Vakıa Suresi

56 Kaçınılmayacak Olay / VAKIA Bölümü Hüseyin Atay Meali

Mekke döneminde inmiştir. 96. ayettir.

Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına

  1. 1-3 Kaçınılamayacak olay olduğu zaman, onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur. O alçaltacak ve yükseltecektir.
  2. 1-3 Kaçınılamayacak olay olduğu zaman, onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur. O alçaltacak ve yükseltecektir.
  3. 1-3 Kaçınılamayacak olay olduğu zaman, onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur. O alçaltacak ve yükseltecektir.
  4. 4-7 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
  5. 4-7 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
  6. 4-7 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
  7. 4-7 Yer sarsıldıkça sarsıldığı, dağlar ufalandıkça ufalanıp toz duman haline geldiği zaman, siz de üç sınıf olursunuz.
  8. Uğurlulara gelince, nedir uğurlular?
  9. Uğursuzlara gelince, nedir uğursuzlar?
  10. İleri geçenler, ileri geçenlerdir.
  11. 11-12 Nimet cennetlerinde gözde olacaklar da onlardır.
  12. 11-12 Nimet cennetlerinde gözde olacaklar da onlardır.
  13. 13-16 Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. Üstüste düzenlenmiş tahtlara karşılıklı olarak kurulurlar.
  14. 13-16 Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. Üstüste düzenlenmiş tahtlara karşılıklı olarak kurulurlar.
  15. 13-16 Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. Üstüste düzenlenmiş tahtlara karşılıklı olarak kurulurlar.
  16. 13-16 Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. Üstüste düzenlenmiş tahtlara karşılıklı olarak kurulurlar.
  17. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  18. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  19. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  20. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  21. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  22. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  23. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  24. 17-24 Ölümsüz gençler ve sedefteki inciler gibi ceylan gözlüler, işlediklerinin karşılığı olarak, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler ve arzulayacakları kuş eti ile yanlarında dolaşırlar.
  25. 25-26 Orada, "Esenlik! Esenlik!" söyleminden başka, boş ve günaha sokacak bir şey işitmezler.
  26. 25-26 Orada, "Esenlik! Esenlik!" söyleminden başka, boş ve günaha sokacak bir şey işitmezler.
  27. Uğurlulara gelince, nedir uğurlular?
  28. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  29. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  30. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  31. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  32. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  33. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  34. 28-34 Onlar dikensiz çiğde ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında, yüksek döşekler üzerindedirler.
  35. 35-38 Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
  36. 35-38 Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
  37. 35-38 Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.
  38. 35-38 Doğrusu biz kadınları yarattıkça yarattık, onları uğurlu olanlara yaşıt sevgililer olarak bakireler kıldık.

  39. 39-40 Bir topluluk öncekilerden, bir topluluk da sonrakilerdendir.

  40. 39-40 Bir topluluk öncekilerden, bir topluluk da sonrakilerdendir.
  41. Uğursuzlara gelince, nedir uğursuzlar?
  42. 42-44 Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
  43. 42-44 Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
  44. 42-44 Kızgın ateşte ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar.
  45. 45-46 Doğrusu onlar, bundan önce görkemlilerdi ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.
  46. 45-46 Doğrusu onlar, bundan önce görkemlilerdi ve büyük günah işlemekte direnip dururlardı.
  47. 47-48 Ve şöyle derlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda, doğrusu biz ve önceki atalarımız da mı diriltilecekler?"
  48. 47-48 Ve şöyle derlerdi: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda, doğrusu biz ve önceki atalarımız da mı diriltilecekler?"
  49. 49-50 De ki: "Doğrusu öncekiler de, sonrakiler de belli bir zamanın belirli bir anında toplanacaklardır."
  50. 49-50 De ki: "Doğrusu öncekiler de, sonrakiler de belli bir zamanın belirli bir anında toplanacaklardır."
  51. Sonra doğrusu siz, ey yalanlayan sapkınlar!
  52. Andolsun, zakkum ağacından yiyeceksiniz;
  53. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız;
  54. Ve onun üzerine kaynar su içeceksiniz;
  55. Hem de susuzluğa yakalanmış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
  56. İşte, onlara hesap günü sunulacak ağırlama budur.
  57. Sizi yaratan Biziz; hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
  58. 58-59 Düşünün, attığınız atmık nedir? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?
  59. 58-59 Düşünün, attığınız atmık nedir? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?
  60. 60-61 Benzerlerinizi sizin yerinize getirmek ve sizi bilmediğiniz yerde var etmek için, aranızda ölümü Biz tayin ettik. Kimse önümüze geçemez.
  61. 60-61 Benzerlerinizi sizin yerinize getirmek ve sizi bilmediğiniz yerde var etmek için, aranızda ölümü Biz tayin ettik. Kimse önümüze geçemez.
    1. Andolsun, ilk yaratmayı öğrendiniz, öyle ise hatırlayıp anlamıyor musunuz?
  62. 63-64. Ne ektiğinizi görmüyor musunuz? Ektiklerinizi bitiren sizler misiniz, yoksa onları Biz mi bitiriyoruz?
  63. 63-64. Ne ektiğinizi görmüyor musunuz? Ektiklerinizi bitiren sizler misiniz, yoksa onları Biz mi bitiriyoruz?
  64. 65-67 Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve "Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık" dersiniz.
  65. 65-67 Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve "Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık" dersiniz.
  66. 65-67 Dilersek, Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız ve "Doğrusu, borç altına girdik, hayır, doğrusu, yoksun kaldık" dersiniz.
  67. 68-69 Düşünün, içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz, yoksa onu Biz mi indiriyoruz?
  68. 68-69 Düşünün, içtiğiniz suyu buluttan indirenler sizler misiniz, yoksa onu Biz mi indiriyoruz?
  69. Dileseydik onu acılaştırırdık, şükretmenize değmez mi?
  70. 71-72 Düşünün, yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz? Yoksa onu Biz mi var ediyoruz?
  71. 71-72 Düşünün, yaktığınız ateşin ağacını var eden sizler misiniz? Yoksa onu Biz mi var ediyoruz?
  72. Biz onu bir hatırlatma ve çölde konaklayanlar için yararlı kıldık.
  73. Yüce Rabbinin adını arı tut.
  74. 75-76 Hayır! Yıldızların yerleri üzerine yemin ederim. Ve doğrusu bunun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz!
  75. 75-76 Hayır! Yıldızların yerleri üzerine yemin ederim. Ve doğrusu bunun ne büyük bir yemin olduğunu bir bilseniz!
  76. 77-78 Doğrusu, o saklı bir yazımda bulunan saygın bir okumadır.
  77. 77-78 Doğrusu, o saklı bir yazımda bulunan saygın bir okumadır.
  78. Ona ancak arındırılmış olanlar dokunabilir.
  79. Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
  80. Bu, yağcılık yapılacak bir söz müdür?
  81. Doğrusu, yalancılık yapmakla mı rızkınızı sağlıyorsunuz?
  82. 83-85 Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
  83. 83-85 Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
  84. 83-85 Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken. Biz o kişiye sizden daha yakımzdır, ama siz görmezsiniz.
  85. 86-87 Eğer hesaba çekilmeyecek kimseler iseniz, doğru iseniz, o canı geri çevirsenize!
  86. 86-87 Eğer hesaba çekilmeyecek kimseler iseniz, doğru iseniz, o canı geri çevirsenize!
  87. 88-89 Eğer O gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cennetindedir.
  88. 88-89 Eğer O gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cennetindedir.
  89. Eğer uğurlulardan ise;
  90. Ey uğurlulardan olan kişi, sana esenlik olsun.
  91. Eğer sapıtmış yalanlayanlardan ise;
  92. Kaynar sudan ağırlama sunulur,
  93. Ve alevli ateşe yaslatılır.
  94. Doğrusu, bu, andolsun kesin gerçektir.
  95. Öyleyse yüce Rabbinin adını arı tut.