Ahzab Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Ey elçi, Allah'tan sakın, inkarcılara ve iki yüzlülere boyun eğme. Kuşku yok ki, Allah bilendir ve erdemli bilginin kaynağıdır.
- Rabbinden sana kutsal bir bildirim olarak gönderilene uy. Gerçek şu ki, Allah tüm yaptıklarınızdan haberi olandır.
- Yalnızca Allah'a güven. Yardımcı olarak Allah yeter.
- Allah, hiçbir adamın içinde iki kalp yaratmadığı gibi, kendilerine; "Sen bana annemin sırtı gibisin," dediğiniz eşlerinizi de anneniz yerine koymamıştır. Evlatlıklarınızı da öz oğullarınız kılmamıştır. Bunlar ağızlarınızla söylediğiniz anlamsız sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola ulaştırır.
- Evlatlıkları babalarının adına bağlayarak çağırın. Bu, Allah yanında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak yaptığınız işlerde size bir günah yoktur. Fakat kalplerinizin bile bile yaptıklarında ise günah vardır. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
- Tanrı elçisi, inananlara kendi canlarından daha yakındır; onun eşleri de inananların anneleridir. Mirasçı olmak bakımından akrabalar ise, birbirlerine, öbür inananlardan ve Mekkeli göçmenlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız bunun dışındadır. Bunlar, kitapta böylece yazılı bulunmaktadır.
- Hani biz, elçilerden söz almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim' den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan... Evet biz onlardan çok sağlam bir söz almıştık.
- Allah, doğrulardan doğruluklarını sormak ve inkarcılara da can yakıcı bir azap hazırlamak için bunu yapmıştır.
- Ey inananlar, size ordular saldırdığı zaman, onların üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz orduları gönderen Allah'ın size yaptığı iyiliği anımsayın. Allah yaptığınız her şeyi görendir.
- Hani, onlar, hem üst yanınızdan hem alt tarafınızdan size saldırmıştı da gözler kaymış, yürekler ağızlara ulaşmıştı. Ve siz, Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz.
- İşte orada inananlar denenmiş ve şiddetli bir sarsıntı geçirmişlerdi.
- Hani o zaman inanmadıkları halde inanmış görünenler ve kalplerinde hastalık bulunanlar; "Allah ve elçisi bize sadece kuru vaatlerde bulundular," diyorlardı.
- İçlerinden bir bölümü; "Ey Yesribliler, tutunacak yeriniz yok, geri dönün!" demişti. İçlerinden başka bir topluluk da; "Evlerimiz güvende değil," diyerek Tanrı elçisinden izin istiyorlardı. Oysa evleri tehlikede değildi. Sadece kaçmayı arzuluyorlardı.
- Eğer her yandan kente girilecek ve kendilerinden fitne istenecek olsaydı, pek azı bunu yapmaktan geri dururdu.
- Halbu ki daha önce, düşmandan kaçmayacaklarına ilişkin Allah'a ant içerek, söz vermişlerdi. Allah'a karşı verilen o sözlerin hesabı elbette sorulacaktır.
- De ki; "Ölümden veya öldürülmekten kaçmak size yarar sağlamaz. Kaçsanız da pek fazla yaşayacak değilsiniz."
- De ki; "Allah size bir kötülük ya da bir rahmet dilerse, Allah'la aranıza kim girebilir?" Onlar kendileri için, Allahtan başka ne bir dost ne de bir yardımcı bulamazlar.
- Allah, içinizden bozgunculuğa eğilim gösterip savaştan alıkoymak isteyenleri ve yandaşlarına; "Bize katılın!" diyenleri elbette biliyor. Zaten bunların ancak pek az bir bölümü savaşa gelir.
- Onlar sizi kıskanırlar. Korkuya kapılınca, ölüm baygınlığı geçiren kimse gibi gözleri dönmüş olarak sana baktıklarını görürsün. Korku geçince keskin dillerini uzatıp sizi incitirler. İyiliğinizi çekemezler. Bunlar, inanmamış olanlardır. Allah da onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu, Allah için çok kolaydır.
- Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlar. Eğer, birlikler yeniden gelecek olsa, çöldeki göçebe Arapların arasına kaçıp, sizinle ilgili haberleri onlardan sormak isterler. Zaten sizin içinizde olsalar bile, çok azı dışında, savaşacak değillerdi.
- Andolsun ki, sizin için, Tanrıyı ve ahiret gününü umanlar ve Tanrıyı çokça ananlar için Tanrının elçisinde güzel bir örnek vardır.
- İnananlar, düşman birliklerini gördükleri zaman; "İşte bu, Allah ve elçisinin bize bildirdiğidir; Allah ve elçisi doğru söylemiştir," dediler. Bu, onların ancak inancını ve Tanrıya bağlılıklarını artırmıştır.
- İnananlardan, Allah'a verdiği söze bağlı kalan öyle adamlar vardır ki, onlardan kimileri sözünü yerine getirmiş, kimileri de sırasını beklemektedir. Onlar, verdikleri sözü hiçbir şekilde değiştirmemişlerdir.
- Çünkü Allah, doğru olanları doğruluklarından dolayı ödüllendirecek, iki yüzlüleri de dilerse cezalandıracak veya tövbelerini kabul edecektir. Kuşkusuz, Allah bağışlayıcı ve esirgeyici olandır.
- Allah, inkarcıları öfkeleriyle birlikte elleri boş olarak geri çevirdi. Allah, işte böylece, inananları savaşta korumuş oldu. Allah ki, güçlüdür ve üstün olandır.
- Allah, kendilerine kitap verilenlerden olup da onlara yardım edenlerin kalplerine korku düşürdü ve onları kalelerinden indirdi. Onların bir bölümünü öldürüyor, bir bölümünü de tutsak alıyordunuz.
- Böylece Allah sizi onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız topraklara mirasçı kıldı. Allah'ın gücü her şeye yeter.
- Ey Tanrı elçisi, eşlerine de ki; "Eğer, dünya yaşamını ve süsünü istiyorsanız, gelin size dilediğiniz dünyalığı vereyim ve sizi güzellikle boşayayım."
- Eğer, Allah'ı, elçisini ve ahiret yurdunu istiyorsanız, kuşkusuz Allah, iyilik yapan kadınlara büyük bir ödül hazırlamıştır.
- Ey Tanrı elçisinin hanımları, sizlerden biri açık bir utanmazlık yapacak olursa, onun cezası iki kat olur. Bu, Allah için çok kolaydır.
- Yine sizden her kim Allah'a ve elçisine boyun eğer, iyi bir iş işlerse, ona da ödülünü iki kat olarak veririz. Ayrıca biz onun için bol bir yaşamlık hazırlamışızdır.
- Ey Tanrı elçisinin hanımları, siz, öbür kadınlardan birisi gibi değilsiniz. Eğer Allah'tan sakınıyorsanız, edalı konuşmayın ki, kalbinde hastalık olanlar bir arzuya kapılmasın. Uygun bir biçimde konuşun.
- Evlerinizde oturun, eski bilgisizlik zamanındaki gibi süslü püslü bir biçimde salınmayın. Tanrıya içtenlikle yakarmayı sürdürün, yoksulun hakkı olanı verin, Allah'a ve elçisine uyun. Ey ehlibeyt, Allah sizden her çeşit günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.
- Evlerinizde okunmakta olan Tanrı'nın sözlerini ve erdemli bilgiyi düşünün. Kuşkusuz Tanrı, sunum sahibidir ve her şeyden haberi olandır.
- Allah'a bağlı olan erkekler ve bağlı olan kadınlar, inanan erkekler ve inanan kadınlar, Allah'a boyun eğen erkekler ve Allah'a boyun eğen kadınlar, dürüst erkekler ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, alçak gönüllü erkekler ve alçak gönüllü kadınlar, yardım için harcama yapan erkekler ve yardım için harcama yapan kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve çok anan kadınlar var ya, işte Allah onlara bir bağış ve büyük bir ödül hazırlamıştır.
- Allah ve elçisi bir konuda karar verdiği zaman inanmış erkek ve inanmış kadının, artık dilediği gibi davranma hakkı yoktur. Kim Allah'a ve elçisine karşı gelirse, apaçık bir sapkınlığa düşmüş olur.
- Hani sen, Tanrının kendisine iyilikte bulunduğu ve senin de kendisine iyilikte bulunduğun kişiye; "Eşini yanında tut ve Tanrı'dan sakın!" diyordun; insanlardan çekinerek Tanrının açığa vuracağı şeyi kendi içinde saklı tutuyordun; oysa Tanrı, kendisinden çekinmene çok daha değerdi. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik ki, böylelikle evlatlıkların, kendileriyle ilişkilerini kestikleri zaman, o kadınlarla evlenme konusunda inançlılar üzerine bir güçlük olmasın. Böylece Tanrının buyruğu yerine getirilmiştir.
- Allah'ın kendisine buyruk olarak yazdığı şeyde Tanrı elçisine hiçbir güçlük yoktur. Daha önce gelip geçenler arasında da Allah'ın yasası buydu. Allah'ın buyruğu, belirlenmiş bir ölçüdür.
- Onlar, Allah'ın gönderdiklerini bildirirler ve ondan sakınırlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah yeter.
- Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. O, Allah'ın elçisidir ve Tanrı elçilerinin sonuncusudur. Allah ise her şeyi gereğince bilmektedir.
- Ey inananlar, Tanrıyı çokça anın.
- Onu sabah - akşam yüceltin.
- Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini indiren odur. Onun melekleri de size dua ederler. Allah inananlara karşı çok esirgeyicidir.
- Ona kavuşacakları gün, inananların dirlik dilekleri; "Esenlik olsun!" demektir. Ve o, onlara üstün bir ödül hazırlamıştır.
- Ey Tanrı elçisi, biz seni gerçekten bir tanık, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
- Ve biz seni, kendisinin izniyle Allah'a çağıran ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik.
- Sen, inananlara Allah'tan gelen büyük bir sunuma ulaşacaklarını müjdele.
- İnkarcılara ve iki yüzlülere boyun eğme ve onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan. Yardım edici olarak Allah yeter.
- Ey inananlar, inanan kadınları nikahlayıp da henüz onlara dokunmadan boşarsanız, onlara ilişkin sayacağınız bir bekleme süresince bekletme hakkınız yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.
- Ey Tanrı elçisi, ücretlerini ödediğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği köle kadınları, seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halanın kızlarını, dayının kızlarını, teyzenin kızlarını sana helal kıldık. Bir de inanan bir kadın kendisini Tanrı elçisine hibe ederse, Tanrı elçisi de onu nikahlamak isterse, bunu öbür inananlara değil sadece sana özgü olmak üzere helal kıldık. Biz inananlara, eşleri ve kadın köleleri hakkında neleri buyruk olarak yazdığımızı kendilerine bildirdik. Sana bir zorluk olmaması için böyle yaptık. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok esirgeyicidir.
- Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini de yanına alabilirsin. Bir süre için uzaklaştığın hanımlarından dilediğini tekrar yanına almanda bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanması, tasalanmamaları ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmaları konusunda bu daha uygun bir yoldur. Allah sizin kalplerinizde olanı bilir. Allah gereğince bilendir ve hoşgörüsü bol olandır.
- Bundan sonra, sahip olduğun köle kadınlar dışında, hoşuna gitse bile bir kadınla evlenmek, onları başka eşlerle değiştirmek sana helal değildir. Allah, her şeyi görüp denetleyendir.
- Ey inananlar, izin verilmedikçe Tanrı elçisinin evine girmeyin; yemek için çağırıldığınızda da vaktini gözetmeksizin gitmeyin. Çağırıldığınız zaman girin; yemeğinizi yediğinizde de birbirinizle söyleşiye dalmadan dağdın. Bu hareketleriniz Tanrı elçisine eziyet veriyor; ancak o size bunu açıklamaktan sıkılıyor. Allah ise gerçeği açıklamaktan çekinmez. Tanrı elçisinin hanımlarından bir şey isteyeceğiniz zaman da onu perde arkasından isteyin. Sizin kalbiniz için de, onların kalpleri için de böylesi daha temiz bir davranış olur. Tanrı elçisine eziyet vermek de, onun ölümünden sonra hanımlarını nikahlamak da size kesin olarak yasaklanmıştır. Çünkü böyle yapmanız Allah katında büyük bir günahtır.
- Bir şeyi açığa vursanız da, gizleseniz de kuşku yok ki Allah, her şeyi gereğince bilmektedir.
- Tanrı elçisinin eşleri için babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, öbür inanan kadınlar ve sahip oldukları kadın kölelerle perdesiz görüşmelerinde bir günah yoktur. Ey Tanrı elçisinin eşleri, Allah'tan korkun. Çünkü Allah, her şeyin tanığıdır.
- Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o elçiye destek verirler. Ey inananlar, siz de ona destek olun ve ona tam bir içtenlikle selam verin.
- Allah'ı ve elçisini incitenleri Allah, dünyada da ahirette de lanetlemiş ve onlar için, alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
- İnanan erkeklere ve inanan kadınlara yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler de bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
- Ey Tanrı elçisi, eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
- İkiyüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde çirkin haberler yayanlar, bu yaptıklarına son vermezlerse, seni elbette onların üzerine göndereceğiz. Bundan sonra onlar orada, senin yakınında, sadece çok az bir zaman kalabilirler.
- Lanete uğrarlar ve nerede bulunurlarsa yakalanır ve oracıkta kesinlikle öldürülürler.
- Daha öncekiler için de Allah'ın yasası buydu. Allah'ın yasasında asla bir değişiklik bulamazsın.
- İnsanlar sana dünyanın sonunun ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki; "Onun bilgisi Allah katındadır." Nereden bileceksin, belki de zamanı yakındır.
- Hiç kuşku yok ki, Allah, inkarcıları lanetlemiş ve onlar için çılgın bir ateş hazırlamıştır.
- Orada sonsuza dek kalırlar. Bir dost ve yardımcı da bulamazlar.
- Yüzleri ateşte çevrilip dururken; "Yazık bize!" derler. "Keşke Allah'a boyun eğseydik, keşke Tanrı elçisine boyun eğseydik!"
- Ve derler ki; "Rabbimiz biz, efendilerimize, büyüklerimize uyduk da bizi onlar yoldan saptırdılar."
- "Rabbimiz, onlara iki kat ceza ver ve onları büyük bir lanet ile lanetle!"
- Ey inananlar, şu kimseler gibi olmayın ki, onlar Musa'ya eziyet ettiler de Allah onu onların dediklerinden aklayıp temize çıkardı. O, Allah yanında gözde bir kimse idi.
- Ey inananlar, Allah'tan korkun ve sözün doğrusunu söyleyin.
- Ta ki, Allah, işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve elçisine uyarsa, pek büyük bir kurtuluşa ermiş olur.
- Gerçek şu ki, biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar. Fakat onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim ve çok bilgisizdir.
- Böylece, Allah, ikiyüzlü erkekleri ve ikiyüzlü kadınları, ortak koşan erkekleri ve ortak koşan kadınları cezalandıracak ve Allah, inanan erkeklerin ve inanan kadınların tövbelerini kabul edecektir. Allah ki, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.