Ankebut Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Elif, Lam, Mim...
- İnsanlar yalnızca "İnandık!" demekle, hiç sınanmadan kendi başlarına bırakılacaklarını mı sandılar?
- Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de sınamıştık. Elbette ki, Allah, doğru söyleyenleri de bilmekte, yalancıları da bilmektedir.
- Yoksa kötülük yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar? Onlar ne kötü bir yargıda bulunuyorlar.
- Allah'a kavuşmayı umanlara gelince, şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit kesinlikle gelecektir. O, gereğince işiten ve gereğince bilendir.
- Kim bizim için çaba gösterirse, aslında kendisi için çaba göstermiş olur. Çünkü Allah varlıklar dünyasından hiçbir şeye gereksinim duymayandır.
- İnanıp iyi işler yapanların, kötülüklerini örteceğiz ve onları, yaptıklarının karşılığında en güzel bir biçimde ödüllendireceğiz.
- İnsana, anne ve babasına iyi davranmasını öğütledik. Eğer seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, o zaman sakın onlara uyma. Dönüşünüz yalnızca banadır. İşte o zaman, size, yapmış olduklarınızın haberini vereceğim.
- İnanıp iyi işler yapanları ise iyi kimseler arasına katacağız.
- Bir de, insanlardan, "Allah'a inandık!" diyenler vardır ki, Allah yolunda eziyete uğradıkları zaman, insanlardan gelen sıkıntıyı Allah'ın cezası yerine koyarlar. Fakat rabbinden bir zafer eriştiğinde de; "Biz sizinle birlikteydik!" derler. Allah herkesin gönlündekini en iyi bilen değil midir?
- Kuşkusuz ki Allah, inananları da bilmekte, iki yüzlüleri de bilmektedir.
- İnkarcılar, inananlara; "Siz bizim yolumuza uyun. Sizin yanlışlarınızı biz yükleniriz," dediler. Oysa kendileri, onların yanlışlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. Onlar tümüyle yalancıdırlar.
- Onlar hiç kuşkusuz kendi yüklerini taşıyacaklar; kendi yükleriyle birlikte başka yükler de taşıyacaklardır. Uydurmakta oldukları şeyler hakkında da diriliş gününde sorguya çekileceklerdir.
- Biz Nuh'u halkına elçi olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl az bir süre kaldı. Sonra, zulümlerine devam ederlerken, onları tufan yakalayıverdi.
- Biz, Nuh'u ve gemide bulunanları kurtardık ve evrenlere bir ibret kıldık.
- İbrahim'i de gönderdik. O halkına şöyle demişti; "Allah'a kulluk edin. Ona karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha iyidir."
- "Siz Allah'ı bırakıp bir takım putlara tapıyorsunuz. Yalan şeyler uyduruyorsunuz. Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size yaşamlık veremezler. Siz yaşamlığı Allah'ın yanında arayın. Ona tapın ve ona şükredin. Sonunda ona döndürüleceksiniz."
- "Yalanlayacak olursanız, bilin ki, sizden önceki toplumlar da elçilerini yalanlamıştı. Tanrı elçisine düşen ise, açıkça bildirmekten başka bir şey değildir."
- Onlar görmezler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor. Sonra onu nasıl yineliyor? Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.
- De ki; "Yeryüzünde gezin ve yaratmanın nasıl başladığına, sonra Allah'ın onu yeni bir yaratışla nasıl yarattığına bir bakın. Kuşkusuz, Allah'ın her şeye gücü yeter."
- O, dilediğine azap eder, dilediğine ise acır. Sonunda ona döndürüleceksiniz.
- Siz, ne yerde, ne de gökte Allah'ı engelleyemezsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir koruyucunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
- Allah'ın ayetlerini ve onunla buluşmayı inkar edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden umutlarını kesmiş olanlardır. Onlar için çok acı bir azap vardır.
- Bunun üzerine İbrahim'in halkının yanıtı; "Onu öldürün veya onu ateşte yakın!" demekten başka bir şey olmadı. Allah ise onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
- İbrahim şöyle dedi; "Dünya yaşamında siz Allah'ı bırakıp, aranızdaki sevgi ve dostluk yüzünden putlara taptınız. Sonra diriliş günü birbirinizi tanımayacak ve birbirinize lanet edeceksiniz. Varacağınız yer ateştir. Sizin için hiçbir yardımcı da yoktur."
- Bunun üzerine ona bir tek Lut inandı ve İbrahim dedi ki; "Gerçekten ben, rabbime göç edeceğim. Kuşkusuz o, güçlüdür, erdemli bilginin kaynağıdır."
- İbrahim'e İshak'ı ve Yakup'u armağan ettik. Onun soyuna Tanrı elçiliği ve kitap sunduk. Onun ödülünü dünyada verdik. Kuşkusuz ki o, ahirette de iyi kullarımız arasındadır.
- Lut, halkına şöyle demişti; "Siz, toplumlardan hiçbirinin sizden önce yapmadığı bir utanmazlığı yapıyorsunuz."
- "Siz, erkeklere yanaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda kötü şeyler yapıyorsunuz, öyle mi?" Halkının yanıtı ise; "Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize Allah'ın azabını getir," demekten başka bir şey olmamıştı.
- Lut şöyle dedi; "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et."
- Elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki; "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim kimselerdir."
- İbrahim; "Orada Lut da var!" dedi. "Orada kimin olduğunu biz çok iyi biliyoruz," dediler. "Onu ve ailesini kurtaracağız. Fakat karısını kurtarmayacağız; o geride kalanlardan olacak."
- Elçilerimiz Lut'a geldiğinde, o, onlar yüzünden fenalaştı, eli kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma!" dediler. "Biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba bırakılanlardan olacaktır."
- "Biz, bu ülke halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız."
- Andolsun ki biz, aklını kullanan bir toplum için oradan geriye açık bir işaret bırakmışızdır.
- Medyene de kardeşleri Şuayb'i gönderdik. O, "Ey halkım," dedi. "Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü bekleyin. Yeryüzünde bozgunculuk yapıp, kargaşa çıkarmayın!"
- Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde çöküp kaldılar.
- Ad'ı, Semud'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki onlar bakıp gerçeği görebilecek insanlardı.
- Karun'u, Firavunu, Hâmân'ı da yok ettik. Halbuki Musa onlara apaçık kanıtlar getirmiş, onlar ise yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Ama azabımızdan kaçamadılar.
- Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir bölümünü, o korkunç ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını ise boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
- Allah'tan başka dostlar edinenler, bir yuva yapan örümceğe benzerler. Yuvaların en gevşeği örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi.
- Allah, onların kendisinden başka ne tür şeylere dua ettiklerini bilmektedir. O, güçlüdür, erdemli bilginin kaynağıdır.
- İşte bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki, bilgi sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.
- Allah, gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı. Hiç kuşku yok ki, bunda inananlar için bir ibret vardır.
- Sana bildirilen kitabı oku. İçtenlikle yakarışta bulun. Çünkü yakarış, ahlaksızlıktan ve kötülükten alıkoyan Allah'ı anmak elbette ki ibadetlerin en büyüğüdür. Allah, yaptıklarınızı bilmektedir.
- Kendilerine kitap verilenlerle ancak en güzel bir biçimde tartışın. Yalnız onlardan zulmedenleri bunun dışında tutun. Onlara deyin ki; "Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir. Ve biz ona teslim olmuşuzdur."
- İşte biz sana böyle bir kitap indirdik. Kendilerine kitap verilenler ona inanırlar. Bu Araplardan da ona inananlar vardır. Ayetlerimizi kafirlerden başkası bile bile inkar etmez.
- Sen daha önceki kitapları okumuş değildin. Onları yazıyor da değildin. Öyle olsaydı, yanlışın ardına düşenler elbette kuşkuya kapılırdı.
- Hayır, doğrusu bu Kuran, kendilerine kutlu bilgi verilmiş kimselerin gönüllerinde yer eden apaçık ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi zalimlerden başkası bile bile inkar etmez.
- Dediler ki; "Ona rabbinden tansıklar indirilmeli değil miydi?" Sen de de ki; "Tansıklar, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
- Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için kuşkusuz ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
- De ki; "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilmektedir. Allah'ı inkar ederek yanlış olana inananlar ise yıkıma uğrayanların ta kendileridir."
- Senden azabın çabuklaştırılmasını istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir zamanı olmasaydı, azap hemen başlarına gelirdi. Zaten o, farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelecektir.
- Onlar senden azabın çabuklaştırılmasını isteyedursunlar. Oysa Cehennem o inkarcıları çepeçevre kuşatmıştır.
- Gün gelecek azap üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracak ve Tanrı onlara; "Yaptıklarınızın karşılığını tadın," diyecektir.
- Ey inanan kullarım, benim yeryüzüm geniştir. Öyleyse bana kulluk edin.
- Her can, ölümü tadacaktır; sonra bize döndürüleceksiniz.
- İnanıp iyi işler yapanları, Cennette, altlarından ırmaklar akan yüksek köşklere yerleştiririz. Orada sürekli olarak kalırlar. İyi işler yapanların ödülü ne güzeldir.
- Onlar ki sabredenler ve Allah'a dayananlardır.
- Yaşamlığını yanında taşıyamayan nice canlılar vardır ki, onlara da, size de Allah yaşamlık verir. O her şeyi işiten, her şeyi bilendir.
- Onlara; "Kimdir gökleri ve yeri yaratan, Güneş'i ve Ay'ı buyruğuna boyun eğdiren?" diye soracak olsan; Allah'tır!' diyecekler. Öyleyse nasıl oluyor da gerçeğe sırt çeviriyorlar?
- Allah kullarından dilediğinin yaşamlığını genişletir, dilediğininkini de belli bir ölçüyle verir. Kuşkusuz ki, Allah'ın her şeye gücü yeter.
- Onlara; "Kimdir gökten bir su indirip de ölmüş yeryüzünü onunla dirilten?" diye soracak olsan; Allah'tır'! diyecekler. De ki; "Öyleyse övgü de Allah'a özgüdür." Fakat onların çoğu aklını kullanmıyor.
- Bu dünya yaşamı bir eğlence ve bir oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek yaşam odur. Keşke bilselerdi.
- Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Ama Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın Allah'a ortak koşuyorlar.
- Kendilerine verdiklerimize karşı iyilik bilmezlik ederek geçinip gitsinler bakalım. Ama yakında öğrenecekler!
- Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken bizim Mekke'yi güven içinde ve kutsal bir yer kıldığımızı görmediler mi? Yine de yanlış olana inanıp Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
- Allah adına yalan uyduran yahut gerçeğin bilgisi kendisine geldiğinde onu yalanlayandan daha zalim kim vardır? İnkarcıların varacağı yer Cehennem değil midir?
- Bizim uğrumuzda çalışıp çaba gösterenleri elbette yolumuza ulaştıracağız. Hiç kuşku yok ki Allah, iyi davrananlarla birliktedir.