Furkan Suresi
Mustafa Cemil Kılıç Meali
Esirgeyen, Bağışlayan Allah'ın Adıyla...
- Evrenlere uyarıcı olması için kuluna Ayırdedici'yi indiren Tanrı ne yücedir.
- Göklerin ve yerin egemenliği ona aittir. O, çocuk edinmemiştir, egemenliğinde de kendisinin ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış ve en ayrıntılı ölçülerle ona düzen vermiştir.
- Böyle iken onlar, ondan başka bir takım ilahlar edindiler ki, edindikleri ilahlar hiçbir şey yaratamazlar. Tersine kendileri yaratılmıştırlar. Onlar kendilerine ne bir zarar, ne de bir yarar verme gücüne sahiptirler; ne öldürmeye, ne de öldükten sonra diriltmeye güçleri yeter.
- İnkarcılar şöyle dediler; "Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir." Onlar böylece, apaçık bir yalan söyleyip haksızlık ettiler.
- Yine dediler ki; "Bu, öncekilerin masallarıdır. Onu birilerine yazdırmış. Ezberlesin diye onlar da sabah akşam kendisine okumaktadır."
- Sen de şöyle söyle; "Onu, göklerin ve yerin bütün gizemlerini bilen indirmiştir. O çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir."
- Bir de, "Bu nasıl Tanrı elçisi?" dediler. "Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Kendisiyle birlikte bir uyarıcı olmak üzere ona bir melek indirilmesi gerekmez miydi?"
- "Ya da ona bir hazine verilseydi. Yahut bir bahçesi olsaydı da oradan yiyip içseydi." Bir de o zalimler; "Siz büyülenmiş bir adamın peşinden gidiyorsunuz," dediler.
- Bak, sana nasıl örnekler veriyorlar. Onlar sapıttılar da yolu bulamıyorlar.
- Dilediği takdirde sana bunlardan daha iyisini sunacak, zemininden ırmaklar akan cennetler verecek ve senin için köşkler yapacak olan Tanrı ne yücedir.
- Zaten onlar, dünyanın sonunun geleceğini de yalanladılar. Biz, onun geleceğini yalanlayanlara çılgın alevli bir ateş hazırlamışızdır.
- O ateş onları uzak bir yerden gördüğü zaman, kendisine özgü bir hışımlanma ve uğultu işitirler.
- Elleri boyunlarına bağlı olarak Cehennemin dar bir yerine atıldıkları zaman, orada yok olup gitmek için yalvarırlar.
- Bugün bir kez yok olup gitmeyi dilemeyin. Bir çok kez yok olmayı dileyin.
- De ki; "Bu mu daha iyi, yoksa sakınanlara söz verilen o sonsuzluk Cenneti mi? O Cennet, sakınanların ödülü ve dönüş yeridir."
- Orada istedikleri her şey sonsuza değin onlar içindir. İşte bu, rabbinin yerine getirmekle sorumlu olduğu bir sözdür.
- O gün rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri bir araya toplar da, der ki; "Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?"
- Onlar, "Seni eksikliklerden uzak tutarız. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve yok oluşa giden bir toplum oldular," derler.
- İşte söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık ne azabı geri çevirmeye gücünüz yeter, ne de bir yardım bulmaya. İçinizden kim zulmederse biz ona büyük bir azap tattırırız.
- Senden önce gönderdiğimiz elçiler de kuşkusuz yemek yerlerdi ve sokaklarda yürürlerdi. Sabrediyor musunuz diye bir kısmınızı, başka bir kısmınızla sınıyoruz. Rabbin, her şeyi gereğince görendir.
- Bizimle karşılaşmayı beklemeyenler; "Bize meleklerin indirilmesi veya rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?" dediler. Andolsun ki, onlar, kendi kendilerine büyüklenmişler ve büyük bir azgınlıkla sınırı aşmışlardır.
- Melekleri gördükleri gün, işte o gün, suçlulara hiçbir iyi haber yoktur. Melekler; "İyi haber size yasaktır, yasak!" diyeceklerdir.
- Yaptıkları her işin önüne geçer, sonra da onu un ufak hale getirip sileriz.
- O gün cennetlik olanların kalacakları yer çok iyi, dinlenecekleri yer de pek güzeldir.
- O gün gökyüzü bulutlarla yarılır; melekler peş peşe indirilir.
- O gün gerçek egemenlik bütünüyle bağışlayıcı olan Tanrı'nındır. Ve o gün, inkarcılar için pek çetin bir gündür.
- O gün zalim kişi, ellerini ısırarak şöyle diyecek; "Keşke, Tanrı elçisiyle birlikte bir yol tutsaydım."
- "Ah, keşke, falancayı dost edinmeseydim."
- "O beni, bana gelen öğütten saptırdı. Zaten Şeytan, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakıverir."
- Elçi şöyle der; "Ey rabbim, halkım bu Kur anı terk etti."
- Biz böylece her elçiye suçlulardan bir düşman musallat ettik. Ama yol gösterici ve yardımcı olarak rabbin yeter.
- Bir de o inkarcılar; "Kuran ona bir defada indirilmeli değil miydi?" dediler. Oysa biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için tane tane okuduk.
- Onlar sana ne zaman bir örnek getirecek olsalar, biz sana gerçeği getirir ve en güzel yorumu yaparız.
- O yüzükoyun Cehenneme toplanacak olanlar var ya, işte onlar, yerleri en kötü ve yolları da en sapık olanlardır.
- Gerçekten biz, Musa'ya kitabı verdik ve kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık.
- Ardından şöyle dedik; "Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin." Sonra da o topluluğu yerle bir ettik.
- Nuh halkını da, Tanrı elçilerini yalanladıkları zaman, suda boğduk ve insanlara ibret olacak bir hale getirdik. Ve biz zalimler için acıklı bir azap hazırladık.
- Ad ve Semud'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha nice kuşakları da böylece yok ettik.
- Hepsine bir çok örnekler gösterdik. Sonra da hepsini kökten yok ettik.
- Doğrusu, onlar kötülük yağmuruna tutulmuş kente de uğramışlardı. Onun halini görmediler mi? Hayır, onlar yeniden diriltileceklerine ihtimal vermiyorlar.
- Onlar seni gördükleri zaman da; "Allah'ın gönderdiği elçi bu mudur?" diye alaya almaktan başka bir şey yapmıyorlar.
- "Eğer ilahlarımıza bağlılık konusunda kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi onlara bağlılıktan koparacaktı," diyorlar. Onlar azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.
- Tutkularını ilah edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi koruyucu olacaksın?
- Yoksa, onların çoğunun söz dinlediğini veya akıllarını kullandığını mı sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidirler, hatta yol bakımından daha da sapkındırlar.
- Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? İsteseydi onu durdururdu. Sonra biz Güneş'i ona kılavuz yaptık.
- Sonra da onu yavaş yavaş kendimize çekeriz.
- O, geceyi sizin için örtü, uykuyu dinlenme, gündüzü de kalkıp çalışma zamanı yaptı.
- Rüzgarı rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen de yine odur. Böylece, biz gökten tertemiz bir su indirdik.
- Onunla ölü bir ülkeyi diriltelim, yarattığımız hayvanları ve insanların çoğunu suya kandıralım diye.
- Andolsun ki biz, bu sözü onların aralarında türlü türlü anlattık ki öğüt alsınlar. Fakat insanların çoğu, iyilik bilmezlik içinde direnmektedir.
- Eğer biz isteseydik, her ülkeye bir uyarıcı gönderirdik.
- Artık inkarcılara boyun eğme. Onlara karşı Kur an ile zorlu bir savaşa giriş.
- Birinin suyu tatlı ve iç açıcı, ötekininki tuzlu ve acı olan iki denizi birbirine katan odur. İkisinin arasına aşılmayan bir sınır ve engel koymuştur.
- Sudan bir insan yaratıp da ona bir soy ve hısımlık veren de odur. Çünkü rabbinin her şeye gücü yeter.
- Fakat onlar Allah'tan başka kendilerine ne yarar, ne de zarar veremeyecek şeylere tapıyorlar. İnkarcı kimse ise rabbine karşı çıkana yardım edendir.
- Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- De ki; "Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum; ancak rabbine varan yola girmek isteyene yol gösteriyorum."
- Öyleyse sen ölmeyen, o gerçek yaşam sahibi Allah'a dayan ve onu övgü ile yücelt. Onun kendi kullarının günahlarından haberli olması yeter.
- Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde yaratıp sonra en yüksek göğün üzerinde egemenlik kuran odur. O bağışlayıcı olan Tanrı'dır. Öyleyse onu iyi bilenlere sor.
- Onlara; "Bağışlayıcı Tanrıya secde edin," dendiğinde bu, onların nefretlerini arttırır ve; "Bağışlayıcı Tanrı da neymiş? Senin emrettiğin şeye mi secde edecekmişiz?" derler.
- Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ ve ısıtıcı bir Ay barındıran Allah, ne yücedir.
- Öğüt almak yahut şükretmek isteyen için gece ile gündüzü birbirinin ardınca getiren de yine odur.
- Bağışlayıcı Tanrının kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Cahiller kendilerine laf attıklarında ise, "Esenlik olsun!" deyip geçerler.
- Onlar ki, gecelerini rableri için saygıyla ayakta durarak ve secde ederek geçirirler.
- Ve onlar şöyle yakarırlar; "Rabbimiz, Cehennem azabını bizden uzaklaştır. Doğrusu onun azabı geçici değil süreklidir."
- Kuşkusuz orası ne kötü bir durak ve ne kötü bir yerleşim yeridir.
- Onlar ki, harcama yaptıklarında ne saçıp savururlar, ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.
- Onlar ki, Allah ile birlikte başka bir ilaha yalvarmazlar. Allah'ın yasak kıldığı bir cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur.
- Diriliş günü cezası kat kat artırılır ve horlanmış biçimde orada süresiz olarak kalır.
- Ancak tövbe eden ve güzel bir iş yapanlar bunun dışındadır. Onların kötülüklerini Allah iyiliklere çevirir. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.
- Kim tövbe edip iyi davranış gösterirse, kuşkusuz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah a döner.
- Onlar yalan yere tanıklık etmezler. Boş sözlerle karşılaştıklarında ise soylu bir tutumla geçip giderler.
- Kendilerine rablerinin ayetleri anımsatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağırmış gibi davranmazlar.
- Onlar şöyle yakarırlar; "Rabbimiz, bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve çocuklar bağışla ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder kıl."
- İşte onlar, sabretmelerine karşılık, Cennetin en yüksek makamlarıyla ödüllendirilirler. Orada iyi dileklerle ve esenlikle karşılanırlar.
- Onlar orada sürekli kalacaklardır. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir yerleşim yeridir.
- De ki; "Yalvarmanız olmasa rabbim size ne diye değer versin? Oysa siz, yalanladınız; bu yüzden sizin için azap kaçınılmaz olacaktır."