Zümer Suresi
39 Kümeler / ZÜMER Bölümü Hüseyin Atay Meali
Mekke döneminde inmiştir. 75. ayettir.
Acıyan Acıyıcı Olan Allah Adına
- Bu Kitab'ın indirilmesi, ulu ve bilge olan Allah batındandır.
- Doğrusu, gerçekten Biz Kitabı sana indirdik. Öyle ise tapınmayı Allah'a özgü kılarak Ona kulluk et.
- Dikkat! Özenli tapınma Allah'adır. Allah’tan başka veli edinenler: "Bizi Allah’a iyice yaklaştırsınlar diye onlara tapıyoruz." Doğrusu, Allah'ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Doğrusu Allah, yalancı ve pek inkârcı kimseye doğru yol göstermez.
- Allah çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O arıdır. O, hiç karşı konulamaz tek Allah’tır.
- Gökleri ve yeri gerçekten yaratan O’dur. Geceyi gündüze dolar, gündüzü geceye dolar. Her biri belirli bir süreye kadar yüzen güneş ve ayı buyruk altında tutar. Dikkat! Ulu olan, çok bağışlayan O’dur.
- Sizi tek bir özden yaratmış, sonra ondan eşini var etmiştir; sizin için hayvanlardan sekiz çift meydana getirmiştir. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlıkta yaratış ardı yaratış olarak yaratır. İşte bu, Rabbiniz olan Allah'tır. Egemenlik O nündür. Ondan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl olur da, döndürülürsünüz?
- Eğer, inkâr ederseniz, doğrusu Allah sizden zengindir, kullarının nankörlüğünden de hoşnut olmaz. Eğer, şükrederseniz sizden hoşnut olur. Sorumluluk taşıyan hiç kimse, başkasının sorumluluğunu taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabbinizedir; yaptıklarınızı o zaman size anlatır, doğrusu, O gönüllerde olanı bilir.
- İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek, Ona yalvarır. Sonra Allah, kendi katından ona bir nimet verince, önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir. Ve Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler de koşar. De ki: "Nankörlüğünle az bir müddet zevklen, doğrusu, sen ateşliklerdensin."
- Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, sonrakinden çekinen, Rabbinin acımasını dileyen kimdir? De ki: "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak öz akıllılar anımsamaya çalışırlar.
- De ki: "Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı saygılı olun. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın yarattığı yeryüzü geniştir. Yalnız, katlananlara ödülleri sonsuz olarak ödenecektir."
- De ki: "Doğrusu, dini Allah'a öz kılarak Ona kulluk etmekle emrolundum.
- İçtenlikle boyun eğenlerin ilki olmakla emrolundum"
- De ki: "Rabbime karşı gelirsem, doğrusu, büyük günün azabından korkarım."
- De ki: "Ben dinimi Allah'a öz kılarak Ona kulluk ederim."
- Siz de O'nun yerine dilediğinize tapın. De ki: "Doğrusu, diriliş günü hem kendilerini, hem yakınlarını ziyana uğratanlar, ziyandadırlar." Dikkat! İşte apaçık ziyan budur.
- Onların üstünde ateşten gölgeler olacaktır, altlarında da gölgeler olacaktır. Allah kullarını bununla korkutur. "Ey kullarım! Bana saygılı olun."
- 17-18 Azgın olana kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde vardır. Ayrıca sözleri iyi dinleyip en güzeline uyan kullarımı da müjdele! İşte onlar Allah'ın gösterdiği doğru yolda olanlardır. İşte onlar öz akıllılardır.
- 17-18 Azgın olana kulluk etmekten kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde vardır. Ayrıca sözleri iyi dinleyip en güzeline uyan kullarımı da müjdele! İşte onlar Allah'ın gösterdiği doğru yolda olanlardır. İşte onlar öz akıllılardır.
- Azap sözü aleyhine gerçekleşmiş kimseyi mi! Ateşte olanı mı sen kurtaracaksın?
- Ancak, Rablerine saygılı olanlara altlarından ırmaklar akan üst üste bina edilmiş köşkler vardır. Bu, Allah'ın verdiği sözdür. Allah verdiği sözden caymaz.
- Doğrusu, Allah'ın gökten bir su indirip onu yerdeki kaynaklara yerleştiren, sonra onunla türlü türlü ekinler yetiştiren olduğunu görmez misin? Sonra onlar gürleşir, kurur ve sen de onları sapsarı görürsün, sonra da onları çerçöpe çevirir. Doğrusu, bunda öz akıllılara hatırlatma vardır.
- Allah kimin gönlünü İslam a açmışsa, o, Rabbi katından bir ışık üzere olmaz mı? Gönülleri Allah’ı anmaya karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun, işte bunlar apaçık sapkınlık içindedirler.
- Allah, birbirine benzeyen, ara ara yinelenen en iyi anlatımlı Kitab’ı indirmiştir. Rablerinden bilinçle korkanların, bu Kitap’tan derileri ürperir, sonra Allah’ı anmakla hem derileri hem de gönülleri yatışır. İşte bu kitap, Allah’ın doğruluk göstergesidir, bununla isteyene doğru yol gösterir. Ve Allah kimi saptırırsa, artık ona yol gösteren bulunmaz.
- Diriliş günü azabın kötüsünden yüzünü kim korumaya çalışır; haksızlık edenlere, "Kazandıklarınızın karşılığını tadın" denir.
- Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı da, farkına varmadıkları yerden onlara bir azap gelip çatmıştı.
- Allah onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı; sonraki azabı daha büyüktür. Keşke bilseler!
- Biz bu Kuranda, belki anlamaya çalışırlar diye, insanlara her türlü örneği, andolsun verdik.
- O, eğriliği olmayan Arapça bir Kurandır. Artık belki saygılı olurlar.
- Allah, birbiriyle geçinemeyen ortaklara bağlı olan bir adamla, yalnızca bir kişiye bağlı bir adamı örnek olarak verir. Bu ikisinin durumu eşit midir? Övgü Allah’adır, fakat çoğu bilmezler.
- Doğrusu sen de öleceksin, onlar da ölecekler.
- Sonra, doğrusu siz diriliş günü Rabbinizin önünde duruşmaya çıkacaksınız.
- Allah'a karşı yalan söyleyenden ve kendisine gelmiş olan gerçeği yalanlayandan daha haksız kimdir? İnkârcılar için cehennemde bir yurt olmaz olur mu?
- Gerçeği getirene ve onu doğrulayana gelince, işte onlar saygılı olanlardır.
- Onlara, Rablerinin katında diledikleri vardır, güzel iş yapanların ödülü budur.
- Böylece Allah, onların yaptıklarının en kötüsünü örter, onlara işledikleri şeylerin en güzeli ile karşılıklarını verir.
- Allah kuluna yetmez mi? Seni Ondan başka şeylerle korkutuyorlar. Allah’ın sapkınlıkta bıraktığına doğru yol gösterecek bulunmaz.
- Allah’ın doğru yol gösterdiğini de saptıracak bulunmaz. Allah, ulu olan ve kötülüklerin karşılığını veren değil midir?
- Doğrusu, onlara "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorsan, andolsun "Allah’tır" derler. De ki: "Düşündünüz mü? Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah’tan başka yakardıklarınız O’nun verdiği zararı giderebilirler mi? Yahut bana bir acıma dilerse O’nun acımasını önleyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter, güvenenler ancak O’na güvenir."
- 39-40 De ki: "Ey ulusum! Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Kendisini rezil edecek azap kime gelecek ve sürekli azap kime inecek bileceksiniz."
- 39-40 De ki: "Ey ulusum! Durumunuzun gerektirdiğini yapın, doğrusu ben de yapacağım. Kendisini rezil edecek azap kime gelecek ve sürekli azap kime inecek bileceksiniz."
- Doğrusu Biz, insanlar için Kitab’ı gerçekten sana indirdik. Kim doğru yolda giderse kendi yararına gitmiş olur. Kim sapıtırsa kendi zararına sapıtmış olur. Sen onlardan sorumlu değilsin.
- Allah ölecekleri ölüm anında ve uykularında ölmemiş olanın da canlarını alır. Ancak ölmelerine hükmettiklerini tutar ve diğerlerini belli bir süre salıverir. Doğrusu, bunda düşünen kimseler için belgeler vardır.
- Yoksa, Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip değilken ve akıl da edemezken mi?"
- De ki: "Şefaat bütünü ile Allah’a aittir. Çünkü göklerin ve yerin egemenliği O’nundur. Sonra O’na döndürüleceksiniz."
- Allah tek olarak anıldığı zaman, sonrakine inanmayanların yürekleri tiksintiyle çarpar, ama Allah’dan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler.
- De ki: "Ey göklerin, yerin yaratanı, görünmeyeni ve görüneni bilen Allah! Kullarının ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında Sen hükmedeceksin."
- Yeryüzünde olanların hepsi ve bir katı daha haksızlık edenlerin olmuş olsa da diriliş günündeki kötü azaptan kurtulmak için kurtulmalık verseler, kabul edilmez. Allah katından onlara hiç hesaplamadıkları şeyler beliriverir.
- Onlara işledikleri kötü şeyler belli olur; alaya aldıkları şeyler de kendilerini çepeçevre kuşatır.
- İnsanın başına bir sıkıntı gelince Bize yalvarır, sonra katımızdan ona bir nimet verdiğimiz zaman, "Bu bana bilgimden dolayı verilmiştir?" der. Hayır, o bir denemedir, ancak çoğu bilmezler.
- Bunu onlardan öncekiler de söylemişti, ama kazanmış oldukları şeyler onlara fayda vermedi.
- Bunun için işledikleri kötülükler başlarına geldi. Bunlar içinde haksızlık edenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına gelecektir. Artık kaçamayacaklardır.
- Allah rızkı dilediğine yayar ve ölçüyle verir. Doğrusu, bunda inanan ulus için dersler vardır.
- De ki: "Ey kendilerine karşı tutumsuz davranan kullarım! Allah'ın acımasından umudunuzu kesmeyin. Doğrusu, Allah günahların hepsini bağışlar. Doğrusu O bağışlayandır, acıyandır."
- Rabbinize yönelin. Azap size gelmeden önce Ona içtenlikle boyun eğin; yoksa yardım görmezsiniz.
- 55-56 Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada size azap gelmeden, kişinin "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alaya alanlardanım" demesinden önce, Rabbinizden size indirilen en güzel olana uyun.
- 55-56 Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sırada size azap gelmeden, kişinin "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alaya alanlardanım" demesinden önce, Rabbinizden size indirilen en güzel olana uyun.
- 57-58 Veya "Allah bana doğru yol gösterseydi saygılı olurdum" demesinden, yahut, azabı gördüğünde, "Keşke benim için bir dönüş olsa da güzel iş yapanlardan olsam" der.
- 57-58 Veya "Allah bana doğru yol gösterseydi saygılı olurdum" demesinden, yahut, azabı gördüğünde, "Keşke benim için bir dönüş olsa da güzel iş yapanlardan olsam" der.
- Evet! Kuşkusuz öğretilerim sana gelmişti de onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun.
- Allah'a karşı yalan uyduranların, diriliş günü yüzlerinin simsiyah olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir yurt olmasın mı?
- Allah saygılı olanları başarılarından ötürü kurtarır. Onlara hiçbir kötülük değmez, hem onlar üzülmezler de.
- Allah her şeyin yaratanıdır. O her şeyin gözeticisidir.
- Göklerin ve yerin kilitleri O'nundur. Allah'ın ilkelerini inkâr edenler, işte onlar ziyandadırlar.
- De ki: "Ey densizler! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emredersiniz?"
- Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de şu vahyolunmuştur: "Andolsun, eğer Allah'a ortak koşarsan, kuşkusuz işler boşa gider ve ziyana uğrayanlardan olursun."
- Hayır! Yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol!
- Onlar Allah'ı gereği gibi değerlendiremediler. Bütün yeryüzü, diriliş günü O'nun avucundadır; gökler O'nun gücüyle dürülmüş olacaktır. O onların ortak koşmalarından arı ve yücedir.
- Boruya üflenince, Allah'ın dilediği bir yana, göklerde olanlar, yerde olanlar bayılırlar. Sonra Boruya bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakıp dururlar.
- Yeryüzü Rabbinin ışığıyla aydınlanır, kitap açılır, peygamberler ve tanıklar getirilir ve onlara haksızlık yapılmadan, aralarında hakka göre hüküm verilir.
- Her kişiye işlediği ödenir. Kuşkusuz O, onların yaptıklarını en iyi bilendir.
- İnkâr edenler kümeler halinde cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında cehennemin kapıları açılır. Bekçileri onlara, "Size içinizden Rabbinizin ilkelerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı uyaran elçiler gelmedi mi?" derler. "Evet, geldi" derler. Ne var ki, azap sözü inkârcıların aleyhine gerçekleşir.
- Onlara, "Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin; büyüklenenlerin yurdu ne kötüdür" denir.
- Rablerine karşı saygılı olanlar kümeler halinde cennete götürülürler. Oraya varıp da cennetin kapıları açıldığında, bekçileri onlara, "Esenlik size, hoş geldiniz! Temelli olarak buraya girin" derler.
- Onlar "Bize verdiği sözde duran ve bizi bu yere yerleştiren Allah'a övgüler olsun. Cennette istediğimiz yerde oturabiliriz. Çalışanların ödülü ne güzeldir" derler.
- Melekleri, arşın çevresini kuşatmış olarak, Rablerini övüp yüceltirken görürsün. Artık onların aralarında gerçekle hükmolunmuştur: "Övgü dünyaların eğiteni Allah'adır" denir.