Ankebut Suresi

Mustafa Cemil Kılıç Meali

Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...

  1. Elif, Lam, Mim...
  2. İnsanlar yalnızca "İnandık!" demekle, hiç sınanmadan kendi başlarına bırakılacaklarını mı sandılar?
  3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de sınamıştık. Elbette ki, Allah, doğru söyleyenleri de bilmekte, yalancıları da bilmektedir.
  4. Yoksa kötülük yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sanıyorlar? Onlar ne kötü bir yargıda bulunuyorlar.
  5. Allah'a kavuşmayı umanlara gelince, şu bir gerçek ki, Allah'ın belirlediği vakit kesinlikle gelecektir. O, gereğince işiten ve gereğince bilendir.
  6. Kim bizim için çaba gösterirse, aslında kendisi için çaba göstermiş olur. Çünkü Allah varlıklar dünyasından hiçbir şeye gereksinim duymayandır.
  7. İnanıp iyi işler yapanların, kötülüklerini örteceğiz ve onları, yaptıklarının karşılığında en güzel bir biçimde ödüllendireceğiz.
  8. İnsana, anne ve babasına iyi davranmasını öğütledik. Eğer seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, o zaman sakın onlara uyma. Dönüşünüz yalnızca banadır. İşte o zaman, size, yapmış olduklarınızın haberini vereceğim.
  9. İnanıp iyi işler yapanları ise iyi kimseler arasına katacağız.
  10. Bir de, insanlardan, "Allah'a inandık!" diyenler vardır ki, Allah yolunda eziyete uğradıkları zaman, insanlardan gelen sıkıntıyı Allah'ın cezası yerine koyarlar. Fakat rabbinden bir zafer eriştiğinde de; "Biz sizinle birlikteydik!" derler. Allah herkesin gönlündekini en iyi bilen değil midir?
  11. Kuşkusuz ki Allah, inananları da bilmekte, iki yüzlüleri de bilmektedir.
  12. İnkarcılar, inananlara; "Siz bizim yolumuza uyun. Sizin yanlışlarınızı biz yükleniriz," dediler. Oysa kendileri, onların yanlışlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. Onlar tümüyle yalancıdırlar.
  13. Onlar hiç kuşkusuz kendi yüklerini taşıyacaklar; kendi yükleriyle birlikte başka yükler de taşıyacaklardır. Uydurmakta oldukları şeyler hakkında da diriliş gününde sorguya çekileceklerdir.
  14. Biz Nuh'u halkına elçi olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl az bir süre kaldı. Sonra, zulümlerine devam ederlerken, onları tufan yakalayıverdi.
  15. Biz, Nuh'u ve gemide bulunanları kurtardık ve evrenlere bir ibret kıldık.
  16. İbrahim'i de gönderdik. O halkına şöyle demişti; "Allah'a kulluk edin. Ona karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha iyidir."
  17. "Siz Allah'ı bırakıp bir takım putlara tapıyorsunuz. Yalan şeyler uyduruyorsunuz. Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, size yaşamlık veremezler. Siz yaşamlığı Allah'ın yanında arayın. Ona tapın ve ona şükredin. Sonunda ona döndürüleceksiniz."
  18. "Yalanlayacak olursanız, bilin ki, sizden önceki toplumlar da elçilerini yalanlamıştı. Tanrı elçisine düşen ise, açıkça bildirmekten başka bir şey değildir."
  19. Onlar görmezler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor. Sonra onu nasıl yineliyor? Kuşkusuz bu, Allah için çok kolaydır.
  20. De ki; "Yeryüzünde gezin ve yaratmanın nasıl başladığına, sonra Allah'ın onu yeni bir yaratışla nasıl yarattığına bir bakın. Kuşkusuz, Allah'ın her şeye gücü yeter."
  21. O, dilediğine azap eder, dilediğine ise acır. Sonunda ona döndürüleceksiniz.
  22. Siz, ne yerde, ne de gökte Allah'ı engelleyemezsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir koruyucunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
  23. Allah'ın ayetlerini ve onunla buluşmayı inkar edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden umutlarını kesmiş olanlardır. Onlar için çok acı bir azap vardır.
  24. Bunun üzerine İbrahim'in halkının yanıtı; "Onu öldürün veya onu ateşte yakın!" demekten başka bir şey olmadı. Allah ise onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
  25. İbrahim şöyle dedi; "Dünya yaşamında siz Allah'ı bırakıp, aranızdaki sevgi ve dostluk yüzünden putlara taptınız. Sonra diriliş günü birbirinizi tanımayacak ve birbirinize lanet edeceksiniz. Varacağınız yer ateştir. Sizin için hiçbir yardımcı da yoktur."
  26. Bunun üzerine ona bir tek Lut inandı ve İbrahim dedi ki; "Gerçekten ben, rabbime göç edeceğim. Kuşkusuz o, güçlüdür, erdemli bilginin kaynağıdır."
  27. İbrahim'e İshak'ı ve Yakup'u armağan ettik. Onun soyuna Tanrı elçiliği ve kitap sunduk. Onun ödülünü dünyada verdik. Kuşkusuz ki o, ahirette de iyi kullarımız arasındadır.
  28. Lut, halkına şöyle demişti; "Siz, toplumlardan hiçbirinin sizden önce yapmadığı bir utanmazlığı yapıyorsunuz."
  29. "Siz, erkeklere yanaşıyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda kötü şeyler yapıyorsunuz, öyle mi?" Halkının yanıtı ise; "Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize Allah'ın azabını getir," demekten başka bir şey olmamıştı.
  30. Lut şöyle dedi; "Rabbim, şu bozguncular topluluğuna karşı bana yardım et."
  31. Elçilerimiz İbrahim'e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki; "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim kimselerdir."
  32. İbrahim; "Orada Lut da var!" dedi. "Orada kimin olduğunu biz çok iyi biliyoruz," dediler. "Onu ve ailesini kurtaracağız. Fakat karısını kurtarmayacağız; o geride kalanlardan olacak."
  33. Elçilerimiz Lut'a geldiğinde, o, onlar yüzünden fenalaştı, eli kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma!" dediler. "Biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba bırakılanlardan olacaktır."
  34. "Biz, bu ülke halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız."
  35. Andolsun ki biz, aklını kullanan bir toplum için oradan geriye açık bir işaret bırakmışızdır.
  36. Medyene de kardeşleri Şuayb'i gönderdik. O, "Ey halkım," dedi. "Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü bekleyin. Yeryüzünde bozgunculuk yapıp, kargaşa çıkarmayın!"
  37. Fakat onu yalanladılar. Bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde çöküp kaldılar.
  38. Ad'ı, Semud'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki onlar bakıp gerçeği görebilecek insanlardı.
  39. Karun'u, Firavunu, Hâmân'ı da yok ettik. Halbuki Musa onlara apaçık kanıtlar getirmiş, onlar ise yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Ama azabımızdan kaçamadılar.
  40. Her birini kendi günahı ile yakaladık. Bazılarının üstüne taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Bir bölümünü, o korkunç ses yakaladı. Onlardan, yere batırdıklarımız da oldu. Bazılarını ise boğduk. Allah onlara zulmedecek değildi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
  41. Allah'tan başka dostlar edinenler, bir yuva yapan örümceğe benzerler. Yuvaların en gevşeği örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi.
  42. Allah, onların kendisinden başka ne tür şeylere dua ettiklerini bilmektedir. O, güçlüdür, erdemli bilginin kaynağıdır.
  43. İşte bunlar bizim, insanlara vermekte olduğumuz örneklerdir ki, bilgi sahiplerinden başkası onlara akıl erdiremez.
  44. Allah, gökleri ve yeri gerçek olarak yarattı. Hiç kuşku yok ki, bunda inananlar için bir ibret vardır.
  45. Sana bildirilen kitabı oku. İçtenlikle yakarışta bulun. Çünkü yakarış, ahlaksızlıktan ve kötülükten alıkoyan Allah'ı anmak elbette ki ibadetlerin en büyüğüdür. Allah, yaptıklarınızı bilmektedir.
  46. Kendilerine kitap verilenlerle ancak en güzel bir biçimde tartışın. Yalnız onlardan zulmedenleri bunun dışında tutun. Onlara deyin ki; "Biz, bize indirilene de, size indirilene de inandık. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir. Ve biz ona teslim olmuşuzdur."
  47. İşte biz sana böyle bir kitap indirdik. Kendilerine kitap verilenler ona inanırlar. Bu Araplardan da ona inananlar vardır. Ayetlerimizi kafirlerden başkası bile bile inkar etmez.
  48. Sen daha önceki kitapları okumuş değildin. Onları yazıyor da değildin. Öyle olsaydı, yanlışın ardına düşenler elbette kuşkuya kapılırdı.
  49. Hayır, doğrusu bu Kuran, kendilerine kutlu bilgi verilmiş kimselerin gönüllerinde yer eden apaçık ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi zalimlerden başkası bile bile inkar etmez.
  50. Dediler ki; "Ona rabbinden tansıklar indirilmeli değil miydi?" Sen de de ki; "Tansıklar, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
  51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için kuşkusuz ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.
  52. De ki; "Sizinle benim aramda tanık olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilmektedir. Allah'ı inkar ederek yanlış olana inananlar ise yıkıma uğrayanların ta kendileridir."
  53. Senden azabın çabuklaştırılmasını istiyorlar. Eğer belirlenmiş bir zamanı olmasaydı, azap hemen başlarına gelirdi. Zaten o, farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelecektir.
  54. Onlar senden azabın çabuklaştırılmasını isteyedursunlar. Oysa Cehennem o inkarcıları çepeçevre kuşatmıştır.
  55. Gün gelecek azap üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracak ve Tanrı onlara; "Yaptıklarınızın karşılığını tadın," diyecektir.
  56. Ey inanan kullarım, benim yeryüzüm geniştir. Öyleyse bana kulluk edin.
  57. Her can, ölümü tadacaktır; sonra bize döndürüleceksiniz.
  58. İnanıp iyi işler yapanları, Cennette, altlarından ırmaklar akan yüksek köşklere yerleştiririz. Orada sürekli olarak kalırlar. İyi işler yapanların ödülü ne güzeldir.
  59. Onlar ki sabredenler ve Allah'a dayananlardır.
  60. Yaşamlığını yanında taşıyamayan nice canlılar vardır ki, onlara da, size de Allah yaşamlık verir. O her şeyi işiten, her şeyi bilendir.
  61. Onlara; "Kimdir gökleri ve yeri yaratan, Güneş'i ve Ay'ı buyruğuna boyun eğdiren?" diye soracak olsan; Allah'tır!' diyecekler. Öyleyse nasıl oluyor da gerçeğe sırt çeviriyorlar?
  62. Allah kullarından dilediğinin yaşamlığını genişletir, dilediğininkini de belli bir ölçüyle verir. Kuşkusuz ki, Allah'ın her şeye gücü yeter.
  63. Onlara; "Kimdir gökten bir su indirip de ölmüş yeryüzünü onunla dirilten?" diye soracak olsan; Allah'tır'! diyecekler. De ki; "Öyleyse övgü de Allah'a özgüdür." Fakat onların çoğu aklını kullanmıyor.
  64. Bu dünya yaşamı bir eğlence ve bir oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek yaşam odur. Keşke bilselerdi.
  65. Gemiye bindiklerinde, dini Allah'a özgüleyerek yalvarıp yakarırlar. Ama Allah onları kurtarıp karaya çıkardığında, bir bakmışsın Allah'a ortak koşuyorlar.
  66. Kendilerine verdiklerimize karşı iyilik bilmezlik ederek geçinip gitsinler bakalım. Ama yakında öğrenecekler!
  67. Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken bizim Mekke'yi güven içinde ve kutsal bir yer kıldığımızı görmediler mi? Yine de yanlış olana inanıp Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
  68. Allah adına yalan uyduran yahut gerçeğin bilgisi kendisine geldiğinde onu yalanlayandan daha zalim kim vardır? İnkarcıların varacağı yer Cehennem değil midir?
  69. Bizim uğrumuzda çalışıp çaba gösterenleri elbette yolumuza ulaştıracağız. Hiç kuşku yok ki Allah, iyi davrananlarla birliktedir.