini överek an.
- Geceleyin ve yıldızlar sönerken de Onu arı tut.