Cin Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- De ki; "Bana bildirildiğine göre, cinlerden bir topluluk dinleyip şöyle söylemiştir: Biz ilgi çekici bir Kuran işittik."
- "O, doğru yolu gösteriyor. Biz ona inandık. Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız."
- "Rabbimizin şanı çok yücedir. O, eş ve çocuk edinmemiştir."
- "Meğer bizim beyinsizlerimiz, Allah'a ilişkin yalan yanlış şeyler söylüyormuş."
- "Oysaki, biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı kesinlikle yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."
- "Doğrusu insanlardan bazı kimseler cinlerden bazı kimselere sığınıyorlardı da onların taşkınlıklarını artırıyorlardı."
- "Onlar da, sizin sandığınız gibi, Allah'ın kimseyi diriltmeyeceğini sanıyorlardı."
- "Doğrusu biz; göğü yokladık da, onu sert bekçiler ve alevlerle doldurulmuş olarak bulduk."
- "Gerçek şu ki, biz göğün bazı yerlerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."
- "Doğrusu biz bilmiyoruz; yeryüzünde onlara kötülük mü dilenmiştir, yoksa rableri onlara iyilik mi dilemiştir?"
- "Gerçek şu ki, içimizde iyi kimseler de var, iyi olmayanlar da. Biz de bölük bölük olup çeşitli yollar tutmuşuzdur."
- "Biz iyice anladık ki, yeryüzünde Allah'tan kaçamayız. Kaçarak ondan kurtulamayız."
- "Biz ki, doğru yolu gösteren o Kur'an'ı işitir işitmez ona inandık. Rabbine inanan kimse ne ödülünün eksilmesinden korkar, ne de haksızlığa uğramaktan kaygı duyar."
- "İçimizde Müslüman olanlar da var, hak yoldan ayrılanlar da. Müslüman olarak Hakk'a teslim olanlar, doğru yolu arayıp bulmuş olanlardır."
- "Hak yoldan ayrılanlar ise Cehenneme odun olacaklardır."
- Eğer onlar doğru yolda yürüselerdi, biz onlara bol bol yağmurlarla yaşamlık verirdik.
- Bununla onları denerdik. Kim rabbinin uyarısına sırtını dönerse, Allah onu çok ağır bir azaba uğratır.
- Secdelikler kuşkusuz Allah içindir. Öyleyse orada Allah ile birlikte bir başkasına sakın yakarmayın.
- Allah'ın kulu, ona ibadet için ayağa kalktığında onlar az kalsın üzerine çullanacaklardı.
- De ki; "Ben yalnızca rabbime yalvarır, ona kulluk ederim ve ona kimseyi ortak koşmam."
- De ki; "Benim size bir zarar vermeye de iyilik etmeye de gücüm yetmez."
- De ki; "Allah'ın cezasından beni hiç kimse kurtaramaz. Benim onun dışında sığınacak yerim de yoktur."
- "Benim görevim, Allah'ın katından gönderilenleri bildirmekten ibarettir. Kim Allah'a ve elçisine karşı gelirse, onun için, sürekli içinde kalmak üzere Cehennem ateşi vardır."
- Sonunda onlar, geleceği kendilerine bildirilen şeyi gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır.
- De ki; "Size geleceği bildirilen şey yakın mıdır yoksa rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur, ben bunu bilemem."
- O bütün görülmeyenleri bilir. Hiç kimseye gizli bilgisini açmaz.
- Ancak seçtiği Tanrı elçileri bunun dışındadır. Fakat onların da önüne ve arkasına bekçiler koyar.
- Böylece o elçilerin, rablerinin gönderdiklerini insanlara gereğince duyurup duyurmadıklarını belirlemeyi diler. O ki, onların durumlarını ve tutumlarını bilgisi ile kuşatmış, her şeyi bir bir sayıp kaydetmiştir.